Aytuğ TÜRKKAN

Maliye Bakanı Birikim Özgür, tüm kamu çalışanları ve emeklilerin yanı sıra piyasanın dört gözle beklediği 13’üncü maaşların yarın ödeneceğini açıkladı.

Diyalog’a konuşan Özgür; herhangi bir yerden borçlanmadan, ancak iç borç ödemesi de yapmadan  13’ün maaşları ödeyebilecek duruma geldiklerini söyledi. Haftalardır heyecanla ödeme mesajı bekleyen kamu çalışanlarına yaklaşık 180 milyon TL ödenecek. Nakit sıkıntısı nedeniyle can çekişen çarşının, 13’üncü maaşların dağıtılması sonrasında yeniden canlanması bekleniyor.

Maliye Bakanı Birikim Özgür , 13’üncü maaşların ödenmesine ilişkin müjdeyi verirken, Diyalog aracılığıyla tüm kesimlere önemli mesajlar gönderdi ve “Bundan sonra ne yapacağız?” sorusuna yanıt aranması gerektiğini ifade etti.

 Özgür şöyle dedi:

“13. maaşları ödüyoruz.  Ama bundan sonra ne yapacağız? Her yıl kamu çalışanları ve emeklilerine ödenen 13. maaşlar yaklaşık bir buçuk aydır kamuoyu gündemini meşgul etmektedir. Bu konudaki sorulara uzunca bir süre yanıt vermemeye özen göstermemizin sebebi, asli görevlerimizden olan bir konuyu marifet gibi ele almaktan duyacağımız rahatsızlıktı.

Diğer taraftan, kamu çalışanlarının tarihsel süreç içinde elde ettikleri maaş ve özlük haklarının tartışma konusu yapılmasını asla tercih etmedik, etmiyoruz. Eşitlik ve sosyal adalet ilkelerinden hareketle belirlediğimiz orta ve uzun vadedeki siyasi hedefimiz, özel sektördeki istihdam olanaklarını artırmak ve özel sektör çalışanlarının da en az kamu çalışanlarının sahip olduğu hak ve menfaatlere ulaşmasını sağlamaktır. Asla çalışanlar arasında kamu-özel ayrımcılığını gündeme getirmek ve bu sayede giderlerimizi azaltma hedefine dönük toplum mühendisliğine soyunmak gibi bir niyetimiz olmadı, olmayacaktır.

Marifetin ne olmadığını açıklıkla ortaya koyarken bugünün Maliye Bakanı olarak marifetin doğru tanımını yapmayı da toplumsal bir görev addetmekteyim.

Maliye Bakanı her kim olursa olsun, eğer ülkemizi ve insanımızı seviyorsak ve geleceğe emin adımlarla yürümek istiyorsak, gelinen aşamada siyasetin odağına kamu maliyesinin harcamalarını disiplin altına almayı ve sistemimizi bugünden yarına daha iyi bir noktaya getirmeyi temel bir hedefe dönüştürmeliyiz.”

Bu yapı sürdürülemez

Maliye Bakanı Özgür, gerek AB ve ABD yetkilileri, gerekse IMF ve Dünya Bankası uzmanları veya Türkiye Cumhuriyeti ile yapılan tüm görüşmelerde kamu maliyesinin sürdürülemez yapısının ele alındığına dikkat çekerek şöyle dedi:

“ Mevcut sistemimizin tüm yapısal sorunlarının, içinde bulunduğumuz çözüm sürecinde ve olası bir çözümde ciddi sıkıntılara yol açabileceği gerçeğiyle yüzleşmek durumunda kalmaktayız.

Ülkemizdeki siyasi tartışmaların ise çoğunlukla izole bir yapıda yerel birtakım kaygılarla yürütüldüğünü gözlemlemekteyiz. Sorunlarımıza kalıcı çözümler önermek yerine ya günübirlik çözümlerden medet umulmakta veyahut da kronikleşmiş sorunlar üzerinden popülist yaklaşımlarla siyasi rant elde etme yaklaşımı ağır basmaktadır.

Bu koşullarda, bir kez daha altını çizmek isterim ki, değişim mevhumu, salt siyasi sorumluluk üstlenmiş isimleri değiştirmekle sınırlı olmayan, esasta, sistemimizi çağdaş normlar ölçütünde günün koşullarına adapte edebilme projesi olarak ele alınmalıdır. Siyasi rekabet sağlıklı zeminde ve nitelikli tartışmalarla yaşam bulduğu oranda demokrasimiz ve ekonomimiz gelişebilecektir.

Bu genel siyasi doğrudan uzaklaşmadan Maliye açısından marifet tanımına geri dönecek olursak, halkımıza büyük yükler getirmeden ve kamu maliyesinin mükellefiyetlerini yerine getirme sorumluluğunu da aksatmadan kamu borçlarımızın faiz ödemelerinden başlayarak borçların döndürülmesini sağlama başarısını göstermemiz gerekmektedir.

Bu değerlendirme ışığında 2015 yılının son günlerinde kamu borçlarını daha da artırma alternatifine yönelmeden, Türkiye Cumhuriyeti ile imzaladığımız uluslararası anlaşma ile bizlere koşullu olarak sunulan reform destek ödeneğinden yararlanarak bütçe açığımızı kapatmayı ve 13. maaş mükellefiyetimizi zamanında yerine getirmeyi Maliye Bakanı olmanın verdiği yükümlülükle mümkün kılmaya çalıştım.

Gelinen aşamada ise borçlanmak zorunda kalmadan ama iç borç ödemesi de yapamadan, 2016’nın ilk ayında elde ettiğimiz kaynakları da değerlendirmek suretiyle ve Ocak ayı mükellefiyetlerimizi de risk altına sokmadan, 2015 yılı 13. maaş mükellefiyetimizi gecikmeli olarak 19 Ocak Salı günü yerine getireceğimizi kamuoyu ile paylaşmak istiyorum.

2016’da ne yapacağız?

Bugün itibarıyla toplumumuzun tüm dinamik güçleriyle birlikte “Bundan sonra ve bilhassa 2016 yılında ne yapacağız?” sorusunun yanıtlaması gerektiğini belirten Maliye bakanı Birikim Özgür şöyle dedi:

“Bir defa, zaman aleyhimize çalışmaktadır.Her geçen günle birlikte, sürdürülemez yapıların yarattığı kambur daha da büyümektedir. Federal çözüm ve AB üyeliği koşullarını da göz önünde tutarak, hızla, devletin değişen dünya koşullarındaki yeni rolünü en iyi şekilde yerine getirebileceği bir düzeni yaratmak zorundayız.Hükümet olarak bizler her alanda yapısal reformları gerçekleştirdiğimiz oranda hem halkımız için kalıcı işlere imza atmış olacağız hem de herhangi bir mali zorlukla karşılaşmadan tüm mükellefiyetlerimizi yerine getirebileceğiz. Halkımızın ise yeni yıl itibariyle alışılagelmiş yaklaşımların ötesinde bir duruş sergilemeye devam etmesi gerekecektir. 

Bilhassa dar gelirli yurttaşlarımız açısından değerlendirildiğinde, eğitim, sağlık, emeklilik ve benzeri konularda sürdürülebilir ve kaliteli hizmetlerin sunulabilmesi için toplumsal ve kalıcı çözümlere odaklanılması artık acil ve kaçınılmaz bir hal almıştır. Ekmeğini taştan çıkaran yurttaşlarımız, eğitim ve sağlık gibi hizmetlerin hızla özel sektöre kaydığı koşullarda çocuklarını geleceğe hazırlayabilmek için gece gündüz çalışmakta ancak bir arpa boyu yol kat edememektedir. Emeklilik sistemine güvensizlik en fazla gençleri ve orta yaş kuşağını endişelendirmektedir.

Kaynaklarımızı halkımızın geneline kaliteli hizmetler sunacak şekilde değerlendirmemizin önündeki en büyük engel çeşitli alanlardaki yapısal sorunlarımızdır. 

Eğer yerel gelirlerimizi ve uluslararası anlaşmalarla elde ettiğimiz kaynakları halkımızın genel çıkarlarını gözeten eşitlikçi bir anlayışla değerlendiremiyorsak, kaynaklarımızın birileri tarafından hak edilmeden kullanıldığı gerçeğiyle yüz yüzeyiz demektir. 

Bu koşullarda, her bir yapısal dönüşüm projesi gündeme geldiğinde birtakım tepkisel tavırların sergilenmesi, reform süreçlerini sekteye uğratma girişimlerinde bulunulması, işin doğası gereğidir. Bir anlamda, halkımızın çeşitli demagojik ve duygusal yönlendirmelerle karşı karşıya kalacağı yeni bir yıla daha girmiş bulunmaktayız. İşte bu gerçeği bilerek halkımızın popülist ve rantçı yaklaşımların karşısında bizlerle birlikte dik bir duruş sergilemesi geleceğimiz açısından çok hayati bir meseleye dönüşmüş bulunmaktadır.

“Reformların arkasında duracağız”

Bilinmesini isterim ki Maliye Bakanlığı olarak takipçisi olacağımız ve arkasında duracağımız tüm yapısal reformların ana hedefi ülkemizde rantçılığın ve ayrıcalıkların kökünü kazıyarak halkımıza layık olduğu kaliteli hizmetlerin sunulmasını sağlamak ve bu sayede devlet-vatandaş ilişkilerinde eşitlik ilkesinin gereklerinin yerine getirilmesine katkıda bulunmak olacaktır.

Öngörülen reformların zamanında gerçekleştirilemediği hallerde yaşanan darboğazlar nedeniyle büyük sosyal ve siyasal zorlukların doğrudan muhatabı konumundaki bakanlık olarak Maliye Bakanlığı, kaynaklarımızın en etkin ve verimli biçimde kullanılabilmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edecektir.”