Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu tamamen kolektif bir terör eylemidir. Burada DAİŞ de var, PKK da var, burada El Muhaberat da var, burada Suriye'nin kuzeyindeki PYD terör örgütü de var. Hepsi beraber ortak olarak bu eylemi planlamışlardı" dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen Hak-İş 13. Olağan Genel Kurulu'nda konuştu. "Osmanlı torunu Tayyip Erdoğan" sloganları eşliğinde kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40. kuruluş yıl dönümünde ve 13. Olağan Genel Kurulu'nda Hak-İş Konfederasyonu'na Türkiye'ye katkılarından dolayı teşekkür etti. "Türkiye'nin bugünlere ulaşmasında hiç kuşkusuz en fazla emeği olan kesim işçilerimizdir, emekçilerimizdir, çalışanlarımızdır" diyen Erdoğan, "Şehitlerimizin o aziz, o mübarek kanları nasıl bu ülkeyi inşa etmiş ve bugünlere kadar muhafaza etmişse işçilerimizin de aziz ve mübarek alın terleri Türkiye'yi işte bu seviyelere taşımıştır. Hiçbir ücret işçinin o aziz ve mübarek alın terinin karşılığı değildir. Allah sizlerden razı olsun. Hayatını kaybeden özellikle de iş kazalarında yitirdiğimiz işçi kardeşlerimizi, çalışanlarını rahmetle yad ediyor, Allah onlardan da tek tek razı olsun diyorum" ifadelerini kullandı.

"GERİDE KALAN 40 YILDA HAK-İŞ SADECE ÜCRET MÜCADELESİ VEREN DEĞİL, YENİ TÜRKİYE MÜCADELESİ VEREN BİR ÖRGÜT OLDU"

Hak-İş'i hiçbir zaman sadece bir işçi, sadece bir emekçi örgütü olarak görmediğini belirten Erdoğan, "Geride kalan 40 yılda yaptıklarına baktığımızda Hak-İş işçi emekçilerin olduğu kadar Türkiye'de demokratikleşmenin, özgürlüklerin, hakların en güçlü savunucularından biri oldu. Hak-İş 70'li yılların o zor dönemlerinde, 1980 darbesi ve sonrasında, 90'lı yılların o zor zamanlarında sadece emek mücadelesi, sadece ücret mücadelesi veren değil, yeni Türkiye, özgür Türkiye, özgür ve bağımsız Türkiye mücadelesi veren bir örgüt oldu. Bugünün genç nesilleri Hak-İş'in 40 yıllık mücadelesini tam manasıyla tahayyül edemiyor olabilirler ancak bizim neslimiz, bu salonda bulunan birçok arkadaşımız, kardeşimiz yapayalnız olduğumuz dönemlerde Hak-İş'in nasıl bir umut ışığı olduğunu eminim ki takdir edeceklerdir" dedi.

"BUNA BİZZAT ŞAHİTLİK YAPTIM"

"1980 darbesinin ülke üzerinden bir silindir gibi geçtiğin günlerden, 28 Şubat gibi değerlerimizin, kutsallarımızın çiğnendiği dönemlerden biz eğer sapasağlam çıkabildiysek bunda hiç kuşkusuz Hak-İş'in büyü payı vardır" diye konuşan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hak-İş bu ülkede 40 yıl boyunca direnmenin, diklenmeden dik durmanın, hak için mücadelenin ve kavganın mücadelesi olmuştur, o mücadelenin adı olmuştur. Bu vasfıyla Hak-İş'i özellikle tebrik ediyor. Kurucularına, yöneticilerine, çalışanlarına ve mensuplarına bu noktada özellikle şükranlarımı ifade ediyorum. Elbette Hak-İş bundan da ibaret değil. Geride bıraktığımız 40 yıllık süreçte Hak-İş tam anlamıyla bir okul işlevi gördü. Buna bizzat şahitlik yaptım, bunu bizzat tecrübe ettim. 2001 yılında partimizi kurarken Hak-İş'ten arkadaşlarımız yanımızda oldular. Genel başkan yardımcısı, bakan, milletvekili, bürokrat, danışman, uzman olarak Hak-İş'ten yetişmiş çok sayıda arkadaşımızla birlikte çalıştık. Bu boyutuyla Hak-İş'i bugünlere taşıyan ve bugün de bir okul olarak muhafaza eden değerli arkadaşlarımı, kardeşlerimi tebrik ediyor, başarılarınızın artarak devamını diliyorum."

"ONLARIN DERTLERİ VARDI, ONLAR DERTLİYDİLER"

Hak-İş'in 40 yıllık sürecinde ismi öne çıkan, tanınan, mücadelenin bayraktarlığını yapan kişiler olduğunu anlatan Erdoğan, ancak Hak-İş'in hak mücadelesinin daha çok ismi bilinmeyen, hiç tanınmayan on binlerce, yüz binlerce isimsiz kahraman üzerinden yürüdüğünü belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün eğer bu seviyelere geldiysek, bugün eğer Türkiye'yi bu noktalara taşıdıysak maruf olanların ötesinde bu başarı, bu zafer ismi hiç anılmayan, bilinmeyen kardeşlerimizin zaferidir. Yeni Türkiye davası özü itibarıyla böyle bir davadır. Yeni Türkiye davası gönüllülük esasına dayandığı için isimsiz nice kahraman ve bunların emeğiyle, alın teriyle, mücadelesiyle, direnciyle ve hak kavgasıyla işte bugünlere taşınmıştır. Hepimiz şunu çok iyi biliyoruz. 22 Ekim 1976'da yani tam 40 yıl önce bugün Hak-İş'in kuruluşunu gerçekleştiren ağabeylerimiz bu örgütü isim yapmak için, kendilerine bir koltuk etmek için, bir makam bir mevki elde etmek için kurmadılar. Onların dertleri vardı, onlar dertliydiler. İşçinin, çalışanın derdi kadar Türkiye'nin, milletin, bu ülkenin kadınlarının, erkeklerinin, çocuklarının dertlerini kendilerine dert edindiler. Saldırılara direndiler, baskılara, zulümlere direndiler, darbelere direndiler, 28 Şubat'ta üçlü beşli çetelere direndiler, bir takım örgütler darbecilerin önünde el pençe divan dururken Hak-İş'te, Hak-İş gibi kuruluşlarda dik durdular ve hakkı söylediler" ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN'DAN "DİKTATÖR" ELEŞTİRİLERİNE SERT YANIT

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin "diktatör" eleştirilerine yanıt vererek, "Şimdi televizyonlara çıkıp, meydanlara çıkıp sağda solda pervasızca, edepsizce, ahlaksızca "diktatör" kavramını kullananlar var. Allah aşkına soruyorum, bunlara sormak lazım, "Siz 28 Şubat'ta neredeydiniz, 12 Eylül'de neredeydiniz, 12 Eylül'ün paşası Cumhurbaşkanlığı yaparken bir kez olsun bu kelimeyi, bu kavramı kullanabildiniz mi? "Diktatör" kavramını 28 Şubat'ta o brifinglere gittiğinizde kullanacaktınız. Kullandınız mı? Gerçek diktatörlere bir kez olsun diktatör diyebildiniz mi? Diyemezler, diyemediler çünkü bunlar cennet mekan Sultan Abdülhamid Han'a diktatör diyenlerin adeta neslidir, onların devamıdır. Bunlar merhum Özal'a diktatör diyenlerin neslidir. Hiç değişmez aynı şablon, aynı kalıp aynı slogan devam ediyor" diye konuştu.

"TABANI İBADET, ORTASI TİCARET, TAVANI İHANET OLAN PARALEL YAPI"

"Cumhuriyet tarihinin seçimle gelmiş, yüzde 52 oy oranıyla gelmiş bir cumhurbaşkanına karşı bu tür sıfatlar kullanan kişiler ikiyüzlüdürler" diyen Erdoğan, "Milletim kimin ne olduğunu biliyor. Bunlar hiçbir zaman millete konuşmadılar, bugün de millete konuşmuyorlar. Çünkü bu ikiyüzlü tavırlarını millete yutturamazlar. Bunlar başka yerlerle iş tutuyorlar, mesajlarını başka yerlere veriyorlar. Kendi hesaplarınca uluslararası çevrelerle, uluslararası medyayla, oralardaki bir takım kuruluşlarla söylem birliğine girip güya burada operasyon yapacaklar, algı operasyonu yapacaklar, ameliyat yapacaklar. Onların kimlerle yürüdüklerini biz çok iyi biliyoruz. Ama biz milletle yürüdük, milletle yürümeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

"Biz akşam olduğunda çevresine bakıp "bize şu neyi demiş, bize bu neyi demiş" diyen soranlardan değiliz. Biz akşam olduğunda kendisine "bugün Allah için ne yaptın, bugün ülken, milletin için ne yaptın" diye soranlardanız" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Eğer bu saldırılar karşısında boyun eğersek, eğer bu saldırılar karşısında korkarsak, yılgınlık gösterirsek, Allah korusun geri adım atarsak şu 40 yıllık emeğe, bu davayı bu noktaya taşıyanlara haksızlık ederiz, onlara karşı çok büyük mahcubiyet yaşarız. Biz elbette onların metotlarını, onların araçlarını, onların edep yoksunu dillerini, söylemlerini kullanamayız. Onlar her gün yalan söyleyecek, biz her gün doğruyu savunacağız. Onlar her gün iftira atacak, biz her gün hak mücadelesi vereceğiz. Onlar sırtlarını -burası çok önemli- tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan paralel yapılara dayayacaklar, bir takım medya kuruluşlarına, manşetlere, silahlı terör örgütlerine dayayacaklar ama biz sırtımızı önce hakka sonra halka dayayıp öyle yürüyeceğiz. 12 Eylülleri aştık, 28 Şubatları aştık, kapatma davalarını, 27 Nisanları, Gezi olaylarını, 17-25 Aralık darbe girişimini aştık. Bugün işte bu söylediğim tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan o paralel yapının, bir kısım medyanın, eli kanlı silahlı örgütlerin ortak saldırıları karşısında da boyun eğmeyecek, geri adım atmayacak, bu saldırıları Allah'ın izniyle milletin desteğiyle yine aşacağız. Ben şimdi tabanı ibadet olan bu kardeşlerime sesleniyorum, sizin tavanınızdakiler "bu ülkede biz sırtımızı PKK'ya dayıyoruz" diyenlerle acaba siz nasıl olabiliyorsunuz, onlarla beraber nasıl yürüyebiliyorsunuz. Kişi arkadaşının dinindendir. Biz bunu biliriz. Hiç kimse tedirgin olmasın, aziz milletimin tek bir ferdi bile kaygılanmasın. Yüzyıl önce Çanakkale'de nasıl geldikleri gibi gittilerse, yüzyıl boyunca her teşebbüslerinde nasıl akamete uğradılarsa bugün de yarın da geldikleri gibi gidecekler, bundan hiç şüpheniz olmasın. Bu millet ağır başlıdır, vakurdur, bu millet sabırlıdır, bu millet tahammüllüdür ama bu aziz millet istiklali söz konusu olduğunda, bağımsızlığı, onuru, namusu, şerefi söz konusu olduğunda anlayana, anladığı dilden konuşmasını da çok iyi bilen bir millettir. Eğer bunu anlamayan, bunu görmeyen varsa açar tarihin sayfalarını bizim millet olarak nasıl şahlandığımızı görür."

ANKARA'DAKİ PATLAMA

Ankara Garı önünde 102 vatandaşın hayatını kaybetmesine neden olan terör saldırısına ilişkin konuşan Erdoğan, "Neler yaptıklarını görüyorsunuz, şurada garın önünde bu yaşanan olay terörün nasıl kolektif uygulandığını gösteren bir olaydır. Şimdi kalkıyorlar, "Efendim bunu DAİŞ yaptı, bunu bilmem kim yaptı." Bu tamamen bir kolektif terör eylemidir. Burada DAİŞ de var, PKK da var, burada El Muhaberat da var. Burada Suriye'nin kuzeyindeki PYD terör örgütü de var. Hepsi beraber ortak olarak bu eylemi planlamışlardır. Bunu özellikle bilmenizi istiyorum. Kimse kimseyi aldatmasın, Suruç'ta yaşananlar belli, Diyarbakır'da yaşananlar belli ama benim Kürt kardeşlerim bu oyunu çok iyi ayırt etmek durumundadır. Çünkü bunlar için insan canının değeri yoktur, asla ona kıymet vermezler. Her terör eyleminin ardından yurt içinde, yurt dışında algı operasyonuna başlıyorlar. Daha eylemin olduğu anda kalkıp da "bunu saray yaptı" diyenlerin ne mantığının olduğunu artık anlayın. Çünkü ortak çalışıyorlar. Terör örgütü kan akıtacak bunlar da çıkacaklar manşetleriyle, ekranlarıyla, siyasetçileriyle o terörü, o terör örgütlerini, o teröristleri himaye edecekler. Senaryo bu. Bu paralel yapı, bu malum medya kuruluşları, terör örgütleri ve bazı siyasi partiler kendi çıkarlarını, kendi rantlarını düşünüyor olabilirler fakat hiçbir zaman "ben" demedik, her zaman "biz" dedik. Allah korusun memleket yangın yerine dönse uzaktan bunu keyifle seyredecek kadar ülkelerinden ve milletlerinden, milletinden kopmuş durumdalar. Biz ne bu ülkenin yangın yerine dönmesine ne de bu hainlerin keyiflenmesine müsaade etmeyeceğiz" dedi.