Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türkü’nün olmadığı, onun seçilmiş liderinin bulunmadığı, Kıbrıs Türk halkın söz konusu olmadığı hiçbir durumun söz konusu olmayacağına işaret ederek “Ne Türkiye böyle bir hata yapar, ne de böyle bir durum Kıbrıs Türk halkı tarafından benimsenir. Kıbrıs müzakerelerinin temel aktörü Kıbrıslı Türklerdir. Türkiye ile elbette istişare yürütür ve yürüteceğiz, istişare başka irade başkadır. İrade Kıbrıs Türkü’nündür“ dedi.

“2’nci Kıbrıs Ekonomi Zirvesi” Girne’de yapıldı.

Creditwest Bank tarafından Kıbrıs Türk Ticaret Odası ve Kıbrıs Türk Bankalar Birliği’nin ortaklığında gerçekleştirilen  ve Kıbrıs’ta olası bir çözüm sonrası bankacılık ile reel sektörün durumunun irdelendiği zirve, Acapulco Resort Convention Spa Otel’de yer aldı.

Etkinlik, Creditwest Bank Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Altınbaş ile Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açılış konuşmasıyla başlarken, zirveye yoğun işleri nedeniyle katılamayan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Espen Barth Eide de videolu mesaj gönderdi.

Konuşmaların ardından ise panellere geçildi.

Moderatörlüğünü Servet Yıldırım’ın yaptığı ‘Kıbrıs Bankacılık Sektörünün Avrupa Birliğine Entegrasyon Süreci’ konulu ilk panele, DAÜ Bankacılık ve Finans Bölümü’nden Prof. Haice Jenkins, Aktif Bank CEO’su Serdar Sümer, Creditwest Bank Genel Müdürü, Bankalar Birliği Başkanı Süleyman Erol; Moderatörlüğünü  Mustafa Besim’in yaptığı“Çözüm Sonrası Finansal İklim: Normalleşen Ekonomik Ortama Uyum ve Beklentiler” konulu panele ise Avrupa Kalkınma Bankası Kıbrıs Başkanı Libor Krksoka, Ekonomist Costas Apostolides, Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros,  Kıbrıs Rum Ticaret ve Sanayi Odası üyesi Symeon Matsis ve ICD Program Yöneticisi Abdullah Ashy konuşmacı olarak katıldı.

Panellerden sonra gerçekleşen günün konuşmacısı bölümünde ise Türk Exim Bank Genel Müdürü Hayrettin Kaplan konuştu. Zirve, kokteylle sona erdi.

Etkinliğe, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Altınbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Vakkas Altınbaş, Creditwest Bank Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Altınbaş, Creditwest Bank Genel Müdürü, Bankalar Birliği Başkanı Süleyman Erol, Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros, Bankacılık ve Denetleme Kurulu Daire Başkanı Murat Dicle ve Türkiye ile Kıbrıs’tan ekonomi uzmanları katıldı.

1458321327.jpg

ALTINBAŞ: “GELİNEN SÜRECİ KIBRIS İÇİN FIRSATA ÇEVİRMEK ÖNEMLİ”

Creditwest Bank Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Altınbaş açılışta yaptığı konuşmada, bu güzel ülke ve insanına yatırım yapmış, beraber yaşamış ve özümsemiş olan Altınbaş ailesinin Kıbrıs Türk insanının ekonomik refahına büyük önem verdiğini kaydetti.

Son yıllarda dünya ekonomilerinde oluşan büyüme endişeleri ile risklerin arttığına dikkat çeken Altınbaş, küresel piyasalarda dalgaların sertleşmesinin yerli ve yabancı yatırımcılarda ciddi tedirginlikler yarattığını vurguladı.

Yakın gelecekteki risklerin ekonomik ve jeopolitik olarak iyi değerlendirilmesi gereğine işaret eden Altınbaş, gelinen süreci Kıbrıs için fırsata çevirmeninin büyük önem taşıdığını söyledi.

EIDE: “KAPSAMLI EKONOMİK BÜYÜME, KALICI BARIŞIN BAŞ ÖĞESİ…”

BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide konuşmasında, göreve gelmesinin ardından Kıbrıs’ta çözümün ekonomik yönlerine de girilmesine karar verildiğini ve Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum lider Nikos Anastasiadis’in kendisini, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası’yla temas yapmak için yetkilendirdiğini kaydetti.

Eide, bu iki kuruluştan eşi görülmemiş bir destek aldıklarını belirterek, sadece Kıbrıs’ta değil aynı zamanda uluslararası bir desteğe sahip olunduğunu ve bundan memnuniyet duyduğunu söyledi. Eide uluslararası kuruluşlar ve Kıbrıs’taki uzmanlar arasındaki sıkı işbirliğini görmekten de son derece memnun olduğunu açıkladı.

Aynı zamanda Avrupa Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası’ndan gelen desteğin de memnuniyet verici olduğunu kaydeden Eide, bu kuruluşların hem AB müktesebatının Adanın tümünde uygulanması hazırlıklarını yaparken aynı zamanda Euro’nun rolü konusunda çalışmalar da yaptıklarını söyledi.

Çözüm halinde “Kıbrıs’ın tümünün” komşularıyla ticaret yapabileceği gibi, herkesin AB’yle ticaret yapabileceğinden de bahseden Eide, yeni yatırım ve sanayi olanaklarına sahip olacak Adanın, daha geniş bir bölgeye hizmet verebileceği inancını dile getirdi.  Bir anlaşma halinde “yapılabileceklerin sınırsız olduğunu” savundu.

Eide, Kıbrıs’ın içindeki ekonomik potansiyelin kullanılabilmesi için, güçlü ve şeffaf kuruluşlara, şeffaf karar alma süreçlerine ve herkes tarafından anlaşılır kural ve tüzüklere ihtiyaç bulunduğunu söyledi ve kapsamlı ekonomik büyümenin, kalıcı barışın baş öğesi olduğunun tecrübeyle sabit olduğunu kaydetti.

1458321330.jpg

AKINCI: “EKONOMİ İLE SİYASET BİRBİRİNDEN AYRILAMAYAN BİR İKİLİ”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da yaptığı konuşmada, Kıbrıs’ta sorunun çözümü sonrası çok önemli bir rol oynayacak olan ekonomi konusunda düzenlenen zirvede bulunmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek, çalışmaları bu bilinçle yürütmekte olduklarını kaydetti.

Ekonomi alanındaki gelişmelerin siyasi gelişmelerle paralel gittiği, birbirini desteklediği oranda sonuç almanın mümkün olduğunu belirten Akıncı, ekonomi ile siyasetin birbirinden ayrılamayan bir ikili oluşturduğunu söyledi.

Akıncı, bu perspektiften bakıldığında kamuoyu ile düşüncelerini de paylaşmak istediğini belirterek konuyla ilgili şunları ifade etti:

“Çözümsüzlüğün bize maliyetini anlatmama gerek yoktur çünkü 50 yıldan beri süreci yaşıyoruz. Bunun sonuçlarını, uluslararası hukukun dışında olmanın sonuçlarını, global-finansal sektöre tam olarak entegre olamayışımızın sorunlarını yaşayarak gördük. Dolayısıyla çözümsüzlüğün getirdiği istikrarsızlık, belirsizlik bizim için artık çok bilinen, yaşanan bir olgudur. Yakın geçmişte Güney Kıbrıs da ekonomik sıkıntının alasını yaşadı. Belki tamamen çözümsüzlükten kaynaklanan bir sıkıntı değil onlarınki çünkü uluslararası hukukun içinde, tek başına Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sahip çıktılar, hem BM hem de 12 yıl önce AB içerisinde olmalarına rağmen yaşanan sıkıntılar çözümsüzlüğün onlara da yaramadığını gösterdi.

Çözüm ile birlikte kalkınma ve gelişmeyi sanırım ada üzerindeki her iki toplum da daha iyi kavrar duruma ulaştı. Çözüm bize önümüzü görebilmeyi, uluslararası arenada yer almayı, gelecek belirsizliğinden kurtulmayı, özellikle gelecek kuşaklar açısından son derece önemli, daha iyi bir ekonomik, finansal iklim bize beraberinde daha çok yatırımı da getirecek. Finans sektörünü yatırımın dışında değerlendirmek sanırım olanak dışıdır. Finans sektörü yatırıma kanalize edildiği zaman ülke için çok daha hayırlı ve yararlı sonuçlar doğurabilir. Bunların farkındayız. Maliyetlerin aşağı çekilmesi ancak iyi ekonomik ve finansal iklimle mümkün olabilir. İstikrar, siyasi çözüm, daha çok yatırım getirebilir ve bu sektörlerin her biri ülkemizi daha iyi, güzel bir geleceğe doğru taşıyabilir.”

“DOĞU AKDENİZ’DEKİ DOĞAL GAZ YATAKLARI…”

Çözümle birlikte gelecek 10 yılın neler getirebileceğini değerlendirirken dile getirdiği senaryodan da bahseden Akıncı, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yataklarının ya bir sürtüşme kaynağı olarak Kıbrıs Türkü’nü daha kötü noktalara taşıyacağı ya da bir işbirliği platformu oluşturacağının altını çizdi.

Senaryoda doğru ve güzel olanın; zenginliklerin Kıbrıslı Türk ve Rumlara ait olduğuna göre bu zenginliklerin sorunun çözümüyle birlikte herkesin yararına su yüzüne çıkarılması ve bunun Avrupa’ya sevkinde, yabancı uzmanların, en ucuz ve kısa yolun Türkiye üzerinden olduğunu söylediğine dikkat çekti.

İsrail’den Kıbrıs, Girit ve Yunanistan’a deniz altından elektrik götürülerek Avrupa’ya bağlanması yönünde fizibilite çalışmalar başlatıldığını da belirten Akıncı, bunun yerine Kıbrıs’ta çözüm ve Türkiye’nin de İsrail ile aksayan ilişkilerinin yakın gelecekte düzelme sinyallerinin alındığı bugünlerde, projenin Türkiye üzerinde gitmesinin maliyeti 12 kat daha ucuzlatabileceğini vurguladı.

“DOĞAL GAZ, ELEKTRİK VE SU…”

Bir diğer önemli konunun Türkiye’den gelen su konusu olduğunu belirten Akıncı, içme, kullanma ve tarımda kullanılacak bu suyun tüm ada insanlarına yeni kaynak oluşturarak hizmet etmesinin önem taşıdığını, doğal gaz, elektrik ve suyun Kıbrıs sorununa bakışı ve çözüm yolunda yeni bir anlayışlı getirebileceğini söyledi.

1458321331.jpg

“İSTİŞARE BAŞKA İRADE BAŞKADIR. İRADE KIBRIS TÜRKÜ’NÜNDÜR“

Konuşmasında, “müzakerelerde Kıbrıslı Türklerin devre dışı kaldığı” yönünde son günlerde medyada çıkan bazı haberleri eleştiren Akıncı, söz konusu haberlerin doğru olmadığını ifade ederek şunları söyledi:

“Acaba Kıbrıslı Türkler, onun seçilmiş lideri devre dışı mı kaldı? Kıbrıs müzakereleri Brüksel’e mi kaydı? Oralarda Türkiye ile Güney Kıbrıs karşılıklı muhatap haline mi geldiler? Tüm bunlar gündeme geliyor. Oysa bu konu çok nettir; Kıbrıs Türkü’nün olmadığı, onun seçilmiş liderinin bulunmadığı, Kıbrıs Türk halkın söz konusu olmadığı hiçbir durum söz konusu olmaz. Ne Türkiye açısından, ne Türkiye böyle bir hata yapar, ne de böyle bir durum Kıbrıs Türk halkı tarafından benimsenir. Böyle bir şey söz konusu olamaz... Kıbrıs müzkerelerinin temel aktörü Kıbrıslı Türklerdir. Türkiye ile elbette istişare yürütür ve yürüteceğiz, istişare başka irade başkadır. İrade Kıbrıs Türkü’nündür.“

Müzakerelerle ilgili olarak ise 4 ana başlıkta ilerlemelerin sağlandığını ifade eden Akıncı, toplam 6 başlıkta, ilerleme sağlanan 4 başlıktan 2’sinin ekonomi ile AB olduğunu kaydetti.

Kıbrıs’taki bankacılık ve finans sektörünün 2000’ li yıllarda acılı dönemler geçirdiğini de anımsatan Akıncı, oradan çıkartılan dersler sonucu mevzuatlarda değişiklikler yapıldığını kaydetti.

Sistemin daha dayanıklı hale getirildiğini de ifade eden Akıncı,  uluslararası hukuk ve global ekonominin dışında birtakım yerlerde olamamanın getirdiği eksikliklerinin  süratle giderilmesi gerektiğini söyledi.

“Çözüm olacak mı? Nereye gidiyoruz?”  şeklinde sorulara maruz kaldığından da bahseden Akıncı, anlaşmanın bazı hükümlerinin olumsuz olabileceğini düşünerek şimdiden ‘hayır ateşi’ kıvılcımı yakanlar yanında, anlaşma metni ortaya çıkmadan ‘evet’ kampanyası yürüten insanlar bulunduğuna dikkat çekerek, bununla ilgili şunları söyledi:

“2016 yılını bir çözüm yılı yapmak için ben var gücümle çalışacağım, bunu bilmenizi istiyorum. Ben halkın yüzde 60 oyu ile göreve gelmişsem bu halkımızın çözüm iradesinin de bir göstergesidir. Cumhurbaşkanı seçilirken bir tek boyutla seçilmez, mutlaka başka faktörler de var. Ama ben bu konuyu en önemli boyut olarak toplumumun önüne koydum ve sonuçta böyle bir tercihte bulunurken benim çözüm iradesi ile hareket edeceğimi bilerek oy verdi. Bu çözüm de, nasıl olursa olsun bir çözüm değil, Kıbrıs Türkü’nün özgürlüğünü, eşitliğini ve güvenliğini içerecek bir çözüm olması gerektiğini de bize belli ederek seçimini yaptı. Yani ben halka sunduğum programda; özgürlüğümüzün, eşitliğimizin, güvenliğimizin kesinlikle göz ardı edilmeyeceği bir modelin, 2 kesimli, 2 toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir federal çözümün sözünü vererek seçildim.”

Akıncı konuşmasının sonunda, Kıbrıs’ın bir çözüme ihtiyacı olduğunu ifade ederek, bu konuda bankacılık ve finans sektörünün katkılarının önemli olduğunu kaydetti.