2013 yılından bu yana 2 milyon Euro’dan fazla yatırım yapan ve mülk alanlara doğrudan vatandaşlık veren AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nde bu şekilde vatandaş olanların sayısı 3.336’ya ulaştı. Güney Kıbrıs’ta 2013’teki mali krizden sonra yapılan düzenlemelerle adanın yabancılar için neredeyse bir vergi cennetine dönüştüğü ortaya çıkarken, Güney’deki vatandaşlıkların ekonomiye katkısı ile Kuzey’deki vatandaşlıkların kriter ve katkısı noktasında da gözleri iki ülke arasındaki vatandaşlık politikasının sorgulanmasına çeviriyor. 

Eski Başbakanlardan Ferdi Sabit Soyer, Güney Kıbrıs’ta vatandaşlıklarda atılan adımların hem ekonomiye katkı hem daha birçok unsur bakımından doğru olduğunu vurguladı.

Soyer, Kuzey’de ise, KKTC vatandaşlıklarının siyasi amaçlar çerçevesinde şekillenen bir yapıda yürüdüğünü belirtti. Soyer, yanlış vatandaşlık politikası olan KKTC’de ciddi bir yasal değişikliğe ihtiyaç olduğunun da altını çizdi

Soyer, “Kuzey’de KKTC vatandaşlığının siyasi amaç ve ideolojik niyetler için pervasızca kullanılması KKTC’ye hiçbir şey katmıyor ve hiçbir yarar sağlamıyor” dedi

Yıllarca KKTC’de çalışmış, yaşamış ya da doğmuş olanların dahi vatandaşlık hakkı elde edemediği KKTC’de siyasi çıkarlar uğruna Bakanlar Kurulu kararı ile hiçbir kriter gözetilmeden verilen vatandaşlıkların yanlışlığının altını çizen Soyer, Bakanlar Kurulu’nda her partinin kendi inisiyatifinde şekillenen, ahbap-çavuş ilişkileri temelli verilen vatandaşlıkların yanlışlığına dikkat çekti

Soyer, “Keyfi ve her hükümet veya bakanın kendi yakınlarına siyasi çıkar için keyfi dağıttığı vatandaşlıklar ciddiyetten uzak bir vatandaşlık olarak karşımızda durmaktadır” dedi 

Verilen vatandaşlıklar Güney’de ne kadar doğru ise Kuzey’de o kadar yanlış 

Eski Başbakanlardan Ferdi Sabit Soyer, konuyla ilgili Yeni Bakış gazetesinden Özlem Çimendal'a yaptığı değerlendirmede, Güney-Kuzey vatandaşlık kriterleri ve vatandaşlıkların ülke ekonomisine katkısını ortaya koydu. Soyer, Güney’de verilen vatandaşlıklar ne kadar uygun kriterler ile yapılıyorsa Kuzey’de ise tam tersi bir işleyişin olduğunu ifade etti.

Güney’de ekonomiye katkı amaçlanırken, Kuzey’de siyasi çıkarlar amaçlanıyor 

Güney Kıbrıs’ta vatandaşlıklarda atılan adımların hem ekonomiye katkı hem daha birçok unsur bakımından doğru olduğunu vurgulayan Soyer, Kuzey’de ise, KKTC vatandaşlıklarının siyasi amaçlar çerçevesinde şekillenen bir yapıda olduğunu ifade ederek, eleştirdi. 

KKTC’de vatandaşlıklar siyasi, ideolojik amaçlar uğruna pervasızca kullanılıyor 

Ferdi Sabit Soyer, “Kuzey’de KKTC vatandaşlığının siyasi amaç ve ideolojik niyetler için pervasızca kullanılması KKTC’ye hiçbir şey katmıyor ve hiçbir yarar sağlamıyor” dedi. Soyer, belli kriterler çerçevesinde şekillenmeyerek ülkeye yarardan çok zarar getirebilecek potansiyele sahip olan KKTC vatandaşlığında aynı zamanda haksız uygulamaların da söz konusu olduğu örneklerin de varlığına dikkat çekerek bu tarz icraatların artık önüne geçilmesi gerektiğine işaret etti. 

Yanlış vatandaşlık politikası, hakkı olanları mağdur ediyor 

Yıllarca KKTC’de çalışmış, yaşamış ya da doğmuş olanların dahi vatandaşlık hakkı elde edemediği KKTC’de, siyasi çıkarlar uğruna Bakanlar Kurulu kararı ile hiçbir kriter gözetilmeden verilen vatandaşlıkların yanlışlığının altını çizen Soyer, “Senelerdir bu ülkede yaşamış olan ve hala vatandaş olamayan insanların sıkıntıları hala devam ediyor” diyerek, izlenen yanlış vatandaşlık politikasının cezasını vatandaşlığı hak etmeleri gerekirken hala vatandaş olamamış olan bireylerin de çektiğini vurguladı.

“İstisnai vatandaşlıkların ciddi kurallara bağlanması gerekiyor”

Yanlış vatandaşlık politikası olan KKTC’de ciddi bir yasal değişikliğe ihtiyaç olduğunun altını çizen Soyer, “Ciddi bir yasal değişiklik gerekmektedir vatandaşlıklarla ilgili. Bakanlar Kurulu kararı ile verilecek olan vatandaşlık olgusunun yani istisnai vatandaşlıkların ciddi kriterlere bağlanması lazım. Bu kadar rahat verilmemesi lazım. Ekonomik avantaj, yatırım şartı ile buna benzer bazı kuralların çerçevesinin ciddi anlamda belirlenerek ülke ekonomisine katkısı da göz önünde bulundurularak şekillendirilmesi gerekmektedir. Sanata, kültüre katkı yapılan hadiseler de değerlendirilmelidir” dedi. 

“Her hükümet veya bakan ahbap-çavuş ilişkisi ile vatandaşlık verememeli”

Bakanlar Kurulu’nda her partinin kendi inisiyatifinde şekillenen, ahbap-çavuş ilişkileri temelli verilen vatandaşlıkların yanlışlığına dikkat çeken Soyer, “Keyfi ve her hükümet veya bakanın kendi yakınlarına siyasi çıkar için keyfi dağıtacağı vatandaşlıklar ciddiyetten uzak bir vatandaşlık olarak karşımızda durmaktadır. Ama bunların yanı sıra vatandaşlık yasasına konacak bazı kurallarla burada doğan, yaşayan ve hayatını burada kurmuş olan bireylere de gerekli vatandaşlık yollarının açılması da gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

“Yeni vatandaşlar ilk seçimde oy kullanamamalı”

Usulsüz vatandaşlıkları engelleyecek bir önemli noktanın da, yeni vatandaş olmuş bireylerin ilk gerçekleşecek olan genel ve yerel seçimlerde oy kullanamaması olduğuna vurgu yapan Soyer, böylelikle siyasi ve ideolojik çıkarlar uğruna kişisel menfaat sağlama amacı ile yapılacak olan vatandaşlıkların bir nebze de olsa önüne geçilebileceğinin altını çizdi.  

“Bizim için hayat Kuzey’de çok pahalı”

Kuzey-Güney arasındaki pahalılık ve ucuzluk tartışmalarına da değinen Soyer şöyle konuştu: “Kuzey Güney’e göre daha ucuz doğru, dövizdeki kur farkı Güney’de yaşayan insanlar için oldukça avantajlı ancak bu ucuzluk hayatlarını KKTC’de sürdüren ya da Türkiye’den okuma tatil amaçlı gelenler için oldukça yapay bir şeydir. Bizim için Kuzey’de hayat çok pahalı. Bu yüzden bu aynı zamanda ekonomik sıkıntı ve problemlere yol açıyor. Fiyat farkından dolayı alışveriş ve pazar faaliyetleri bakımından etkin olacaktır. KKTC’de enflasyonun yüksekliği ve insanlar için hayatın olumsuz olduğu gerçeği de gerçekçi bir şekilde önümüzde duruyor.”