Bertuğ Topal

Ülkenin en önemli restoran zinciri Eziç’in Direktörü Mehmet Eziç, son yıllarda vergi rekortmenleri listesinde adını sıklıkla gördüğümüz isimler arasında.

35 metre karelik bir küçük dükkanda başlayan başarı hikayesi şimdilerde restoran zinciri ile devam ediyor.

Eziç Restoran zincirleri direktörü Mehmet Eziç, başarının sırrını ise mutlu çalışan, yardımcı aile ve sebatta görüyor.

Mehmet Eziç, vergi rekortmenleri listesinde olmaktan onur ve gurur duyduklarını ifade ederek röportajı yaparken esas gayesinin başkalarına örnek teşkil etmek olduğunu belirtti.

“Vergi bir sorumluluktur”

Mehmet Eziç, vergi vermenin bir sorumluluk olduğunu ifade ederek “bu röportajları hava atmak için değil belki bizi görürler de vergi vermeyenler de vergilerini verir diye yapıyoruz” dedi.

Eziç, vergi listelerine 2013’te üçüncü, 2014’te onuncu, bu yıl da dördüncü olarak isimlerini yazdırdıklarını belirterek vergi listesine kaçıncı sıradan girildiğinin bir önemi olmadığını söyledi.

ezic.jpg

“Vergi vermekten kaçınıyorlar”

Eziç, piyasada bir sürü nedenden dolayı vergi vermeden kaçınan insanlar olduğunu ifade ederek bazılarının vergi vermemek için elinden gelen gayreti gösterdiğini belirtti.

Eziç şöyle konuştu: “En iyi muhasiple çalışma yerine insanlar aslında hangi muhasip vergiden daha fazla kaçırır derdine düştü. Bu çok yanlış ve üzücü ama maalesef durum bu. Belki bir miktar vergi vermeyen, verilen paranın doğru yerde harcanmadığı inancı ile vermiyor. Vergi bilinci maalesef ülkemizde çok yaygın değil.”

“Hükümet denetleyici olmalı”

Vergi vermeyenler için hükümetin denetleyici ve ceza verici rolünü üstlenmesi gerektiğini kaydeden Eziç, aynı zamanda hükümetin vereni de ödüllendirmesi gerektiğini söyledi. Bugüne kadar kendilerinin ödüllendirme görmediklerini kaydeden Eziç, devletin esas görevinin bu olması gerektiğini söyledi.

Denetlemenin vergi sistemi için çok önemli olduğunu da kaydeden Eziç, “maalesef hükümetler bunu çok da iyi yapamıyor. Bir de toplum bilinci geliştirilirse bu olur. Ancak bunu geliştirirken halka vergi karşısında ne verdiğinizin de önemi var” dedi.

35 metre kare dükkandan başlayan bir başarı öyküsü

Mehmet Eziç başarı hikayesini ise şöyle anlatıyor: Bugüne kadar iş yaşantımızda ailemiz başta destek olmasaydı bugünlere gelemezdik. Çalışma arkadaşlarımız da aynı şekilde. Küçük bir işletmede 1990 yılında açtık biz dükkanımızı. 35 metrekare bir dükkandı ve sadece paket servis yapıyorduk. Ve eşimle birlikte bütün işi biz yapıyorduk. Yavaş yavaş kendimizi yenileyerek geliştirerek ve farklı bir şeyler yaparak bugünlere geldik. Biz kazandığımızı hep işimize yatırdık. Belli bir süreden sonra çalışma arkadaşları devreye giriyor. Onlara da teşekkür etmek istiyorum. İlk başladığımız zaman buralara gelebileceğimizi göremezdik. İlk kurduğumuz yıllarda sadece bir yaşam mücadelesiydi, ailemizi çocuklarımızı geçindirme derdindeydik. Ama bu kendimizi geliştirme ve yenileme yapımızdan sonra baktık ki iş büyüyor. Son 5-10 yıldır daha plan program yapmaya başladık.”

“Hayat risklerle dolu”

Eziç, ülkenin ciddi şekilde belirsizlikler içerisinde olduğunu ancak iş dünyasında belirsizliğe takılmadan risk alarak bir şeyler yapmaya çalıştıklarını kaydetti. Eziç, “Anlaşma olmayışı ülkenin belirsizliği nedeniyle tünelin sonunu tam göremiyoruz. Ancak anlaşma olacak ya da olmayacak diye beklemiyoruz. Hayat risklerle dolu, biz de bu riskler arasında çalışmaya devam ediyoruz” dedi.

2-11-1024x680.jpg

“Ekip işi”

Hizmet sektöründe iş yapmanın tamamen bir ekip işi olduğunu kaydeden Mehmet Eziç, işin sırrını da şöyle açıklıyor: “Bu işin sırrı kendi yapınızdır, ikincisi kullandığınız sistem. Birini taklit etmeme. Sonra kurduğunuz ekip ve çalışma arkadaşlar. Bunların da olabilmesi için kazandığınızı çalışanla paylaşmanız gerekli. Çalışanınızın mutlu olduğu sürece bir işletme başarıya kavuşabilir. Kazandığınız para ile tekrar yatırım yaparsanız ve piyasayı da biraz koklayabilme yetiniz varsa başarı zaten gelir.”

“Bürokrasi ciddi sorun”

Mehmet Eziç, hükümetten en baştaki isteklerinin bürokrasinin ortadan kaldırılması olduğunu belirtti. İş dünyasındaki insanların bürokrasiden bıktığını ifade eden Eziç, “Bunlar bize hem zaman kaybına hem konsantrasyon kaybına hem de maddi kayba neden oluyor. Bu aslında piyasada pahalılığa da mal oluyor” dedi.

Bürokrasi nedeniyle gereksiz enerji ve iş gücü kaybı yaşandığını kaydeden Eziç, devletin artık birçok şeyden çekilip denetleyici olması gerektiğini ifade etti. Son 2-3 dönemdir devletin denetleyici pozisyonu Ekonomik Protokol’de yerini aldığını söyleyen Eziç, ancak bu denetlemenin hayata geçirilmediğinden yakındı.

Haksız rekabet

Eziç Restoran Zinciri Direktörü Mehmet Eziç, hizmet sektöründe bazı kuruluşların vergi vermekten kaçındığını kaydederek bunun kendisini çok üzdüğünü söyledi. Bazı kuruluşların vergisini vermemesinin haksız rekabete neden olduğunun da altını çizen Eziç şöyle konuştu: “Haksız rekabet zaman zaman müşteri ile bizi karşı karşıya getiriyor. Hizmet sektörü ülkemizde çok büyüdü. Turizm ve üniversitelere ek hizmet sektörü de bu noktadadır.

Herkesin vergisini vermesi gerekiyor. Buradaki görev denetleyene düşer. Eşit ve siyasi kimliğine bakmadan denetleme gerekiyor.”

en-onemli-foto-1024x680.jpg

“Eziç halkındır”

“Eziç bizim değil halkındır. Halka mal olmuş bir kuruluşuz. Gerekli takdiri yapıyor halk. Bu da zaten restoranlarımızın yoğunluğundan görülüyor. Bizi halk yarattı ve marka haline getirdi. Bize düşen görev de bunu korumak ve daha güzelini yapmak. Örnek verecek olursak Peanuts’ı başka bir lige çıkarttık. Halk orayı takdir ediyor bizim görevimiz de orayı daha iyi standartlara çıkarmaktır.

Biz doğru bildiğimiz yolda devam edeceğiz. Vermeyenler var biz de vermeyelim düşüncesinde hiçbir zaman olmadık.”

Yeni nesilden şikayetçi

Mehmet Eziç, yeni nesilden şikayetçi. Eziç sözlerini şöyle tamamladı: “Çok disiplinli çok çalışkan gençler olduğu gibi tam tersi de var. Bu üzücü. Üniversite mezunu artık ortaokul mezunu gibi oldu. İş arayan çok az. Özel sektörde çalışmayı ve iş beğenmiyorlar. Genç iş insanlarına önerim yaratıcı olsunlar, iş yapmaya niyeti olsun ve sebatlı olsunlar. Bıkmadan usanmadan çalışacaklar moralleri bozulmayacak ve sabredecekler. 26’ncı yıldayım, 24 yıl 14 saat günde çalıştım. Daha sonra 12 saat ve şimdilerde daha 8-10 saat çalışabiliyorum. Yaptığınız işi de seveceksiniz.”