Eniz Orakcıoğlu

İçişleri ve Çalışma Bakanı Asım Akansoy, UBP,DPUG Koalisyon kararının süpriz olmadığını belirtti.  Akansoy, "Artık ülkede siyaset farklı reflekslerle yapılıyor. Siyaset, artık akılla, projeyle, düşünce ve halkın beklentileri gözetilerek değil, kişisel menfaatler ve gizli ajandalar üzerinden şekillendirilerek yapılan bir alan olmuştur. Dolayısıyla biz siyasetin itibarını koruyalım,  bu ülkede siyasete ihtiyaç var, siyaset değişimin öncü gücüdür bu nedenle çok dikkatli olmalıyız derken, diğer yandan da gördük ki toplumun değil de siyaset alanının belli bir kesimi hala  kamu yararı güderek siyaset yapma gibi bir alışkanlığa sahip değildir” şeklinde konuştu.

“UBP, ağacı kesti”

Hükümetin bozulmadığını, Ulusal Birlik Partisinin hükümetten çekildiğini anlatan Akansoy, “Hükümet partileri arasında hükümet programına dair bir tartışma yaşanmadı veyahut başka konular da olmadı. Fakat iki parti arasında bir ruh uyuşmazlığı olduğu da ortaya çıktı. Şöyle ki Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak bizler, her ne kadar biz bu ülkede radikal dönüşümleri bu güçlü hükümetle yapacağız demiş olsak da, günün sonunda CTP kamu yararını güderken, yasal mevzuata tamamen bağlı hareket ederken ve hükümet programını hayata geçirmek için gece gündüz çalışırken, UBP bu düzeyi yakalayamadı. İlk başta bu hükümet kurulurken bizim öngördüğümüz, UBP’nin de bu yeni döneme ayak uydurabileceğiydi. Bunun yanında  gerek kabinede, gerekse  kabine dışı ilişkilerde ciddi gözle görülür çatışmalar olmamasına rağmen, demek ki hükümetin işleyiş biçimini ki daha kendi meyvesini verememiş bir hükümetti ve 2016 meyvelerin verileceği bir dönem olacaktı, ancak UBP bu ağacı kestik” dedi.

“Hükümetin bozulma sebebi Kıbrıs Sorunu mu?”

Akansoy, sıkıntının veya sorunun nerden çıktığını sorguladıklarında  ise somut elle tutulur, günlük basit ilişkilerdeki farklılıklar dışında hiç bir cevap bulamadıklarını belirterek, “Bu yüzden başka kulvara kaymak lazım, acaba hükümetin bozulma sebepleri arasında Kıbrıs Sorunu var mı? Hükümet programında 11 Şubat'ta  2014'te  Eroğlu ile Anastasiades tarafından imzalanan  metni koalisyonu kurarken hem UBP hem biz kabul ederek bu ortaklığa imza attık. Dolayısıyla bu yaklaşım bizler için bağlayıcıydı ve UBP’li bakanlar birkaç kez bu yaklaşımı zorlamaya ve değiştirmeye kalkan tavırlar içerisinde oldu. Bizde bu noktada kendilerini uyararak dedik ki, ‘farklı görüşleriniz olsa bile bu noktada sizin hükümet programına uyma zorunluluğunuz vardır.’ Genel konjektöre baktığınızda 2016 yılı çok kritik bir yıldır. 2016 yılında Cumhurbaşkanında ifade ettiği gibi bir referanduma gitme olasılığı yüksektir. Bu noktada da ciddi çalışmalar vardır. Bu yüzden de ben merak ediyorum hükümetin bozulmasının arkasında 11 Şubat 2014 metnine bağlı kalamama veyahut olası bir referandumda CTP’nin hükümette olmaması gerektiğine dair görüşler yatıyor mu? Bu çok önemli ve çok hayati bir konudur ve bunun üzerinde herkesin şapkasını çıkarıp düşünmesi gerekir” diye konuştu.

“Referandumda tehlike içerir”

Akansoy, sözlerine şu şekilde devam etti; “Her ne açıklama yapılırsa yapılsın UBP ve DP hükümetinin 11 Şubat 2014 metnine bağlı kalıcı, sürdürülebilir, iki toplumun eşitliğine dayalı bir Federal Kıbrıs perspektifi olabileceğini söylemek mümkün değildir. Olası bir referandumda bu tehlikeleri içermektedir.”

“Yapıcı ve toleranslı tavır göstermediler”

Gerek su protokolü sürecinde, gerekse onun ardındaki süreçlerde Türkiye Hükümetinin ve bu konularda bizimle temasları yürüten bakanlığın KKTC Hükümetine gerekli yapıcı tavrı ve toleransı göstermediğini anlatan Akansoy, “Gerek su protokolü, gerekse mali protokol çerçevesinde toleranslı ve yapıcı tavır gösterilebilinseydi elbette hükümet çok daha etkin faaliyetler yürütebilecekti. Bunun yanında belki de Ulusal Birlik Partisi kaçmak için herhangi bir gerekçe yaratmayacaktı. Yeni kurulan hükümetle Türkiye'nin  ilişkilerinin ne olacağını  bu noktada çok merak etmekteyim. Örneğin Mali Protokol imzalanıp da KIB-TEK özelleşecek mi? ya da Limanlar ve Telefon ne olacak? Bunları açık açık görmek istiyorum. Bunun yanında ekonominin büyütülmesi noktasında ülkemizin çok değerli arazileri nasıl kullanılacak? Yasal mevzuatta uyulacak mı? Uyulmayacak mı? Biz bu süreci adım adım izleyeceğiz, sonuna kadar bunun gereğini yapacağız. Çünkü biz bu devletin, ülkenin, toprak parçasının harap edilmesini istemiyoruz ve burada hangi noktalarda ne yapılabileceğini çok iyi biliyoruz. Belki de bu duruşumuzun bedelini ödedik. CTP olarak kamu yararı gütmemizin, yasalara uygun hareket etmemizin ve bunun dışındaki davranışları reddetmemizin bedelini ödemiş olabiliriz” dedi.

“10 günlük bu süreç siyasetteki çürümenin göstergesi”

Bu ülkedeki  sadece ekonomik, sosyal ve idari düzende değil, siyasi yapılanmada da sürdürülemezlik olduğunu belirten Akansoy, “Çöken sadece ekonomik sistem ve kurumlar değil, siyasi sistemde de bir çöküş yaşanmaktadır. Bu son 10 gün içerisinde yaşadığımız siyasetteki çürümenin çok belirgin bir göstergesidir. Bu noktada ortyaya çıkan  dünya görüşlerimiz ve olaylara bakışımız farklı oluşudur, bizim önceliğimiz toplum onların öncelikleri bireysel. Gelinen aşamada siyaset mutlaka yeniden yapılanacaktır başka çaremiz yoktur” şeklinde konuştu.

“İsteğimiz AB bir parçası olmaktır”

Akansoy, sözlerine şu şekilde devam etti; “Bizim istediğimiz nedir? Kıbrıs’ın Kuzeyindeki demokrat ve sol görüşlü insanların istediği çözümle birlikte Avrupa Birliğinin bir parçası olmaktır. Bu noktada kendimize uygun olan AB’nin mevzuatı ve düzenlemelerini yavaş yavaş içselleştirmenin ve adım adım hayata geçirmenin bizim yaşam standardımızı yükseltmek adına bir getirisi varsa bunu yapmamak mı gerekiyor. Örnek vermek gerekirse; AB uzmanları ile yaptığımız toplantılarda bize ‘sizin kamu çöktü, sizin dairelerinizdeki yapılanma müthiş bir koordinasyonsuzluk içeriyor ve siz her hükümet değişikliğinde dairelerinizi bölüşüyorsunuz ve bir daire handa, bir daire karamanda, siz böyle bir ortamda verimli hizmet yapamazsınız’ gibi söylemleri oluyor. Biz de bu verileri alarak yaklaşımın doğru olduğunu görüyoruz ve bunu kendimize bir yol haritasına çeviriyor ve bunu hayata geçirmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla bugün bir çözüm olsa Kıbrıslı Türkler bu halleri ile, bu küresel dünyaya ayak uydurabilecek güçte midirler? kurumsal kapasitede midirler?, sosyal siyasal yapıda mıdırlar? Yoksa çözümle birlikte küresel alandan gelecek rüzgârla ciddi ve korkunç bir sarsıntımı yaşayacaklar. Bizim yapmamız gereken KKTC’yi Federal Kıbrıs’a entegre ederken var olan yapıyı çok daha iyi noktaya taşıyabilmektir.”

“6 parçalı koalisyon”

Açıklamalarında oluşması muhtemel UBP-DPUG ve Bağımsızlar koalisyonuna da değerlendiren  Asım Akansoy, “2 parti 4 bağımsız olmak üzere 6 Parçalı bir koalisyon söz konusudur. Çünkü 4 bağımsızın her birini bir parti olarak görmek gerekir. Her biri kendi çıkarına göre parmağını indirip kaldıracaktır. Bu yüzdende KKTC’nin çok enteresan, çok şenlikli bir döneme gireceğini düşünmekteyim. Halimize gülüp, ağlayacağımızı da zaman gösterecek” şeklinde konuştu.