YKS sınavları hafta sonu gerçekleşti, gençler geleceklerine yön vermek adına ilk adımı attılar. Artık gelecek planlarını daha sistematik ve bilinçli bir şekilde tamamlamak zorundalar.

Toplumu oluşturan aile ne kadar kültürlü olursa, o ailede yetişen çocuk da o kadar ideal sahibi ve başarılı olur.

Öğrenci başarısında en önemli faktörlerin; “ilgili veli” ve “nitelikli öğretmen” olduğu gibi, ülke eğitiminin gelişmesinde ve amacına ulaşmasında en önemli faktörler de nitelikli aile ve nitelikli öğretmenlerdir. Çocukların hayatını şekillendirecek olan davranış özellikleri ailede kazandırılır. Çocuklar anne ve babanın dediğine değil, yaptığına bakarlar. Çocuk hayatı boyunca en önemli eğitimi ilkokulda alır. İlkokul öğretmeni ne kadar iyi olursa, öğrencinin başarısı ve davranışları o kadar iyi olur. Bu yaşlarda çocuk öğretmenini model olarak alır. Öğretmenin öğrenciye akademik eğitimin yanında iyi bir rol model olması ve olumlu davranışlar kazandırması önemlidir. Çocuk bedenen, zihnen ve ruhen eğitilmelidir. Ortaokul ve lise eğitiminde her derse branş öğretmenleri gireceği için öğretmen faktörü çok önemlidir. Branş öğretmenleri hem kendini sürekli yenilemeli, hem öğretmeyi iyi bilmelidir. Maalesef bazı öğretmenlerimiz öğretme sorunu yaşıyor. Öğrenciye yeteri kadar faydalı olamıyor. Bütün bu yaklaşımların çerçevesinde eğitim tüm paydaşların koordinesi sonucunda başarıya ulaşabilir. Eğitimi sadece okul ve öğretmen diye algılamamak gerekir; eğitim aslında ailenin çocuğa kattığı değerler etrafında okulda şekillenir, büyür ve gelişir.  

Mezuniyet yeni bir başlangıçtır…  

Üniversiteler arka arkaya mezuniyet törenlerini gerçekleştiriyor; bazı üniversitenin mezuniyet törenine katıldım. Dereceye giren birçok Afrikalı öğrencinin olduğu vurgulamakta yarar var. Üniversite öğrenimini birincilikle tamamlayan Afrikalı bir öğrencinin mezuniyet konuşması çok anlamlıydı. Başarısı, çalışma azmi, üniversitesine, ülkemize ve ailesine teşekkür bölümleri sıradan bir konuşma bölümüydü. “Ama ben Afrikalı bir öğrenciyim diye haykırışı. Teninin siyah oluşundan dolayı ülkemizde yaşadıkları; vatandaşların ön yargılı davranışları, Kısacası ırkçı tutumlarla yaşadıklarını anlattığı bölüm hem incitici hem de üzücüydü, Ben Afrikalıyım ve temizim diyerek diplomasını alıp haykırışı içinde biriktirdiklerinin gururla dışa yansımasıydı. Bir halkın, bir grup insanın diğer halk ya da insanlardan farklı olmakla kalmayıp, aynı zamanda diğerlerinden fiziksel, entelektüel ya da ahlaki bakımdan daya iyi, daha güçlü, daha yüksek ya da daha yaratıcı olduğunu, üstün olduğunu savunan ırkçı yaklaşımın açıklanacak ve savunulacak bir tarafı yoktur. Bu yaklaşım ve tutumları insanlığa yakışır bir tarafı da yok…  

Yanılgılar ve hatalar…  

Yanılgılar, hatalar, bilinmezlikler hepsi bir araya geldiğinde bir süre sonra işlerimizin çıkmaza girdiğini acı bir şekilde tanıklık ediyoruz. Hiçbir insan hata yapmaz, yanılgıya düşmez, diye bir şey söz konusu değil… İnsanın yetki kabiliyetinin bir sınırı vardır. Hayaller arzu ve istekler bir yere kadar vardır; Sonrası bazen imkânsızdır. Günümüzde insanî ilişkiler noktasında, konuşmanın önemi büyük; dolayısıyla muhatabımızla konuşabilmek için de belli bir kültür seviyesini yakalamış olmamız gerekir. Bu kültür, her konuda olabilir; edebiyat, tarih, spor, güncel olaylar vb. gibi… Her bir konuda fikir beyan etmek için de bilgimizin olması gerekir. Çünkü bilgisiz fikir beyan etmek demek, sadece boş boş konuşmaktır. Günümüz gençliğinin muhabbetlerine zaman zaman şahit olunca açıkçası üzülüyorum. Hepsi olmasa bile gençlerin bazılarının, konuşurken argo ve küfürlü sözlerle birbirine hitap etmesi ve eleştireyim derken bunu hakaret dolu sözlerle ifade etmesi bazı yanlışları beraberinde getiriyor. Zannederim sadece gençleri suçlamak ciddi bir haksızlığa yer vermektir; Yediden yetmişe ülkemizde herkes bilimden, siyasetten, spordan, sanattan hatta ekonomiden anlıyor. Basmakalıp ve tekrardan oluşan boş söylemleri herkes durmadan papağan misali tekrarlıyor. Hepimiz insan olmamız hasebiyle güzel bir şekilde hitap edilmeye ve saygı çerçevesinde sözlerle muhatap olmaya hakkımız var. Kimsenin bir başkasına hakaret etme, onu küçük düşürme gibi bir hakkı ve haddi yoktur.