İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanı Asım Akansoy, partisine mensup bazı kişilerin ortaya koydukları görüşlerin aksine ekonomik protokolü savundu. Akansoy, “KIB-TEK hariç protokolün içerisinde yazılan Dünya Bankası ve Avrupa Birliği uzmanlarının bizlere önerdiği metinlerdir” dedi. 

Diyalog TV’de ‘Detay’ programına konuk olan ve Aytuğ Türkkan’ın sorularını yanıtlayan Akansoy “Kamu çöktü, sigortalar battı” diyerek,  tedbir alınması gerektiğini söyledi.

Tutarsız ve dayanaksız eleştiriler karşısında oldukça tepkili olduğu görülen Bakan Akansoy  “Artık gerçekleri konuşmamız lazım. Ekonomik protokolde  anlaşılmayan bir durum yok” dedi.

“Konuşacak çok şey var…” 

Basında görüp duyduklarım beni şaşkına çeviriyor “ diyen Akansoy, deyim yerindeyse açtı ağzını, yumdu gözünü… Akansoy, UBP’nin koalisyonda ayrılışına ilişkin soruya “Şaşkınım” yanıtı verdi ve “UBP’nin koalisyondan ayrılması benim için sürpriz oldu, çünkü elle tutulur somut hiçbir nedeni yoktu hükümeti bitirmek için. Taraflar arasında bir sıkıntı olur, bir kriz olur ve ayrışma olur, bu anlaşılır. Ancak hükümet çalışmaları bağlamında UBP’nin hükümetten çekilme gerekçesinin olduğunu düşünmüyorum” dedi.

UBP sorumluluk üstlenmedi 

Su tartışmaları ve ekonomik protokol konularının suni sebepler olduğunu savunan Akansoy, “Her hükümet halkının taşıyabileceği yüklere göre politikasını şekillendirir” diyerek hem su konusunda hem de mali protokol konusunda UBP’yi sorumluluk üstlenmemekle suçladı. 

Maaşların kesintili ödenmesi konusunun sondan bir önceki Bakanlar Kurulu’nda konunun gündeme geldiğini ve UBP’li bakanlar gibi kendilerinin de o toplantıda bunu ilk defa duyduğunu belirterek, “Ayrılmak için gerekçe mi aranıyordu… Bu hükümet reformlara imza atmak için kurulmuştu. Gördüğüm kadarıyla UBP’nin bu düzeyde bir icraat kapasitesini taşıyamadı. UBP geleneği Türkiye’den gelen her şeyi sorgusuz sualsiz imzalayıp sonra da imzaların gerektiği yükümlülükleri yerine getirmemek oldu” dedi. 

“Mali protokol ile Dünya Bankası’nın önerdiği maddelerle aynı” 

Mali protokol  konusunda bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunduğundan şikayetçi olan Bakan Akansoy, şöyle konuştu: “Herkes mali protokole girip çıkıyor. Ama kimse okumadı. Fikir yürütmenin anlamı nedir? Başbakan bu metni paylaşmak istememiş olabilir, bu onun  tercihidir. Ama amaç bu ülkeyi yeniden yapılandırmaktır ve bunun da asli sorumlusu Kıbrıslı Türklerdir, yönetimidir, hükümetidir, parlamentosudur. Bunu da Türkiye ile mali protokol çerçevesinde yapabilirsiniz. Bu protokolü incelediğiniz zaman bir iki nokta dışında orada yazanların bize çeşitli toplantılarda Dünya Bankası’nın ve Avrupa Birliği uzmanlarının önerdiği metin olduğunu görebilirsiniz.”

“Protokolde tek sıkıntı KIB-TEK’tir”

Emeklilik yaşı yükseltilmesi, Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı primlerinin yükseltilmesi, yargıda Türkiye sisteminin belirlenmesi gibi konular Mali protokolde var mı? sorusuna karşılık Bakan Akansoy şu yanıtı verdi, “Bu metinde emeklilik yaşının yükseltilmesi yoktur. Yargıda Anglosakson hukukundan vazgeçilmesiyle ilgili bir madde de yoktur. Mesele şu; bu ülkede yargının daha etkin çalışmasını söylemiyor muyuz? O zaman siyasi irade bunu düzenlemek zorundadır demek ki! Ama bu protokolün içine mi girer, dışında mı olur o ayrı… Ama birisi bize gelip de “Kardeşim bu sistem böyle devam etmez, değiştireceksiniz demedi…” Burada mali protokolle ilgili sıkıntı tamamen KIB-TEK ile ilgilidir. 10 gün önce müzakereler belli bir noktaya geldi ve ilerliyordu da süreç. Ben beş gün önce Sayın Büyükelçi’yi ziyaret ettim, aynı şeyi o da söylüyor. Bir iki noktada  teknik konu kaldı. Ama KIB-TEK’teki durum ayrı. Ama şunu söyleyeyim; Türkiye KIB-TEK konusunun kendilerince ivedi bir konu olmadığını ifade ediyorlar. Dolayısıyla mali protokol ile ilgili büyük kavgalar çıkarılması yanlış… Yok böyle bir şey.”

“Dışardan türkü okumak kolaydır”

Bakan Akansoy, Sosyal Sigortalar kurumunun battığını ifade ederek gerçekçi politikalardan söz etti. 

Akansoy, “Sosyal Sigortalar her ay ticari bankalardan borç alarak emeklilerin maaşlarını ödüyor. Dışardan türkü okumak kolaydır. Biz bu kurumu nasıl ayağa kaldıracağız? Türkiye’den para mı talep edeceğiz? Türkiye bir miktar ödemeyi kabul ediyor ama siz de geriye kalan kısmını kendi düzenlemelerinizle yapmanız gerekiyor ve biz de bunları yapmadığımız zaman “yapınız” diyorlar” şeklinde konuştu.

“Sigortalar Kurumu batmıştır”

Bakan Akansoy, Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı primlerinin artırılması konusunda talep olduğuna ilişkin bir soruya karşılık bunun olabileceği sinyalini vererek, “Sosyal Sigorta dediğimiz yapı komple batmış durumdadır.  Elbette kurumun ayağa kaldırılabilmesi için formül yaratmamız lazım. Türkiye’nin ciddi desteğe ihtiyacı vardır. Bizim bu kurumu idare ettirebilmemiz için her ay ticari banaklardan milyonlarca TL borç almamız doğru mudur? Formül üretmemiz gerekiyor. Belli prim artışları söz konusu olabilmelidir. Yarına borçsuz girebilmekse mesele elbette primler de artabilir, neden olmasın?” ifadelerini kullandı.

“Kamu çöktü… Nasıl düzelteceğiz?”

Emeklilik yaşının yükseltileceğine yönelik eleştirileri yanıtlayan Bakan Akansoy, “Yapı çöktü nasıl düzelteceğiz” diye sorarak sözlerine şu şekilde devam etti, “Bahsedilen rakam dünya ortalamasıdır. Mali protokolde yer alan rakam budur… Ama yoktur böyle bir rakam… Ama velev ki var, Allah kelamı değil ya. Oturulup bunlar konuşulabilir… Bakın bu ülkede kamu çöktü, her gün bundan şikayetçi değil miyiz? Nasıl düzelteceğiz bunu? Yol haritamız nedir? Tanınmış bir devlet olsak ne yapardık, Dünya Bankası’na AB uzmanlarına gideceksiniz. Zaten bugün çözüm olsa bunların tümünü yapmak zorundayız. Biz bu protokoldeki çoğu şeyi yapmamız lazımdır ki yarın bir çözüme de hazır olalım. Ama tabii ki kendi kurumlarımızı savunalım, elbette arazilerimizin peşkeş çekilmesine izin vermeyelim, engelleyelim… Ama bunu yaparken herhangi bir görüşü öneriyi ötekileştirmek günümüz koşullarında siyaset yapmamam demektir diye düşünüyorum.”

“İki talep geldi… Çalıştık, istediğimiz şekilde değiştirdik”

Bakan Akansoy çarpıcı açıklamalarına, ekonomik protokolün hazırlanması aşamasında kendi bakanlığıyla ilgili iki noktanın kendisine ulaştırıldığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: 

 “İki kağıt geldi, biri yerel yönetimlerle ilgili diğeri de Sosyal Sigortalarla ilgili… Alıp okuduk, değerlendirdik. Başbakanlık Müsteşarı Ömer Köseoğlu süreci götürüyordu. bazı notlar aldık, “şu şöyle olmalı, bu böyle olmalı” dedik. Yerel Yönetimler Müdürümüzü de heyetle birlikte Ankara’ya gönderdik.  Sonuçta her iki kağıt da bizim istediğimiz gibi geri geldi.  Bizim görüşlerimiz ağırlık kazandı” dedi.

“Türkiyeli yetkililerin bize karşı güven sorunu yaşıyor”

Yıllardır oluşan çeşitli kırılmalardan dolayı Türkiye ile KKTC arasında devlet düzeyinde ciddi bir güven bunalımı olduğunu tespit eden Akansoy, “Kıbrıs Türk yönetimine başta “verdikleri  sözleri tutmayan, attıkları imzanın arkasında durmayan bir algı oluştu Türkiye tarafından… Ben masaya oturduğumda bunu gördüm.  Ben mali programı savunuyorum bağlamında söylemiyorum. Artık gerçeklerin konuşulması lazım. Bu programın içerisindeki maddelerin çoğu AB ve Dünya Bankası uzmanlarının bizlere önerdiği görüşlerdir. Bunların Türkiye’den geliyor olmasını bir kompleks haline getirilmesi bir siyasetçiye yakışmaz” dedi. 

“UBP-DP modeli bence olmaz…”

Bundan sonraki süreçte iki olasılık olduğunu ifade eden Bakan Akansoy, “Ya UBP-DP, ya CTP-DP-TDP ya da seçim… Tablo bunu gösteriyor” dedi… Parti Meclisin MYK’ya koalisyon görüşmelerini yürütmek için yetki verdiğini söyleyen Akansoy, “Arkadaşlarımız bu süreci yürütecekler. Doğrusunu söylemek gerekirse ben UBP-DP modelinin olmayacağını düşünüyorum… Çünkü 26 ile hükümet olunmaz, kursunlar da görelim bakalım ne yapacaklar… Bu kadar kolay değil, bu meclis nasıl yasa yapacak” diye sordu.