Tiyatro sanatçısı ve yönetmen Yaşar Ersoy’un 2019-2020 tiyatro sezonunda Devlet Tiyatrosu’nda yönetmesi plananlanan kendi yazdığı oyunu yeni atanan müdür Erdinç Akgür tarafından sansürlenerek, yasaklandı.

İşte Yaşar Ersoy’un konu ile ilgili yaptığı açıklama:

Kuzey Kıbrıs’ta  yaşamın bütün alanları çürür ve kirlenirlen; aşırı milliyetçi,gerici, dinci ve yobaz anlayışın istilası sürerken; vitrin demokrasisine ve “mış” gibi özgürlüklere bile  tahmülü olmayan UBP-HP işbirlikçi hükümeti “kraldan daha kralcı” bir tutumla sanata, düşünceye sansür ve yasak uygulamaktadır.   

  Bunun son örneği Eğitim ve Kültür Bakanlığı K.T. Devlet Tiyatrosu’nda yaşanır. 

  UBP-HP hükümeti ve onun üçlü kararname ile müdür olarak atadığı partili bürokratları-ki partilerinden aday olmuş ve seçim kaybetmiştirler- eli ile sansürcü ve yasakcı uygulama yeniden hortlatılır. 

  Dörtlü koalisyon hükümeti döneminde K.T Devlet Tiyatrosu Müdürü İlknur Işıl Türkmen’nin ve sanatçılardan oluşan “Repertuvar Kurulu”nun teklifi ve kararı doğrultusunda yönetmen Yaşar Ersoy’un sahneleyeceği “Yangın Yerinde Kabare” 2019-2020 tiyatro sezonunun ilk oyunu olarak planlanır. Bu çerçevede yönetmen Ersoy, müdürlük ile birlikte oyunun, bütçe, kadro, mekan ve zaman planlamalarını gerçekleştirir, yapılan reji ve dramaturgi çalışmasıyla da 15 Ağustos 2019’da provalara başlanması kararlaştırılır. 

 Ancak bu süreç içinde Ankara’nın müdahaleleri sonucu dörtlü koalisyon hükümeti düşürülür yerine UBP-HP hükümeti kurulur.İlknur Işıl Türkmen’in yerine ise UBP’den 2018’de Akdoğan Belediye Başkan adayı olmuş ve seçim kaybetmiş ilkokul öğretmeni Erdinç Akgür müdür olarak atanır. 

Sanatçılardan oluşan “Repertuvar Kurulu” lağvedilir

UBP-HP hükümetinin müdürü göreve başlar başlamaz sanatçılardan oluşan “Repertuvar Kurulu”nu lağveder.Onun yerine Bakan’ın atayacağı bürokratlardan oluşan “Edebi Komite”nin  onaylayacağı oyunların sahneleneceği, müdür tarafından belirtilir. 

“Yangın Yerinde Kabare” oyunu ise sakıncalı bulunarak yasaklanır. Müdür Akgür tarafından da yönetmen olarak şahsıma “Kimseyi eleştirmeyen, rahatsız ve tedirgin etmeyen bir oyun” sahnelemem önerilir. Ancak sanatın özgürlükçü ilkesine ve evrensel değerlerine vurgu yaparak bu yasakçı ve etik dışı teklifi reddettiğimi bildiririm. 

  UBP-HP hükümetinin ve partili müdürünün statükocu iki özelliğinin altını çizmek isterim; biri sanata ve düşünceye sansürcü ve yasakçı faşizan tavrı, diğeri ise ısmarlama sanat istemesi ile ahlak dışı teklifidir.

Sanatın Özgür ve Eleştirel yapısından korkarlar              
Sanatla ve tiyatroyla hiçbir ilgilisi, bilgisi ve liyakatı olmayan siyasetçi ve bürokrat eli ile sanata karışma, müdahale etme, sansürleme ve yasaklama anlayışı, UBP-HP hükümeti ile geri döner. K.T Devlet Tiyatrosu’nda 1970’lerden beri devam eden bu sorun yeniden yaşanır. 

 Tarih boyunca sanatta özgürlük, toplumsallık gibi kavramlardan haberi olmayan, sanatın evrensel normlarını, disiplinlerini, estetik ve etik değerlerini bilmiyen, çağdaş, özgürlükçü ve demokratik eleştirel düşünceden payını almayan siyatçiler ve bürokratlar, korktukları için her zaman yasak ve sansüre başvururlar.

  UBP-HP hükümeti ve onların partili bürokatlarıda sanatın özgürlüğünden, eleştirel bakışından ve aydınlığından korktuklarını için yasak ve sansür uygularlar. 

“Taşlama ve Yerginin bittiği yerde demokrasi de biter”  

  “Yangın Yerinde Kabare” oyunu kabare türünde ironi, taşla, yergi, hiciv ve gülmece unsurları ile toplumsal olaylara eleştirel bir bakış açıcı sunar. Ülkenin bir yangın yerine döndüğünü; bu yangının ekonomide, siyasette, doğada, mutfakta ve yürekte alev alev yandığını, Devlet Tiyatrosu’nun da bu ülkede 20 yıldan beri bir yangın yeri olarak atıl durumda barakıldığını  mizahla yansıtır. 

 Mayakovski’nin “Taşlama ve Yerginin bittiği yerde demoktasi de biter” sözünü hatırlatarak  bu sansür ve yasaklama olayı ile Kuzey Kıbrıs’ta demokrasinin olmadığı yüzümüze bir kez daha tokat gibi vurulur.

Sanat, özgürlüğün en güzel ifade şeklidir
Tiyatro ömrümün 50 yılında sansür ve yasakla çok karşılaştım. Her defasında da bedel ödeyerek bu anlayışa karşı çıktım ve sanatın, düşüncenin özgürlüğünü savundum. 
  Çünkü sanat, özgürlüğün en güzel şeklidir. Sanatın en önemli özelliği hiç bir otoriteye hizmet etmemesidir. Sanatın evrensel gücü onu sınırlamaya çalışan her türlü politikadan çok daha güçlüdür. 
  Sanat en genel anlamda hayatta var olmuş ve olabilecek herşeyin tanığı ve bu tanıklığın estetik anlatımıdır. Dünyayı değiştirmek ve tarihe tanıklık etmek amacı ile yola çıkıldığında sanat hiçbir zaman tarafsız değildir. Sanatçı çağına tanıklık ederken, özgürlüğünü ve etkinliğini kontrol altına almaya çalışan sisteme, kendisine ve topluma dayatılan tüm yaptırımlara karşı mualif bir tavır sergilemesi doğası gereğidir.

Sanata ve düşünceye konan sansür ve yasak karşısında susmak ise, statükonun yanında bir bukalemin gibi durmak ve ona hizmet etmektir. 

 Bir sanatçı aydın sorumluluğu ile konuyu kamuoyu ile paylaşır, bu sansürcü ve yasakçı anlayışa karşı susmak yerine duyarlılık gösterip tepki koymaya çağrı yaparım. 

                                                                           Yaşar ERSOY 
                                                                          Yönetmen-Yazar