İçişleri ve Çalışma Bakanı Asım Akansoy, Türkiye Büyükelçiliği Su Temin Projesi'nin yönetimi konusunda yaptığı açıklamaya sosyal medya üzerinden yanıt verdi. Bakan Akansoy TC Büyükelçiliği'nin yapmış olduğu açıklamayı "talihsiz ve gereksiz" bulduğunu belirtti. 

Bir süreden beri yoğunlaşan bugün akşam üzeri doruğa ulaşan “su” tartışmaları ile ilgili görüşlerimi ifade etmek isterim. 

TC ile ilişkilerin yapıcı ve karşılıklı saygıya dayalı olması gerektiğini ilk günden itibaren savunan biri olarak, ne bu ülkede hükümetçilik oynama gibi bir derdimizin olduğunu ne de halkın verdiği sorumluluktan kaçtığımızı her zaman farklı siyasi tonlarda dile getirdim. Dün ne dediysem bugün de aynı noktadayım.

Kıbrıslı Türklerin kendi kendilerini yönetecekleri, ekonomik, siyasi ve idari bir siteme olan ihtiyaç bağlamında da atılması gereken adımların salt ekonomik gözle değerlendirilemeyeceğini; ülkenin yönetiminin her boyutuyla Kıbrıslı Türklerde olması gerektiğini; özellikle “vesayet sisteminin” dönüşmesinin adım adım, çok boyutlu olarak düşünülmesi gerektiğini; reform dediğimiz hikayenin ekonomik temelli olamayacağını, bunun bir aldatmaya dönüşmemesi gerektiğini, bu nedenle ekonomik yeniden yapılanmanın önemli olmakla birlikte kendi başına yetersiz ve anlamsız olduğunu, bizim hayatın her alanına dair kapsamlı dönüşüm projeleri içiren bir modele olan ihtiyacımız olduğunu, bu bağlamda da bugünkü hükümet programının önemli bir “adım” olduğunu ifade ettim. Etmeye de devam edeceğim.

Gelelim hikayemize...

Son gerçekleşen CTP Parti Meclisi’nin ardından CTP içine yönelik yapılan saldırı ve “kelle avcılığı”nın gayri ahlaki olduğunu öncellikle belirtmek isterim. Biz CTP’liler elbette her konuda aynı düşünecek değiliz. Ancak herhangi bir konuda olası farklı düşünen arkadaşlarımıza dönük yapılan siyasi linç kampanyasını da asla kabul etmeyiz.
Konu basit: CTP Parti Meclisinin önüne konan “çalışma metni” ya da “müzakere metni” Kurultaydan sonra partimizin en üst organı tarafından kabul görmemiştir.

Farklı hassasiyetlerden yola çıkarak CTP, hükümetteyiz; sorumluluğumuzun bilincindeyiz; su konusuna önem ve değer veriyoruz, ancak suyun yönetimi konusunda Kıbrıslı Türklerin belirleyici olacakları bir yönetim ve işletme modeli yaratmalıyız demiştir.

Bu bir duruştur. Bu duruşun tarihsel, siyasal ve sosyal gerekçeleri vardır. Ve bizi seven sevmeyen herkesin bu duruşa saygı duyması esastır.

Son dönemlerde CTP’ye yönelik yapılan haksız eleştiriler ve saldırılar dikkat çekicidir. Biz halktan aldığımız yetkinin, sorumluluğun bilincinde hareket ediyoruz.

Dolayısıyla su gerekçesiyle ne sorumluluğumuzdan ne de duruşumuzdan vazgeçeriz.

Önce CTP’liyiz. Önce CTP PM kararı üzerinden yürürüz. Her siyasi parti gibi, her siyasi parti kadar. Ne siyasi kimliğimize saldırılmasını kabul ederiz ne de bizi çatışmaya çekmeye çalışanların gazına geliriz. CTP PM kararları bizim için esastır.

Biz...
Soğukkanlı bir şekilde bu ülkenin geleceğini kararlılıkla kuracağız. Ne istediğimizi, ne yaptığımızı, nerede olduğumuzu çok iyi biliyoruz.

İyi ki CTP var, iyi ki CTP’nin tarihsel gücü ve geleneği var.

Ne yardan geçeceğiz ne serden!

TC Elçiliğinin yaptığı açıklamanın talihsiz ve gereksiz olduğunu düşünüyorum. Evet kabine önemlidir, elbette kararı kabine verecektir. Ancak kabinede görev yapan bir CTP’li olarak benim için aslolan yukarıda da bahsettiğim gibi Parti Meclisinin kararıdır.

capture-032.jpg