Hem birinci tur hem de ikinci tur sonucunu “tam” tahmin ettim...

Övünmek için söylemiyorum...

Kendimden bahsetmek için de değil...

-*-*-

Murat Gezici ile iki kez söyleşi yaptım...

“Sonuçlarınıza güvenelim mi?” diye defalarca sordum, “lütfen güvenin” dedi...

Ayrıca 10 civarında daha başka kişilerin yaptığı anket gördüm; çok sayıda köyü gezdim...

-*-*-

Twitter ve Facebook hesabı olmayan seçmen oranının, olanlardan çok fazla olduğunu da net bir şekilde gözlemledim...

Yani “anketler” ve “sokak”, Twitter ve Facebook’un tersine, dün akşamki sonucu söylüyordu...

Haliyle dünkü yazımda, “... Bugün sandıklar açıldıktan sonra, kim bilir kaç yumurta kırılacak?” diye sordum...

-*-*-

Bu arada Gezici ikinci turu da bildi...

-*-*-

Spor basınımız gibi; sanal topluluğumuz “Lefkoşa”ya yoğunlaştığı için, sonucu farklı görüyordu...

-*-*-

Sonuçlar mı?

Hayırlı olsun!

Müdahale mi?

Eskiden olduğu gibi evet oldu!

Ama eskiden de “gık” demediniz, şimdi de sadece “belki sonucu etkiler” diye söylendiniz!

Ve beklediniz!

Oysa eminseydiniz bu müdahaleden, ki öyle olduğunu defalarca söylediniz; neden çekilip sokakları ateşe vermediniz?

-*-*-

Eğer müdahaleden rahatsızsanız, “oyundan çekilir, sokağa inerdiniz”...

“Yok, sonucu bekleyelim, ona göre bakarız” dememeliydiniz...

-*-*-

Seçim bitti...

Ersin Tatar kazandı...

Hayırlı olsun...

-*-*-

Şimdi bütçe var...

Bütçeyi kim yapacak?

UBP’nin mutlaka “genel başkan vekili” olacak...

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, o vekile hükümet kurma görevini verecek.

Sonra UBP’ye yeni genel başkanı seçilecek...

-*-*-

Bu arada “Covid 19 Hükümeti” kurulmalı...

Bu hükümeti kim kuracak?

Akıncı taraftarı CTP’li kardeşlerimden bazıları, “Tatar kazanırsa, UBP – DP – YDP hükümeti kurulacak” demişti ama “sayı yetmez”...

Tatar’ın yerine bir vekil belirlemek için ara seçim yapılmalı!

-*-*-

Ara seçim yapacağımıza, erken genel seçime gidemez miyiz?

Karmaşık ve bulaşık sistemle erken genel seçime gitmek, tek bir vekili seçmek için gitmekten çok daha masraflı olur...

-*-*-

Türkiye ile ilişkiler...

Çok önemli...

Neden önemli?

Çünkü bu ilişkilerin en azından “ekonomik” anlamda zorunluluğundan kimse kaçamaz.

-*-*-

Ama en önemli olaylardan biri; hangi hükümet kurulursa kurulsun, “kutuplaşma” sürdüğü takdirde, yıkım ve karmaşa kaçınılmaz olacak...

Yani en önemli konumuz bence budur...

-*-*-

Ne Türkiye, ne de KKTC’deki siyasiler kalıcıdır...

Ama “Kıbrıs Türk toplumu” kalıcı olmak zorundadır...

Peki ihtiyaçlarımız?

Evet yeni dönemde, “toparlayıcı – uzlaşıcı Ersin Tatar”a çok ciddi ihtiyaç vardır...

-*-*-

Birbirilerine küfredenlere değil, birbirine saygılı davranmayı başaran sendikalar, sendikacılara, örgütlere, siyasilere ve insanlara ihtiyacımız kaçınılmazdır...

-*-*-

Bu noktada, Türkiye’yi yönetenlere de büyük görev düşüyor...

Çünkü KKTC’de çok ciddi bir “bölünmüşlük” söz konusudur. Ve bu bölünmüşlük üzerine, Türkiye’deki gibi gidilirse, olay çok daha gergin noktaya taşınır.

Burada, “seçime müdahale ettiniz” diye suçlanan kesimin, bu suçlamayı “aklamak” adına çok barışçıl ve çok uzlaşıcı olması kaçınılmazdır.

Aksi takdirde, KKTC buuuuum!

Patlar!

-*-*-

Çok yoğun günler geçirdik...

Çok önemli sorunlar önümüzde duruyor...

Yoğun seçim günlerindeki gibi birbirimize hakaret etmeye ve sonuca demokratik saygı göstermeyip, “cahiller kazandı” gibi ifadelerle, “seçim sonucu IQ seviyemizi de gösterecek” gibi inanılmaz yorumlara devam etmemeliyiz.

Covid 19 bizi bekliyor...

Ekonomik iflas bizi bekliyor...

Kıbrıs sorunu da bizi bekliyor...

Ve Türkiye ile birlikte yapacaksak, Türkiye’ye gerçek ve kucaklayıcı bir anne olma görevi düşüyor...

Hayırlı olsun...