Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, müzakere masasında kişisel bir meseleyi yürütmediğini, masada toplumsal bir meseleyi yürüttüğünü belirtti.

Cumhurbaşkanı Akıncı,  “Benim yürüttüğüm müzakere sürecinin temeli, Rahmetli Denktaş’ın 77-79’ta Makaraios ve Kiprianu ile yaptığı doruk anlaşmaları ve sonrasında benden önceki liderlerin oluşturdukları çerçevedir. 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun imzaladığı ve sağdan sola tüm partilerin onayladığı 11 Şubat belgesidir” dedi.

Taşkent Şehitleri, Taşkent Şehitliği’nde bugün düzenlenen törenle anıldı.  Ayrıca Kayıp Şahıslar Komitesi’nin yaptığı çalışmalarda bulunup kimlik tespiti yapılan 33 şehidin naaşı askeri törenle şehitliğe defnedildi.

Törende yaptığı konuşmada, böylesi bir günde kelimelerin ağızlardan zor çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı “Duygular anlatılırken, insan güçlük çeker. Ben de bu duygular içerisindeyim bugün. Tam 42 yıl önce Taşkent, Terazi ve Tatlısu’dan alınan 82 kardeşimiz Limasol’daki esir kampına götürülecek diye yola çıkılmış ancak vahşi bir katliama tabi tutulmuşlardır” dedi.

“YASLI AİLELER HEP BUGÜNLERİ BEKLEDİ”

82 kişinin içerisinden hayatta kalan bir kişi sayesinde bu büyük vahşetin ortaya çıkarıldığına dikkat çeken Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ve o gün bugündür, bu acı bu ailelerimizin içine yüreklerine düşmüştü ve hep bir gün onların naaşını bulup defnetmek, her birinin adına bir kabir yaptırabilmek onları gelip kabirleri başında anabilmek için yıllardır yaslı şehit ailelerimiz hep bugünleri bekledi. İki yıl önce yarıya yakın kardeşimizi defnettik. Bir kısmı Mağusa’ya defnedildi ama birçoğu da buraya defnedildi. Bugün de 33 kardeşimizi buraya, toprağa veriyoruz. Acılı ailelerin ve yakınların acısını bir kez daha paylaşıyorum.  Şehitlerimize tanrıdan rahmet diliyorum. Tüm Taşkentlilere, şehit ailelerine, yakınlarına ve tüm toplumumuza başsağlığı diliyorum.”

“KOMİTENİN ÇALIŞMALARINI İLK GÜNDEN BERİ DESTEKLİYORUZ”

İki kişinin hala daha bulunamadığına dikkat çeken Akıncı, onların da bulunabilmesi için bulunabilmesi için Kayıp Şahıslar Komitesi’nin tüm gücüyle çalıştığını ve çalışmalarına devam edeceğini belirtti.

“Bulunmayan 200 civarında Kıbrıslı Türk, 900 civarında da Kıbrıslı Rum var. Biz Kıbrıslı Türk olsun, Kıbrıslı Rum olsun hangi kökenden olursa olsun tüm kayıpların bulunmasını isteriz” diyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Herkesin bir kabrinin olmasını, defnedilecekleri bir yeri olmasını isteriz. Bu nedenle de KŞK’nin çalışmalarını Cumhurbaşkanlığı olarak ve KKTC devleti olarak sonuna kadar ilk günden beridir desteklemekteyiz. Askeri yetkililerimizin de gösterdiği büyük anlayış sayesinde 30 askeri bölgede kazı işlemleri yapılacak. Bunlardan 4 tanesinde bu kazı işlemleri başladı. Oradaki kayıplar, varsa, bulunmaya çalışılacak.”  

“ARŞİVLER KONUSU ÇÖZÜMLENDİ”

Arşivler konusunun ilk defa çözümlendiğini vurgu yapan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Yıllardır konuşulan askeri arşivlere ulaşma konusundaki çabalar nihayet semeresini verdi. Gerek BM, gerek Türk, gerek Yunan, gerek diğer arşivler ne bilgi varsa usulüne göre uygun bir çerçevede araştırılacak ve orada da kayıplara ilişkin bilgi varsa onlardan da yararlanılacak” dedi.

Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:

“BU KONUYA İNSANİ KONU OLARAK BAKIYORUZ”

“Biz bu konuya insani bir konu olarak bakıyoruz. Ve bu insani konunun bir an önce çözümlenmesini istiyoruz ve bu nedenledir ki ben bugün yine bu acılı günümüzde bir kez daha bu kürsüden çağrıda bulunmak istiyorum. Türk olsun, Rum olsun ya da başka milletten olsun. Her kimde kayıplara ilişkin en ufak bir bilgi varsa bunu lütfen yetkili makamlarla paylaşsınlar, KŞK ile paylaşsınlar. Çünkü çok iyi biliyorum ki kayıplar bulunmadan kayıp yakınlarının, ailelerinin acısı dinmeyecek. Bu acı biter mi? Bakın aradan 42 yıl geçti ama, bu acının dinmediğine biraz önce hep beraber şahit olduk. Bu acı bitmez ama en azından küllenmesine yardımcı olur. Belli günlerde, bir bayram arifesinde, ya da 15 Ağustos’ta gelip de kabri başında bir dua okumak, o kabre bir çiçek koymak, o acıyı tümüyle ortadan kaldıramasa bile o acıyı bir nebze bile olsun hafifletir. Bundan dolayıdır ki biraz önce de bu kürsüde ilgili arkadaşımın yaptığı teşekkürü ben de yinelemek istiyorum. KŞK gerçekten iyi işler yapıyor. Ona bu bilgileri veren, bu konuda çaba harcayan gazeteci olsun, diğer alanlardan olsun, arkadaşlar var. Çok uzun yıllardan beridir bu konuya emek veriyorlar. Çok insani bir görevi yerine getiriyorlar. Dolayısıyla onlara da bu vesileyle teşekkür etmek isterim.”

“HUZURLU BİR ORTAM YARATMAK OMUZLARIMIZDAKİ YÜKTÜR”

Bu vahşetin savaşların sonucu olduğunu ve savaşlarda en büyük acıları yaşayanlar da askerler olmadığına işaret eden Akıncı, “Askerler cephededir ve silahlıdır. Vatan uğruna, mücadele uğruna  elbette onlar da şehit düşmektedir. Ama en büyük acıyı hangi savaşa bakarsanız bakınız siviller, kadınlar ve çocuklar yaşar. Bu örnekte de sivil insanlarımız evlerinden toplandı ve katledildi. Bunun gibi daha nice örneklerimiz var. Kadın, çocuk, bebek, Muratağa, Atlılar, Sandallar. Onları da bu vesileyle rahmetle anıyorum.  Savaşların ülkemizde artık bir daha yaşanmaması bizim en büyük görevimizdir. Barışın gerçekçi koşullarını bu adada, bu topraklarda yaratmak ve gelecek kuşakların bir daha bu manzaralarla karşılaşmaması için barış ve huzur ortamının gerekli koşullarını yaratmak bizim omuzlarımızdaki en büyük sorumluluktur” dedi.

unnamed-(1)-044.jpg

“MASA BENİM DEĞİL, TOPLUMUN MASASI”

Kişisel bir meseleyi yürütmediğinin altını çizen akıncı, müzakere masasında toplumsal bir meseleyi yürütmeye çalıştığını söyledi.

Akıncı konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Sadece toplumsal da değil Türkiye ile dayanışma içinde, istişare içinde önemli Kıbrıs sorununu bu kadar yıldan sonra iki tarafın da kabul edebileceği şartlarda ve bir daha bu topraklarda kan ve göz yaşının olmayacağı, barışın huzurun daha iyi bir geleceğin paylaşılacağı yeni bir dönemi yaratabilmek için uğraş veriyorum.”

“TÜM PARTİLERİN ONAYLADIĞI ÇERÇEVEDE MÜZAKERE EDİYORUM”

Müzakerelerin çerçevesini kişisel olarak kendisinin çizmediğini söyleyen Akıncı, “Bu müzakerenin çerçevesi de 11 Şubat 2014’te ve ondan önce 77’de, 79’da rahmetli Denktaş’ın, Makarios ve Kiprianu ile, daha sonraki aşamalarda diğer liderlerimizin ve en sonunda 11 Şubat 2014’te Sayın Eroğlu’nun ve bu ülkedeki sağdan sola tüm siyasi partilerimizin onayladığı 11 Şubat 2014 tarihli çerçeve içerisinde bu müzakerelerimi yürütmekteyim” diye konuştu.

Akıncı  şöyle devam etti:

“Dolayısıyla müzakere süreci kişisel bireysel değil, toplumsaldır. Ve şu da unutulmasın: 11 Şubat 2014 çerçevesinin çizilmesinde de o günün dışişleri daha sonra da başbakanı olan Sayın Davutoğlu’nun da büyük emek ve katkısı vardır. Bu çerçevede bu  müzakereleri yürütürken hedefimiz iyi niyetle samimiyetle Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını sonuna kadar koruyarak, haklarını kimseye yedirmeyerek ama başkasının hakkını da görerek adil bir çözüme ulaşmaktır. Çözüm istiyorsak, adil olacağız. Karşı taraf da adalet içinde davranmayı öğrenecek. Hep bana zihniyeti ile bir yere gidilemediği çok açık ve nettir.”

unnamed-(3)-015.jpg

“RUM TARAFI HENÜZ MAKUL BİR NOKTAYA GELMEDİ”

Önümüzdeki 4 ayın Kıbrıs müzakereleri açısından oldukça önemli ve kritik olduğunu belirten  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Bu 4 ay içerisinde atacağımız adımlar önemlidir. Henüz Rum tarafı makul ve gerçekçi bir noktaya gelmedi. Temennimiz, aklın yolunda makul ve gerçekçi bir noktaya gelinsin. Hem Kıbrıs’ta, hem bölgede, hem Türkiye’de Yunanistan arasında artık çok daha işbirliği olanaklarının yaratılacağı yeni bir döneme elbirliğiyle ulaşalım.  Geçmişte yaşadığımız acıları artık geçmişte bırakmayı öğrenebilelim” diye konuştu.

Akıncı konuşmasına şöyle devam etti:

TÜRKİYE’NİN BİR ÇÖZÜMÜ GÜVENCE ALTINA ALMASI…

“Böylesi bir günde bunları paylaşmak istedim. Çünkü değerli kardeşlerim, savaşların, düşmanlıkların, kinin ve nefretin hiçbir topluma hiçbir yararı yoktur. Savaş, düşmanlık, kin ve nefret yüreklerde bir yüktür. İster bireysel yürek olsun, ister toplumsal hafıza olsun. Orada bunları elbette unutmayacağız. Bugünlerde bunları unutmayacağız ki gelecekte bir daha yaşanmasın. Ama bunlardan çıkaracağımız derslerle güvenli bir gelecek kuracağız. Önce kendimize güveneceğiz Kıbrıs Türk halkı olarak, çünkü biz direnmeseydik biz bu topraklarda mücadele etmeseydik, bugünlere ulaşmamız mümkün olmazdı. Önce kendimize güveneceğiz, ondan sonra da Türkiye’ye güveneceğiz. Çünkü kendimizin dışında güvenebileceğimiz başka bir yer de yoktur. Onun içindir ki ısrarla ve inatla Türkiye’nin gelecekteki bir çözümü mutlaka güvence altına almasının önemini bıkmadan usanmadan dile getirmekteyiz.”

42 yıl önce yine böyle bir günde o vahşetin kurbanları olarak şehit olanları rahmetle andığını dile getiren Akıncı,  “Kardeşlerimizi bir kez daha rahmetle anıyorum. Onların acılı yakınlarına bir kez daha başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Ve hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum” dedi.

unnamed-088.jpg