“… Madende tüneller havalandırıldığı için pek solunum güçlüğü olmuyordu. Ancak bazen sıcak dayanılmaz boyutlara ulaşmaktaydı. Ayağımızdaki çizmelere dolan terler ağırlaşarak yürümemizi güçleştirdiği için zaman zaman çizmelerimizi çıkarıp suyu boşaltmak gerekiyordu. Maden tozu ve ter bir süre sonra tüm vücudu kaplayan bir çamura dönüşürdü. Paydos vakti geldiğinde yeryüzüne çıkmak için asansörün önüne toplanıldığında isim okunarak yoklama yapılırdı. Maden işçiliğinin en keyifli tarafı günün sonunda sağ salim yeryüzüne çıkarak basınçlı bol su ile yıkanmaktı…”

Bunun gibi onlarca anı var Emir Ali Başar’ın kitabında. Zaten kitabın adı da “Anılarım”.

O bir eğitimci, 40 yıla yakın öğretmenlik, ardından müfettişlik yaptı. 80’li yıllarda da KKTC Ankara Büyükelçiliği’nde Kültür Ataşeliği. Ama madencilikten hayvancılığa, birçok işle de uğraştı Sindeli (İnönü) Mehmet Ali Başar. Dönemin getirdiği özellikler, imkansızlıklar nedeniyle; yaşıtları gibi…

Emekliye çıkınca, dönemin Emekliler Cemiyeti Başkanı, merhum Rifat Şener’in teşvikiyle “Emeklinin Sesi” adlı gazetede anılarını yazmaya başladı.  Yıllarca yazdı. Yine yakın çevresinin teşvikiyle bunlardan yaklaşık 60’ını seçki halinde kitapta topladı. Gazetedeki isimle, “Anılarım” adıyla çıktı kitabı geçtiğimiz ay.

Üroloji Uzmanı Dr. İsmet Başar ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Şerife Başar Kasapoğlu’nun babası Emir Ali Başar bugün 88 yaşında. Çocukluğundan başlayarak kendi hayatını, anılarını anlatırken,  yakın tarihe ışık tuttu. Eğitimden sağlığa, sosyal hayattan ekonomik duruma “sosyal panorama” niteliğinde bir eser oluşturdu. Gazeteci Yazar Hasan Kahvecioğlu’nun önsözde dediği gibi, “Kıbrıslı Türklerin yazılı belleğinin oluşmasına ciddi bir katkı sağladı…”