Tom Hanks’in oynadığı ‘Terminal’ filmi Türkiye’de gerçek oldu. Suriye’deki savaştan kaçan 28 yaşındaki Fadi Mansur tam 371 gündür Atatürk Havalimanı’nda penceresiz-yataksız bir odada tutuluyor. Uluslararası Af Örgütü, Mansur için kampanya başlattı. Hürriyet Pazar’dan Savaş Özbey, avukatının yardımıyla Mansur’la telefonda konuştu. Söyleşi şöyle:

Suriye’nin hangi bölgesindensiniz?

- Humus... Savaştan kaçmak istedim. Yoksa beni askere alacaklardı. 2012’de Lübnan’a geçtim.

Orada ne kadar kaldınız?

- Suriye’deki durum bitinceye kadar kısa kalırım sanmıştım. İki buçuk yıl sürdü.

Aileniz hâlâ Humus’ta mı?

- Hayır. Annem, babam, iki erkek kardeşim Lübnan’da. Onlar da sonradan geçtiler. 2012’den beri hiçbirini görmedim. Ama güvenliklerinden endişe ediyorum, lütfen daha fazla ayrıntı sormayın.

Lübnan’dan Türkiye’ye gelişiniz?

- Bir insan kaçakçısıyla tanıştım. Meğer benim umutsuzluğumdan yararlanmaya çalışıyormuş.

Türk müydü?

- Suriyeli. Bana Türkiye üzerinden Malezya’ya gidersem oradan Almanya’ya geçebileceğimi söyledi.

Ve Türkiye’ye geldiniz...

- İki buçuk ay İstanbul’da kaldım. Sonra Malezya’ya gittim. Ama oraya gidince telefonlarıma çıkmadı.

Siz ne yaptınız?

- Plan yürümeyince mecbur Türkiye’ye geri döndüm. Ama beni ülkeye sokmadılar ve tekrar Malezya’ya geri gönderdiler. Malezya da kabul etmedi, onlar da beni tekrar Türkiye’ye yolladı.

İlk gelişinizde sorun yaşamamıştınız. İkinci gelişinizde Türk otoriteleri neden sizi sokmadı ülkeye?

- Çünkü illegal yoldan Avrupa’ya gitmeye çalıştığım çıktı ortaya.

Türkiye’ye geliş tarihiniz?

- 15 Mart 2015.

Bir yılı geçmiş. Sizi nerede tutuyorlar?

- Havalimanında bir odada. (Sorunlu Yolcular Odası’nı kastediyor.)

Medyayla görüştürülmediğinizi biliyor musunuz?

- Bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla Türkiye’den hiç gazeteciyle konuşmadım ama başka ülkelerden konuştuğum birkaç gazeteci oldu.

Avustralya sizi kabul etmeyi teklif etmiş, doğru mu?

- Evet, akrabalarım aracı oldu. Masrafları da karşılayacaklar. Elçilik bana ulaştı ve prosedürler için çağırdı. Ama burada tutulduğum için gidemiyorum.

 'LÜTFEN BANA YARDIM EDİN'

 Orası nasıl bir yer? Kaç kişi var? Yeme-içmeye paranız var mı?

- Yemek için paraya ihtiyaç yok. Bize yemek veriyorlar. Bazen diğer yolcular da para veriyor. Ama korkunç koşullarda kalıyoruz. Bir insan burada en fazla iki gün kalabilir. Toplam 15 kişilik bir yer ama 30-40 kişi kalıyor. Bir yılı aşkın süredir buradayım. Artık çok yoruldum. Türkiye, mültecilere hep sempatiyle yaklaştı. Lütfen bana yardım edin, insan gibi yaşamak istiyorum.

BİR SENEDİR GÜN IŞIĞI GÖRMEDİ

Uluslararası Af Örgütü  Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ: Parası kalmadı. Havaalanı görevlilerinin verdiği sandviç ve suyla idare ediyor. Yatak yok, koltukta uyuyor. Ama en çok şikâyet ettiği, bir senedir penceresiz bir odada yaşaması. Üstelik hukuka aykırı bir şekilde ülkesine iade edilme tehlikesi var. Uluslararası Af Örgütü olarak konuyu dört ay önce yetkililere ilettik ama bir değişiklik olmadı. Londra merkezimiz uluslararası bir kampanya başlattı. Destek olmak isteyenler acileylem.org.tr adresinden imza kampanyasına katılabilir.

TÜRKİYE TAZMİNAT ÖDEYEBİLİR

Avukatı Aysu Kapaklıkaya: Bir açmazın içindeyiz. Resmi olarak Türk topraklarında görünmüyor. Türkiye başka bir ülkeye gitmesine izin veriyor ama havaalanındaki o yerden Türk toprağına giriş izni vermiyor. Yani orada tutulduğu süre Türkiye sınırları içinde kabul edilmiyor. Mayıs ayında Ankara Birinci İdare Mahkemesi’ne başvurduk. Şu anda karar aşamasında. Anayasa Mahkemesi’ne de başvurduk. İç hukuk yolları tükenirse AİHM’ye gideceğiz. Bence yaşanan dram Türkiye aleyhine tazminat konusu olabilecek mahiyette.

TERMİNAL'İN KONUSU

Terminal, başrolünde Tom Hanks'in oynadığı politik komedi-drama türünde 2004 yapımı bir film. 1988'den 2006'ya kadar tam 17 yıl Paris-Charles de Gaulle Havalimanı'nda yaşayanMehran Karimi Nasseri'den esinlenilerek çekildi. Steven Spielberg'ün gerçek bir olaydan esinlendiği politik komedi olan film, Doğu Avrupa'dan Krakozya adlı bir ülkeden New York'a gelen Viktor Navorski'nin (Tom Hanks) öyküsünü anlatıyor. Amerika yolundayken ülkesinde askeri darbe olması üzerine Viktor, New York'un JFK Uluslararası Havaalanında mahsur kalır. Pasaportu artık geçersiz olduğu için ABD'ye girme hakkını yitirmiş durumdadır. Ülkesindeki savaş bitinceye kadar havaalanı terminalinin transit yolcular salonunda beklemek zorundadır. Zamanla havaalanı görevlileri ile dost olur ve hatta bir hostesle (Catherina Zeta-Jones) arasında duygusal bir bağ gelişir. Havaalanının Güvenlik müdürü Frank Dixon (Stanley Tucci) Viktor'un varlığını bir türlü kontrol edemediği bürokratik bir facia olarak görür ve bu sorundan bir an önce kurtulmanın çaresini bulmaya çalışır. Viktor'un Amerika'ya gelme amacı ise babasının bir zamanlar çok sevdiği Amerikalı bir müzik grubundan aldığı imzalı fotolardan eksik olanı tamamlamaktır. O sanatçıyı bulup imzalatmak için yolculuğa çıkmıştır. Krakozya, eski Sovyetler Birliği dağılmasıyla kurulduğu varsayılan hayali bir ülkedir. Kendine özgü bir dili vardır. 2004 yılında iç savaş çıkar ve ülkede darbe olur. Hayali ülkenin ismi Spielberg'in favori şehirlerinden Polonya'daki Kraków şehrinden gelmektedir. (Kaynak: Vikipedi)