Özgül Gürkut Mutluyakalı

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümünün 2017’ye kalmasının sakıncalarını tüm muhataplarına anlatmaya çalıştığını belirterek, bu yıl sonu itibarıyla müzakerelerdeki tüm konularda bir politik, siyasi anlayış beraberliği sağlanamazsa 2017’de işlerinin zor olacağını söyledi.

Akıncı, Rum lider Nikos Anastasiadis’e gelecek seçimleri değil, gelecek nesilleri düşünmesi çağrısı da yaptı.

Akıncı, gelinen noktada yarından itibaren başlayacak müzakerelerde üç aşamalı bir formatla çözüme varılmasını istediklerini; var olan fırsat yitirilirse potansiyel tehlikeleri de dikkate alınca konunun çok sıkıntılı hale geleceğini ve ayrılığın kökleşeceğini söyledi.

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde (UKÜ) 2016-2017 Akademik Yılı, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, Çevik Uraz Konferans Salonu’nda verdiği dersle başladı. Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasında Kıbrıs sorunu ve müzakerelerle ilgili bilgiler verdi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da konuşmasına, UKÜ’nün yeni akademik yılının hayırlı olmasını dileyerek başladı; Kıbrıs sorununun uzun sürecinden kısa özetler yaparak bugünkü duruma geniş zaman ayırdı.

Akıncı, akademisyenlerin sorularını da yanıtladı.

1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nden Kıbrıslı Türklerin dışlandığını; Rumların ise “bırakıp gittiniz” dediğini kaydeden Akıncı, 53 yıldır dünyaca tanınmış bir devletin dışında kaldıklarını, hiçbir nimetinden yararlanamadıklarını, ortaklık devletinin tek topluma kaldığını söyledi.

1974’ten sonraki kilometre taşlarını oluşturan anlaşmalara, belgelere ve planlara değinen Cumhurbaşkanı Akıncı, iki kesimli, iki toplumlu bir çözümden söz eden ilk belgenin 1977-79 Doruk Anlaşmaları olduğunu kaydetti.

24 Nisan 2004’teki Annan Planı referandumundan bu yana 12 yıl daha geçtiğini; 11 Şubat 2004’te bir mutabakat metni imzalandığını ve 2015’te de kendisinin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle yeni bir dönem başladığını belirten Akıncı, 15 Mayıs 2015’ten bu yana müzakereleri yürüttüğünü hatırlattı.

“ÖNCEKİ MUTABAKATLARI ÇÖPE ATMADIM”

Cumhurbaşkanı Akıncı, kendisinden önceki liderlerin yarattığı mutabakatları çöpe atmadığını; ancak Rum tarafında böyle olmadığını kaydederek, özetle şöyle konuştu:

“Rahmetli Denktaş zamanındaki 77-79 Doruk Anlaşmaları, Talat-Hristofyas yakınlaşmaları, Eroğlu-Anastasiadis 11 Şubat mutabakat metni hepsi çözüm doğrultusunda belgelerdi. Biz de mümkün olanın peşindeki insanlar olduğumuz için bunları geçerli addettik ve bunların üzerine eklemeye başladık. 16 aylık sürede tartışılan 6 başlık var: Bunların ilk 4’ü Yönetim ve Güç Paylaşımı, Ekonomi, AB ve Mülkiyet konularıdır.

Bunlarda var olan mutabakatlara epey yeni unsurlar eklenmiştir. Uzlaşmazlık noktaları halen var. Ancak Ekonomi ve AB konularında çok büyük uzlaşmalar sağlandı.  Diğerlerinde de önemli uzlaşılar var.”

Güvenlik ve Garantiler ile Toprak başlıklarında ise farklı formatlarda müzakereler gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Akıncı, gelinen noktada konuları 3 aşamalı bir formatla sonlandırmayı önerdiklerini; bugün öğleden sonra BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ile görüşeceğini; yarın da müzakerelerin yeniden başlayacağını ifade etti.

Akıncı, New York’ta BM Genel Sekreteri Ban’a da bunu ifade ettiklerini, bir anlayış beraberliği olduğunu ancak BM Genel Sekreterliği’nin tüm taraflar onaylamadıkça bunu seslendiremediğini kaydetti.

“2017’YE KALIRSA İŞİMİZ ZOR”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, UKÜ’deki konuşmasında anlaşmanın 2017’ye kalmasının getirebileceği sakıncalara değindi ve “Ben açık ve net olarak tüm muhataplarımıza bu işin 2017’ye kalmasının sakıncalarını anlatmaya çalışıyorum. Eğer 2016 sonu itibarıyla bütün konularda bir politik, siyasal anlayış beraberliği sağlayamazsak 2017’de işimiz zordur” dedi.

“NOKTA YOK AMA DOYUM NOKTASINA GELİNDİ”

Diplomaside nokta değil, virgül ve noktalı virgül olduğunu ancak şu anda Kıbrıs sorununda bir doyum noktasına gelindiğine inandığını belirten Akıncı, “Çünkü bugün çözmek, 12 yıl öncesinden daha zordur, yarın daha da zor olacaktır. Eğer bu fırsat yitirilirse potansiyel tehlikeleri de dikkate alınca, bu işin çok sıkıntılı hale geleceğini, ayrılığın daha da kökleşeceğini değerlendiriyorum. Bir başka bahara kalırsa başka şeylerin konuşulacağını değerlendiriyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Akıncı, müzakerelerin 2017’ye sarkmasının yaratacağı potansiyel tehlikeler olarak “BM Genel Sekreteri’nin ve ABD yönetiminin değişmesini ve konuya vakıf olmalarının zaman alacak olmasını, dünya sorunları arasında Kıbrıs’ın geri sıralarda yer alabileceğini; Rumların Kıbrıs açıklarında hidrokarbon arama çalışmalarını ve 2018’de Güney Kıbrıs’ta yapılacak seçimleri” sıraladı.

“HİDROKARBON İŞBİRLİĞİ ALANI AMA MASAYI BERHAVA EDEBİLİR”

Hidrokarbon konusunu bir iş birliği alanı gördüklerini ancak bir gerginlik alanına dönüşüp müzakere masasını berhava edebileceğini belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, 2016 sonu itibarıyla bir siyasal çözümü sağlamak üzere acele etmeleri için çok nedenleri olduğunu söyledi.

16 AYDAKİ İLERLEME

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 48 yıllık müzakere sürecinden bahsedildiğini ama kendisinin dahil olduğu 16 aylık süre için BM Genel Sekreteri Ban’ın daha önce eşi benzeri olmayan bir ilerlemeden söz ettiğini kaydederek geçen haftaki New York görüşmesinde Ban’ın kendilerine “10 yıldır bu görevde bulunuyorum sizin son bir yılda sağladığınız ilerlemeyi daha önce görmedim, bu fırsatı yitirmek yazık olacak” dediğini anlattı.

Tüm taraflar için “kazan-kazan” ortamı yaratmanın mümkün olduğunu ve konuya iş birliği açısından baktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Akıncı, kendisinin yenilenebilir enerjiden yana olduğunu ancak doğal gaz ve petrolün halen önemli enerji kaynaklarından olduğunun göz ardı edilemeyeceğini söyledi.

Akıncı, doğal gazın, Türkiye üzerinden taşınmasının en kısa ve ucuz yol olduğunu ifade ederek, ancak Rumların Türkiye’ye bağımlılık olmasın diye bunu açıkça söylemek istemediğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’la ilgili odaklanılması gereken büyük resimde doğal gaz, elektrik ve su gibi hayati konularda iş birliği olanağını artıracak bir çözümden söz ettiğini vurguladı.

Bunun karşılıklı yarar sağlayacağını, bu yararı tadan devletlerin de birbiriyle savaşa tutuşmadığını, yeni güvenlik anlayışları getirdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk halkının bugün Türkiye’nin garantisini istediğini ve istemeye devam edeceğini söyledi.

Akıncı, “Ekonomik çıkarlarla birbirine bağlanan toplumların birbirinin boğazına sarılırken 10 bin defa düşüneceği de ortadadır” dedi.

“ÇÖZÜM EN BÜYÜK KATKIYI BU ADADA YAŞAYANLARA YAPACAK, KENDİ EVLERİNİN EFENDİSİ HALİNE GELECEKLER”

Kıbrıs’ta çözümün, Türk-Yunan ilişkilerini de olumlu etkileyeceğini; Türkiye’nin AB yolculuğunu daha az engelli hale getireceğini belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, “Çözüm en büyük katkıyı bu adada yaşayanlara yapacak: kendi evinin efendisi ve federal devletin ortağı haline gelecek. Bu yabana atılacak bir şey değildir” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Türk halkının bugün karşılaştığı engellere işaret eden, gençlerin bir maç bile yapamadığını vurgulayan Akıncı, Kıbrıslı Türk gençleri uluslararası topluluğun parçası haline getirmenin ancak bir çözümle mümkün olabileceğini söyledi.

Akıncı, çözümün sadece kendi istekleriyle olamayacağını, Rumların da aynı şekilde istemesi gerektiğini vurgulayarak, Güney Kıbrıs’tan şimdiden “ohi (hayır) kampanyası” başlatanlar bulunduğunu belirtti ve Rum halkının bunların etkisinde kalmamasını diledi. Akıncı, adada bulunacak çözümün iki kesimli, iki toplumlu federal devlet olacağını; birbirine tahakküm etmeden yaşam, eşitlik, kararlara katılım ve dönüşümlü başkanlığın şart olduğunu kaydetti.

“RUMLAR GÜVENLİK KONUSUNDAKİ AÇILIMI GÖRMEZDEN GELİYOR”

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının güvenlik konusunda Türkiye’yle birlikte ciddi bir açılım yaptığını; “1960 garanti sisteminin noktasına virgülüne dokunulmaz” şeklindeki bugüne kadarki pozisyonun değiştiğini, bugünün şartlarının 1960’tan farklı olduğunu ancak Rumların bu açılımı görmezden geldiğini söyledi.

Bu konuda daha yürünecek yol bulunduğunu, düşüncelerinin birine oyun oynamak için değil, çözüme katkı için olduğunu vurgulayan Akıncı, yarından itibaren müzakerelerdeki 4 başlıkta yeni bir yoğunlaştırılmış sürecin adada yaşanmasından sonra ikinci aşamada BM Genel Sekreteri’nin çağrısıyla bir kamp süreci yaşanmasını ve kapalı bir yerde “Toprak” konusunu görüşmek istediklerini söyledi.

Akıncı, hemen ardından da 5’li görüşme formatına geçilerek Güvenlik ve Garantiler konularının ele alınmasını istediklerini anlattı; Türkiye ile Yunanistan’ın zaten garantiler konusunu görüştüğüne dikkat çekti.

“İSTEĞİM 2016’DA BİR ANLAŞMAYA VARIP VARAMAYACAĞIMIZI GÖRELİM”

“Böyle bir formatta yıl sonuna dek bir anlaşmanın temel ilkelerini artık bitirelim, kağıda dökelim. 2017’ye teknik konular sarkabilir. Benim iddiam 2016’da her şeyi bitireceğiz şeklinde değil. Benim istediğim 2016’da bir anlaşmaya varıp varamayacağımızı görelim. Bu çerçeveyi kurmaya başlarsak eğer, altını doldururuz” diyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, anayasa ve federal yasaların hep anlaşmanın eki olacağını; halka referandum öncesi yeterli zaman tanınacağını; 2017’de sandıklar kurulacaksa halkın, kimsenin oyununa gelmeden, oyunu bilinçli kullanacağını vurguladı.

“KIBRIS SORUNU TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GİDEBİLİR”

Akıncı, bu nedenle 2016 sonuna kadarki sürenin hayati olduğunu belirterek, “Kıbrıs sorunu tarihin çöplüğüne gidebilir ve dünyanın çok istediği bir örnek oluşabilir” dedi.

UKÜ’deki yeni akademik yıl açılış dersinde akademisyenlerin sorularını da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Akıncı, müzakereler konusunda kamuoyunu daha çok bilgilendirmeye başladığını, daha da ayrıntı vereceğini söyledi.

“UMUT EN SON ÖLÜR”

“16 ay önceki Mustafa Akıncı’nın beklentileriyle bugünküleri karşılaştırdığınızda daha mı umutlusunuz yoksa daha mı umutsuzsunuz?” sorusuna karşılık Cumhurbaşkanı, “Umut en son ölür derler, ben umudumu öldürmek istemem. Umudun canlı tutulması için birşeyler yapmak lazım, tek taraflı olmaz. 16 ayda ilerleme sağlanmıştır. Ben sağlanan ilerlemeyi yabana atmıyorum. Bugün çözülmeyenler de var ama çözülecekler... Dönüşümlü başkanlık gibi... Biz kendimizi rahat, güvende hissedelim onlar da bundan bir tehdit hissetmesinler. Zordur ama formüller bulunabilir” dedi.

Olabilecekken olmayanlardan dolayı üzüntü duyduğunu ifade eden Akıncı, mobil telefonların ada genelinde çalışabilmesi, elektrikte enterkonnekte gibi konularda varılan anlaşmalara rağmen uygulamanın Rum tarafının isteksizliği nedeniyle hayata geçmemesini örnek gösterdi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, New York ziyareti öncesinde Anastasiadis’le birlikte oturup “Artık zaman daralıyor, Genel Sekreter’e ne diyeceğiz? ‘Kıbrıs’a döneceğiz, ayrılık noktalarını en asgariye indirmek için çalışacağız ama ondan sonra güvenlik ve garantileri de ele alacağımız çerçevede 5’liye gitmektir’ diyelim şeklinde anlaştıklarını” belirterek, ret cephesinin şamatasından çekinen Anastasiadis’in sanki bunlar hiç konuşulmamış gibi davrandığını söyledi.

5’li zirvenin bir hazırlık gerektirdiğine dikkat çeken Akıncı, Genel Sekreter Ban’ın iki gün kala garantörlere “gelin” diyemeyeceğini anlattı.

“TEMENNİ EDERİM ANASTASİAİS GELECEK SEÇİMLERİ DEĞİL GELECEK NESİLLERİ DÜŞÜNSÜN”

Cumhurbaşkanı Akıncı, Güney Kıbrıs’ta AKEL ve DİSİ’nin bugüne dek tek aday çıkaramadığını o yüzden ikisinin de gözlerini ret cephesinin oylarına diktiğini belirterek “Konjonktürün getirdiği zorluklardan bahsediyorum…

Temenni ederim Anastasiadis gelecek seçimleri değil gelecek nesilleri düşünsün” diye konuştu.

Bulunacak çözümde eğitim konusundaki bir soru üzerine de Akıncı, bu konuda çalışma grupları oluşturulduğunu hatırlattı; eğitimin ve sağlığın kurucu devletlerin yetkisinde olacağını ancak bunun standart arayışı olmayacağı anlamına gelmediğini; üniversitelerin de belli standartlarda eğitim yapacağını belirtti.

Konuşmasının ardından Akıncı’ya UKÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Mete Boyacı ile Rektör Prof. Dr. Nadiri tarafından plaket takdim edildi.

1475493480.jpg

1475493456.jpg

1475493457.jpg

1475493481.jpg