Uzman Klinik Psikolog ve Kognitif Davranış Terapisti Deniz Erkal bir çocuğun ‘iyi’ olup olmadığını belirleyen şeyin karne olmadığının altını çizerek “Karne sadece akademik performansla ilgili bilgi verir. Aslolan çocuğun değerleridir” dedi.
Deniz Erkal düşük notların olduğu bir karnenin bir ceza ya da tatil boyu ders çalışma sonucu yaratmaması gerektiğini de vurguladı. 
Karnelerin dağıtılmasından önce Erkal’la ailelerin nasıl bir tutum izlemesi gerektiğini konuştuk.
“KARNE TÜM AİLEYE AYNA TUTAR”
Karnelerin sadece çocuğun akademik performansıyla ilgili bir değerlendirme olmadığının altını çizen Erkal şunları anlattı:
“Karne aslında tüm aileye dönem boyunca neler olup bittiğiyle ilgili ayna tutar. Kesinlikle ödül ya da ceza getirecek bir şey değildir. Sadece bir değerlendirme formudur. Üstelik yalnızca çocuğun değil ailenin de güçlü ve güçsüz yanlarını gösterir” 
Bir çocuğun ‘iyi’ olup olmadığını belirleyen şeyin karne olmadığının altını çizen Erkal, “Karne sadece akademik performansla ilgili bilgi verir ama aslında aslolan çocuğun değerleridir. Çocuğun kendisine, dünyaya ve sevdiklerine ne kadar iyi davrandığıdır. Onun ne kadar iyi olup olmadığını, içinde yaşadığı dünyaya çevreye ne kadar duyarlı olduğu, değerlere ne kadar sahip çıktığı belirler. Sadece iyi bir karneye bağlı bir ödüllendirmeyse çocuğun sadece akademik yanını güçlendirip insanı insan yapan değerleri geriye atmasına neden olabilir, ki bu çok tehlikelidir. Bizi biz yapan bizi iyi yapan şeyler sadece karnede yer alan şeylerle sınırlandırılırsa bu çocuğa çok yanlış bir mesaj verir” 
Erkal eğitim sisteminin de bu açıdan bazı sıkıntılar içerdiğine de işaret etti:
“Bizdeki eğitim sistemi bu konuda yetersiz. Daha çok ödevlerle sınavlarla çocuğun yetiştirildiği bir sistem. Bana göre bu yetersizdir. İyi iletişimin öğretildiği, çevreye duyarlılığın öğretildiği, değerlerin geliştirdiği bir ortamda büyümüyor çocuklar. Buradaki eksikliği tamamlamak aileye düşüyor”
“YETERSİZLİK ŞEMASI GELİŞTİRİRSE, UZUN VADEDE HAYAT ONA NE SUNARSA SUNSUN MUTLU OLAMAZ”
Deniz Erkal değerlerin öğretilmesinin çocukların gelecekteki yaşamı açısından da önemli olduğunu şöyle anlattı:
“Matematikten düşük not alan bir çocuk düşünelim. Bu çocuk eğer ona değerleri öğretmezsek kendisini ‘yetersiz’ kelimesiyle etiketleyebilir. Aslında sadece bu dönemki matematik performansı yetersizken bunu kişiliğinin bir eksikliği olarak görebilir. Oysa belki bu çocuk çok iyi gitar çalıyordur ya da belki müthiş bir drama gücü vardır. Dolayısıyla iyi ve kötünün çok daha geniş kapsamlı bir şey olduğunu gören çocuk kendini de daha doğru değerlendirir ve bir yetersizlik şeması geliştirmez.
Çünkü bir yetersizlik şeması geliştirirse uzun vadede hayat ona ne sunarsa sunsun mutlu olamaz kendini başarılı ve güvenli hissedemez ve tüm hayatına bu çarpık gözlük arkasından bakar.
Değerleri olan çocuk mutluluğu sadece materyalde aramaz esas mutluluğun insanın iç dünyasında olduğunu fark eder. Dolayısıyla çocuklara yeterli olduklarıyla ilgili bir temel inanç sağlamakla, sadece var olarak dahi yeterli olduklarını öğretmekle yükümlüyüz”
“TATİLDE KİTAP OKUMAK BİR GÖREV DEĞİL BİR ZEVK GİBİ SUNULMALI”
Deniz Erkal düşük notların olduğu bir karnenin bir ceza ya da tatil boyu ders çalışma sonucu yaratmaması gerektiğini vurguladı. 
“Sömestrde kitap okumak bir görev değil bir zevk gibi sunulmalı, gerekirse kitapçıda oturup saatlerce ona hitap edecek kitabı arayıp bulmalı” diyen Erkal sömestr tatilinin nasıl geçmesi gerektiğini şöyle anlattı: 
“Ailelerin çocuklarıyla sohbet etmesi gerek. Yaşı kaç olursa olsun çocukla sohbet etmeli, duygularını ve düşüncelerini ifade etmesine olanak sağlanmalı.
Bize küçük yaşlardan itibaren kendimizi notlarla değerlendirilmemiz öğretiliyor. Kolej sınavını kazananın değerli olduğu kazanmayanın değersiz olduğu öğretiliyor.
Bu öğrendiklerimizi içselleştiriyoruz. Bunun yanlış olduğu öğretilmeli. Çocuklara değerlerin öğretildiği bir 15 gün olmalı. Gidip çöp topladıkları, hayvan barınağındaki hayvanları ziyaret ettikleri, kitap okudukları, iyi müzik dinledikleri, dans ettikleri, kaliteli zaman geçirdikleri bir sömestr olmalı”