Hayvancılar dün Meclis önünde oldukça olaylı bir eylem yaptı.  Hayvancılar Birliği Başkanı,  “Artık dayanamıyoruz borç içerisindeyiz. Böyle bir hükümet olmaz” derken,  şu ifadelerle sözlerine devam ediyordu:  “Biz bugün buraya para istemek için değil zamları geri almak için geldik. Meydan boş değil! Yolun sonudur, ya tamam diyeceğiz ya devam diyeceğiz.”
Muhalefet elbet de bu açıklamaların hemen üstüne atlayıp yangına körükle gitmeyi ihmal etmedi.
Oysa dörtlü koalisyon döneminde de manzara farklı değildi. Hatta açıklamalar bile karbon kağıdından kopyalanmış gibiydi.
5 Eylül 2018’te yine Meclis önünde yapılan araçlı eylemde Hayvancılar Birliği Başkanı, “Bu bir varoluş eylemidir. Ya devam edeceğiz ya bırakıp gideceğiz” diyordu.
O günlerde dörtlü koalisyonun Tarım Bakanı olan Erkut Şahali, “Göreve geldiğim zaman arpanın tonu 192 dolar iken, dün itibarı ile bu rakam 270 dolara çıktı. Ben görevi aldığım zaman dolar 3.58 idi, az önce ise dolar 6.70 oldu. Devlet artışları yapmadan önce dayanabildiği kadar dayandı ve arpanın fiyatını değiştirmedi. Gerçekleri anlamamız lazım” diyordu.
Bugüne gelirsek dolar 8.50’ye dayanmış vaziyette.  Aynı kur hesabı elbette bu dönem için de geçerlidir. 
Ancak dün gerçekleri anlamaktan söz eden muhalefet, bugün aynı gerçeklerden kaçmanın peşine düşmüş vaziyette.
Hayvancı elbette zor durumdadır. Ancak bu zorluk, toplumun diğer kesimlerinin çektiği zorluktan daha çok değildir.
İktidar bu zorluklarla baş etmenin yollarını ararken, muhalefetin siyaset uğruna sorunları daha da karmaşık vaziyete getirmek için çabalaması kabul edilemez.
2018 yılında Hayvancılar Birliği Meclis önünde geldiğinde “Gerçekleri anlamamız lazım” diyenler, dün yine Hayvancılar Meclis önüne geldiğinde gerçekleri gözardı etmenin peşine düştü.
İnsana sorarlar. Sizin gerçeğiniz muhalefetteyken farklı, iktidardayken farklı mı? 
Amerikalı ünlü filozof Benjamin Franklin’in güzel bir sözü var. 
“Yarım gerçek, çoğu kez korkunç bir yalandır.”  Siyasilerimiz de artık “yarım gerçek” üzerinden siyaset inşa etmeyi bir kenara bırakması gerekir. Çünkü bu toplumun artık “yarım gerçeğe” tahammül edecek hali kalmadı. Aklınızda olsun…