Melin Dobran

Kıbrıs Türk Ortopedikliler Derneği Onursal Başkanı Sedat Hacımehmet, birçok engelli bireyin sıkıntı yaşadığını anımsatarak, devletten aldıkları maaşın harcamalarına yetmediğini söyledi. 

Diyalog’a konuşan Hacımehmet, engelli bireyler için ülkede özel eğitim yasası olmadığı gibi özel eğitim müfredatının da olmadığını ifade etti. 

Özellikle, merkezden uzak bölgelerde yaşayan engelli kişilerin ulaşım sıkıntısı yaşadığını dile getiren Hacımehmet, bu kişilerin halinin içler acısı olduğunu söyledi.

“24 saat bakıma muhtaç sayısı bin 500”

Hacımehmet konuşmasının devamında şunları aktardı: 

“Ülkemizde resmi olarak 5 bin 500 civarında engelli insanımız vardır. Devletten maaş alan 4 bin 190 kişidir. Geriye kalanlar da ya kendi işini kurmuştur, ya da başka yerlerden maaş alan insanlarımızdır. Devlette çalışan 600’e yakın engellimiz var. Engelli vatandaşlarımızı, ortopedik, spastik, görme, işitme ve konuşma ve zihinsel engelli olarak 5 kategoriye ayırabiliriz. Yerinden kalkamayan ağır engelli dediğimiz kişilerin sayısı ise 200 civarındadır. Bunun yanında ağır zihinsel ve spastik engelli olup da 24 saat gözetim altında tutulan engellilerimiz var. 5 bin 500 engellinin içinde bin 500’e yakınının, 24 saat bakıma ihtiyacı vardır.

“Devlet ne yaptığını bilmiyor”

Engelli bireyler, gerekli ilaç ve tedavilerini, kendi imkânları dâhilinde yapmaya çalışıyorlar. Lefkoşa’daki merkeze yakın olanlar, zaman zaman sıkıntı yaşamasına rağmen çözmeye çalışıyorlar. Onlara biz de dernek olarak yardımcı olmaya çalışıyoruz. Uzakta olan ve köylerde yaşayan engellilerin durumu ise her konuda içler acısıdır. İlaç ve bakım olarak tamamen soyutlanmış, ilgilenilmeyen, arayıp sorulmayan ve rutin kontrollerini yaptıramayan ailelerin çocukları var. Ulaşım konusunda sıkıntı yaşayan engelli aileler var. Bu bireylerin ulaşım aracı yoksa Lefkoşa’ya gelip tedavi olmaları mümkün değil. Devlet bu konuda ne yaptığını bilmiyor. Bunu bir devlet politikası haline getirmeyi bir türlü başaramadık. 13 Mayıs olsun, 3 Aralık günü olsun, devlet yetkilileri çıkıp, televizyonlarda, radyolarda ve gazetelerde bir şeyler söyler. Bunlar, dün bugün konuşulacak, yarın unutulacak. Devletin bu konudaki konumu böyledir.

“Özel eğitim müfredatı yok”

Engelli bireyler için 18 yaş üstü okullarda, belli sayıda öğrenci gurubu vardır. Rehabilitasyon merkezi Gazimağusa, Girne ve Güzelyurt’ta var. Bu çocukların, o okullarda ne yaptıkları ne ettikleri gündeme gelmez. Bu ülkede halen özel eğitim yasası diye bir yasa yoktur. Devlet bu yasayı çıkarmaktan bile aciz. 18 yaş altı ve üstü, sadece okulun adı olarak geçerken, bu çocukların özel eğitim müfredatı olmayan bir ülkede ne eğitimi aldığını bilen yok. Bu çocuklar sadece 16 Mayıs ve 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü’nde gündeme gelir. Ondan sonrası var mı? Yok. Bu çocuklar nasıl eğitim alıyor, okul nasıl gidiyor, ailelerin durumu nedir, çocukları okula ulaştırabiliyorlar mı? Çocuk aileyi kaybettiği zaman bu çocuklar nerede kalacak ne yapacak? Bunların hiç biri belli değil. Güneşköy’deki rehabilitasyon merkezinin aracı sürekli bozuluyor. Devlet ikinci aracı tahsis edemeyecek kadar aciz mi? Herhangi bir devlet okulunun servis aracı bozulsa, o çocuklar yine de okula gider mi? Gider. Ya aileleri götürüyor, ya da başka servis gönderirler. Bu çocuklar ayrımcılığa uğruyor. Özürlüler gününde bütün okullarda her şey tam kadrodur. Öğretmenler, öğrenciler, çalışanlar.. Çünkü her an bir yetkili gelip, ziyaret edebilir. 17 Mayıs’tan sonra gidip bakın bakalım ne ile karşılaşacaksınız. Özel eğitim okulu adı altında, okula da haksızlık ediyoruz. Özel eğitim yasası yoktur. Özel eğitim öğretmenleri işsizdir. Okulun alt yapılarına baktığımız zaman yetersizlikler zaten bellidir. Bu ülkede engelli olmak çok büyük bir şanssızlıktır.

“Yasa mecliste kadük oldu”

Özel eğitim yasası için parlamentonun yeteri kadar çalıştığını düşünmüyorum. Zaten çalışsalar bunlar olmazdı. Ben 35 yıldan beridir bu işin içindeyim. 35 yılda bir özel eğitim yasasını çıkartamadılar. Acaba neden? Yıllarca ben de şuralarda bulundum, oturduk özel eğitim yasası yaptık, hepsi mecliste kadük oldu gitti. 

“Maaşlar yetersiz”

Engelli bir birey 18 yaşından küçük ise geçerli asgari ücretin %50’sini alır. Şu anki kritere baktığımızda 850 TL gibi bir maaş alır. 18 yaşından büyükse asgari ücretin %60’ını alır. Bu da 1.038 TL’ye tekabül eder. Kabataslak bir hesap yaparsak, 200 TL ilaçlarına verse, 200 TL elektrik faturasına verse, özel ihtiyaçlarına da 200 lira harcasa, 600 lira bunlara gider. 100 TL’de su parasını koysak, geriye 383 TL kalır. Bu insanlar 1 ay boyunca ne yiyip ne içecek? Bu insanlar et yiyemeyecek mi, üstüne başına kıyafet alamayacak mı? Öyle bir ülkedeyiz ki yetersizden de öte bu insanların elektrikleri de kesiliyor. Elektriksiz yaşamaya da alıştırıyorlar. Mecliste tarım, sağlık, iş adamlarının ve ticaretçilerin işleri konuşuluyor ama bir türlü engelliler için konuşulmuyor. Konuşulmaması için de sanki milletvekilleri direniyor. Engellilere sahip çıkmaya çalışan sivil toplum örgütleri, çok ilginçtir ki bu örgütlerin başına, eğer devletin yetkisinde ise bu örgüt, engelli bir birey varsa başında onu derhal görevden alıp yerine sağlıklı bir adamı atamaktır ilk görevi. Bu da benim çok ağrıma gidiyor.”