Aktosun, 'Kilo vermek için harcadığım paralarla İzmir'in en güzel yerinde 3 tane lüks daire alırdım. Bu uğurda denemediğim yöntem kalmadı. Ama en iyi çözüm bu ameliyat oldu' dedi.

Evlendikten sonra hızla kilo alarak 163 kiloya ulaşan 39 yaşındaki Şebnem Aktosun, toplumda üçüncü sınıf vatandaş olarak karşılandığını hatta birçok iş başvurusunda sırf kiloları yüzünden geri çevriliyordu. Bir gün arkadaşının kendisine 'Ne kadar güzel bir kadınsın, ne güzel bir evliliğin, çocuğun var. Neden kilo vermek için ameliyatı düşünmüyorsun?' dediği anda Aktosun'un hayatı değişti. Arkadaşının daha önce tüp mide ameliyatı olan biriyle tanıştığını ve o an ameliyat olmaya karar verdiğini aktaran Aktosun, yaşadığı süreci şöyle anlattı: 'Ben okulumu, üniversitemi dereceyle bitirdim. İş başvurularında kilolarımdan dolayı çok zorlandım. Önce dış görünüşünüze hoş geldin diyorlar, sonra kendinizi aktarabiliyorsunuz. Ama her gittiğim yer 'Çok kilolusunuz, geçmişiniz evet başarılarla dolu. Ama siz bir sınıfa hitap edeceksiniz' diyorlar. Ve kahroluyorsunuz. Bozuntuya vermiyorsunuz ve dönüyorsunuz. Ama çok acı şeyler yaşıyorsunuz. Oğlumun okuluna gidiyorum. Oğlum benden huzursuz olmasın diye geri adımlarla dolaşıyorsunuz. Arkadaşımın ameliyat olan bir arkadaşını görünce işte o gün ameliyat olmaya karar verdim. Eşime de 'O kadar mücadele verdim hiçbirisinde başarılı olamadım. Ve ameliyat olacağım' dedim. 30 Mayıs'ta ameliyata girdim ve çok da güzel, rahat bir ameliyat geçirdim. Ameliyattan bir 5 kilo vererek çıktım. İlk ay bir 20 kilosunu attım. Ve ardında hızla kilo vermeye başladım. Tabii bunun belli bir düzeni var, eski yaşantın olmuyor. Ama doğru olan az az ve sağlıklı bir şekilde yemek yemek. Dilediğimi tabi ki yiyorum. Canım pasta mı istedi, yiyorum. Ama bir iki çatal aldıktan sonra doyuyorsunuz. Nefsimi giderebiliyorum, artık işkence çekmiyorum.'

'EN GÜZEL TARAFI ALIŞVERİŞ YAPMAK'

Kilo verdikten sonra kendini çok iyi hissettiğini ve yeniden doğduğunu belirten Aktosun, 'Kilo vermenin en zevkli tarafı kıyafet değişikliği. Korkunç zevkli ve keyifli bir durum. Mağaza mağaza dolaşıp, 'Ay bu da bana olur, o da bana olur' diyebilmek müthiş keyifli. Alışveriş yapmak bile o kadar güzel bir duyguymuş ki. Her yerden istediğinizi alabiliyorsunuz. Eskiden siyahlar, kahverengiler giyerken şimdi cıvıl cıvıl renkleri giyebiliyorum. Şu anda gerçekten çok mutluyum. Topluma girebiliyorum. Bir kere öz güveniniz artıyor. Sağlığınıza kavuşuyorsunuz. Çok güzel bir duygu. Ben aslında 30 Mayıs'ta doğdum 15 Mayıs'ta değil. Artık '30 Mayıs 2012 doğumluyum' diyorum' diye konuştu.

'HARCADIĞIM PARAYLA 3 LÜKS DAİRE ALIRDIM'

Kilo vermek için bir servet harcadığını ve denemediği yöntemin kalmadığını dile getiren Şebnem Aktosun şunları söyledi: 'Bunun uğruna yapmadığım fedakarlıklar kalmadı, gitmediğim yer kalmadı. Çok kilom olduğu için en fazla 45 kilo verebiliyordum. Ama ondan sonra bunun üzerine 50 kilo alıyorum. Yani bir türlü başaramadım. Her televizyonda gördüğünüzü uygulamak istiyorsunuz. Ben kilo verme uğruna her hafta İstanbul yollarını aşındırdım. Bu büyük bir maliyetti benim için. Artı kilo vermek için hangi yöntemi duyarsanız onu denemek istiyorsunuz. Ancak ilaçlarla vs. kilo vermeyi asla tavsiye etmiyorum. Çünkü bir miktar verseniz bile üzerine daha fazla kilo alıyorsunuz. Kilo vermek uğruna yapmadığı şey kalmadı. Spordan tutun da her türlü vaatlere gittim. Ama hiçbir sonuç alamadım. En rahat çözüm iyi ki bu ameliyatı yaptırmışım. Kilo vermek için harcadığım paralarla gerçekten İzmir'in en güzel yerinde 3 tane lüks daire alırdım.'

'EŞİM BENİ ALDATIYOR ZANNETTİLER'

Kilo verdikten sonra yakın çevresinin bile kendini tanıyamadığını aktaran Şebnem Aktosun yaşadığı bir hikayeyi de şöyle anlattı: 'Bir gün eşime bir telefon geldi, eşimin uzun zamandır görüşmediği bir arkadaşı arıyor. Éşin nasıl, aranızda bir problem yok' değil mi diyor. Eşim de 'Hayır yok, hayırdır' diye sordu. 'Seni bugün sarışın, çok hoş bir kadınla görünmüşler' dedi. Yani eşim beni aldatıyor zannettiler. Yakın çevrem bile beni tanımakta çok zorlanıyor.'

KİLO VERMEK İSTEYENLERE SESLENDİ

Kilo vermek isteyen bütün kadınlara da seslenen Aktosun şöyle konuştu: 'Çevremizde duyuyoruz, bu kilo bir bayan için çok daha önemli. Bu kilo uğruna boşanan saplantılı eşler olduğunu biliyoruz. Kilolarından dolayı acı çeken bayanlar biliyorum. Çok şükür benim başıma gelmedi. Bende onların yerinde olabilirdim bir gün. Daha hızlı hareket ediyorum. Daha hareketli, daha cıvı cıvıl oluyorsunuz. Kalp atışlarınız bile daha sakin atıyor. En yakın zamanda ameliyatlı ameliyatsız ne ise bu metot mutlaka zayıflayın. Ve sağlığınızla kendinize gelin.'

Eşine desteğini hiçbir zaman eksik etmeyen Erkan Aktosun ise artık eşine gözlerini alamadan baktığını ifade etti.

AÇLIK HORMONU SALGILAYAN MERKEZ ALINIYOR

Şebnem Aktosun'un 'tüp mide' operasyonuyla kilo verdiğini belirten Doç. Dr. Haluk Ünalp ise şöyle konuştu: 'Tüp mide ameliyatı mideye tüp yerleştirilerek yapılan bir ameliyat değil. Kapalı yöntem denilen laparoskopi yöntemiyle girilerek, midenin uzunlamasına bir bölümü çıkartılarak kalan kısmının yerinde bırakılması ve bir avuç içi kadar midede hacim bırakılarak beslenmenin sağlandığı cerrahi bir tedavi yöntemi uyguluyoruz. İnsanların midesinde açlık hormonu sergileyen bir merkez var. O merkezin çıkarılmasıyla hasta açlık çekmiyor. Diyetlerin en büyük özelliği çok çabuk vazgeçilmesidir. Bu ameliyat yöntemleriyle hastanın tümüyle tok kalmasını sağlıyoruz. Hasta bir diyet yapmıyor, her şeyi yiyebiliyor. Biz 'Kibrit kutusu kadar peynir yiyin ya da şu yasak bu yasak' demiyoruz. Açıkçası gizli bir diyet yapıyor gibi oluyorlar. Ama diyetin hiçbir sinir bozucu yanını yaşamıyorlar. Elbette uzun sürede verilmesi gereken kilonun biraz daha hızlı verildiğini biliyoruz. Ancak buradaki yani sağlıklı zayıflamadaki şart, eğer hastanın takiplerini iyi yapıyorsanız, vücutta kaybolan mineral, protein gibi ihtiyaçları iyi karşılıyorsanız bu kadar hızlı kilo vermenin tehlikesi zannedildiği kadar fazla değil. Sadece hekim ve hastanın iyi işbirliği sağlıklı zayıflamak için yeterli oluyor.'