Avrupa Parlamentosu Kıbrıs Bilgilendirme Ofisi tarafından Ticaret Odası’nda “Avrupa Birliği’nde Federal Devlet: Zorluklar ve Fırsatlar” konulu yuvarlak masa toplantısı düzenlendi.

Toplantının açılışında Avrupa Parlamentosu Kıbrıs Ofisi Başkanı Andreas Kettis ile Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros birer konuşma yaptı. Açılış konuşmalarının ardından, Mülkiyet Konusu Çalışma Grubu Başkanı, Kıbrıslı Rum Müzakereci Heyeti üyesi Erato Kozakou Markulli “Farklı Modeller, Faklı Zorluklar”, Avusturya Büyükelçisi Dr.Karl Mueller “Avusturya Örneği: En iyi uygulamalar”,  Kıbrıs Üniversitesi Öğetim Görevlisi Prof.Dr. Niyazi Kızılyürek “Federal Kıbrıs’ın Tarihsel ve Siyasi Temelleri” ve Avrupa Birliği İşleri Çalışma Grubu Başkanı, Kıbrıslı Türk Müzakereci Heyeti Üyesi, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Erhan Erçin “AB Çatısı Altında Federal Kıbrıs: Kıbrıslı Türk Bakış Açısı” konularında sunum yaptı.

Etkinliğe, bazı milletvekilleri, yabancı misyon şefleri ve çok sayıda davetli katıldı.

1450709270.jpg

TOROS

Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros da konuşmasında, federalizmin içeriğinin Kıbrıs için yeni bir şey olmadığına işaret ederek, 1960 Cumhuriyeti’nin de federal bir devlet olarak diyazn edildiğini ve 1974 sonrasındaki müzakerelerde de Kıbrıs’ın yeniden federasyon devleti olarak tasarlanmaya çalışıldığını belirtti.

Toros, Kıbrıs’ın geleceği konuşulurken hep federasyonun örnek alındığını ve her düzeyde bu konuda tartışmalar yaşandığını ancak sıradan halkın, sokaktaki insanın federalizm konusunda çok fazla fikri olmadığı düşüncesinde olduğunu söyledi.

Federalizmin, işbirliği ve ortaklığı teşvik eden bir model olduğunu kaydeden Toros, sistemin başarısının çalışabilir olmasına bağlı olduğunu belirtti. Toros, dil engelinin aşılacağı düşünülse bile mevcut yaşama alışkanlılarının aşılmasının zor olacağını ifade etti.

Mevcut bürokratik yapının sıkıntılarına işaret eden Toros, bir geçiş süreci yaşanacağını ve zorlukların da kaçınılmaz olduğunu ancak tüm bunların geçici olacağını belirtti.

1450709232.jpg

KETTIS

Avrupa Parlamentosu Kıbrıs Ofisi Başkanı Andreas Kettis, konuşmasına, Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros’u ve barışçı girişimlerini överek başladı. Planladıkları bir dizi toplantının ilkini bugün gerçekleştirdiklerini kaydeden Kettis, amaçlarının Kıbrıs Türk toplumunu bilgilendirip, olası çözüm sonrasında AB üyeliğinin bütün avantajlarından faydalanmalarını sağlamak olduğunu söyledi.

AB içindeki diğer federasyon modellerinin daha iyi anlaşılmasının bir diğer hedef olduğuna işaret eden Kettis, AP Başkanı Schulz’un bir süre önce yaptığı Kıbrıs’a ilişkin değerlendirmeye atıfta bulunarak, AB’nin çözüm amaçlı müzakere sürecine desteğini yineledi.

Kettis, Schulz gibi, yakalanan momentum yitirilmeden çözüme ulaşılması temennisinde bulunarak, BM parametrelerine dayalı çözümün önemine vurgu yaptı. Kettis, “Birleşik, federal bir Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’ya örnek olabilir” dedi.

MARKULLİ

Erato Kozakou Markulli de ilke defa Kuzey Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklere hitap ettiğini belirterek, bundan duyduğu memnuniyeti Türkçe olarak ifade etti ve “Sizinle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum” dedi.

Federasyonlar ve modelleri hakkındaki sunumunda, üniter, federal ve konfederal olarak bilinen üç model bilindiğine işaret eden Markulli, dünyada bugün 4’ü AB üyesi olan 25 tane federasyon bulunduğunu söyledi.

Markulli, federesyonların da kendi içinde modelleri bulunduğunu, ABD ve İsviçre’nin “klasik federasyon”, Belçika ve Ethopya’nın “uniter devletten dönüşen federasyon”, Bosna Hersek’in ise “çatışmalardan doğan federasyon”a örnek olduğunu belirtti. Federasyonun sözkonusu olduğu 25 ülkedeki nüfusun dünya nüfusunun yüzde 40’ını oluşturduğunu kaydeden Markulli, en büyük nüfuslu federasyonun Hindistan ve ABD olduğunu ifade etti.

Erato Kozakou Markulli, bütün federasyonlarda dış ilişkilerin, ekonominin, uluslararası ticaretin, savunmanın, vatandaşlığın, para birimi ve mali politikaların federal devletin yetkisinde olduğunu kaydetti. Federasyonlarda, federal devletle kurucu devlet arasındaki güç dengesinin mutlaka anayasa güvencesi altına alınması gerektiğini söyleyen Markulli, başarılı federasyonların karakteristik özellikleri arasında federal işbirliği, bağlılık ve samimiyet bulunduğunu belirtti.

Federasyonun her derde deva olmadığını ancak olası bir federasyonda federal bir kültür inşa etmenin çok önemli olduğunu söyleyen Markulli, örnek alınabilecek spesifik bir federasyon modeli olmadığını çünkü her federasyonun kendine özgü karakteristik özelliği bulunduğunu kaydetti.

Markulli, federasyonun, etnik gerginliklerin yaşandığı ülkelerde federasyonun ayrılığı engelleyebilecek tek model olduğunu belirterek, federasyonların barışı beslerken, çatışmaları da engellediğini söyledi.

MUELLER

Avusturya Büyükelçisi Dr.Karl Mueller de konuşmasında, Avusturya’daki federasyon modeli hakkında bilgi verip, uygulamada karşılaştıkları zorluklar karşısında yaptıkları değişiklikleri aktardı.

Avusturya’nın 9 bölgeden oluşan bir federasyon olduğuna işaret eden Mueller, güçler dağılımı dengeli olmadığı için bir süre önce Anayasa’da bazı değişiklikler yaptıklarını ve bölgeleri daha aktif hale getirdiklerini söyledi.

Mueller, eğitim konusunda da yaşanan zorluklara bağlı olarak bazı işbirlikleri geliştirdiklerini belirtti.

KIZILYÜREK

Kıbrıs Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof.Dr. Niyazi Kızılyürek, feodal yapıdan ulus devlete geçişte, federal yapıda tanrıya dayanan egemenliğin halka devredildiğini ancak çoğu coğrafyada etnik gruplardan birinin baskın olduğunu ve kurucu devlet olduğunu, diğer toplulukları ise asimilasyon ya da soykırımın beklediğini söyledi.

Kıbrıs’ta da kimin egemen ve belirleyici olacağı noktasında Rumların 20. yüzyılın başında egemenliğe sahip olmaya yöneldiğini, Türklerin de buna ve azınlık olmaya itiraz ettiğini kaydeden Kızılyürek, kimin egemen, kimin azınlık olduğu kavgasının başladığını ancak taraflardan hiçbirinin diğerini yenememesi üzerine etnik grupların bir dengede olacağı, tarafların eşitliğine dayalı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğunu belirtti.

Kızılyürek, taraflara egemenliğin paylaşılmasının dayatıldığı Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki dengenin, etnik gruplardan birinin egemen olmak istemesi, diğerinin de ayrılmak istemesi üzerine 21 Aralık’ta başlayan çatışmalarla yeniden bozulduğunu kaydetti.

İki toplumluluğun, ne 1960’lı yıllardaki çatışmalarda, ne de 20 Temmuz 1974’ten sonra bozulmadığını söyleyen Kızılyürek, ne ayrı bir devlet olan, ne de kabul gören Kıbrıs Türkü’nün hala “Kıbrıs Cumhuriyeti”deki etnik grup olarak görüldüğünü belirtti.

Kızılyürek, “Federal devlet tarihin önümüze koyduğu bir fırsattır.  Geçmişin haksızlıklarını giderecek bir perspektiftir” dedi.

Birçok önemli zorluk ve etnik tartışmayla geçen uzun yıllarda hakim olan milliyetçi söylemin kötü bir miras olarak kaldığını ve federal devletin yapısının bir türlü oturmadığını kaydeden Kızılyürek, siyasilerin günlük dilinin federasyon karşıtı olduğunu ve oluşan çıkar gruplarının de federasyona kendi çıkar perspektifinden baktığını söyledi. Kızılyürek, “Kıbrıs Rum tarafı adanın tamamına açılmak için federasyona ihtiyaç duyuyorsa, Kıbrıs Türk tarafı da dünyaya açılmak için federasyona ihtiyaç duyuyor” yorumunda bulundu.

Türkiye’nin tavrının önemine işaret eden Kızılyürek, Kıbrıs konusunun bir pazarlık konusu olarak görülmesinden dolayı bu yöndeki politikanın sabit olmadığını belirterek, “Federal devlet sadece ve sadece Kıbrıs’ta yaşayan insanların refah ve geleceği için yapılmalıdır” dedi.

Kızlıyürek, şöyle devam etti:

“Birden fazla aidiyet içinde yaşamaya alışmak zorundayız.. Herkesin ortak çıkarını düşünerek yaşamak zorundayız... Federal devleti kuracağız ve federal yurttaşları yaratacağız” 

1450709245.jpg

ERÇİN

Avrupa Birliği İşleri Çalışma Grubu Başkanı, Kıbrıslı Türk Müzakereci Heyeti Üyesi, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Erhan Erçin de konuşmasında, federasyonun bir çatı, çerçeve ve işbirliği mekanizması olduğunu belirterek, bunu içselleştirip, bir arada yaşamayı öğrenmek gerektiğini söyledi.

Uzun zamandır bu çerçeveyi oluşturmaya çalıştıklarını ve doğru noktada olduklarını belirterek, yeni yıla büyük umutla baktıklarını kaydeden Erçin, geçmişin restorasyonun mümkün olmadığını ancak çok şey yapılabileceğini belirtti. Erçin, Kıbrıs’ta federasyonun, geleceği inşa etme çabası olduğunu kaydederek, geçmişten ders çıkarıp, kötü mirastan kurtulmak gerektiğini kaydetti.

Erçin, AB sürecinin, sağlıklı bir süreç gelişmesine katkı koyduğunu ve AB içinde federasyon olmanın ciddi avantajları bulunduğunu söyledi. Erçin, “Kıbrıs’ın AB içinde tek bir ülke olması için tek bir ses olarak konuşması lazım” dedi.

Ortak belgede federasyonun nasıl olacağının açık ve net bir şekilde ifade edildiğine işaret eden Erçin, AB içinde başarılı bir ülke olmak için öncelikle etnik koordinasyon ve işbirliği kurmak gerektiği söyledi. Federe devletle kurucu devletleri tek bir noktada buluşturmak gerektiğini belirten Erçin, bu konularda çok ciddi ilerlemeler sağladıklarını kaydetti. Tarafların karar alma mekanizmasına etkin katılımının sağlanması gerektiğini söyleyen Erçin, kendilerinin bunu sağlama çabası içinde olduklarını belirtti.

Erhan Erçin, AB içinde olmanın ekonomik ve sosyal mekanizmaların tek olmasının da gerektireceğine işaret ederek, enerji gibi birçok önemli konuda, tek bir yapı ve tek politikanın şart olduğunu söyledi. Erçin, AB’nin, sağlayacağı imkanla daha post modern işbirliğine dayalı birtakım açılımları da beraberinde getireceğini kaydetti.

Erçin, “Olası bir anlaşma durumunda, başka ülkelerin 10 yılda yaptığı hazırlığı bizim çok daha hızlı yamamız lazım... Biz anlaşmaya ulaşsak bile, Yeşil Hat’tın bir süre daha arada kalabilir. Bunun olmaması konusunda çalışma yaptık. Keşke bunu 2 yıl önce yapabilseydik. Bu nedenle önceden hazırlık yapmak şart” dedi.

AB hukukunu uygulamak için eğitim, alt yapı ve idari yapı oluşturmaya ihtiyaç olduğunu kaydeden Erçin, 86 tane AB uyumlu mevzuat hazırladıklarını söyledi. Erçin, bu yasaların yasa kalitesini artırıp, federal Kıbrıs’a katkı yapmaya elverişli olduğunu kaydetti.

Erçin, AB kurumlarına da büyük görev düştüğünü ve AP’ta Kıbrıslı Türklere yönelik sağlıklı bir mekanizmanın şart olduğunu söyledi.

2015’in 2014’ten daha iyi geçtiğini kaydeden Erçin, “Mevcut federasyon modellerinden yararlanarak, kendi modelimizi oluşturmamız lazım. Müzakere heyeti büyük bir empati ve sorumlulukla çalışıyor. Bizim federasyonumuz bize özgü olacak. Yaratmamız kolay olmayacak” dedi.

FEDERASYONDA EĞİTİM

Konuşmaların ardından sorulara geçildi. Eğitimin kurucu devletlerde mi yoksa federal devlette mi kalacağına ilişkin soruya ilk yanıtı veren Niyazi Kızılyürek, eğitim konusunda bir ortak bakışın şart olduğunu söyledi. Kendi dilinde eğitimin yanısıra çok dilli ve çok etnikli okulların şart olduğunu kaydeden Kızılyürek, eğitim konusunda yapılacak çok şeye olduğunu ve ilk etapta eğitimin içindeki herkesin bir araya gelmesi, birbirini tanıması gerektiğini belirtti. Kızılyürek, “Birinin yüzüne bakabilmek, adaletin başlaması anlamına gelir” ifadesini kullandı.

Markulli de iki dilde eğitimin şart olduğunu söyledi. Her iki toplumun da karşı tarafın dilini bilmesi ve onu anlaması gerektiğini kaydeden Markulli, dilin, karşılıklı diyalogda çok önemli olduğunu belirtti.Çözüm öncesinde dil konusunda adım atılması gerektiğini söyleyen Markulli, Türkçe’nin AB’da resmi dil olması için girişim yapılacağını belirtti. Markulli, tarih kitaplarına da göz atmak gerektiğini söyledi.

Erçin ise eğitimle ilgili soruyu yanıtında, kurulan Eğitim Komitesi’nin bir an evvel fonksiyonel olması gerektiğini belirtti. Türkçe’nin de bir an evvel AB’nin resmi dilleri arasında yer alması gerektiğini kaydeden Erçin, bu konunun çok ciddi çalışma gerektiren bir süreç olduğunu söyledi.