Rum Yönetimi Başkanı Nıkos Anastasiadis, Türk gazetecilere yönelik basın toplantısı düzenledi.

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, özlü Kıbrıs müzakerelerinin başlaması geçtiğimiz yıl kararlaştırılan 9 Ekim tarihinden bir hafta önce Türkiye’nin Navtex yayımlaması nedeniyle müzakerelere katılı askıya aldığını tekrar etti.

Maksadının çıkmazı aşmak ve karşılıklı saygı temelinde diyaloğa yeniden başlamak olduğunu söyleyen Anastasiadis, tek planının, Kıbrıs sorununa “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federasyona dönüşeceği bir çözüm bulunması” olduğunu söyledi 

Anastasiadis, “Doğal zenginlik devlete aittir” ifadesini de kullandı.

Rum Yönetimi Başkanı, Türk ve Kıbrıslı Türk basın mensupları için bu akşam Rum Başkanlık Köşkü’nde basın toplantısı düzenleyerek Kıbrıs sorunuyla ilgili görüşlerini aktardı.

Rum yönetimi başkanlığına seçildiğinde ekonomik kriz içerisinde olan Güney Kıbrıs’ın iflas tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu hatırlatan Anastasiadis, 4 Temmuz 2013’te Andreas Mavroyannis’i Rum tarafının müzakerecisi, Kıbrıs Türk tarafının da aynı adımı atarak Kudret Özersay’ı müzakereci atamasıyla başlayan ve Türkiye’nin Navtex yayımladığı 3 Ekim 2014’e kadarki süreci kısaca özetledi.

Anastasiadis, iki taraf arasında 11 Şubat 2014’te varılan Ortak Açıklama’yı, her iki toplumun da endişelerini dikkate alan, çözüm zeminini, istenilen çözümde dikkate alınması gereken uluslararası ve Avrupa temel ilke ve değerlerini net şekilde belirleyen bir anlaşma olarak niteledi.

Nikos Anastasiadis, Ortak Açıklama için yapılan müzakereler sırasında, Kıbrıs Türk tarafının hidrokarbon konusunu gündeme getirmediğini, bu konuya ne sözlü ne yazılı önerilerinde yer verdiğini söyledi. Anastasiadis “Kıbrıslı Türk lider Navtex’in yayımlanmasının ardından ortaya koyduğu şartları 11 Şubat Ortak Açıklaması sonrasında yaptığı sözlü ve yazılı önerilerde gündeme getirmedi. Çünkü Türkiye de Kıbrıs Türk liderliği de Talat-Hristofyas anlaşması ve Eroğlu-Hristofyas görüş birliklerinde, Kıbrıslı Türklerin haklarının çözümden sonra tamamen tesis edilmiş olduğunu biliyordu” dedi.

Anastasiadis, “Diyaloğun karşılıklı saygı, savaş gemileri ve tehditlerden uzak başlaması yönündeki çabamda uzlaşılanları kabul ettiğim açıklamamı ve Eroğlu-Hristofyas görüş birliğinde var olan açıkta kalmış konuların görüşülmesi ve anlaşmaya varılması önerimi neden görmezden geliyorlar? Kıbrıslı Rumların, iki devleti gündeme getirecek B planından duyduğu endişeleri neden görmezden geliyorlar?” diye sordu

“TEK PLAN, KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN FEDERASYONA DÖNÜŞMESİ”

“En üst vizyonum ve yükümlülüğüm Kıbrıslıları, özellikle de yeni nesli bölünmüş bir vatanda yaşamak zorunluluğundan kurtarmaktır” diyen Anastasiadis, şöyle devam etti:

“Bana göre bunun için tek plan vardır: Kıbrıs sorununun çözümü ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe sahip, tek egemenliği, tek uluslararası meşru temsiliyeti ve tek vatandaşlığı olan bir federasyona dönüşmesi. Avrupa müktesebatına uygun, kazananı ve kaybedeni olmayacak, her iki tarafın da endişe ve hassasiyetlerini dikkate alacak bir çözüm.”

Nikos Anastasiadis, “Kıbrıs ortak evimiz ve ortak geleceğimizdir. Bu nedenle Kıbrıs Türk ve Türk liderliklerini bu vizyonu paylaşmaya ve Kıbrıs’ı gerçekten hak ettiği hale, çağdaş bir Avrupa devletine dönüştürmeye çağırıyorum” dedi.

“DOĞAL ZENGİNLİK DEVLETE AİTTİR”

“Maksadının, çıkmazı aşmak ve diyaloğa yeniden başlamak olduğunu” da söyleyen Anstasiadis şöyle devam etti:

“Doğal zenginlik devlete aittir. Çözümden sonra iki bölgeli iki toplumlu devlete ait olacak. Milli zenginliği yönetme yetkisi, Kıbrıslı Türklerin de katılacağı ve söz sahibi olacağı merkezi hükümette olacak. Talat-Hristofyas anlaşması ve Eroğlu-Hristofyas görüş birliğinde açıkta kalmış konuların, yani bazı detayların, Kıbrıslı Türklerin de toprak düzenlemeleriyle ilgili haritaları sunacakları zaman görüşmek niyetindeyim. Yani Kıbrıs Türk liderliğinin çoğu kez tehdit ettiği gibi iki devlet değil tek devlet çözümü belirginleştiğinde… Önerim şudur ki, karşılıklı saygı, savaş gemileri veya tehditlerden uzak diyaloğa başlayalım ki Kıbrıs sorununda kısa zamanda -gerek bizim gerek Kıbrıslı Türklerin endişelerine cevap verecek- çözüme ulaşalım.”

Referandumda Annan planına evet dediği için hiç pişman olmadığını ancak Rum halkının ezici çoğunluğunun planı reddettiğinin de görmezden gelinemeyeceğini anlatan Anastasiadis, “Bir diyalog ile iki toplumun haklarına ve yükümlülüklerine karşılıklı saygı gösterilerek barışı, hakları, siyasi eşitliği güvence altına alacak çağdaş bir devlet kurmamıza olanak tanıyacak bir çözümde uzlaşabiliriz” dedi.

Anastasiadis şöyle devam etti:

“Ortak Açıklama’da da açıkça belirtiliyor ki çözümü dayandıracağımız zemin, Kıbrıslı Türklerin de Avrupa’dan izlendiğimizi ve hiçbir vatandaşın öteki karşısında daha aşağıda olmadığını bilmeleri için Avrupa normlarını göz ardı etmeyecek. Kıbrıs sorununa en kısa zamanda karşılıklı anlayışa dayalı bir çözüm bulma kararlılığındaki tutumum budur.”

“SORUMLULUK BANA AİT DEĞİL...”

Türkiye’nin birinci ve ikinci Navtex’leri arasındaki bir haftalık dönemde, daha önce aldığı müzakereler askıya alma kararını bırakıp masaya dönme olanağı olup olmadığı sorulan Anastasiadis, “Mesele Navtex süresinin bitip bitmemesi değildi, Barbaros oradaydı ve her an araştırmalarına yeniden başlayabilirdi. Aradaki bir haftalık sürede BM Genel Sekreteri’nin Özel Danışmanı ile istişare ettikten sonra yaptığım net açıklamalarda, Eroğlu – Hristofyas görüş birliğinde ve açıkta kalmış olabilecek detayları tek devlete doğru gittiğimiz belirginleştiğinde görüşmek niyetinde olduğumu söyledim. Açıklamama rağmen Navtex yayımlandı. Sorumluluk bana ait değil” dedi.

Afrodit’te bulunan doğalgazın elektrik üretiminde kullanımı ve üretilecek elektriğin Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine ihraç edilmesi olasılığıyla ilgili düşünceleri sorulan Anastasiadis, ENI tarafından yapılan araştırmalarda o ölçüde doğalgaz bulunması halinde doğalgaz sıvılaştırma terminali inşa etme planlarını hayata geçireceklerini ve Kıbrıs sorunu çözülürse doğalgazın Türkiye’ye nakledilmesi veya ülkenin çıkarına olacak diğer girişimlere birlikte karar vermede hiçbir sorunları olmayacağını söyledi. 

“BU ŞARTLAR ALTINDA DİYALOĞA OTURMAM HALİNDE MÜDAHALE HAKKINI TANIMIŞ OLURUM”

Müzakerelere geri dönme şartları sorulduğunda, birinci önceliğinin Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu söyleyen Anastasiadis, “Hangi siyasi lider savaş gemilerinin tehdidi altında ve hakları tanınmadan müzakereye oturur ki?” dedi ve bu şartlar altında diyaloğa oturması halinde müdahale hakkını tanımış olacağını söyledi. Anastasiadis, karşılıklı saygı çerçevesinde çözüm yönünde çalışma kararlılığında olduğunu yineledi.

Rum lider, Kıbrıs Türk tarafının 2011’de sunduğu hidrokarbonlarla ilgili ortak komite kurulması önerisi hatırlatıldığında, böyle bir şeyin bilgisinde olmadığını, Kıbrıs Türk tarafının ne sözlü ne de yazılı önerilerinde böyle bir şey bulunmadığını savundu.

“BU DURUM SÜRERSE  TEDBİR ALMAK ZORUNDA KALACAĞIZ”

Türkiye’nin Navtex’ine karşı kararlaştırılan 10 hukuki ve siyasi önlem hatırlatılarak Total’a 7 ve 8 numaralı parselde sismik araştırma yapma hakkı tanımalarının bu kapsamda mı olduğu sorulduğunda Anastasiadis, “Kıbrıs Rum tarafının tutumunun bu kadar netleştirilmesinden sonra Türkiye’nin tavrını gözden geçireceğini ummak istiyorum” dedi, şunları ekledi:

“5 Ocak açıklamasının tamamen anlaşılmadığını kabul ediyorum. Niyetimin Kıbrıslı Türklerin haklarını da güvenceye almak olduğunu, hiçbir şüphe kalmasın diye defalarca tekrarlarım. Şu anda Jeostratejik Araştırmalar Konseyi’nin kastettiğiniz gibi tedbir önerisi olduğunu zannetmiyorum. Ancak yasadışı durum sürerse tedbirler incelenecek ve gerekli önlemler alınacak. Buna gerek kalmayacağını ummak istiyorum.”

RUSYA ZİYARETİ...

25 Şubat’ta yapacağı Moskova ziyareti sırasında Rusya hükümetiyle bir dizi işbirliği anlaşması imzalayacağını söyleyen Anastasiadis, askeri işbirliği anlaşmalarının yıllardır var olduğunu, sadece bunların yenileneceğini ve olağanüstü hallerde Rusya hava ve deniz kuvvetlerine sağlanabilecek kolaylıklarla alakalı olduğunu anlattı.

AB’nin Ukrayna krizi nedeniyle yaptırım kararı aldığı Rusya ile  yakınlaşmasının Avrupa ile ilişkilerini etkileyip etkilemeyeceği sorulduğunda, AB üyesi bir ülke olduklarını ve Moskova ziyaretinin AB üyeliği statülerini değiştirmeyeceğini anlatan Anastasiadis, AB tarafından alınan yaptırım kararlarına, AB üyesi oldukları için kendilerinin de onay verdiğini ancak Ukrayna-Rusya krizinde diplomatik yolla ve Minsk anlaşması temelinde çözüm bulunabileceğini anlattı.

Türkiye medyasını temsilen Ada’da bulunan Türkiye uyruklu gazetecilerin, Rum halkının sıkıntılarının Türk kamuoyuna aktarılmasını sağlamak amacıyla Rum tarafına geçişlerini kolaylaştıracağını vadeden Anastasiadis, “Söz vermiyorum, kararım olduğunu söylüyorum” dedi.

Rum lider, son olarak Filistin ile İsrail arasında Filistin devletinin tanınması ve iki devlet anlaşmasına varılmasını desteklediklerini, İsrail’in Rum tarafının bu tutumundan rahatsız olacağını zannetmediğini söyledi.