Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin herkes açısından yaşamın bir parçası olması için uğraş vereceğini kaydetti.

Akıncı dün akşam Girne’de üçüncüsü gerçekleştirilen dayanışma etkinliğinde yaptığı konuşmanın önemli bir kısmında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün anlamına dikkat çekti.

Bu günü anarken gerçek anlamının ve tarihçesinin de hatırlanması gerektiğine işret eden Akıncı, “uzun yıllar önce verilen mücadelenin dünyamızda hala devam etmekte olduğunu görmek çok da sevindirici bir durum değil. Kadınların eşitlik mücadelesi hala devam ediyor olması bizleri düşündürmeli” diye konuşarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu günleri anarken muhasebe ve özeleştiri yapmasını da bilmesi gereken erkekler olarak, kadınların mücadelesine destek verdiğimiz oranda, insan haklarının bilincine varabiliriz. Bu günler çiçek, gül vererek geçiştirecek günler değil, muhasebe yapılması gereken, özeleştiri günleri olmalı. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın erkek eşitliği konusunda ne yaptığımızın ve ne yapmamız gerektiğinin muhasebesini yapmalı ve kabul etmeliyiz ki ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliği açısından yürüyecek daha çok yolumuz var”

Akıncı, Kıbrıs Türk halkının gelecekte KKTC cumhurbaşkanı sıfatıyla liderliğini üstlenmeye hazır biri olarak, toplumsal cinsiyet eşitliğinin adada yaşam biçimi haline dönüşmesi bakımından elinden gelen çabayı göstereceğini de sözlerine ekledi.

“50 yıllık müzakere süreci artık mutlu sona ulaşmalı”

Seçim yolculuğuna çıktığı günden beri, bunun yeni bir sorumluluk dönemine doğru yapılan yolculuk olduğunun bilinci içerisinde olduğunu konuşmasında vurgulayan Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, “bu, hem Kıbrıs'ın bütünü, hem de Kıbrıs Türk toplumunun gelişim sürecinin bir boyuttan başka bir boyuta taşınması yolculuğudur” diye konuştu.

Akıncı, adaylığını açıklamadan önce, halka neler verebileceğinin muhasebesini yaptığını ifade ederek şunları söyledi:

“Bu adaya, bu gençliğe, bu ülkenin geleceğine neler katabileceğimi; bu topraklarda geçmişte yaşanan acıların bir daha yaşanmaması için neler yapabileceğimi düşündüm. Bu adadaki insanlar geçmişte çok acılar çekti.  Acıyı paylaştı,  gözyaşını, kayıpları, ölümleri paylaştı. Artık yeter. Müzakere süreci 50 yıldır devam ediyor. Eğer bu süreci sonuçlandırmaz, mutlu sona ulaştıramazsak birbirini tanımayan nesillerin yaşadığı bir gelecekte nasıl bir Kıbrıs hayal edebiliriz? Bu adada bir arada daha iyiye gitmek daha huzurlu mutlu gelecek, el birliği, gönül birliğiyle, hep birlikte mücadele ederek gerçekleşebilir”.

“Karşılıklı empati yapabilmeliyiz”

Akıncı, Kıbrıs’ta karşılıklı haklara saygı göstererek hem Türk hem Rum ve diğer toplumların da haklarını gözetecek anlaşma hedefleniyorsa, bunun için karşılıklı anlayış ve empati yapabilmenin öneminin altını çizdiği konuşmasını şöyle dürdürdü:

“Kendimizi ötekinin yerine koyabilmek, onların da bizim sıkıntılarımızı kavramalarını sağlamak gerek. Cumhurbaşkanlığı görevine seçilmem halinde Anastasiades üç yıl daha görevde olacak Kıbrıslı Rum liderdir. İkimiz de aynı yaş kuşağındanız ve bu, bizim kuşağın son denemesi olacak. Bu denemenin başarılı olması en büyük arzumdur.

Bunun başarılı olması için Kıbrıs Türk halkının haklarını masada asla teslim edecek değilim. Ama orada da 74 sonrası acı çeken bir toplum olduğunu bileceğiz. Diğer taraf da Kıbrıs Türk toplumunun 1963’ten 1974’e kadar neler çektiğini; cumhuriyetten dışlandıklarını, yıllarca dolaşım özgürlüğü olmadan yaşamanın yarattığı travmayı anlamalıdır.

Bu seçimleri bir eğitim süreci olarak da görüyorum. Bir şeyler öğrenecek ve öğreteceğimiz bir süreç. Ben böyle konuşuyorum çünkü buna inanıyorum. Bu adayı barışa huzura ancak bu anlayış götürebilir”

akinci-girne-yemek.jpg

akinci-girne-yemek3.jpg