Mahkemenin kararı adamızın kuzeyinde sürmekte olan eylemler ve polisin yetkilerinin açıklığa kavuşması anlamında önem arz etmekte.

İşte kararda öne çıkan bazı noktalar:

1)Polisin eylemlerde görevi nedir?

Eylemcilere getirilen davalar “polisi darp” ve “görevinden men” üzerinde odaklandığından, yargıç Hale Ahmetraşit öncelikle polisin görevlerini irdeledi. Savcılığın ilk çıkardığı tanıklar polisin görevinin yasadışı olan eyleme müdahale olduğu ve kanunsuz toplanmaya müdahale ettikleri üzerinde durmuştu. Bu konuda ise kaymakamlıktan izin alınmadığı ve pankart açmak için belediyeden izin alınması gerektiği üzerinde durmuşlardı.

a)Barışçıl eylem yapma hakkı

Ahmetraşit kararında yasalarımızda kanunsuz toplanma diye bir şey olmadığının hatırlattı. Gerçekleşecek barışçıl eylemlerin her hangi bir izne tabi tutulamayacağının ve anayasayla güvence altına alındığnın altını çizdi.

Eski Lefkoşa Kaymakamı Kemal Deniz Dana’nın da ifadesinde bu konuya vurgu yaptığı ve kaymakamlığın izin verme misyonu olmadığı, sadece eylemi gerçekleştirecek öznelerin talebi halinde gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi için yetkili makamı bilgilendirme yaptığını beyan ettiğini hatırlattı. Ayrıca belediye müdürü Hakan Çakmak’ın da siyasi pankartların reklam olmadığı ve belediyenin iznine tabi tutulamayacağını ifadesinde aktardığını belirtti.

Ahmetraşit’in bu konudaki kararı polisin her hangi bir barışçıl eyleme kanuna aykırılık temelinden müdahale edemeyeceğini bir kez daha tescillemiş oldu.

b)Eylem ve tahrik

Vekaleten Polis Genel Müdürü olan Pervin Gürler ifadesinde açılan pankartların bazı grupları tahrik edebilecek bir içeriğe sahip olduğu, bu nedenle pankartların alındığını (gerçekte pankartlar alınamamıştır) aktarmıştı.  Yargıç Hale Ahmetraşit ise konu ile ilgili hukuğumuzun parçası olan bazı emsal davalardan örnekler vererek konuya netlik getirdi; Ahmetraşit polisin ifade özgürlüğü çerçevesinde kimi rahatsız edeceği fark etmeksizin her sözün söylenebilmesini sağlamakla yükümlü olduğu, polisin birilerini tahrik etmemek amamcı ile pankarta müdahale etmek diye bir görevinin olamayacağını vurguladı. Ayrıca Ahmet Raşit aktardığı emsal kararların birinde eylemde açılan pankartın birilerini tahrik etmesinin normal olduğu, ifade özgürlüğünün tam da bu nedenle olduğunun vurgulandığına değindi.

c)Karşıt grup

Savcılığın davanın son dönemlerinde polisin görevi ile ilgili iddiası karşıt bir grubun olduğu  ve o grup KTHY önündeki eylemcilere saldırmasın diye polisin pankartı almak amacı ile müdahale ettiğini olarak öne çıkmıştı. Yargıç Hale Ahmetraşit konu ile ilgil anayasamızın ifade özgürlüğü noktasına ve emsal davalara referans vererek konuya netlik getirdi. Ahmetraşit polisin görevinin ifade özgürlüğü ve barışçıl eylem hakkını kullanan eylemcileri korumak ve eylemin gerçekleşebilmesinin koşullarını yaratmak olduğunu vurgulayarak, barışçıl eylem yapan gruba polisin müdahalesinin her hangi bir görev tanımı içersinde olamayacağını açıkladı. Ayrıca, saldırma ihtimali olan bir karşıt grubun varlığı halinde polisin tavrının saldırma ihtimali olana karşı barışçıl eylemi korumaya yönelik olması gerektiğini de belirtti.

Ayrıca ifadelerde ve görüntülerde yakın mesafede bir karşıt grubun varlığı ile ilgili her hangi bir kanıt olmadığını da aktaran Ahmetraşit, Pervin Gürler ile Ali Adalıer’in ifadelerinin de bu konuda çeliştiklerini açıkladı; Gürler’in müdahale emrini verirken karşıt grubun varlığı ile ilgili bilgiyi Adalıer’den aldığını aktardığı, Adalıer’in ise karşıt grubun varlığı ile ilgili bilgiyi Gürler’den aldığını aktardığı bu durumun bir çelişki yarattığını açıkladı.

Bu veriler ışığında polisin eyleme müdahale etmek gibi bir görevi olmadığını yargıç Hale Ahmetraşit net bir şekilde ifade etmiş oldu.

2)Polisi Darp

Polis darp iddiası ile ilgili olarak ise yargıç Hale Ahmetraşit, savcılığın 15 tanık çıkardığı, bu 15 tanığın 12’sinin polis olduğu, diğer üçünün ise olay yerinde yaşananlara tanık olmayan teknik tanıklar olduğunu vurguladı. Ayrıca polis ifadelerinin ve müdafaanın sunduğu kamera görüntülerinin olay yerinde bağımsız tanıkların da olduğunu gösterdiği, fakat savcılığın bu tanıklardan faydalanmadığı aktardı.

Ayrıca savcılığın tanığı olarak dinlen teknik tanık doktor Sabiha Gökçen Kurşunoğlu’nun polislerin iddialarına benzer bir darp bulgusu bulmamış olmasına da Ahmetraşit kararında yer verdi. Ahmetraşit müdafaanın sunduğu görüntülerde polisin eylemcilerin üzerine yürüdüğü ve bunun üzerine bir arbede yaşandığının görüldüğünü aktararak, polislerin burada küçük sıyrıklar almış olabileceğini aktardı.  İfade veren polislerin darp ile ilgili çelişkili ifadeleri olduğu da Ahmetraşit’in açıklamasında örnekleri ile yer aldı.

Davanın eylemcilere itham edildiği halinin el ve ayak kullanılarak darptan tadil edilerek şişe ve tahta parçası atmaya çevrildiği, tahkikat memurunun eylemcilerin 20 saatlik gözaltısı boyunca şikayetçi polislerden ifade almadan sanıklara davalarını okuduğunu mahkemede kabul ettiğini, ayrıca eylem günü olay yerinde olmayan bir polisin de darp edildiği iddiasının iddianamede yer aldığının anlaşıldığını vurgulayan Ahmetraşit tahkikat memurunun tahkikatı iyi yürütmediğini açıkladı.

Tüm bu bilgilerin ışığında yargıç Hale Ahmetraşit polisin sanık eylemciler tarafından darp edildiğine dair makul şüpeden ari bir kanıtın olmadığını aktardı.

Böylece 6 eylemciye itham edildikleri tüm suçlar ile ilgili beraat kararı verdi.