Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda; "artık son virajlardayız, ya bu işi federal bir çerçevede önümüzdeki 4 ayın içinde 2017'ye girerken halledeceğiz ya da bu olamıyorsa başaramıyorsak artık bizden sonraki kuşaklar farklı yollar deneyecekler" dedi.

Akıncı, gelinen aşamada artık tüm ilgili tarafların Kıbrıs sorununun çözümü için kendi çabalarını ortaya koyması gerektiğini belirterek, Türkiye'nin bu noktada 5'li zirveye gitmeye hazır olduğunu deklare ettiğini ve sürece katkısını esirgemediğini, bu çerçevede temennisinin; Yunanistan Başbakanı Çipras'ın da Kıbrıs sorununa daha çok zaman ayırması ve çabalara katkı koyması olduğunu belirtti.

Akıncı, garantiler konusunda da; "Sayıca daha zayıf ve Türkiye'nin garantisini, güvencesini talep eden bir Kıbrıs Türk toplumu vardır. Dolayısıyla bu açıdan da olaya bakıp, sadece kendi pencerelerinden olaya yaklaşmamaları gerekir gerçekçilik bunu gerektirir. Bu yüzden 'asla ve kata bir tek asker bile kalmayacak, garantiler de top yekün ortadan kaldırılacak' yaklaşımlarının sürece yardımcı olmayacağının çok iyi anlaşılır olması lazımdır" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, İstanbul dönüşünde düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıslı Türklerin önerilerinin BM'nin de saptaması çerçevesinde gerçek anlamda federal bir yapılanmaya uygun öneriler olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

"Eğer dolayısıyla önümüzdeki süreci iyi değerlendirir ve özellikle Rum tarafı da imkansızı isteme yanlışına düşmezse makul bir çerçeveyi oluşturmak mümkün olacaktır.

Bu anlayış içerisinde önümüzdeki 6 toplantının hayati öneme sahip olduğunu değerlendiriyorum. Temenni ederim ki bu 6 toplantı sonucunda 14,Eylül'de ortak bir açıklama yapabilecek bir noktaya gelelim ve bu ortak açıklamada New York'ta gerek 3'lü, gerekse 5'li toplantıların yapılabileceğinin ışığını Kıbrıs Türk ve Rum halklarına yakabilelim."

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, "Rum tarafının imkansızı talep etmemesi" söyleminin ne manaya gelmesinin sorulması üzerine, adada Kıbrıs Türk ve Rum halklarının siyasi eşitlik, özgürlük ve güvenlik içerisinde yaşamalarının gerekli olduğunu ve bunun için "kestirmeci, toptancı yaklaşımlarla 'asla' diye başlayan yaklaşımlarla bir yere varılamayacağını" ifade etti.

Akıncı, "kabul edebileceklerimiz vardır kabul edemeyeceklerimiz vardır" diyerek, bütün bunların çok iyi değerlendirilmesi ve sonuçta çalışmaların iki toplumun da onaylayacağı bir referanduma götürüleceği bilincinde olunmasının önemine dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Akıncı, süreçte berraklık olması gerektiğini, muallaklık olmaması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bazı konular halen muallaktır, bunlar berraklaştırılabilir, berraklaştırılması gerekirken ısrarla onları muallak bırakmak kesinlikle çözüm sürecine yardımcı olmaz. Muallaklık içinde kalan bir çözüm mutlaka ve mutlaka beraberinde soru işaretlerini de getirir. Soru işaretleri halkın onaylamasını olanaklı kılmaz.

Her iki toplum da bu adada güvenlik içinde yaşamak ister. Garantörlük konusunda nihai hedefte 5'li toplantıda son şekli verilecektir garantilerin. Ancak şu kadarı rahatlıkla söylenebilir;  3 garantör ülke var, bunlardan biri İngiltere, 2 üssü var Kıbrıs'ta, garantilerle ilgisini kesmek isteyebilir ancak üslerle ilgisini kesmek istememektedir, üssü olan bir ülke garanti anlaşmasının parçası olmuş olmamış umursamaz, Yunanistan da pek ilgili görünmüyor garantilerle... Ona da baktığınızda Kıbrıs'taki büyük toplumla çok iyi ilişkisi olan bir ülkedir. Kıbrıs'taki daha büyük olan Rum toplumu Kıbrıs Cumhuriyetini 1963'ten bu yana tek başına sahiplenmiş olan ve diğer ortağını dışlamış olandır.

Tüm bu manzaraya baktığınız zaman sayıca daha zayıf ve Türkiye'nin garantisini güvencesini talep eden bir tek Kıbrıs Türk toplumu vardır.

Dolayısıyla bu açıdan da olaya bakıp, sadece kendi pencerelerinden olaya yaklaşmamaları gerekir gerçekçilik bunu gerektirir.

Bu yüzden 'asla ve kat'a bir tek asker bile kalmayacak, garantiler de top yekün ortadan kaldırılacak' yaklaşımlarının sürece yardımcı olmayacağının çok iyi anlaşılır olması lazımdır."

Akıncı, gelinen aşamada mümkün olduğunca gerçekçi olanı talep eden ve bir tarafın güvencesini sağlarken diğer tarafı da tehdit eder bir şekilde bir anlayışın doğmamasının önemine vurgu yaptı.

"Kıbrıs'ta çözümle birlikte ortaya yeni bir durum çıkıyor ve Kıbrıs 1960'taki konumda olmayacak, bir tarafın güvenliği diğer taraf açısından tehdit olarak algılanmayacak biçimde yeni anlayışlar da konuşulabilir tartışılabilir. Yeter ki toptancı kestirmeci yaklaşımlarla 'asla bu olamaz' deyip işi kestirmeden halletmeye yeltenilmesin" diyen Akıncı, bütün bunları söyleme ihtiyacı duyduğunu çünkü önlerindeki 6 toplantının 2 hafta gibi çok kısa bir zaman diliminde olacağını kaydetti.

Akıncı, 29 Ağustos - 14 Eylül arasında yapılacak 6 toplantıda başlıkların ele alınacağını ifade ederek, "4 başlığı tamamlamak hedeftir. Mümkün olan en asgari ayrılık noktası bırakmak hedeftir. Mümkünse hepsini halledelim değilse en aza indirelim" diye konuştu.

Diğer iki başlıklar güvenlik ve garantiler meselesinde zaten fikir egzersizinin başladığını ancak nihai sonuçlanacak yerin tüm garantörler ve iki toplumun hazır olacağı bir ortam olduğunu belirten Akıncı, bunun ancak orada kesinlikle bağlanabileceğini vurguladı.

Toprak konusunda kriterler bazında fikir alışverişinde bulunulabileceğini, iki tarafın da ortak anlayışıyla harita, yüzdelik yer ismi gibi konuların en son aşamada garanti ve güvenlik konularını konuşmadan bir önceki hamle olacağını ifade eden Akıncı, "bunun şimdiki formatta yapılmasının doğru olmayacağını" kaydetti, "çünkü biz gidip bu konuları görüşüp ertesi gün bunları Rum basınında manşetlerde görmek istemeyiz" dedi.

Akıncı, abartılı ve spekülatif bir şekilde bunların bu şekilde yansımasını da her iki taraf için de doğru bulmadıklarını kaydetti.

Önemli işler başarılmış olmasına rağmen yapacakları daha işler olduğunu söyleyen Akıncı, bazı eksikler kaldığını ve bu eksikleri tamamlayarak New York önünü açmak istediklerini vurguladı.

Akıncı, bir başka soru üzerine Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yarın Yunanistan ve sonra KKTC'ye geleceğini belirterek, "Artık son virajlardayız, ya bu işi federal bir çerçevede önümüzdeki 4 ayın içinde 2017'ye girerken halledeceğiz ya da bu olamıyorsa başaramıyorsak artık bizden sonraki kuşaklar farklı yollar deneyecekler" dedi.

Akıncı, gelinen aşamada artık tüm ilgili tarafların kendi çabalarını ortaya koyması gerektiğini belirterek, Türkiye'nin bu noktada, üstelik 5'li zirveye gitmeye hazır olduğunu deklare ettiğini ve sürece katkısını esirgemediğini kaydetti.

Türkiye ile KKTC arasındaki istişarelerin yoğunlaşacağını ifade eden Akıncı, Rum lider Anastasiadis'in de yakında Yunanistan'a gideceğini, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile görüşeceğini söyledi ve temennisinin; Çipras'ın Kıbrıs sorununa daha çok zaman ayırması ve çabalara katkı koyması olduğunu belirtti.