Suna ERDEN 

Ticaret Dairesi verilerine göre, yılın ilk on ayında 1 milyar 161 milyon dolarlık ithalat; 102 milyon 912 bin dolarlık da ihracat yapıldı. İhracat verileri, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11’lik düşüşü gösterirken, ithalatta da yüzde 15 düşüş yaşandığını gösterdi. 

İthalatta yakıt ilk sırayı alırken, ihracatta ise süt ürünleri birinci sırayı alarak ihracat şampiyonu narenciyenin yerini aldı. Star Kıbrıs’a konuşan Kıbrıs Türk Narenciye İhracatçılar Birliği (KTNİB) Başkanı Gökhan Saraç, süt ürünlerine muazzam teşvikler verildiğini, narenciyeye verilen teşviklerde azaltıldığını, süt ürünleri ihracatında artış yaşanırken, narenciye sektörünün ihracat 
şampiyonluğu elinden alındığını söyledi. 

Saraç, üretimden ihracata 20 bin kişinin bu sektörden ekmek yediğini, gün geçtikçe gerileyen sektör ile ilgili önlemler alınmadığını ifade etti. Kıbrıs Türk Sanayi Odası başkanı Ali Çıralı ise açıklanan ithalat ve ithalat arasında büyük fark olduğunu, süt ürünlerindeki ihracatta artış, narenciyede düşüş olduğunu ifade ederek, “Yıllar içerisinde narenciye hep geriledi” dedi. 

ÇİFTLİK SAHİBİ BAKAN MUAZZAM TEŞVİKLER SAĞLADI 

İhracatta süt ürünleri ilk sıraya yerleşip, narenciye ihracatı yıldan yıla gerilerken KTNİB Başkanı Gökhan Saraç, süt ürünlerinin ihracatta birinci sıraya yerleşmesinin nedenini üç etkene bağladı. Saraç, “İlk etkenin eski Tarım Bakanı Önder Sennaroğlu’nun süt ürünlerine vermiş olduğu teşvikler olduğunu ifade etti. 

Saraç, eski bakan Sennaroğlu’nun büyük bir hayvan çiftliği olduğunu da belirterek, “Süt ürünlerine muazzam teşvikler verildi, narenciyeye verilen teşviklerde azaltıldı. Süt ürünleri ihracatında artış yaşanırken, narenciye sektörünün ihracat şampiyonluğu elinden alındı” dedi. Saraç, narenciye ihracatının gerilemesindeki ikinci etkenin suların tuzlanması ve kaliteli ürün yetiştirmeden zorlanılması olduğunu dile getirdi. 

YÜZDE 30 ORANINDA DÜŞÜŞ VAR 

Üçüncü etkenin de dünya piyasalarında narenciye ürünü fiyatlarının her geçen gün dolar bazında düşmesi olduğunu kaydeden Saraçi “Narenciye ihracatı yüzde 30 oranında düştü. Yaklaşık olarak e 4 milyon dolar kayıp olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. 

Bu kaybın hem ülke ekonomisine hem de üreticiye yansıdığını kaydeden Saraç, üretimden ihracata 20 bin kişinin bu sektörden ekmek yediğini, gün geçtikçe gerileyen sektör ile ilgili önlemler alınmadığını söyledi. 

YAVAŞ YAVAŞ AZALIYOR 

Saraç sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu durumda narenciye sektörü yavaş yavaş azalmaya devam edecektir. Önlemler alınması şart haline gelmiştir. İhracatın önünün açılması için kaliteli su, ucuz elektrik ve iyi bir narenciye tarım politikasının olması gerekir. Tarım politikalarının, Tarım ve Ekonomi bakanlıklarının iş birliği içerisinde, sektör temsilcilerinin de katılacağı bir narenciye şurasında belirlenmesi gerekiyor. Hükümet edenlerin sorumluluk alması lazımdır.” 

Hükümetten ve tarım bakanından beklentilerini de dile getiren Saraç, sivil toplum örgütleri ile işbirliği içerisinde olmaları ve alınacak olan şura karalarını uygulamalarını bekliyoruz” dedi. 

ÇIRALI, “YILLAR İÇERİSİNDE HEP GERİLEDİ” 

Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı ise açıklanan ithalat ve ithalat arasında büyük fark olduğunu ifade etti. Çıralı, süt ürünlerindeki ihracatta artış, narenciyede düşüş olduğunu ifade ederek, “Yıllar içerisinde narenciye hep geriledi. Dünya pazarlarındaki rekabet koşulları, KKTC’de suların tuzlanmasından kaynaklanan kalitesizlik bunda etkili oluyor” dedi. 

KKTC genelinde süt üretiminde yılda yüzde 10 oranında artış yaşandığını ve dolayısı ile bunun ihracata yansıdığını ifade eden Çıralı, “Tarım ve hayvancılık her ülkede vazgeçilmez sektörlerdir. Her ülkede devlet bu sektörlere destekler verir. Vermeye de devam etmelidir” şeklinde konuştu. 

DENGE ŞART 

Çıralı, ithalat ve ithalat arasındaki farkın cari bütçeye yansıdığını ifade ederek şunları söyledi: “Ticaret açığı cari açığa yansır. İhracatın ithalatın çok gerisinde olması ülke ekonomisini kötü etkiler. İhracat ithalat rakamları sürdürülemez bir ekonomik bir yapıyı gösteriyor. Denge sağlanması için ihracatın da artırılması gerekir. Ada ülkelerinde bu mümkündür. Malta ülkesi buna örnektir. Bizlerin şansızlığımız ambargolu olmamız. Özellikle tarımsal ürünlere Avrupa ülkelerinin ambargo koyması bunun en büyük etkenidir.”