Bu ülkede hükümetin devam edip etmemesinin çok ötesinde ve çok büyük sorunlar var!
Bir kere, “kumarcıdan para kazanmamız lazım” gerçeğiyle adını “ülke ekonomisi için şart” koyup, her türlü Kovid 19 riski ile ülkeye turist adı altında “kumar müptelası” getirtmek ve sonra da rezil duruma düşmemek lazım!
Kural neyse uygulanacak!
Gelenlerin Türkiye’de yaptırdıkları PCR testlerinin geçerliliği sorgulanacak; buradaki testin sonucu çıkana kadar da insanlarla karışması kesinlikle engellenecek.
“Yok hayır, bu ekonomimize karşı bir tavırdır” diyene de “istersen dükkanı kapat kardeşim” denecek!

-*-*-

Bu kadar aşağılanma, bu kadar “eşek yerine konma” kabul edilebilir değildir.
Kimse, hiçbir gerekçeyle Kıbrıs Türk halkının sağlığını bu büyüklükte bir riske atamaz, atmamalıdır…
Evet, yatırımcıya da casinocuya da saygımız elbette bakidir ama bu seviyede “yok sayılmak” çok aşağılayıcı bir durumdur.

-*-*-

Başka sorun mu?
Ülkemizdeki üçüncü ülkelerden öğrenciler ve onların her türlü sorunu; hangi hükümet görevde olursa olsun, patlamaya hazır bir bombadır.

-*-*-

Dün sabah Kanal T’deki programdan 10 dakika erken çıktım.
Bir toplantıya yetişmem gerekiyordu.
Arabaya bindim, kapının yanında Afrikalı bir genç belirdi.
“İş yok, okul yok, para yok, bir sandviç 10 TL” dedi…

-*-*-

Çok üzüldüm.
Benim de çocuklarım var.
Sizin de…
Empati yapın lütfen; çocuklarınızın bu duruma düşmesini istemezsiniz değil mi?
Kimsenin çocuğu bu duruma düşmemeli!
Ve hükümetseniz, göreviniz bu devleti yönetmekse, bu çocuklar, renkleri, dilleri, dinleri ne olursa olsun, sizin ve de hepimizin çocuklarıdır.

-*-*-

Farz edin ki beni kandırdı, farz edin ki söyledikleri gerçekti!
Üzerimde nakit para sıfır!
Arabanın çekmecesini karıştırdım, bir adet 20 TL ve bir adet 5 TL buldum!
Verdim.
Bin kere helal olsun ama mesele bu değil!

-*-*-

Bu öğrencileri aç ve işsiz bırakamayız.
Bir çok aracı acentenin özellikle Afrikalı öğrencileri kandırarak KKTC’ye getirdiği gerçeğini de unutmadan, bir şekilde bu gençlerle ilgilenmeliyiz aksi takdirde, işsiz – parasız – aç kalırlarsa, ülkedeki suç rakamlarını hesaplayacak makine de bulamayacağız!

-*-*-

Hapishane!
Yenisi bittiydi, mefruşatı kaldıydı, ha açıldıydı, ha açılacaktı derken; bizimkini fareler bastı.
Gerçi tüm ülke fare istilasında ki bu da ayrı bir büyük sıkıntı!
Ama hapishanede başka bir sorun daha var.
Çok sayıda üçüncü ülke vatandaşı mahkum ya da tutuklu bulunuyor.
Bu kişilerin hapisten çıktıktan sonra deport yani sınır dışı edilmeleri emri söz konusu.
Mahkemeler böyle karar vermiş.
Efendim “çok sayıda” dedim, tam rakamı bilmiyorum ama bir kişi de olsa, 15 kişi de olsa, çok büyük bir insani sorunla karşı karşıyayız.
Neden mi?
Çünkü bu insanları sınır dışı edemiyoruz!

-*-*-

Neden sınır dışı edemiyoruz?
Çünkü “sınırımız yok” da ondan!
Coğrafi olarak düşünmeyin bunu, siyasi olarak düşünün!
Bu insanları sınır dışı edebileceğimiz tek ülke var; Türkiye!
Türkiye de aylardır bizim sınır dışılarımızı reddediyor.
Türkiye’den gelen Suriye çoğunluklu mültecileri kabul ediyor sadece.
Ama Afrikalı “sınırdışılarımızı” istemiyor!
Ve cezası bitmiş olduğu halde, hala hapishanede kalan üçüncü ülkelerden insanlar olduğu söyleniyor ki; bu kişilerin rakamı iki bile olsa, çok ciddi bir sorundur!
Hem insani açıdan, hem de “zavallı bir siyasi yapımız olması” açısından!
Ne kadar çaresiziz?

-*-*-

Pandemi Hastanesi!
Amma yalama oldu bu mesele!
Çıkıp da bir bina bulup, “aha burası salgın döneminde kullanacağımız pandemi hastanesidir” diyemedik.
Bu ne büyük bir zayıflıktır, bu ne korkunç bir eksikliktir!
Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden söz edilmeye başlandı şimdi de!
Ma şaşırdınız?
Bu ülkede, en ihtiyaçlı olduğumuz hastane belki de budur!
Bu hastaneden yatılı olarak da ayakta da tedavi alan çok sayıda hastamız söz konusudur.

-*-*-

Onlarca boş yurt binası var!
Ben size yarın sabah bu ülkede pandemi hastanesi olarak kullanılabilecek 10 bina göstermezsem, bir daha tek kelime yazmam!
Bir saat içerisinde, olası bir salgında hastaneye çevrilebilecek en az 10 yeni öğrenci yurdu binası!
Yapamıyorsanız, eminim bu konuda çok ciddi bilgisi ve tecrübesi olan “sahra hastanesi” bilgisi ile donanımlı onlarca subayımız vardır!

-*-*-

Aradınız ve bina bulamadınız mı?
Aradınız, sordunuz ve bu konuda size bilgi vermekten kaçınan “örneğin tabip subaylar”, “hayır yardım etmeyiz” mi dedi?

-*-*-

Hükümeti bozma, yeni hükümetler kurma işlerine ayırdığınız zamanın onda biri ile 15 gün sonra pandemi hastanesini yaparsınız, hapishanenin sorunlarını çözersiniz.
20 tane müteahhidin yüzü suyu hürmetine imar planları yüzünden kavga edeceğinize, keşke hapishanedeki mahkum ve tutukluların da insan olduğunu tartışsaydınız!

-*-*-

Yapılması gereken ve çok da kolay yapılacak işleri bile yapmıyorsunuz!
Sonra size “asıl derdiniz koltuk” dendiğinde de küsüyorsunuz!
Küsmeyin, iş yapın!