Kabulde konuşan Akıncı, kalıcı bir barışın sağlanması halinde Türk-Yunan, Türk-Avrupa ilişkilerinin gelişeceğine, ayrıca bölgenin de gelişeceğine işaret ederek, “elektrik, su ve doğal gaz denklemi içerisinde Doğu Akdeniz’de çok müthiş bir işbirliği alanı yaratılabilir” dedi.

Feyzioğlu da, kabul sırasında yaptığı konuşmada, herkesin menfaatine olacak bir anlaşma umut ettiklerini belirterek Cumhurbaşkanı Akıncı’ya çözüm yönündeki çabaları için teşekkür ederken, anlaşma sonrası veya anlaşamama ihtimalinin de dikkate alınarak sonrasında ne olacağının şimdiden konuşulması gerektiği düşüncesini dile getirdi.

Kıbrıs Türk  Barolar Birliği’nin davetlisi olarak KKTC’ye gelen Feyzioğlu ve beraberindeki heyete,  Akıncı’ya ziyaretlerinde, Kıbrıs Türk  Barolar Birliği Başkanı Ünver Bedevi eşlik etti.

FEYZİOĞLU

Metin Feyzioğlu görüşmenin başında yaptığı konuşmada, Kıbrıs konusunda yürütülen müzakerelere atıfta bulunarak adanın şu anda heyecanlı, kritik bir dönem içinde olduğuna işaret  etti. “Türkiye’nin de kalbi şu anda burada atıyor, sizinle atıyor” diyen Fevzioğlu, Akıncı’ya kolaylıklar diledi.

STATEJİK ORTAK İLİŞKİSİ…

Kıbrıs Türk Barolar Birliği’yle yıllardır stratejik ortaklık ilişkisi yürüttüklerine ve bunun faydasını gördüklerine işaret eden Feyzioğlu, “Bizim yıllardır dile getirdiğimiz yaklaşım, Türkiye Barolar Birliği olarak, bizim adadaki stratejik ortağımız, Kıbrıs Türk Barolar Birliği’dir. Biz bu ilişkiye abi-kardeş ilişkisi olarak bakmayı reddettik ilk günden itibaren eşitler arası bir ilişki olarak adını koyarsak bu ilişkinin iki tarafa da büyük faydası olur düşüncesini hep yerleştirmeye gayret ettik. Gerçekten de Kıbrıs Türk Barolar Birliği’nin tecrübesinden, Kıbrıs Türk toplumunun hukuk devleti  kültüründen çok istifade ettiğimizi düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Feyzioğlu, Kıbrıs’a bakış açılarıyla ilgili olarak ise şunları söyledi:

“Bu örnek Türkiye’den Kıbrıs’a, Kıbrıs’tan Türkiye’ye bakış açısına da belki uygulanabilir. Kıbrıs’a biz vatan dedik. Yavruvatan demeyi yanlış gördük. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türkiye’nin stratejik ortağı olursa bu adada çözüme de çok daha olumlu yansır kanaatinde olduğumuzu ısrarla dile getirdik.”

Görüşmeleri heyecanla izlediklerini, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın açıklamalarını altını çizerek okuduğunu anlatan Feyzioğlu, dengeli bir yaklaşım gözlediğini, zor bir süreç olduğunu, daha önce defalarca umutlanıldığı ancak bir şekilde hayata geçmediği için de Cumhurbaşkanının ihtiyatlı iyimserlik içinde olduğunu gözlemlediğini ve bunu da normal bulduğunu  kaydetti.

“REFERANDUMDA HAYIR DENMESİ DURUMUNDA NE OLACAĞINI ŞİMDİDEN KONUŞMAK LAZIM”

Feyzioğlu, anlaşmayı zorlamak, adaya kalıcı barış getirmek ve Kuzeyde yaşayan insanların refahını da kalıcı kılmak adına, anlaşma sonrasının da, ya da anlaşamama ihtimalinin sonrasının  da dikkate alınması gerektiği düşüncesini paylaşarak, geçen seferki müzakerelerde bunun eksik bırakıldığına, anlaşmaya varılamama veya referandumda hayır çıkması durumunda ne olacağının plana yazılmadığına işaret etti.

Annan Planı Referandumunda, KKTC’nin üstüne düşeni yaptığı, Kıbrıs Türkü’nün evet dediğini ancak buna rağmen hayır diyen Rum tarafının ödüllendirilen taraf olmasının adada işleri daha da zora soktuğunu anlatan Feyzioğlu, şöyle devam etti:

“Bu durumda iki tarafın  hayır demesi veya bir tarafın hayır demesi durumunda ne olacağını herhalde şimdiden konuşmak lazım. Böyle bir durumda Türkiye’nin gümrük anlamında sınırlarını belki tamamen  açması ve açık söyleyeyim, tarife dışı engel olarak belki de nitelendirilebilecek bir takım fiili zorlukların tamamen ortadan kaldırılmasını sağlaması, bu çerçevede artık kangren olmuş, kanserleşmiş Mersin gümrüğündeki sorunun da   tamamen kaldırılacağını ve adanın-KKTC’nin üstün  menfaati gözetilerek- bir yatırım cennetine dönüştürüleceğinin ve her insanın refahının güvenliğinin sağlanacağının şimdiden söylenmesi lazım ki, eğer bu çabalarınız anlaşmayla neticelenirse -ki umudumuz herkesin menfaatine bir anlaşma- toplumların buna hayır demeleri durumunda ne olacağını da görmesi lazım. Ben çabalarınız mücadeleniz için teşekkür ediyorum.”

AKINCI: “TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ İÇİN ÖNEMLİ SAPTAMALARINIZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Feyzioğlu’na “değerli görüşleri” için teşekkür ederek başladığı konuşmasında, kendisinin de Feyzioğlu’nun açıklamalarını, verdiği mesajları takip etmeye çalıştığını belirterek, “bunların önemli mesajlar olduğunu, Türkiye’nin geleceği için önemli saptamalarınız olduğunu  düşünüyorum” dedi.

Türkiye’nin demokratik, çoğulcu, laik bir hukuk devleti olarak gelişmesinin, yalnızca Türkiye’ye değil Kıbrıslı Türklere de katkı sağlayacağı inancında olduğunu vurgulayan Akıncı, bunun bölge için de çok önemli olduğuna işaret ederek, gerek Barolar Birliği ve tüm hukuk camiasına  gerekse de  Türkiye’ye, çok daha güzel aydınlık bir gelecek diledi.

“EŞİTLER İLİŞKİSİ KIBRIS TÜRK KİMLİĞİNİN DÜNYADA KABUL GÖRMESİ ANLAMINDA DA ÖNEMLİDİR”

TC Barolar Birliği’nin Kıbrıs Türk Barolar Birliğiyle kurduğu ilişkinin benzerini, kendisinin de 1989’da, Lefkoşa Belediye Başkanı iken Ankara Belediyesi ile kardeş şehir ilişkisi kurarak gerçekleştirdiğini anımsatan Akıncı, “bu duygunun Kıbrıs Türk halkında yaşanması çok önemlidir. Bu tespit çok önemli, aslında bu eşitler ilişkisi sadece bizlerin arasındaki iyi ilişkinin daha da iyiye gitmesini değil Kıbrıs Türk kimliğinin dünyada kabul görmesi anlamında da önemlidir. Temennim sizlerin kurduğu bu ilişki benzeri  ilişkilerin artarak  devam etmesidir -her düzeyde her anlamda-. Ben de bu yaklaşıma tamamen katılıyorum” şeklinde konuştu.

“53 YILDIR ULUSLARARASI HUKUKUN DIŞINDA YAŞIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs konusuna da değindiği konuşmasında, her sorunun bir doyum noktası olduğuna, tam 48 yıldır müzakere yürüttüklerine, 53 yıldır da uluslararası hukukun dışında yaşanıldığına işaret ederek, 1960’da kurulan ancak 3 yıl yaşayabilen ortaklık devletinin bir tek toplumun  hakimiyetine geçtiğini ve Kıbrıs Türkünün bunun dışında kaldığını anımsattı.

Yakın geçmişte yaşanan Annan Planı referandumu sürecine de değinen Akıncı, şunları kaydetti:

“Kıbrıs’ta biz tam 48 yıldır müzakere yapıyoruz. Görüşmeler 1968 yılında Denktaş ve Klerides arasında Beyrut’ta başladı. 53 yıldır uluslararası hukuk anlamında, uluslararası hukukun dışında yaşıyoruz çünkü 1960’ta kurulan ortaklık devleti bildiğiniz gibi üç yıl yaşatılabildi. 1963’ten bu yana ortaklık devleti bir tek toplumun hâkimiyetine geçti. Kıbrıs Türkü kendini bunun dışında buldu.

Daha yakın zamana 2004 yılına geldiğimizde ise herhalde dünyada başka örneği yoktur ki bir toplum evet dediği halde bir başka toplumun hayır oyuyla çözümün dışında kaldığı gibi uluslararası hukukun ve AB’nin de dışında kalsın.”

Cumhurbaşkanı Akıncı, işin en zor kısmında olduklarını belirterek, dıştan hakemliğin olmadığını her şeyi kendilerinin yaptığını söyledi.  “İki ‘evet’ istemek en zor iştir,” diye konuşan Akıncı, Kıbrıs Türk tarafı olarak iki evet için çalıştıklarına dikkat çekti.

“ÇOĞUNLUK OYU, BİR TAHAKKÜME DÖNÜŞMEYECEK…”

Cumhurbaşkanı Akıncı, çözümün içermesi gereken üç temel prensip olduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti:

“Toplumlar birbirine tahakküm etmeyecekler ve özgür yaşayacaklar. Siyasi eşitlik olacak. Sayıca daha az olan toplum kararlara etkin katılım gösterebilecek. Her şey çoğunluğun oyu ile pişirilmeyecek; ve toplumlar güvenlik içinde yaşayacaklar.

Diğer konular da elbette önemlidir.  Ancak bunlar olmazsa olmazdır ve öteki toplum için de bunları istiyoruz. Bizim güvenliğimiz diğer taraf için bir tehdit algısı oluştursun istemiyoruz. Biz eşitlik derken, bu iki toplum için olacak diyoruz. Özgürlük derken aynı şeyi onlar için de talep ediyoruz.

Dolayısıyla bu yöne doğru giderken elbette karar halkların olacak. Temenni ederiz ki iki tarafın da evet diyebileceği bir sonuç çıksın.”

“HEDEF KALICI BİR BARIŞ… ELEKTRİK, SU VE DOĞAL GAZ DENKLEMİ…”

Kalıcı bir barışın sağlanması halinde Türk-Yunan, Türk-Avrupa ilişkilerinin gelişeceğine, ayrıca bölgenin de gelişeceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı, Doğu Akdeniz’deki enerji konusunda ise “İsrail gazı ile Kıbrıs gazının birleştirilip Türkiye üzerinden Avrupa’ya sevk edilmesini” çok ciddi bir proje olarak nitelendirdi ve İsrail’den Kıbrıs’a, Kıbrıs’tan Türkiye’ye enterkonnekte elektrik sağlanmasının çok daha ucuz, hızlı ve pratik bir yol olduğunu düşündüğünü sözlerine ekledi.

Türkiye’den gelen suyun Güney’in de ihtiyaçları için kullanılabileceğini de söyleyen Akıncı, “Dolayısıyla, elektrik, su ve doğal gaz denklemi içerisinde Doğu Akdeniz’de çok müthiş bir işbirliği alanı yaratılabilir” dedi. 
Cumhurbaşkanı Akıncı, gerginlik ve savaş nedeni olan bu unsurların bir işbirliği elemanı haline dönüştürülebileceği bakış açısında olduklarını kaydetti. Cumhurbaşkanı sözlerini şöyle sürdürdü:

“MADALYONUN İKİ YÜZÜ VAR”

“Madalyonun iki yüzü var. Bu ihtiyatlı iyimserlik noktasıdır. Çünkü daha güçlükler var. Aşabilecek miyiz?  Bunun da iki tane kelimesi var:

Makuliyet ve gerçekçilik. Rum muhataplarımızı makul ve gerçekçi olmaya davet ediyoruz sık sık. Çünkü biz o noktadayız. Onlar da bu noktaya gelirse Kıbrıs’ta bir çıkış noktası bulabileceğimize inanıyorum.”