Yeni Bakış gazetesinden Eniz Orakcıoğlu'nun haberine göre; YDÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Işıksal, Yeni Bakış’a Türkiye’deki erken seçim ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı oluşan ittifakı değerlendirdi. Işıksal, seçimlerden önce kurulan her türlü koalisyonun normal olduğunu söyledi. Işıksal, “Küresel anlamda bakıldığında dünyada Erdoğan karşıtlığı güçlü bir propaganda ve örgütlenme gücüne sahiptir” dedi. Hüseyin Işıksal, Türkiye’nin bugün komşularıyla sürdürdüğü ilişki biçimi ve dış politikasında ciddi yanlışlıklar yapıldığını ve yeni stratejilerin uygulanması gerektiğini belirtti.

Işıksal, “Oluşan cephe ve yapılan propagandalar sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili değil, ülkenin imajının zedelenmesine yönelik bir çalışma olarak değerlendirilebilir. Bu durum böyle devam ederse ve ülkenin genel imajı düşerse bundan hiç kimsenin fayda sağlamayacağı kanısındayım. Öte yandan ülkenin üzerine yaftalanacak olan negatif imaj ve duruşu temizlemek, hatta yenilemek çok uzun uğraşlar ve zaman gerektirir” 

Türkiye’nin pek çok noktada ABD’nin ve Avrupa’nın istemediği şekilde bir dış politika sergilemesinin Türkiye aleyhine propagandalar yürütülmesine neden olduğuna dikkat çeken  Işıksal, “Kıbrıs konusunun yanında, hidrokarbon ve petrol yataklarıyla ilgili de gerekli tavizleri vermemesi, Türkiye’nin Ortadoğu’da da istenilen siyaseti sergileyememesi, Rusya ve İran’la yakın ilişkiler kurması, İsrail ile olan ilişkilerinin bozulması da bugünkü duruma en büyük etkendir” 

“AK Partinin de yaptığı en büyük hata bir taraftan bağımsız ve ilkeli bir dış politika sergilemek isterken, diğer taraftan da stratejik hatalar yapmasıdır. Eğer bağımsız ve güçlü bir dış politika izlenmek isteniyorsa o zaman düşman sayısının azamiye indirilmesi gerekiyordu. Ne yazık ki bu yapılmadı ve aksine birçok yeni düşman edinildi”

“ESAD rejiminden tutun, İsrail, Batı dünyası, ABD, PKK gibi düşmanlarla dış halka gereğinden fazla büyütüldü. Burada da özellikle Suriye’de yapılan yanlış siyaset başrol oynadı ve bütün bunlar olurken, Türkiye’nin bu kadar çok düşmanı varken ekonomik ve siyasi altyapı oluşturulmadan bağımsız ve idealist bir dış politika sergilemeye çalışmak büyük riskti. Kısacası Türkiye’nin artık bazı konularda biraz daha sağduyulu, biraz daha saplantıdan uzak bir dış politika sergilemesi gerektiğini düşünüyorum” 

“Türkiye’ye karşı oluşan bir cephe var”

YDÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Dr. Hüseyin Işıksal, Türkiye’ye karşı önceden oluşan bir cephenin varlığına dikkat çekerek, “Bu cephe uzun süreden beri belli bir stratejiyi takip etmektedir. Bu stratejinin en önemli parçalarından bir tanesi de Türkiye’nin anti demokratik yöntemlerle yönetildiği ve tamamı ile demokrasiden saptığı argümanıdır. Bunu bu şekilde göstermek için gerek akademik dünyada, gerekse medyada çok ciddi bir propaganda çalışması yapılıyor. Bu propaganda çalışmasına bilerek veya bilmeyerek destek olan çok sayıda yerli akademisyen ve medya mensubu da vardır” şeklinde konuştu.

“Ülkenin değerinin düşmesi kimseye fayda sağlamaz”

Işıksal, sözlerine şu şekilde devam etti; “Oluşan cephe ve yapılan propagandalar sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili değil, tüm ülkenin imajının zedelenmesine yönelik bir çalışma olarak değerlendirilebilir. Bundan dolayı da Türkiye’deki hemen hemen herkes bir taraf olduğu için olaya sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan olarak bakılmaktadır. Ancak ben bu olaya daha geniş bakılması gerektiğini düşünmekteyim. Bu durum böyle devam ederse ve ülkenin imajı zedelenirse bundan hiç kimsenin fayda sağlayamayacağı kanısındayım. Sonuç olarak bugün bütün iktidarlar değişmektedir. Türkiye de demokratik ve özgür seçimler olan bir ülkedir, bu nedenle eğer halk isterse yönetim değişebilir. Ancak ülkenin üzerine yaftalanacak olan negatif imaj ve duruşu temizlemek, hatta yenilemek çok uzun uğraşlar ve zaman gerektirir.”

“İstenmeyen doğrultuda dış politika sergilemiştir”

Türkiye’de oluşan bu uğraş ve propagandanın sebebi olarak Türkiye’nin pek çok noktada ABD ve Avrupa’nın istemediği doğrultuda dış politika sergilemesinden kaynaklandığını belirten Işıksal, “Türkiye’nin Kıbrıs konusunda, hidrokarbon ve petrol yatakları konularında gerekli tavizleri vermemesi ve geri adım atmaması da bu durumu etkileyen faktörlerdendir. Hidrokarbon ve petrol konusunda beklenen Türkiye’nin Rumların Münhasır Ekonomik Bölgesini kabul etmesi ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimini tanıması yönündeydi. Bunların yanında Türkiye Ortadoğu’da da istenilen siyaseti sergileyemedi, Rusya ve İran’la yakın ilişkiler kurarak dış politikasına yeni bir boyut getirdi. Diğer taraftan İsrail ile olan ilişkileri bozuldu ve eskisi gibi İsrail’le yoğun ticari ve askeri anlaşması kalmadı. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde olay sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan meselesi değil, Türkiye’nin, Batının yörüngesinden tamamı ile çıkması ve Batılı güçler tarafından kontrol edilememesi ile ilgilidir” dedi.

“Suriye’deki yanlış siyaset başrol oynadı”

Dış siyasetle, iç siyasetin birbirinden ayrılamayacağını vurgulayan Işıksal, “Özellikle ekonomik yaşamda bunun etkilerini çok net görmekteyiz. Dövizin yükselişi ve kötüye giden ekonomik durum siyasetle ilgili konular. AK Partinin de yaptığı en büyük hata bir taraftan bağımsız bir dış politika sergilemek isterken, diğer taraftan da stratejik hatalar yapmasıydı. Eğer bağımsız ve güçlü bir dış politika izlenmek isteniyorsa o zaman düşman sayısının azamiye indirilmesi gerekliydi. Ne yazık ki bunun yerine birçok yeni düşman edinildi. ESAD rejiminden tutun, İsrail, Batı dünyası, ABD, PKK gibi düşmanlarla dış halka gereğinden fazla büyütüldü. Burada da özellikle Suriye’de yapılan yanlış siyaset başrol oynadı ve bütün bunlar olurken, Türkiye’nin bu kadar çok düşmanı varken, siyasi ve ekonomik altyapı oluşturulmadan bağımsız ve idealist bir dış politika sergilemek istemesi büyük bir riskti. Kısacası Türkiye’nin artık bazı konularda biraz daha sağduyulu, biraz daha saplantıdan uzak bir dış politika sergilemesi gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“Erdoğan karşıtlığı güçlü bir örgütlenme gücüne sahiptir”

İç siyasete bakıldığında ise seçimlerden önce kurulan her türlü koalisyonu normal olarak değerlendiren Işıksal, “Yapılan milletvekili transferleri gibi olaylar siyasetde olur ve doğaldır. Ancak vurgulanması gereken esas konu günün sonunda Türkiye’de olacak olan seçimlerde halkın iradesine herkesin saygı duyması gerektiğidir. Seçimlerde herhangi bir usulsüzlük olursa bu zaten anında tüm dünyaya yansımaktadır. Öte yandan küresel anlamda baktığımızda medya gücü de AK Parti’nin yanında değildir, Erdoğan karşıtlığı güçlü bir propaganda ve örgütlenme gücüne sahiptir. Bütün bunları değerlendirdiğimizde Türkiye’deki seçim sonuçları ne olursa olsun bunun saygı ile karşılanması gerektiğini ve toplumsal kutuplaşma yerine en azından ülkeyi ilgilendiren önemli dış konularda birlik olunması gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.