Yeni Bakış'tan Eniz Orakcıoğlu'nun haberine göre, Ülkede yıllardır tartışılan önemli konulardan biri de kontrolsüz ve gelişigüzel dağıtılan vatandaşlıkların olumsuz yansımaları. 4’lü koalisyon hükümetinin programında da yer alan bu önemli konuyu Eski Başbakanlardan Ferdi Sabit Soyer, ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanlarından Aziz Gürpınar Yeni Bakış’a değerlendirdi.

Soyer: Beyaz Kimlik de iyileştirmeler yapılmalıdır

Eski Başbakanlardan Ferdi Sabit Soyer, vatandaşlıkla ilgili mümkün olabilen kurallar koymanın bugünün kaotik ortamında yapılabilecek en önemli iş olduğunu belirterek, “Vatandaşlık olgusunun istismarını ortadan kaldıracak düzenlemeler yapmak şarttır. Yalnız Vatandaşlık Yasası değil aynı zamanda beyaz kimlik konusunda da muhakkak iyileştirmeler yapmak lazımdır. Beyaz Kimlik hamilinin seçme ve seçilme hakkı dışında diğer vatandaşlık haklarını yasal zeminde kullanabileceği bir değişiklikte gündemde yer almalıdır. Hem Vatandaşlık Yasası doğru dürüst düzenlenmelidir, hem de bu anlamda Beyaz Kimlik Yasası da değiştirilip yeniden hayata geçirilmelidir” dedi.

“Halkın iradesini yansıtmaz”

Son seçimlerde 10 binden fazla vatandaş yapıldığını hatırlatan Soyer, “Bu durumun seçimlerde halkın iradesine ne kadar yansıdığı da ortadadır. Örneğin Girne ilçesine seçim listelerine burada yaşayan ve bilinen insanların dışında seçime üç ay kala 7 bin kişi daha ilave ederseniz o halkın iradesini yansıtmanız mümkün değildir. Bu nedenle vatandaşlık konusunu her seçim öncesi seçim maksatları ile istismar edenleri caydırmak için, yeni vatandaş olanın ilk genel seçimde, hatta yerel ve cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanmaması kuralını koymak gerekir” şeklinde konuştu.

“Keyfi vatandaşlıklara önlem şart”

Yıllardır ülkede yaşayan insanların vatandaş yapılmamasının çok fazla demagoji malzemesi olduğunu vurgulayan Soyer, “Geçenlerde Mağusa’da bir gence rastladım. Adaya 6 aylıkken gelmiş ve hala vatandaş olamamış. Bu durumu da, yasal değişikliklerle düzenleyip keyfi bir şekilde bugün adaya geleni vatandaş yapmak için kullananların ise bu yöndeki istismarını kaldıracak önlemler almak gerekiyor. Gelişi güzel verilen  her vatandaşlık, yıllardır bu memlekette yaşayıp da vatandaş olan insanların, devlet, toplum ve bu ülkeye dair aidiyetini erozyona uğratıyor” diye konuştu.

Gürpınar: Yasanın düzenlenmesi şart

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Eski Bakanlarından Aziz Gürpınar da, yeni hükümetin programında yer alan “Yurttaşlık Yasası” değişikliğinin gerekli olduğunu belirterek, “Hatırlanacağı üzere geçmişte de bir düzenleme yapılmış ve 15 yıl olan vatandaşlık hakkı, 11 yıla düşürülmüştü.  Bunun yanında Bakanlar kurulunun verdiği vatandaşlıklar var ki, bu da ülkeye  yatırım yapacak kişiler gibi özel hallerde kullanılmaktaydı. Bu durumun istismar edildiği de apaçık ortada. Bakanlar Kurulları bu kararları özel durumların dışında da istismar edecek şekilde de kullandı, bu nedenle böyle bir kararın uygulanması yerindedir diye düşünüyorum. Bunların yanında seçimlerden 2-3 ay önce verilen vatandaşlıklar var. Bu nedenle yasada yapılacak bir değişiklikle ilk seçimlerde oy kullanmama düzenlemesi de yerinde olur” dedi.

“Oy kullananların yüzde 10’u yeni vatandaşlar”

Seçimlerden önce 10 binin üzerinde yeni vatandaş yapıldığını anımsatan Gürpınar, “Genel seçimde 120 bin civarında oy kullanıldı ve bunun yüze 10’u son 1 yıl içerisinde verilen vatandaşların kullandığı oylardı. Bu ciddi bir oy oranıdır, hesaplandığında 3-4 parti bu seçimlerde yüzde 10 oranında bile oy alamadı. Bu noktada yapılan vatandaşlıklarla halkın iradesini saptıracak bir tablo da ortaya çıkabiliyor” şeklinde konuştu.

“İnsanlar gerekli hizmeti alamıyor”

Gürpınar, sözlerine şu şekilde son verdi; “Keyfi verilen vatandaşlıkların nüfusa eklenmesinin getirdiği olumsuzluklardan biri nüfusun kontrolsüz artışı ve ülke nüfusunun ne kadar olduğunun bilinmemesidir. Başbakan Tufan Erhürman da, UBP Milletvekili Resmiye Canaltay da ülkedeki nüfusun bilinmediğini vurguladı. Vatandaşlıkların bir diğer olumsuz tarafı ise, Eğitimde ve Sağlıkta nüfusun artışı nedeniyle yaşanan sıkıntılar olmaktadır. 

Bunların yanında kurumlara, bakanlıklara ayrılan bütçelerin nüfus artışını karşılayamaması ve bütçeye uygun davranma şansının yitirilmesidir. Buna bağlı olarak da ülke her geçen gün kötüye gidiyor ve vatandaşlar gerekli hizmeti alamıyor.”