Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs açıklarındaki ve bölgedeki yeraltı kaynaklarının, ekonomik akla uygun formüllerle değerlendirilmesi sayesinde bütün tarafların aynı anda kazançlı çıkacakları bir denklem kurulmasının mümkün olabileceğini vurguladı.

Bunun hem bölgesel barışa ulaşmayı kolaylaştıracağını,  hem de barışı sürekli kılacağını, karşılıklı ekonomik bağımlılığı gündeme getireceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bugün Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için bu kadar yoğun bir çaba harcıyorsak bunu sadece kendimiz için yapmıyoruz. Kıbrıs’ta artık taşlaşmış olduğu düşünülen bir sorunu ortadan kaldırabilirsek, bunun bölgemize de iyi geleceğini biliyoruz” dedi.

Akıncı, Kıbrıs sorununa bulunacak çözümün savaşların ve iç çatışmaların etkisiyle sosyal yıkım yaşayan Orta Doğu ülkelerine ve bu bölgeye dair fikri ve çabası olan herkese iyi bir örnek teşkil edebileceğini vurgulayarak, “Ayrıca bölgesel işbirliğini temin edecek ortak projeler ve projeksiyonlar için de güçlü bir kesişme noktası olabileceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı 19. Avrasya Ekonomi Zirvesi  Başkanlar Toplantısı’nda zirveye katılan devlet başkanları ve hükümet yetkililerine hitaben bir konuşma yaparak, mülteci sorunu, doğal kaynaklar, küreselleşme ve  küresel terör konularına değindi.

"DOĞAL KAYNAKLARIN GERİLİME YOL AÇMASINI ARZU ETMİYORUZ”

Akıncı, konuşmasında Orta Doğu’daki enerji kaynaklarının  bugüne kadar genellikle bölgesel bir gerilim ve çatışma nedeni olageldiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Bizler,  şimdi yeni ve farklı bir örneği sunabilme arayışındayız. Adayı çevreleyen denizlerdeki doğal kaynakların toplumsal ve bölgesel gerilime yol açmasını arzu etmiyoruz. Tam tersine bu kaynakların, barışın ve işbirliğinin katalizörü olabileceğini öngörüyoruz.

Kıbrıs açıklarındaki ve bölgedeki yeraltı kaynaklarının, ekonomik akla uygun formüllerle değerlendirilmesi sayesinde bütün tarafların aynı anda kazançlı çıkacakları bir denklem kurulması mümkün olabilir. Bu, hem bölgesel barışa ulaşmayı kolaylaştırır, hem de barışı sürekli kılacak karşılıklı ekonomik bağımlılığı gündeme getirir.

Kıbrıs, Mısır, İsrail, Lübnan, gelecekte barışa ulaşmış Suriye, Türkiye, Yunanistan ve diğer bölge ülkelerini kapsayan; ayrıca Avrupa Birliği ile ilişkilendirilmiş ortak bir enerji politikası geniş bir coğrafyaya yepyeni ufuklar kazandırabilir”.

“TARİHSEL YÜZLEŞME”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, dünyada son dönemlerde yaşanan gelişmelerin, tüm insanlığı büyük ve tarihsel bir yüzleşmeye çağırdığını kaydederek, bu yüzleşmeye ilham olsun diye  Bertolt Brecht’in  “Kurtulmak yok tek başına; ya hep beraber ya hiçbirimiz” sözünü hatırlattı.

“Bu dünyada sadece kendi ülkelerimizi zengin, mutlu ve huzurlu kılabilir miyiz? Dünyanın geriye kalanının payına kan, gözyaşı ve yoksulluk düşerken biz tek başımıza refah ve dirlik içinde yaşayabilir miyiz?” diye soran Akıncı, bir yanda müreffeh ülkeler ve varsıl coğrafyalar varken diğer yanda çatışma ve yoksulluğun yarattığı ağır koşullarla boğuşan ülkelerin yer aldığına dikkat çekti.

Tek yerkürede  en az iki dünya kurulmuş durumda olduğunu ifade eden Akıncı, yerkürenin huzurunu kaçıran şeyin de bu olduğunu belirtti.

“10 BİNE YAKIN SIĞINMACI BOĞULDU, 10 BİN KAYIP MÜLTECİ ÇOCUK VAR”

İnsanların yaşadığı dramı rakamların soğukluğuyla açıklamanın  imkansız olduğunu vurgulayan Akıncı, son iki yılda sadece resmi verilere göre 10 bine yakın insanın Avrupa’ya ulaşmak isterken denizlerde boğulup can verdiğini, yine 10 bin kayıp mülteci çocuk bulunduğunu hatırlattı.

Dünyada halen 60 milyon civarında insanın  mülteci durumunda olduğuna değinen Akıncı, bunca insanın doğup büyüdüğü ve bağlandığı toprakları terk etmek zorunda kalmasını, belirli coğrafyaların yaşadığı krizlerin ötesinde, küresel bir sorunun yansıması olarak algılamak gerektiğini anlattı.

Akıncı, “Benim ülkem, yoğun mülteci akınına uğrayan yerler arasında değil. Ama kanayan ve kaynayan bölgenin yanı başında bulunuyor. Bu bakımdan ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanların acılarını çok daha yakından hissediyoruz” dedi.

Akıncı, Kıbrıs Türkü’nün de geçmişte çatışmaların yıkıcı etkisini yaşadığını, insanların sevdiklerini kaybettiğini, ölüm korkusuyla kendi sokaklarında dolaşamadığını, evlerini terk etmek zorunda kaldığını anlattı.

KÜRESEL TERÖR

Akıncı, son yıllarda barış ortamının dünyanın belirli bir bölgesinde yok olmasının dahi aslında dünyanın geneli için bir tehdit unsuru haline dönüştüğünü  belirterek, küresel terör indeksine göre dünya genelinde terör nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının son 15 yılda yüzde 80 oranında artış gösterdiğini, her yıl yaklaşık 30 bin kişinin terörün kurbanı olduğunu belirtti.

Akıncı, terörden en çok etkilenen 11 ülkeden 10’unun mülteci oranının en yüksek olduğu ve yerinden edilmelerin en çok yaşandığı ülkeler olduğuna dikkat çekti.

Akıncı, “Uluslararası indeksler, Batı’nın hâlâ daha terör anlamında dünyanın diğer yarısı kadar şanssız olmadığını gösteriyor. Fakat Avrupa’da peş peşe gerçekleşen terör saldırıları, bu durumun daha fazla devam etmeyeceği endişesini haklı çıkarmaya yetiyor” dedi.

“BİRİNCİ DERECEDE MAĞDUR”

Akıncı, terörün yoğun biçimde mülteci sorunu yaşanan ülkelerde zemin bulmasının, ülkelerini terk etmek zorunda kalan mültecilerin potansiyel terörist oldukları biçiminde yorumlanmaması gerektiğini,  bu insanların  aslında terörün birinci derecede mağduru olduklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, “Mültecileri yaşadıkları topraklardan koparan insan yaşamının hiçe sayıldığı  tekin olmayan yaşam koşulları. Bu insanların ihtiyaç duydukları en son şey, ırkçı yaklaşımlarla itilip kakılmak ve hor görülmektir” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’NİN AÇIK KAPI POLİTİKASI TAKDİRE DEĞER”

Mültecilere kapılarını açan ülkelerin şimdiden tarihe mal olduklarını vurgulayan Akıncı, bu noktada Türkiye’ye özel değinmek gerektiğini, krizin başlangıcından beri “açık kapı politikası” uygulayan Türkiye’nin bugün milyonlarca göçmene ev sahipliği yaptığını, ülkeye sığınan Suriyeli sayısının  2,5 milyonu aştığını belirtti.

Türkiye’nin bu takdire şayan göçmen politikasının  insanlık bakımından müstesna olduğunu belirten Akıncı, Türk halkı ve  Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sergilediği dayanışmanın BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin raporlarında açık biçimde ifade edildiğini, Avrupa  Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’un da Türkiye’nin bu yöndeki politikası konusunda takdir duygularını kendisiyle  paylaştığını belirtti.

Akıncı, Türkiye’nin yanında Lübnan ve Ürdün’ün tutumlarını da not etmek gerektiğini, bu iki ülkenin  en çok mülteci ağırlayan ülkeler arasında dikkat çektiğini kaydetti.

Akıncı, “Avrupa Birliği’nin göçmen krizini hafifletmek amacıyla Türkiye ile vardığı uzlaşının, mültecilerin daha iyi koşullara kavuşturulmasını ve hiç olmazsa küçük cansız bedenlerin sahillere vurduğu acı veren manzaraların tekrarını önlemesini gönülden diliyorum” dedi.

“DÜNYANIN SANCISI HAFİFLEMEYECEK”

Dünyanın her noktasının  her bakımdan birbiriyle aynı olamayacağını ancak  nimetlerin dağılımı bakımından dünyanın şimdikinden çok daha dengeli bir yere dönüşmesi gerektiğini vurgulayan Akıncı, küresel ekonomik göstergeler bölgeler ve ülkeler arasında derin uçurumlar olduğunu göstermeye devam ettiği sürece, dünyanın sancısının hafiflemeyeceğini söyledi.

Gelir dağılımındaki çarpıklık, sağlıklı gıdaya ve suya erişme olanaklarındaki eşitsizlik, teknolojiden yararlanma oranlarındaki büyük fark ve doğal olmayan yollarla ölümlerde gözlenen bariz dengesizlik giderilemediği sürece yerkürenin huzurlu bir yere dönüşmesinin mümkün olmadığını söyleyen Akıncı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“KÜRESEL YAKLAŞIMLARA İHTİYAÇ VAR”

“Küreselleşme dinamiklerini gündeme getirme nedenim de bundan kaynaklanıyor. Uluslararası bütünleşme olarak algılanabilecek olan küreselleşmenin aynı ideolojiyi, aynı kültürü ve aynı yaşam stilini dayatan ama olanaklardan dengeli biçimde yararlanılması ilkesini gözetmeyen tek yanlı bir süreç olarak yaşanması doğru değildir”.

Global ağların bu kadar iç içe geçtiği bir dönemde kimsenin kendi halinde kalma ve tek başına yaşama seçeneği kalmadığını, dünyanın  eskisinden çok daha etkileşimli bir yer olduğunu söyleyen Akıncı, çağın hakkını vererek, meselelere global ölçekte bakmak gerektiğini; parçalı çözümler yerine küresel yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Barış, demokrasi, insan hakları ve refahın bütün insanlığın hakkı olduğunu vurgulayan Akıncı, konuşmasını “Kurtulmak yok tek başına; ya hep beraber ya da hiçbirimiz” sözüyle tamamladı.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın konuştuğu oturumda ayrıca Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, Bosna Hersek Federasyonu Başkanı Marinko Cavara, Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Mladen Ivanic, Arnavutluk  eski Cumhurbaşkanı Bamir Topi, Estonya eski Cumhurbaşkanı Arnold Ruutel, Hırvatistan eski Cumhurbaşkanı Ivo Josipovic, Moğolistan eski Cumhurbaşkanı Natsagiin Bagabandi, Moldova eski Cumhurbaşkanı Petru Lucinschi, Hırvatistan eski Cumhurbaşkanı Stjepan Mesic ve Romanya eski Devlet Başkanı Emil Constantinescu da konuştu.

1460039227.jpg

JOKEY’E KUPA VERDİ

Öte yandan  Cumhurbaşkanı Akıncı, dün akşam  19. Avrasya Ekonomi Zirvesi onuruna Veliefendi Hipodromu’nda düzenlenen at yarışında birincilik kupasını kazanan jokeye kupasını Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Malden Ivanic ile birlikte verdi.

Cumhurbaşkanı Akıncı bugün 20.00 sıralarında KKTC’ye dönecek.