İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mensur Akgün, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum lider Nikos Anastasiadis arasında son derece iyi bir uyum olduğunu ifade etti. Her iki liderin de geçmişten beri çözüm yanlısı olduğunu dile getiren Akgün, "Böyle bir ortamda bu sorun çözülemezse başka hiçbir zaman çözülemez. Bunu ertelemenin artık imkanı yok" diye konuştu.

İki liderin birbirini çok iyi anladığının, toplumlarının nabzını iyi şekilde tuttuğunun ve çözüm sürecini samimiyetle sürdürdüğünün altını çizen Akgün, ancak yine de taraflar arasında çok ciddi sorunlar olduğuna dikkati çekti. Mensur Akgün, özellikle de mülkiyet meselesinde sadece iki tarafın değil, aynı zamanda üçüncü tarafların da fedakarlığının gerektiğini vurguladı.

Akgün, şöyle devam etti:

"Fedakarlık bir şekilde Türkiye tarafından yapılacak ama bizim yapacağımız maddi katkıyla bu işin sona erdirilmesi çok mümkün görünmüyor. Diğer üçüncü ülkelerin de elini cebine atması gerekiyor. Evini terk edecek Türk için de malına geri dönemeyecek ve hayali yıkılacak Rum tarafı için de üçüncü tarafların bu maddi katkısı önemli. Mesele Türk askerinin adadaki siyasi varlığına veya toplum liderlerinin dostluğuna indirgeniyor ama bu kadar basit değil. Bir maddi sorun var ve bunun telafi edilmesi gerekiyor. Çünkü herkes ayrılırken iki farklı dini gruptan Türk ve Rumların birleşiyor olmasının yaratacağı emsalin şu anda dünyanın karşı karşıya kaldığı sorunlar açısından düşünüldüğünde de ABD, Avrupa Birliği ve hatta Rusya gibi dünyayı temsil eden üçüncü taraflarca hiç göz ardı edilmemesi gerekiyor."

"İDEOLOJİK OYDAŞMA DA VAR"

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlter Turan da Kıbrıs'taki tarafların tutumunda geçmişe göre olumlu yönde bazı farkların ortaya çıktığını vurguladı.

Türk tarafının maruz kaldığı ticari kısıtlamalar nedeniyle uzun süredir çözüm için daha fazla istek sergilediğini ve bu yüzden Rum kesiminin AB'ye girmesinden hemen önce yapılan referandumda yüzde 75 olumlu oy verdiğini hatırlatan Turan, buna karşılık Rum yönetiminin, Rumların hakim ve Türklerin azınlık statüsünde olacağı bir adanın kurulabileceği düşüncesini kendi seçmenine yaydığını ifade etti.

Rumların bu düşüncesinin altında Türkiye'nin AB ile ilişkileri geliştirmek için Rum kesiminin dile getirdiği bir çözümü kabul edeceği varsayımı yattığını dile getiren Turan, "Türkiye'nin zaten AB ile durumu istenen hız ve yönde gelişmedi ve Türkiye Rum kesiminin öngördüğü tutum değişikliğine yanaşmadı. Son 2 yıldır Kıbrıs Rum kesimi de önemli bir iktisadi sıkıntı yaşadı. Bu sıkıntı kendisini AB'nin zaten Kıbrıs'ın uzlaşmazlığından bıkmış ülkelerle karşı karşıya getirdi ve belki AB'nin Kıbrıs nezdindeki ikna gücünü de artırdı" diye konuştu.

İlter Turan, Kıbrıs'taki çözümsüz durum dolayısıyla NATO ile AB üyelerinin Türkiye'nin vetosu nedeniyle işbirliği yapamadığını hatırlatarak bu durumun Kıbrıs Türk kesiminde uzlaşmayı özellikle arzulayan yönetimin gelmesini de kolaylaştırmış olabileceğine dikkat çekti. Turan, "Rum kesiminde şu andaki hükümet de nispeten uzlaşmaya daha yatkın bir Rum siyasi kombinasyonu temsil ediyor ve görüşmeler iyimser bir havada cereyan ediyor" ifadesini kullandı.

"TÜRKİYE'YE İHTİYAÇLARI VAR"

Uluslararası Antalya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarık Oğuzlu da Türkiye-AB ilişkilerinin Kıbrıs meselesine etkisini değerlendirdi. Doğu Akdeniz'deki gelişmelerden sonra Kıbrıs meselesinin sadece Türkiye, Kıbrıs ve AB üçlüsü arasında sorun olmaktan çıkmaya başladığına vurgu yapan Oğuzlu, "AB ile Türkiye arasındaki ilişkiler yakınlaştıkça, Rum kesimi üzerindeki baskıların artmasını bekleyebiliriz" dedi.

Suriye konusundaki gelişmelerin, Türkiye'nin dış politikasında batıya doğru bir yönelime sebebiyet verdiğini, Türkiye'nin hem NATO'ya daha fazla yaklaştığını hem de AB ile stratejik anlaşma imzaladığını söyleyen Oğuzlu, şöyle devam etti:

"Böyle bir konjonktürde Kıbrıs sorununun bir an önce çözülme ihtimali de arttı. Şu anda Türkiye'yi kaybetmek istemeyecek bir Batı camiası var. Göç krizi bağlamında Türkiye'ye ihtiyaçları var. AB bizi daha fazla önemsiyorsa o zaman her şeyi yapar. Bu konjonktürde önemimiz daha da arttı. Kıbrıs Türk kesimindeki şu anki siyasi irade ile Rum kesimindeki siyasi irade çok fazla çözüm istiyor. Akıncı ve Rum lider arasında ideolojik oydaşma da var."