Suna ERDEN 

Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir, KKTC’de atıkların toplanması, imhası veya depolanması için bir politika olmadığını, sanayi atıklarının, tıbbıatıkların, hayvan atıklarının gelişi güzel yerlere atıldığını, çevrenin gün geçtikçe kirlendiğini söyledi.Star Kıbrıs’a konuşan Sahir, doğaya bırakılan atıkların içerisinde en tehlikeli olanının zeytin kara suyu olduğunu ifade eden Sahir, zeytinyağı imalatı sonrası ortaya çıkan suyun yer altı su kaynaklarını ve toprağı kirleten bir boyutta olduğunu söyledi. Sahir, zeytin kara suyunun 300 bin insanın lağım atığına eş değer kirliliğe neden olduğunuvurguladı. 

DOĞA İÇİN ÇOK TEHLİKELİ 

Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir KKTC’nin her bölgesinin çöplük haline getirildiğini ifade etti.Kuzey Kıbrıs’ta atık politikası olmadığını, tehlikeli atıkların gelişi güzel her yere bırakıldığını belirten Sahir, geçmişte Dikmen çöplüğü diye bir yer olduğunu, orası kapatıldıktan sonra çöplerin Güngör’e döküldüğünü, orada ise işin çığırından çıktığını söyledi. Boya, çiftliklerdeki hayvan atıkları, zeytinyağı üretme tesislerinden doğaya akan kara suyun çevreyi büyük bir ölçüde kirlettiğini kaydeden Sahir, özellikle zeytin kara suyunun 300 bin insanın lağım atığına eş değer kirliliğe neden olduğunu vurguladı. 

YER ALTI SULARINI KİRLETİYOR 

Böylesi bir tehlikenin sürekli olarak doğaya aktığını, yer altı sularına karıştığını, toprağı kirlettiğini belirten Sahir, çevre yasasının kısa bir süre önce revize edilip tekrar yürürlüğe girmesine rağmen devletin kendi üzerine düşüp bir atık depolama ve imha etme politikası geliştirmediğini söyledi. Tıbbı atıklar için hastanelerin yakma tesisleri olduğunu ancak yeterli kapasitede olmadığını kaydeden Sahir,son derece tehlikeli olan tıbbı atıkların da gerektiği gibi imha edilemediğini belirtti. Atıl durumda olan binlerce akü olduğunu ve bunların imhası için de bir sistem kurulamadığını kaydeden Sahir, yasal mevzuatlarda belirlenen hiçbir şarta uyulmadığını dile getirdi. 

YASA VAR ANCAK UYGULAMA EKSİK 

KKTC’de yasalar yapıldığını ancak uygulama kısmında birçok sorun yaşandığını dile getiren Sahir,yasanın uygulanması için kadro oluşturulmadığını, denetleme yapacak mekanizmanın kurulmadığını dile getirdi. Sahir ayrıca yasa ile ilgili diğer bir sıkıntının ise ‘çok başlılık’ olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Çevre Yasası kendi içerisinde sıkıntısı olan bir yasadır. Avrupa Birliği yasaları örnek olarak alındı ve yasa hazırlandı. Ancak AB ülkelerinde Çevre ile ilgili konulara bakan yetkili makam tektir. Biz de ise yasayı uygulamak için farklı makamlarla irtibata geçmek gerekiyor. Mesela Zirai İlaçların kullanımı ve ithali ile ilgili iki bakanlık devreye giriyor. Oysaki çevre ile ilgili zarar veren konular belirlenmeli ve ona göre tek merciinin uygulamaları baz alınmalıdır.”Sahir,çevrenin korunması için devlet politikasının şart olduğunu belirterek, hastalıklara neden olan atıkların gelişi güzel atılmasının önüne geçilmesi için yetkililerin kolları sıvaması gerektiğini sözlerine ekledi.