Yeni Bakış gazetesinden Deniz Abidin'e konuşan Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, her yeni iktidar geldiğinde yeni bir umudu da beraberinde getirdiğine dikkat çekerek, her seferinde var olan umudun biraz daha yitirildiğini belirtti.

Gürcafer, siyasilere, kurum kuruluşlara olan güvenin biraz daha azaldığını ifade ederek, bunun nedeninin bir şeylerin düzelmemesinin insanlarda umutsuzluğa sebebiyet vermesi olduğunu kaydetti.

Dörtlü koalisyon hükümetinden beklentisinin fazla olduğunu dile getiren Gürcafer, “ancak görünen o ki aynı hastalık bugünkü iktidara da bulaşmak üzeredir” diye konuştu. Gürcafer, günlük sorunlarla uğraşmanın bütün zamanı çaldığını belirterek, beklenti içinde olduğumuz reformların hep ötelendiğini kaydetti.

Cafer Gürcafer, ekonomiyi ilgilendiren konuların süratli bir şekilde çözülmesi gerektiğine vurgu yaparak, ekonominin sosyal yaşamın, iyileşmenin temeli olduğunu söyledi. Gürcafer, halkın her geçen gün inancını yitirmesinin kötü bir durum olacağına dikkat çekti. 

Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer,  “Burada bizim suçumuz ne? Kamu çalışanı da özelde çalışan da emekli de mağdur oldu, maaşları döviz karşısında eridi.  Ancak bizi diğerleriyle karıştırmasınlar. Bizimkisi maaş değildir. Biz devletin işini yapmak için bankadan para borçlandık. Bu parayı ödemek için devletten alınan para yetmedi ve bankada borçlu durumdayız. Bunu geri almak hakkımızdır” diye konuştu

Gürcafer, ülkede 500  müteahhit olmasına karşın devlet ihalelerine giren müteahhit sayısının 12’ye düştüğünü ifade ederek, “Artık bıktık, usandık. Devlet bundan böyle bu 12 müteahhiti de bulamayacak” dedi 

“Söylediğim sadece devlet için değil, belediyeler için de geçerlidir” diyen Gürcafer, birçok belediyenin yasaya aykırı hareket ettiğini, kaçak işçi ve taşeron çalıştırdığını belirtti. Gürcafer, yerel seçimin ardından bunların hangi belediyeler olduğunu kamuoyu ile paylaşacağını ve yasal mücadele başlatacağını söyledi

Gürcafer, hükümetin günlük sorunların içinde boğulduğunu ifade ederek, kişisel sorunları çözmek dışında başka bir şey yapılmadığını, aynı hastalıkların hala devam ettiğini, bakanların açılışlar ve cenazelere mesai saati içinde zaman harcadığına dikkat çekti

“Vasıfsız olanlar en yoğun dairelere yerleştirildi”

Cafer Gürcafer, “Görmezden gelmeyi bir tarafa bırakmamız lazım” diyerek, devletin birçok devlet kurumunda inanılmaz bir yığılmanın olduğunu söyledi. Gürcafer, çalışanların bunun altından kalkamaz durumda olduğuna dikkat çekerek, saygı kurallarının aşılmasına da bu durumun sebebiyet verdiğini kaydetti. Gürcafer, çalışanın vatandaşa, vatandaşın da çalışana saygısız bir biçimde hitap etmeye başladığına dikkat çekerek, “insanlar mutsuz, çalışan mutsuz, mutsuzluğun bir nedeni ise vasıflı insanların olmamasıdır. Vasıflı insanların bir yerde oturduğunu, vasıfsız olanların ise yoğunluğun olan bölümlerde olması işlerin aksamasına neden olur. Bunlar kolayca düzenlenecek şeylerdir. Bu durum reform değil, biraz kararlılık ister. Siyasetin kararlı duruşuna ihtiyaç vardır. Ancak bu düzenlemeler maalesef yapılmıyor. Bakıldığında birçok dairede durum aynıdır. Gümrük, vergi, tapu, muhaceret, kaymakamlık birimleri hepsi aynı noktadadır. Bu daireler çok yoğun olan yerlerdir. Özen gösterilmesi gereken birimlerdir” diye konuştu. 

“Reforma ihtiyaç yok, kararlılık yeterlidir”

Gürcafer, bu birimlerdeki verimsizliğin artarak devam ettiğine dikkat çekerek, bazı dairelerde 30 oda bulunduğunu, 29 kişinin iş yapmadan oturduğunu ifade etti. Gürcafer, “Bu sorunları çözmek için reforma ihtiyaç yoktur. İhtiyaç olan kararlılıktır” dedi. 
“İnsanları doğru noktalarda, verimli olacakları şekilde çalıştırmanın yolları bulunmalıdır” diyen Gürcafer, “devlet bundan dolayı çöktü” diye konuştu.

“İlgililer günlerce kafa yormalı”

Cafer Gürcafer, ülkede ekonomik krizin baş gösterdiğine dikkat çekerek, ilgili tarafların bu konuda günlerce kafa yorması gerektiğini söyledi. Gürcafer, beş yıl öncesinde başlatılan önlemlerin hala başında olunduğuna dikkat çekerek, “örneğin, kamu ihaleleriyle ilgili müteahhitler ve insanlarımız dövizin yükselmesinden zarar görmesin diye önlemler alınsın dedik, ancak uygulamaya konulmadı” şeklinde konuştu. 

“Hem çalışan hem de hizmet bekleyen mutsuz”

Cafer Gürcafer, şöyle devam etti, “İktidar değiştiği zaman bir şeyler yapmak için yola çıkıyoruz. Ondan sonra rutinin içinde boğuluyoruz. Her şey olduğu gibi duruyor. Çalışma İzni merkezi’ne gidin ve oradaki manzarayı görün. Beş yıl öncede böyleydi, bugün de böyledir. Kurulduğu gün de böyleydi. Hem çalışan hem de hizmet bekleyenler mutsuz. Çözüm bulunması için ise hiçbir şey yapılmıyor. Beni en çok rahatsız eden bir başka nokta mesai saat 14.00’te bitiyor. Ancak hala insanların 13.30’da işten çıkmasına normal bakılıyor. Devletten yarım saat çalınıyor ve bu bir gelenek haline geldi. İş hayatı disiplin gerektiren bir şeydir.”

“İktidarlar gelip gider, ancak bu yapı hep aynı kalıyor” diyen Gürcafer, yapı denetiminin ekonomi açısından çok önemli olduğunu vurguladı. Gürcafer, devletin bu konuda alt yapıyı hazırlaması gerektiğini belirterek, “bu hızla gidilirse yapılması gerekenler bu iktidarın ömrüne de yetişmez” dedi. 

“Günlük sorunların içinde boğuluyorlar”

Cafer Gürcafer, bu konuların sadece müteahhitleri değil, bütün toplumu ilgilendirdiğini ifade ederek, kayıt dışılığın önüne geçilmesi için önem arz ettiğini kaydetti. Gürcafer, ekonomik ve siyasi özgürlüğümüzü kazanmak için yapılması gerekenlerin belli olduğunu belirterek, yapılabilecek birçok şeyin yapılmadığını söyledi. Gürcafer, günlük sorunların içinde boğulduğumuzu ifade ederek, kişilerin sorunlarını çözmek dışında başka bir şey yapılmadığını kaydetti. 

“Aynı hastalıklar devam ediyor”

Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, geçmişe göre daha idealist bir hükümetin iş başında olduğuna vurgu yaparak, ancak bunun yeterli olmadığını söyledi. Gürcafer, aynı hastalıkların hala devam ettiğini, bakanların açılışlar ve cenazelere mesai saati içinde zaman harcadığına dikkat çekti. Gürcafer, “Ben Başbakan olsam bir karar alırım ve açılışlara cenazelere bakanlar ve müdürlerin mesai saati içine gitmemesini sağlarım. Bir taziyeye gidilecekse mesai sonrasında gidilsin. Bu ülkenin bu mevkide görevde olanların koltuklarında oturarak iş yapmasına ihtiyacı vardır” dedi. 

“Ne zaman devlette işimiz olsa Bakan ya cenazede ya da açılışta”

Gürcafer, şunları söyledi, “Ben bir iş ile ilgili bir müsteşara ya da bir daire müdürüne gidiyorsam bu kendim için değildir. Bu sektörün sorunları içindir. 45 bin istihdam yapan bir sektörden bahsediyorum. Ancak gittiğim zaman bana cenazededir, açılıştadır denilirse o zaman motivasyonumu ve inancımı yitiririm. Engelli yasasından yararlanılarak istihdam edilen kişiler en zor işlere veriliyor. Hem o insan eziliyor hem de vatandaş. Önceki gün izin merkezine gittim ve bunu gördüm ” diye konuştu. 

“Bu sorunlar ne zaman çözülecek?”

Cafer Gürcafer, “Rum tarafı bir ekonomik kriz atlattı. Mesela Baf Belediyesi’nde olan usulsüzlük süratle neticelendirildi. Belediye başkanı ve meclis üyeleri hapse gönderildi. Merkez Bankası Eski Başkanı hapse gönderildi. Larnaka Belediye Başkanı açığa alındı, yargılanıyor. Başsavcı yardımcısı hapse gönderildi. Cumhurbaşkanı ise dedi ki kriz aşılana kadar maaş almayacağım. Bunlar küçük şeylerdir, ancak toplumu motive edip arkadan sürüklemek için çok önemlidir. Biz maalesef bunu yapamıyoruz. Toplumun beklediği öncelikli çözülmesi gereken sorunları belirlenip çözülmelidir. Örneğin, Kara Yolları Dairesi çökmüş durumdadır. Verimlilik sıfır. Planlama İnşaat Dairesi can çekişir. Su Dairesi neredeyse yoktur” diye konuştu. Hükümetin 6 ay önce iktidara geldiğini belirten Gürcafer, “Bu sorunlar ne zaman çözülecek? Ne zaman bu sorunların çözümü için adım atılacak?” diye sordu. 

“İşe göre istihdam yapılmıyor”

Siyasette yalnız başına tespit yapmanın yeterli olmadığını belirten Gürcafer, bunun bir kadro gerektirdiğini söyledi. Gürcafer, nitelikli eleman bakımından devletin çok fakir düştüğüne dikkat çekerek, uzun zamandır işe göre istihdam yapılmadığını belirtti. Gürcafer, partiye arkadaşa göre istihdam yapıldığını söyleyerek, bunun bir anda düzeltilemeyeceğini, ancak önemli olanın bir yerlerden başlandığını toplumun görmesi olduğunu kaydetti. Gürcafer, “Biz bir yerlerden başlayamıyoruz” diyerek, “üzülerek söylüyorum ama popülizm hala vardır” dedi. “Hala Türkiye’den gönderilen paralarla yapılan işleri bir başarı gibi göstermek isteyen bireyler vardır” diyen Gürcafer, Başbakan’ın bu tür davranışlara engel olması gerektiğini vurguladı. 

 “Silkelenip kendilerine gelsinler”

“Hükümetin silkelenip kendine gelmesi gerekir” diyen Gürcafer, önceliklerini belirleyerek, kısa vadede yapılacak olanlar için harekete geçmesi gerektiğini kaydetti. Gürcafer, aynı şekilde devam edilmesi durumunda bir yere varılamayacağını belirtti. 

“Müteahhitler zararda”

Gürcafer, dövizin yükselmesinden kaynaklı müteahhitlerin 30 milyon lira zararda olduğunu belirterek, bundan sonra olmasın diye bir çaba sarf edildiğini, ancak aynı noktada kalındığını söyledi. Gürcafer, “Bir arpa boyu mesafe kat edemedik” diyerek, Çalışma Bakanlığı ile İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda geçmiş Bakanlar Aziz Gürpınar, Ersan Saner ile çalışmalar yapıldığını anımsattı.

“İhalelerde ihzarat ödemesi verilmedi”

Gürcafer, Ulaştırma Bakanlığında uzun yıllardır yürütülen birim fiyatlarının belirlenmesine yönelik bir çalışma olduğunu belirterek, müteahhitlerin eylül ayında ihaleye katıldıklarını ve aldıklarını söyledi. Gürcafer, devletin tespit ettiği birim fiyatlarına göre kar imajının yüzde 7 olduğunu kaydetti. O günden bugüne dövizin yüzde 30 yükseldiğini ifade eden Gürcafer, ihalelerde ihzarat ödemesi verilmesi önerisinde bulunduklarını açıkladı. Cafer Gürcafer, devlete artık bir getirisi olmayan ve ayrılan bu paranın doğru kullanılması halinde müteahhitin de bundan zarar görmeyeceğini söyledi. Gürcafer, bu işle ilgili satın alınan malzemenin parasının ödenmesi durumunda yükselen dövizden fazla etkilenmemesinin sağlanacağını belirterek, bu yönde 5 yıldır alınmış olan bir karar olmasına rağmen ihzarat ödemesinin yürürlüğe girmediğini kaydetti. 

“Sorumlusu devlettir”

Gürcafer, şimdi dövizin yüzde 30 yükseliş göstermesiyle 30 milyon lira fark doğduğunu belirterek, “biz bu parayı alacağız, çünkü bunun sorumlusu biz değiliz, devlettir, devletin umursamazlığıdır” diye konuştu. Gürcafer, devlete iş yapan müteahhitlerin kaybı olan 30 milyon liranın 72 saat zarfında ödenmemesi ve aynı sistemin devam etmesi durumunda hiçbir devlet ve belediye ihalesine teklif vermeme kararı aldıklarını açıkladı. 

“Devlete iş yapan sadece 12 müteahhit kaldı”

Gürcafer, ülkede 500 müteahhitin olduğunu, devlet ihalelerine giren müteahhit sayısının ise yalnızca 12 kişi kaldığını ifade ederek, “artık bıktık, usandık. Devlet bundan böyle bu 12 müteahhiti de bulamayacak” diye konuştu. “Söylediğim sadece devlet için değil, belediyeler için de geçerlidir” diyen Gürcafer, birçok belediyenin yasaya aykırı hareket ettiğini, kaçak işçi ve taşeron çalıştırdığını belirtti. Gürcafer, yerel seçimin ardından bunların hangi belediyeler olduğunu kamuoyu ile paylaşacağını ve yasal mücadele başlatacağını söyledi. 

“Bizi diğerleriyle karıştırmasınlar”

Gürcafer, şunları belirtti, “Bütçe kapandı, erken seçim oldu. Bütçenin geçmesi gecikti. TC ile imzalanan protokol gecikti. Sayın Erdoğan’ın imzalaması da gecikti ve bugün kadar sarktı. Ancak bu arada da döviz yükseldi. Burada bizim suçumuz ne? Kamu çalışanı da özelde çalışan da emekli de mağdur oldu, maaşları döviz karşısında eridi. Ancak bizi diğerleriyle karıştırmasınlar. Bizimkisi maaş değildir. Biz devletin işini yapmak için bankadan para borçlandık. Bu parayı ödemek için devletten alınan para yetmedi ve bankada borçlu durumdayız. Bunu geri almak hakkımızdır. Türkiye’den Kıbrıs ile ilgili ihale alıp gelen müteahhit bu farkı alacak, ancak benim insanım alamayacak. Bu kabul edilemez. Bu işle ilgili 10 milyon lira bir para ayrılmışsa ve bu para doğru kullanılarak bizim zarar etmemiz engellenebilirdi. Aslında kötü yöneticilik yaparak bu zarara sebebiyet verdiler. O zaman da bu miktar ödenmelidir. ”