Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu, ülkeye ciddi döviz getirisi olan narenciye sektörünün ekonomik kriz ortamında ölme noktasına geldiğini ifade etti. Alioğlu, elektrik ve akaryakıta gelen zamların yanı sıra dövize endeksli tohum ve ürün bakımı ilaçları nedeniyle de ciddi sorunların yaşandığına dikkat çekti

Geçmiş yıllarda 300 bin ton narenciye üretimi yapılırken, bugün 90 bin tonlara kadar gerileme yaşandığına dikkat çeken Alioğlu, düşüşün çok ciddi olduğuna işaret etti. Alioğlu, narenciye sektörünün üretimden koparılan bir sektör haline geldiğini söyledi

Üretim noktasında yaşanan el çekmelerle birlikte kısa bir zaman sonra tamamen ithalata bağımlı ülke konumuna gelineceğine dikkat çeken Alioğlu, bugün ithalatın yüzde 90’lara dayanmış olduğunun da açıkça görüldüğünü dile getirdi

Alioğlu, “Gübre, ilaç ve giderlerde üreticiyi ekonomik olarak ciddi sıkıntıya sokan KDV ve fonlarda da indirime gidilmelidir ki üretici birazcık da olsa nefes alabilsin. Yoksa bizim sonumuz gelmiştir” dedi 

YENİBAKIŞ'tan Özlem ÇİMENDAL'ın haberine göre,

Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu, ülkeye büyük getirisi olan narenciye sektörünün ekonomik kriz ortamında can çekiştiğini dile getirdi. Yılların getirdiği sorunların yanı sıra art arda yapılan zamlardan sonra üretim çevresini baltalayan ekonomik gelişmeler nedeniyle üretimden kopmak zorunda kalan verimli tarım alanlarının hızla betonlaşmaya gittiğini söyleyen Alioğlu, ülke üretiminin ise gün geçtikçe kan kaybettiğini kaydetti. 

Elektrik fiyatları darbe vurdu 

Ekonomik krizin yarattığı tahribatın boyutlarının çok ciddi olduğunu ifade eden Alioğlu, ülke genelinde etkilenen tüm sektörler gibi narenciye sektörünün de ekonomik çıkmazda olduğunu vurguladı. Alioğlu, narenciye sektörünü vuran en önemli kollardan birinin elektrik fiyatları olduğuna işaret etti. Alioğlu, “Sulama için kullanacağımız suları, yer altından borularla yeryüzüne çıkarıyoruz, bu da bize oldukça külfetli elektrik faturaları olarak yansıyor. Akaryakıta gelen zamlar da keza aynı şekilde. Narenciyeci tarımdan kopmamak için ciddi bedeller ödemektedir” dedi. 

Dövize endeksli olan girdiler bel büktü 

Elektrik, akaryakıta gelen zamların yanı sıra dövize endeksli tohum ve ürün bakımı ilaçlar nedeniyle de ciddi sorunların yaşandığına dikkat çeken Alioğlu, “Narenciye her yerden darboğaza itilmiş vaziyettedir, bunlara paralel olarak satış aşamasında ise tekel satış noktalarının birkaç tane tüccarın eline kalması, yetiştirmiş olduğu ürünü istediği fiyata satamaması narenciyecinin başlıca içinde bulunduğu sorunlardır” ifadelerini kullandı. 

Narenciye döviz getirisi olan sektörlerin başında geliyor 

Narenciyenin ülkeye döviz getirisi olan sektörler içerisinde ilk sırada geldiğinin altını çizen Alioğlu, buna rağmen, sektörün bitirilme noktasına getirildiğini savundu. Alioğlu şöyle konuştu: “Narenciye üreticisi her geçen gün beklentilerinin daha da çıkmaza girdiğini görmektedir, kurak bir iklim yaşanan adada gerek suların tuzlanması gerek kuyuların kuruması beraberinde ürün rekoltesi ve kalitesinde düşüşe neden olmaktadır. Bu da beraberinde düşen rekolteyle birlikte satışta sıkıntıları getirmektedir.”

Üretim, 300 bin tondan 90 bin tona geriledi 

Geçmiş yıllarda 300 bin ton narenciye üretimi yapılırken, bugün 90 bin tonlara kadar gerileme yaşandığına dikkat çeken Alioğlu, düşüşün çok ciddi olduğuna işaret etti. Alioğlu, narenciye sektörünün üretimden koparılan bir sektör haline geldiğini söyledi. Alioğlu,  “Tüm bunlar yaşanırken, elektriğe bir okkalı zam daha geleceğini duyuyoruz. Üretim noktasında üretimin devamlılığını sağlamak adına işin içinden çıkamayacağımız noktaya geldiğimizde narenciye üreticileri birliği olarak biz de alternatif yollar ve sektörü kurtaracak öneriler adına ilgili çevreler ile çalışmalara başlayacağız” diye konuştu. 

“Köklü, radikal tarım politikasına ihtiyacımız var”

KKTC’de köklü ve radikal bir tarım politikasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Alioğlu, son yıllarda çıkarılan Master Planı’nın da amacına ulaşamadığını böylelikle sadece Master Planı ile bir şey yapılamayacağının da görüldüğünü kaydetti. Alioğlu, “Eğer bir ülkenin ekonomisi üretimden geçiyorsa, o ülkeyi idare eden idareciler de üretime destek vermek durumundadır” dedi. 

“İthalat yüzde 90’lara dayandı”

Üretim noktasında yaşanan el çekmelerle birlikte kısa bir zaman sonra tamamen ithalata bağımlı ülke konumuna gelineceğine dikkat çeken Alioğlu, bugün ithalatın yüzde 90’lara dayanmış olduğunun da açıkça görüldüğünü dile getirdi. Alioğlu, “Ürünlerin ağırlıkla ithal edildiği bir ülkede ekonomi çökmüştür demektir. 33 bin dönüm narenciye bahçesi ile canla başla üretim yapmaya çalışan bir sektör konumunda narenciye sektörü şu anda. Ülkeye döviz getirisi olan ve üretimin ciddi bir bölümünü oluşturan sulu tarım üreticilerinin sorunlarına hükümetin çare üretmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı. 

“Sonumuz geldi”

Türkiye’den gelen suyun bir an evvel tarlalara ve bölge sınırları içerisine ulaştırılması gerektiğine vurgu yapan Alioğlu, gübre, ilaç ve giderlerde üreticiyi ekonomik olarak ciddi sıkıntıya sokan KDV ve fonlarda da indirime gidilmelidir ki üretici birazcık da olsa nefes alabilsin. Yoksa bizim sonumuz gelmiştir” ifadelerini kullandı.

“95 kuruş olan su fiyatı olumlu bir gelişme oldu”

Su çalışmaları kapsamında belirlenen rakamın mevcut şartlarda iyi bir rakam olduğuna dikkat çeken Alioğlu, “95 kuruş iyi bir rakam. Ama maliyetlerin altında ezilen narenciyeciyi kurtaracak bir rakam değildir. Ancak, farklı bölgelerde de 1,5 ile 2,5 TL arasında değişiyor. Bu rakamlara bakarsak 95 kuruş çok iyi bir rakam olarak karşımıza çıkmaktadır” şeklinde konuştu. 

“Hükümet edenler sorunlara çözüm üretmesi için koltuklara taşındı”

Hükümetin halk ile ters düşerek değil, sorunlara ortak akıl ile halkın refah seviyesi esas alınarak çözüm üretir bir yaklaşım tarzı ile hareket etmek amacı ile koltuklara taşındığını unutmaması gerektiğine vurgu yapan Alioğlu, “Birilerinin bunları hatırlatmasına gerek yoktur” diye konuştu.   

“Siyasi istikrar ve sürdürülebilir planlar lazım”

Kırk dört kez hükümet değişikliği yaşanan KKTC’nin artık istikrarlı bir siyasi yapıya kavuşmasının ülke geleceği için kaçınılmaz olduğunun altını çizen Alioğlu, mevcut sorunların sağlam ve sürdürülebilir devlet yapısı ve politikaları ile çözülebileceğine inanç belirtti. Alioğlu, dörtlü koalisyon hükümetinin de başa geldiği günden bugüne elinden gelen çalışmaları yaptığının da dillendirilmesi gerektiğini söyleyen Alioğlu, teşviklerin de yeniden düzenlenerek ödenmesinin avantajının ciddi yararı olduğunu ifade etti.