Brüksel'de gerçekleştirilen Hükümetlerarası Katılım Konferansı'nın 11. toplantısında 17 numaralı Ekonomik ve Parasal Politika faslı müzakerelere açıldı. Böylece Türkiye'nin AB üyelik sürecinde 35 fasıldan 15'i açılmış oldu.

Konferansa Türkiye adına AB ile Müzakere Heyeti Başkanı AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, TC Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB Konseyi adına ise dönem başkanlığını yürüten Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, müteakip dönem başkanlığı adına Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders ve AB Komisyonu adına Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden sorumlu AB Komisyonu Üyesi Johannes Hahn katıldı.

"SÜRECE YENİ BİR İVME KAZANDIRDIK"

Konferans sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan AB Konseyi adına dönem başkanlığını yürüten Lüksemburg'un Dışişleri Bakanı Asselborn, ülkesinin Türkiye'nin yanında olacağını ifade ederek, "Bugün 2 yıldır AB katılım sürecinde ilk faslı açtık. Bu başlık içerisinde çok önemli konular var. Böylece 35 fasıldan 15'i açılmış oldu. Bu sayede katılım müzakerelerinin ilerlediğini gördük. Sürece yeni bir ivme kazandırdık. Katılım süreci canlanacak. 29 Kasım'da yapılan AB-Türkiye Zirvesi'nde de bunu belirtmiştik zaten. Bunu memnuniyetle karşılıyoruz" dedi.

"TÜRKİYE'NİN ADAYLIK SÜRECİNDE İLERLEME KAYDETTİĞİNİN NET BİR GÖSTERGESİ"

AB Komisyonu'nun Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden sorumlu üyesi Johannes Hahn da bu faslın açılmasının Türkiye'nin adaylık sürecinde ilerleme kaydettiğinin net bir göstergesi olduğunu söyledi. 17. Faslın ekonomik ve para politikaları ile ilgili olduğuna dikkati çeken Hahn, "AB standartları ile uyumsallaşma her şeyden önce Türkiye'ye yarar sağlayacak. Türkiye ekonomik alanda çok önemli ilerlemeler kaydetti. Kamu borçları yüzde 70'den yüzde 30'lara geriledi. Bazı AB ülkeleri bunun hayalini kuruyor. Ancak Türkiye daha fazlasını yapabilir" diye konuştu.

Bu faslın açılması ile müzakereleri yeniden canlandırmayı hedeflediklerini vurgulayan Hahn, yeni Türk Hükümeti'nden yargının bağımsızlığı, ifade özgürlüğü alanlarında adımlar atmasını beklediklerini dile getirdi.

"TÜRKİYE AB'YE SIKI SIKIYA BAĞLI"

TC Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Şimşek ise Türkiye'nin AB'ye sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve tam üyelik için gereken neyse yapmaya hazır olduğunu söyledi. 17. Faslın açılmasının net mesajlar verdiğini belirten Şimşek, "Türkiye AB'ye sıkı sıkıya bağlı. Türkiye, AB'ye tam üyelik için gereken neyse yapmaya hazır" dedi. Şimşek, 17. Fasılla fiyat istikrarı, mali disiplin, makro finansal istikrar, kalıcı refah artışı ve sürdürülebilir dengeli yüksek büyümenin sağlanacağını kaydetti.

Türkiye'nin borç ve bütçe açığı gibi unsurlarda Maastricht Kriterleri'ni karşıladığını vurgulayan Şimşek, "Mali disiplin ve bütçe dengesini korumada kararlıyız. Türkiye'de kamu borcunun milli gelire oranı da yüzde 34 civarında. Kamu borçları dinamiklerini muhafaza etmeye devam edeceğiz" dedi.

Şimşek, 17. Faslın para politikası alanında gereken değişikliklerin hızla yapılması ile kapatılabileceğine işaret ederek, "Türkiye'de 2001 yılında Merkez Bankası'nı bağımsız yaparak enflasyonu düşürdük ve büyümeyi arttırdık. O dönemlerde, satın alma gücü paritesiyle Türkiye'nin kişi başına milli geliri AB ortalamasının yüzde 30'u civarındaydı, bugün bunu yüzde 55'lere çıkardık" diye konuştu.

Uzun vadede kurumların kalitelerinin çok önemli olduğunu anlatan Şimşek, Türkiye'nin katılım müzakereleri sürecinde kurumlarının kalitelerini artırmakta kararlı olduğunu vurguladı. Şimşek, AB Türkiye arasında mart ayı ortasında üst düzey ekonomik diyalog oluşturulacağını ve özellikle Gümrük Birliği Anlaşması'nın geliştirilmesini istediklerini dile getirdi.

Şimşek, bazı gazetecilerin tutuklanmasıyla ilgili bir soru üzerine, "Bu yargının alanına giriyor. Türkiye, hukukun üstünlüğü olan bir devlet. Benim yargı süreci ile ilgili bir değerlendirme yapmam doğru olmaz" diyerek, hiçbir devletin, paralel yapılara izin vermesinin söz konusu olmadığını, son yıllarda yaşananların büyük bir kısmının, bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

"BU SADECE TÜRKİYE VE AB İÇİN DEĞİL, TÜM BÖLGE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"

TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da iki sene sonra bir faslın açılmasının sembolik değeri yüksek bir gelişme olduğunu belirterek, "Şu anda AB ve Türkiye arasında çok daha yakın ve olumlu bir ilişkinin esas olduğunu biliyoruz. Bu sadece Türkiye ve AB için değil, tüm bölge için çok önemli. Göç ve terörle mücadele gibi konularda ileriye dönük daha yapıcı bir ilişkiyi gerektiriyor. Bugün dışişleri bakanları ile öğle yemeğinde her konuyu masaya yatırdık. Müzakereleri ilerletmenin önünde olan karşı karşıya kaldığımız bazı suni engelleri aşmayı konuştuk. Diğer fasılları da hızlıca açılmasından konuştuk. Müzakere süreci doğal seyrine dönmeli, yeni faslın açılması için 2 yıl daha beklememeliyiz. Bu yeni bir ivmeden tüm bölge fayda sağlayacak" değerlendirmesinde bulundu.

"AB'NİN SIĞINMACILARI ALIRKEN SEÇİCİ OLMASINA KARŞIYIZ"

Çavuşoğlu, sığınmacı krizi ve Suriyelilerin işgücü piyasasına girmesi ile ilgili bir soru üzerine, Türkiye'de yaşayan Suriyelilere çalışma izni verilmesi konusunda yasa tasarısı hazırlandığını kaydetti. Suriyelilerin sağlık hizmetlerine erişim hakkı olduğunu, Suriyeli çocuklardan yaklaşık 250 bininin okula gidebildiğini ifade eden Çavuşoğlu, AB ile beraber, bütün Suriyeli çocukların okullara gitmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı.

AB'nin sığınmacıları alırken seçici davranmasına karşı olduklarını ifade eden Çavuşoğlu, "Eğitimli olanları almaya çalışmaları, sadece Hristiyan olanları almak istemeleri veya bu konuda bazı kriterler getirmelerine karşıyız. Bu, Türkiye üzerinde çok büyük bir yük. Şu ana kadar 8 milyar dolar harcadık. Ancak sadece 430 milyonluk bir destek geldi. AB'nin vereceği 3 milyar avro, Türkiye'nin Merkez Bankası'na gitmeyecek. Bu para, Suriyeliler için yapılacak projelere harcanacak" ifadelerini kullandı.

"YENİ FASILLARIN AÇILMASI BİZİM İÇİN BİR ZORUNLULUK"

Türkiye’nin AB Bakanı Bozkır, Türkiye'nin AB'yle böylece toplam 15 faslı açtığına dikkati çekerek, "AB-Türkiye Zirvesi'nde bir paradigma değişimi oldu. Zirve sonunda ilişkileri yeniden canlandırma anahtar kelime olarak öne çıktı" dedi.

Bozkır, "Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerinde enerji (15. fasıl), yargı ve temel haklar (23. fasıl), adalet, özgürlük ve güvenlik (24. fasıl), eğitim ve kültür (26. fasıl) ve dış, güvenlik ve savunma politikaları (31. fasıl) fasıllarının hızla açılması bize göre bir zorunluluk" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin AB'ye eşit üye olarak katılmak istediğini vurgulayan Bozkır, "Özverili bir şekilde bu süreci yeniden canlandırmak istiyoruz. 17. faslın açılması katılım sürecini canlandıracaktır" dedi. Bozkır, Lüksemburg'un AB dönem başkanlığına, Konsey sekreteryasına, AB Komisyonuna ve Türkiye'nin katılım sürecine destek veren ülkelere teşekkür etti.

MÜZAKERELERDE SON DURUM

Türkiye'nin AB katılım müzakereleri, 3 Ekim 2005'te başladı.

Bu süreçte 33 fasıldan 15'i müzakerelere açılırken, sadece bilim ve araştırma faslı kapatılabildi. Açılmayan fasıllardan 17'si Kıbrıs Rum kesimi başta olmak üzere bazı AB üyelerinin siyasi engellemelerine hedef oldu.

Bugün açılan Ekonomik ve Parasal Politika faslının yanı sıra müzakereye açılan diğer fasıllar şunlar:

"Sermayenin serbest dolaşımı (4. Fasıl), şirketler hukuku (6. Fasıl), fikri mülkiyet hukuku (7. Fasıl), bilgi toplumu ve medya (10. Fasıl), gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı (12. Fasıl), vergilendirme (16. Fasıl), istatistik (18. Fasıl), işletme ve sanayi politikası (20. Fasıl), trans-Avrupa ağları (21. Fasıl), bilim ve araştırma (25. Fasıl), çevre (27. Fasıl), tüketicinin ve sağlığın korunması (28. Fasıl) ve mali kontrol (32. Fasıl),

Bunun yanında, tarama süreci 2006'da sona ermiş olmasına rağmen bugüne kadar yargı ve temel haklar ile adalet, özgürlük ve güvenlik dahil 10 faslın sonuç raporları Ankara'ya iletilmedi. Tarama sonu raporlarının Türkiye'ye verilmemiş olması, bu fasıllarla ilgili açılış kriterlerinin de bildirilmediği anlamına geliyor.

AB üyelerinin tarama sonu raporlarını hala onaylamadıkları fasıllar şöyle:

"İşçilerin serbest dolaşımı (2. Fasıl), balıkçılık (13. Fasıl), taşımacılık politikası (14. Fasıl), enerji (15. Fasıl), yargı ve temel haklar (23. Fasıl), adalet, özgürlük ve güvenlik (24. Fasıl), dış ilişkiler (30. Fasıl), dış, güvenlik ve savunma politikası (31. Fasıl), mali ve bütçesel hükümler (33. Fasıl)".

RUM YÖNETİMİ VE FRANSA'NIN BLOKE ETTİĞİ FASILLAR

Rum yönetimi, 8 Aralık 2009 tarihinde tek taraflı 6 faslı bloke edeceğini açıkladı.

Rumların "ilişkilerin normalleşmesi" şartına bağladığı fasıllar arasında işçilerin serbest dolaşımı, enerji, yargı ve temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik, eğitim ve kültür (26. fasıl) ve dış, güvenlik ve savunma politikası bulunuyor.

Fransa ise Nicolas Sarkozy'nin cumhurbaşkanlığı döneminde 5 faslın açılışını, "üyelikle doğrudan bağlantılı" olduğu gerekçesiyle veto etmiş, daha sonra bu rakamı 4'e indirmişti.

Fransa'nın tek taraflı bloke ettiği fasıllar, tarım ve kırsal kalkınma (11. Fasıl), mali ve bütçesel hükümler (33. Fasıl) ve kurumlar (34. Fasıl).

Mevcut durumda, siyasi engel konulmayan ve aday ülkelerin genellikle müzakere süreçlerinin son aşamasında açmayı tercih ettikleri 3 fasıl bulunuyor. Bunlar ise kamu alımları (5. Fasıl), rekabet politikası (19. Fasıl) ve sosyal politika ve istihdam (19. Fasıl).

EK PROTOKOL NEDENİYLE DONDURULAN FASILLAR

AB ile Türkiye, 2005'te Gümrük Birliği'nin yeni AB üyelerine genişletilmesi amacıyla "Ek Protokol" imzalamıştı.

Ancak, protokolde yeni üyelerden Güney Kıbrıs Rum yönetiminin isminin "Kıbrıs Cumhuriyeti" olarak zikredilmesi üzerine Türkiye, "Ek Protokol'ün imzalanmasının hiçbir şekilde Rum yönetimini tanıma anlamına gelmeyeceğini" vurgulayan bir deklarasyon yayımlamıştı.

AB de Türkiye'nin Ek Protokol'den kaynaklanan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediği gerekçesiyle Aralık 2006'da, "Gümrük Birliği'yle doğrudan ilgili" sekiz faslın açılmasını dondurmuştu.

Ek Protokol nedeniyle askıya alınan fasıllar da şunlar:

"Malların serbest dolaşımı (1. Fasıl), iş kurma hakkı ve hizmet sunumu serbestisi (3. Fasıl), mali hizmetler (9. Fasıl), tarım ve kırsal kalkınma (11. Fasıl), balıkçılık (13. Fasıl), taşımacılık politikası (14. Fasıl), gümrük birliği (29. Fasıl) ve dış ilişkiler (30. Fasıl)".