Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakere süreci kapsamında ağustos ve eylül aylarında planlanan 7 toplantının yeni bir dönemin başlangıcı olabileceğini söyledi.

Akıncı, 2016’da sonuç alınamaması halinde çözüme ulaşmanın imkansız hale gelebileceğini de belirtti.

Ankara ziyaretini tamamlayan Akıncı, saat 20:30 sıralarında KKTC’ye geldi.

Ercan Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında Akıncı,   ziyaretinin iki amacının bulunduğunu, birinin 15 Temmuz’daki darbe girişimiyle ilgili Kıbrıs Türk halkının dayanışma duygularını bizzat aktarmak, diğerinin de gelinen aşamada bir ihtiyaç olan Kıbrıs sorununu en ince ayrıntılarına kadar paylaşmak olduğunu söyledi.

Türkiye’nin başta darbe girişimi ve Suriye olmak üzere bölgede yaşananlardan dolayı pek çok sıkıntılarla baş etmek zorunda kamasından dolayı Kıbrıs sorununun Türkiye’nin gündeminin en başında yer bulamadığını kaydeden Akıncı, ancak Kıbrıs müzakerelerinde gelinen dönemeç ve bu aşamada Türkiye ile daha yakın bir istişare gerekmesi bakımından çok gerekli bir ziyaret olduğunu, Ankara’daki temaslarında ana gündem maddesini Kıbrıs müzakerelerinin oluşturduğunu söyledi.

New York’ta eylül ayının ikinci yarısında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu yer alacağını, bu toplantıda Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’den en üst düzeyde yetkililerin de yer alacağını, bu toplantı öncesi de 23 Ağustos ve 14 Eylül arasında Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis ile yedi toplantının planlandığını anlatan Akıncı, “Eğer bu yedi toplantıda beşli bir konferansın zeminini oluşturmak mümkün olursa, ki temennimiz olsun, o takdirde eylül ayı yeni bir dönemin başlangıcını teşkil edebilir. Bunun için tabii ki kesin konuşmak erkendir. Bu yedi toplantının seyrini beklememiz gerekir” dedi.

TÜRKİYE’NİN DESTEĞİ ÇÖZÜM İÇİN ÖNEMLİ

Türkiye’nin desteğinin Kıbrıslı Türkler ve çözüm süreç için önemli olduğunu, Türkiye ile yapılan çalışmaların Kıbrıs sorununun çözümü doğrultusunda yapılan yararlı temaslar olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Akıncı, bunu Güney Kıbrıs’ta çözüm istemeyen bazı siyasi partilerin “her şeye Türkiye karar verir”, “her şey Ankara’nın elinde”, “Kıbrıslı Türkler sırf talimat almak için Ankara’ya gider” gibi Kıbrıslı Türkleri küçümseme ve müzakere sürecine hizmet etmeyen anlayış sergilemesinden dolayı vurguladığını söyledi.

“Bunlar, iki kesimli, iki toplumlu federal bir çözümü çözüm olarak istemediğini söyleyen çevrelerdir. Dolayısıyla bunlarda farklı bir şey de beklemek abesle iştigaldir” diyen Akıncı, Türkiye’nin çözüm sürecine desteğinin devam ettiğini, bunu temaslarda tekrar gördüklerini söyledi.

Akıncı, “2016 yılını çözüm yılı yapmak sadece bizim hedefimiz değil Türkiye’nin de hedefidir. Dolayısıyla yaptığımız tüm çalışmalar o sunuca ulaşmak içindir” dedi.

B PLANI GÜNDEME GELDİ Mİ?

“Ankara’daki temaslarda 2016’da çözüm olmaması halinde bir B planının gündeme gelip gelmediğine” ilişkin soru üzerinde Akıncı, Kıbrıs sorununu çözmek için uğraş verilirken, KKTC ekonomisi ve demokrasisinin da ileriye taşınması gerektiğini söyledi.

Akıncı, “Dolayısıyla çözüm olmazsa ne olacak üzerine bir senaryo yazmamıza gerek yok. Hayat devam ediyor, biz yolumuza devam etmek durumunda kalacağız. Tercih bu değil, tercihimiz tüm tarafların kazançlı çıkacağı bir çözümdür. O nedenle başka senaryoları şimdiden gündeme taşımanın anlamı yoktur. Rumların da bizim kadar çözüme istekli olduğunu ortaya koyması gerekir” dedi.

“2017 ÇÖZÜMÜ ENGELLEYECEK, ZORLAŞTIRACAK, HATTA İMKÂNSIZLAŞTIRACAK YENİ SÜREÇLERE GEBEDİR”

Çözüme 2016’da ulaşılmasının gereğini vurgulayan Akıncı, “2017 çözümü engelleyecek, zorlaştıracak, hatta imkânsızlaştıracak yeni süreçlere gebedir” dedi. Akıncı, 2018’de Kıbrıs Rum kesiminde başkanlık seçimlerinin bulunduğunu, dolayısıyla 2017’nin baharında kampanyalara başlanacağını, bunun yanında Kıbrıs Türkü’nün de payının bulunduğu doğal gaz yataklarında sondaj çalışmalarının da gündeme gelebileceğini söyledi.

“7 TOPLANTI SON DERECE ÖNEMLİDİR”

O nedenle 2016 yılında çözüme ulaşmanın önemli olduğunu, bunun mümkün olduğuna da inandığını belirten Akıncı, “İlerleme, yapılacak olan çalışmalarla yakınlaşmaların sağlanmasına bağlı. O nedenle bu yedi toplantı son derece önemlidir… Bu yedi toplantı bize eylül ayında New York’ta beşli bir toplantıya giden yolun açılıp açılamayacağını göstermesi bakımından son derece önemlidir” dedi.

“5’Lİ KONFERANSA GİDEN YOL BAZI BELİRSİZLİKLERİN BERTARAF EDİLMESİNE BAĞLI”

Akıncı, “Yedi görüşmede ilk dört başlıkta, olumlu adım atılması beklenen özellikle mülkiyet başlığında bazı konularda, bazı belirsizliklerin bertaraf edilmesi ihtiyacı var. Bunlar olduğu takdirde, karşılıklı bazı adımlarla düşündüğümüz 5’li konferansa gidecek yol açılabilir” dedi.

Toprak başlığının yedi toplantıda da genel hatlarıyla; haritada, yüzdelik ve yer ismi kullanılmadan ele alınacak bir konu olduğunu kaydeden Akıncı, güvenlik ve garantilerin de en son aşamada yer alacağını, ancak en sonun da yakınlaştığını söyledi. Akıncı, “Bu söylediğim ‘en son, en son’ yakınlaştı” dedi.

“TUTUM DEĞİŞİKLİĞİNİ ASIL BİZ ONLARDAN BEKLİYORUZ”

Kıbrıs Rum kesiminin Kıbrıslı Türklerden anlaşmazlık noktalarında tutum değiştirmesi beklentisi içerisinde olduğunu ifade eden Akıncı, “Asıl biz onlardan bekliyoruz tavır, tutum değişikliklerini” dedi.

Tutum değişikliğine açıklık getiren Akıncı, “Güzelyurt verilmeden çözüm olmaz” “garantiler olursa biz bu çözüme evet demeyiz” gibi toptancı yaklaşımlarla bir yere varılamayacağını söyledi.

Bu şekilde bir tavrın karşısında tam tersi bir tavır bulacağını kaydeden Akıncı, “Katı toptancı yaklaşımlarla, kestirme yaklaşımlarla bir yere gidilemeyeceğini yıllarca gördük. Dolayısıyla tutum değişikliği bizim onlardan beklentimizdir” dedi.

Akıncı, “Biz ilk günden beri, hiçbir şeyin görülmez olamayacağını, her şeyin yeri ve zamanı gelince ele alınacağını ve iki tarafı da tatmin edebilecek formüllerin de geliştirilebileceğini söyleyerek bu aşamaya geldik” dedi.

Garantiler konusunda tarafların tavrının farklı olduğunu, Yunanistan’ın Garanti Anlaşmasını istemediğini, istemeyen kesimlerin de garanti anlaşmasından geri çekilebileceğini kaydeden Akıncı, Türk tarafının kendini güvende hissedebileceği, Kıbrıs Rum tarafının da kendileri için bir tehdit algısı oluşturmayacak bir formüle nasıl ulaşabileceğinin konuşulması gerektiğini, buna ulaşabilmek için de cümlelere “asla” ile başlanmaması gerektiğini söyledi.

“TÜM İLGİLİLER SORUMLU DAVRANMALI”

“Cumhurbaşkanlığının son dönemde hükümetle yaşadığı olumsuz diyaloğun Türkiye’deki temaslarına yansımasının olup olmadığı” sorusu üzerine de Akıncı, Cumhurbaşkanı olarak sorumluluğunun bilincinde olduğunu, tüm ilgililerin de kendi sorumluluklarının idraki içerisinde olması gerektiğini söyledi.

“CUMHURBAŞKANI’NIN RENCİDE EDİLMESİ MEMNUNİYET YARATMAZ”

Akıncı, “Bu süreci yürüten Cumhurbaşkanı’nın herhangi bir şekilde rencide edilmesi ne burada, ne de başka bir yerde memnuniyet yaratmaz. Bu açık ve nettir. En başta halkımızda rahatsızlık yaratır. Nitekim de yarattı. Temennim bundan sonraki süreçlerde herkesin yürütmekte olduğu görevin sorumluluklarının idraki içerisinde, içerisinde bulunduğumuz sürecin de ne kadar önemli olduğunun idraki içerisinde hareket etmek, siyasal ve partisel kaygıları bir kenara koymak ve bağımsız, tarafsız bir şekilde görevini yürüten Cumhurbaşkanı’yla sağlıklı bir diyaloğu geliştirebilmektir” dedi

Akıncı, “yapılan yanışlardan geri dönülmesinin de erdem olduğunu”, yanlışları düzeltme yollarının da bulunduğunu söyledi.

Akıncı’yı Ercan Havalimanı’nda hükümet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hamza Ersan Saner, Cumhuriyet Meclisi adına Başkan Vekili Ergün Serdaroğlu ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Yardımcısı Tuğgeneral Cemal Volkan karşıladı.

Akıncı’ya ziyaretinde Cumhurbaşkanlığı Müzakerecisi Özdil Nami, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, Diplomasi ve Avrupa Birliği Özel Danışmanı Erhan Erçin ile Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Cenk Gürçağ eşlik etti.