Eniz Orakcıoğlu

Ekonomist Ünal Akifler, dövizin Türk Lirası karşısında hızla değer kaybetmesinin ülkedeki gelir dağılımını kötü etkilediğine dikkat çekerek, “İnsanlar arasında uçurumlar oluşmaya başladı, önümüzdeki süreçte ülkede fakir daha fakir zengin ise daha zengin olacak” dedi.

Bu uçurumun da ülkedeki huzurun kaybedilmesine neden olacağına dikkat çeke Akifler, “Bu gelişmeler hırsızlıkları tetikleyecek, katillikler çoğalacak, dolandırıcılık artacak ve mahkemelerin zaten ağır olan yükü daha da ağırlaşacak” şeklinde konuştu.

Bu olumsuzlukların ülke demokrasisine de kapanmaz yaralar açacağı uyarısında bulunan Akifler, ülkeyi yönetenlerin bir an önce tehlikeyi fark ederek önlem almasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.

Ekonomist Ünal Akifler, dövizin yükselişi ile birçok kaleme ve ürüne gelen zamlar karşısında insanların daha çok fakirleşeceğinin altını çizerek, “Bu gibi durumlarda zam yapmak yerine Hayat Pahalılığı daha sık belirlemek ve özellikle asgari ücrete ve çalışanların 0maaşlarına zam yapmak şarttır” şeklinde konuştu.

"İnsanlar Fakirleşiyor"

Ekonomist Ünal Akifler Dövizin yükselmesi ve Türk Lirasının değer kaybetmesi, ardından birçok kaleme gelen zamların bu ülkeyi ve insanları fakirleştirdiğini vurgulayarak, “Türkiye bize yardım etmezse ve hükümet daha önemli  harcamalara ve iyi idareye yönelmezse bu ülkeyi bekleyen son fakirliktir. Türk Lirası değer kaybeder çünkü Türkiye’de hem içte, hem de dışta bin bir problem yaşanmaktadır” şeklinde konuştu.

“Yönetimler fiyat istikrar fonunu amacı dışında kullandı”

Hükümetin zamdan başka çarelere de başvurması gerektiğine işaret eden Akifler, “Biz bu fonu hayata geçirirken,  amacımız benzin, kahvenin veya başka bir ürünün fiyatında olası artışları bu fonu kullanarak  sübvansiye etmekti. Fiyatlar düştüğünde ise  fonu maddi açıdan güçlendirip  fiyatların değişkenliğini önlemekti ” diye konuştu.

“Bol keseden harcamak gereksiz”

Bu gibi durumlarda hayat pahalılığının 6 ayda bir değil her birkaç ayda  bir belirlenmesi gerektiğinin de altını çizen Akifler, “Hayat Pahalılığına eşit oranda asgari ücretin de daha sık artması gerekmektedir. Ama bunun içinde hükümetin tasarruf yapıp, parası olması şarttır. Elde olan parayı başka yerlere bol keseden harcamak gereksizdir. Hükümetlerin iyi yönetimi bu gibi kriz durumlarında çok önelidir” dedi.

“Başkanlık sistemi gelmeli”

Akifler, sözlerine şu şekilde devam etti; Vatandaş artık alışmış olduğu hayat standartlarının çok altına düşmüş durumdadır. Bu sebeple de isyan etmesi kaçınılmazdır. Bizim halkımız Latin Amerika halkı gibi değildir, oralarda vurup, yıkarak, kırarak hak aramaktadırlar. Bu nedenle halk fakirliğe boyun eğecektir diye düşünüyorum. Bu noktada halk anlaşma isteyecek ve her şeye yeni baştan başlanması için dua edecek. Bu ülkenin diğer bir kurtuluşu başkanlık sistemidir. Keşke başkanlık sistemi gelse de biraz diktatörce doğruyu ve güzeli yapan bir adam seçebilsek.”

“Tek çare Türkiye”

Artık asgari ücretli vatandaşın da geçinemediğine dikkat çeken Akifler, “Ev kiralarına, elektrik ve su faturasına, tüketim maddelerine, gaza ve akaryakıta gelen zamlar altında asgari ücret alanların geçinmesi imkânsız hal almıştır. Fakirlik kaçınılmazdır. Hükümet bu noktada Türk Lirasına çare bulamasa da, Hayat Pahalılığını düşürmeye yönelik çalışmalarla, Maaşları Hayat Pahalılığı oranında artırarak, Harç ve vergi indirimi yaparak, istikrar fonunu işleterek  önlemler alabilirdi. Ama şimdiye kadar har vurup, harman savurarak bunu yapması imkansız hal almıştır ve onlar için tek çare Türkiye’ye avuç açmaktır. Kaldı ki Türkiye de para vermezse burada herkes isyanları oynayacaktır” dedi.

“Keşke Türk Lirasını kabul etmeselerdi”

Akifler, sözlerine şu şekilde devam etti; “1974’den sonra Türkiye bize dolar yollamaktaydı hatta ben o dönem çıkıp Türk Lirasını neden kabul ettiniz, keşke dolarda ısrar etseydiniz dedim. Bunun sebebi de Türkiye’yi sevmediğimden değil para biriminin istikrarsız oluşundan dolayıydı. Yine Ecevit dönemini hatırladığımızda o dönemlerde bir gecede  yüzde 41 oranında devalüasyonlar yaşanmaktaydı.

“Ülkede huzur kalmayacak”

Gelir dağılımın bozulmasından dolayı insanlar arasında uçurumlar oluşacağını belirten Akifler, “Fakir çok fakir Zengin ise tam zengin olacak. Bu da ülkenin huzurunu kaybetmesine yol açacaktır. Buna bağlı olarak ülkede hırsızlıklar, katillikler çoğalacak, daha çok yalan olacak, dolandırıcılıklar artacak, mahkemeye daha çok iş düşecek ve mahkemeler çok ağır yük altında kalacak. Bu göstergeler demokrasinin de yara alacağı yönündedir. Kısacası Devalüasyon gündemdedir”

“Vatandaş daha çok anlaşma isteyecek”

Akifler, sözlerine şu şekilde son verdi; “Yaşanan bu olumsuzluklar ve ilerde bizi bekleyen kaos vatandaşı daha çok anlaşma ister hale getirecek. Ama ben Kıbrıs sorunu ile ilgilenmiyorum bile çünkü anlaşma olacağını düşünmüyorum ve olmayacağını da bilirim. Rum ve Türk birbiri ile anlaşamaz.  Geriye kalan tek çara Türkiye’nin bize para vermesini beklemektir.”