Rahme Çiftçioğlu

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la yarın yapacağı çalışma toplantısı için bu akşam Ankara'ya gitmek üzere Ercan Havalimanı'ndan ayrıldı.

Cumhurbaşkanı Akıncı ile Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yarınki görüşmesinde Kıbrıs müzakerelerinde garantörlük başta olmak üzere gündeme gelen önemli konular ele alınacak.

Akıncı Ankara ziyaretinde ayrıca Türkiye'de 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişiminde hayatını kaybedenler için taziyelerini ve demokrasiden, sivil yönetimden yana tavır koyan Kıbrıs Türk halkının dayanışmasını da iletecek.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Ankara'ya hareketinden önce Ercan Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında müzakerelerde 23 Ağustos -14 Eylül arasında planlanan 7 toplantı ve sonrasındaki 3-4 ayın önemini vurguladı.

GÖRÜŞME TALEBİ AKINCI'NIN

Akıncı, müzakerelerde önemli konuların gündeme geldiğine işaret ederek bu dönemde Ankara ile temasın bir ihtiyaç olduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmeyi kendisinin talep ettiğini söyledi.

KOORDİNELİ ÇALIŞMA

Mustafa Akıncı "Türkiye'de yararlı temaslar yapacağımızı daha yapmadan söyleyebilirim. Bizimle koordineli çalışmak Türkiye'nin de ihtiyacıdır. Zaten bu vardı, şimdi en üst seviyeye çıkarılıyor. Erdoğan'la yapacağımız bu görüşmenin Kıbrıs sürecine yeni bir katkı yapacağından şüphe duymuyorum" dedi.

Ercan'daki açıklamasında Rum tarafının ortamı gerginleştirmemesi çağrısını yineleyen Akıncı, Rumların garantiler, toprak ve doğal gaz konularındaki söylemlerini eleştirdi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümünde kendi nesilleri için son fırsat olduğu görüşünü de yineledi ve çözüm 2017'ye sarkarsa çözüm fırsatı penceresinin kapanacağına şahit olunacağı uyarısı yaptı.

"GÜVENLİK HAYATİ"

Türkiye'nin garantisinin Kıbrıs Türk halkı için ne kadar önemli olduğunun altını defalarca çizdiğini kaydeden Akıncı, güvenlik konusunun Kıbrıs Türk halkı için hayati olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin de garantör ülke olarak kendi ihtiyaçlarını ortaya koyacağını ve konunun 5'li konferansta ele alınacağını kaydeden Akıncı, Türkiye'nin bu konuları "hiç müzakere etmem" noktasında olacağını sanmadığını ifade etti.

Akıncı, "Önümüzdeki aylar bu konuda makul akıl yolunda bir çıkış bulup bulamayacağımızı gösterecektir. Benim temennim bulabileceğimizdir" dedi.

1471380296.jpg

* * *

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum tarafının 2016’nın son çeyreğinde "garantiler asla kabul edilemez" , "filan yer verilmezse asla çözüm olamaz", "doğal gaz bizim egemenlik alanımızdır, buna kimse karışamaz" söylemlerini bir kenara bırakmasını beklediklerini söyledi.

Bu söylemlerin ortamı gerginleştirmekten başka hiçbir işe yaramayacağını kaydeden Akıncı, “Bize bu dönemde serinkanlı yaklaşımlar gerekiyor. Bu kadar sıkıntılar içinde, kan ve gözyaşıyla boğulduğumuz bir bölgede Kıbrıs’ta iki tarafın da haklarını koruyacak, siyasi eşitliğe dayalı, iki kesimli, iki toplumlu, Birleşik Federal bir yapı, eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde yaşayabileceğimiz bir yapı mümkündür. Yeter ki bu yönde makul, mantıklı ve gerçekçi bir çizgide ilerleyebilelim” şeklinde konuştu.

AKINCI, ANKARA’YA HAREKETİNDEN ÖNCE ERCAN’DA KONUŞTU

Mustafa Akıncı, bu akşam Ankara’ya hareketinden önce Ercan Havaalanı’nda basın toplantısı düzenledi.

Kıbrıs sorunu konusunda açıklamalarda bulunan Akıncı, “Önümüzdeki aylar akıl ve makuliyet çerçevesinde bir çıkış yolu bulup bulamayacağımızı bize gösterecek. Benim temennim bunu bulabilmemizdir” dedi.

Akıncı, bazı açıklamalarına yapılan eleştirilere de değindiği basın toplantısında “Taşkent’te 33 şehidi toprağa verdiğimiz gün yaptığım konuşmada 'Cumhurbaşkanı niye sadece Kıbrıslı Türk kayıplardan değil de Rum kayıplardan da söz etti' diye eleştiriye uğradım. İnsan bunu anlamakta zorluk çekiyor” ifadesini kullandı.

Mustafa Akıncı, basın toplantısındaki konuşmasına 23 Ağustos - 14 Eylül tarihleri arasında 2’nci yoğunlaştırılmış müzakere sürecinin olacağına işaret ederek başladı, bu sürede 7 toplantı daha yapılmasının öngörüldüğünü söyledi.

Akıncı, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun hemen öncesinde ve böylesi önemli bir dönemde Ankara ile temas bir ihtiyaçtı” dedi.

“GARANTİLER KONUSUNUN DA YAVAŞ YAVAŞ GÜNDEME GELDİĞİ BU DÖNEMDE ANKARA İLE TEMAS CİDDİ BİR İHTİYAÇTI”

Bu buluşmayı kendilerinin istediğini kaydeden Akıncı, “Çünkü artık hepinizin bildiği gibi en önemli konulara sıra geldi. Türkiye bizimle olan yakın diyaloğunun, ilişkisinin, tarihsel, kültürel bağlarımızın da ötesinde garantör 3 ülkeden biri. Artık garantiler konusunun da yavaş yavaş gündeme geldiği bu dönemde çok ciddi bir ihtiyaçtı kendileriyle diyaloğumuzu yeni bir aşamaya taşımak, çok daha detaylı görüşmeler yapmak...” ifadesine yer verdi.

“BİZİMLE KOORDİNELİ ÇALIŞMAK ELBETTE Kİ TÜRKİYE’NİN DE İHTİYACIYDI”

Türkiye’de yararlı temaslar yapacaklarını kaydeden Akıncı, “Bizimle koordineli çalışmak elbette ki Türkiye’nin de ihtiyacıydı. Zaten bu çalışma vardı, şimdi en üst seviyeye çıkarılıyor. Sayın Erdoğan'la yapacağımız bu görüşmenin Kıbrıs sorunun çözüm sürecine yeni bir katkı yapacağından kuşku duymuyorum” dedi.

“ZİYARET TAZİYELERİMİZİ İLETMEK İÇİN DE BİR VESİLE OLACAK”

15 Temmuz’da Türkiye’de yapılan darbe girişimine de değinen Akıncı, “Demokrasiye kastedilen darbe girişiminin yarattığı ortam nedeniyle de 240 Türkiye vatandaşının, kardeşimizin canını yitirdiği, tankların önünde can verdiği bu insanlarla ilgili taziyelerimizi iletmek, ilk geceden itibaren demokrasiden ve sivil yönetimden yana tavır koymuş olan Kıbrıs Türk halkının dayanışmasını bir kez daha iletmek için de bu ziyaretimiz bir vesile olacak” şeklinde konuştu.

RUM TARAFININ SÖYLEMLERİ...

Sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi bakımından özellikle Rum tarafının ortamı gerginleştirmemesinin son derece önemli olduğunu dile getiren Akıncı, “Özellikle bu içine girdiğimiz yılın son çeyreğinde 'garantiler asla kabul edilemez ya da filan yer verilmezse asla çözüm olamaz söylemlerini’ Rum tarafının bir kenara bırakmasını bekliyor, arzu ediyoruz” dedi.

“BİZE BU DÖNEMDE SERİNKANLI YAKLAŞIMLAR GEREKİYOR”

Akıncı şöyle devam etti:

“Doğal gaz arama konusunda ‘bu bizim egemenlik alanımızdır, buna kimse karışamaz, ihaleye de çıkarız, sondaj da yaparız’ söylemi ortamı gerginleştirmekten başka hiçbir işe yaramaz. Bize bu dönemde serinkanlı yaklaşımlar gerekiyor. Her iki halkın bu topraklarda, bu denizlerde hakkı olan zenginlikleri adil ölçüler içinde paylaşması ve geleceğe yeni bir perspektifle yol almasını temin edebilmek için son derece önemli tarihsel bir fırsatla karşı karşıyayız.”

“Bu bizim neslin son fırsatıdır” diyen Akıncı şunu ekledi:

“Belki bunu sizleri bıktıracak kadar tekrar ettim ama buna inancımı bir kez daha tekrarlamak isterim. Bu bizim neslin son fırsatıdır. Muhtemelen federal çözüm çerçevesinde bir anlayışın da yaşam bulabilmesi için bu son bir fırsat penceresidir. Bunu en iyi şekilde değerlendirebilmek açısından önümüzdeki 7 toplantının ve sonraki 3- 4 ayın son derece önemi var. 2017’ye sarkarsa kendimizi 2018'de güneyde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin propaganda döneminin içinde bulacağız ve çok daha farklı bir atmosfer söz konusu olacak. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri değişecek, ABD’de yönetim değişecek. Rum yönetimi biraz önce yaptığım uyarıya kulak vermezse denizlerde sondaj çalışmaları başlayacak. Dolayısıyla 2017 ve arkasından gelecek dönem bize herhangi bir fırsat sunmayacak, tam tersine fırsat penceresinin kapandığına şahit olacağız. Yitirilmiş bir fırsat daha diyerek belki de taraflar hayıflanacak.”
Cumhurbaşkanı Akıncı, “Halbuki aklın yolunda gidersek, makul ve gerçekçi bir çizgide ilerlemeyi Rum tarafı da en az bizim kadar içselleştirebilirse, ben Kıbrıs Türk tarafı olarak bu noktada olduğumuzu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Her konuşmamda, her beyanımda bunun altını çiziyorum, hatta zaman zaman haksız eleştirilere de uğruyorum” dedi.

“RUM KAYIPLARDAN DA SÖZ ETTİM DİYE ELEŞTİRİYE UĞRAYABİLDİM, İNSAN BUNU ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYOR”

Taşkent’te dün 33 şehidin toprağa verildiği törende yaptığını konuşmaya işaret eden Mustafa Akıncı şöyle devam etti:

“'Cumhurbaşkanı niye sadece Kıbrıslı Türk kayıplardan değil de Rum kayıplardan da söz etti' diye eleştiriye bile uğrayabildim. İnsan bunu anlamakta zorluk çekiyor. Adil olmaktan bahsettim. Adil olmaktan bahsederken de şunun altını çizdim: Kıbrıs Türk halkı olarak haklarımızı sonuna kadar savunacağız, hakkımızı yedirmeyeceğiz. Ama diğer tarafın da hakkını görmezden gelmeyeceğiz, çözüm istiyorsak böyle davranacağız. Adil olacağız ama karşılığında da adalet bekleyeceğiz, 'hep bana' zihniyetiyle yaklaşıldığını görmek istemeyiz. İşte denizlerdeki olay da budur. O zenginlikte Kıbrıs Türk halkının da hakkı vardır ve bunu sonuna dek savunacaktır Kıbrıs Türk halkı...”

“BU KADAR SIKINTILAR İÇİNDE, KAN VE  GÖZYAŞINA BOĞULDUĞUMUZ BİR BÖLGEDE”

Akıncı, Ankara'ya hareketinden önce şunları da kaydetti:

“Bundan sonraki sürecin Rum tarafının da el vermesiyle aynı paralelde düşünüp aynı paralelde davranmasıyla Kıbrıs’ta bir sonuca varalım bu fırsatı heba etmeyelim, Kıbrıs’ta yeni bir gelecek kuralım. Bu yeni gelecek Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde de yeni bir dönem başlatsın. Birleşik Federal Kıbrıs’ın Türkiye ile ilişkilerinde yeni bir dönem başlatsın. Bölgede bize yeni olanaklar yaratsın. Bu hafta yanılmıyorsam Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden Türkiye-İsrail arasındaki anlaşma geçirilecek, onaylanacak. Bu da bölgemiz açısından önemli bir gelişme. Bunu da ilk günden destekledik. Çünkü enerji politikaları açısından da yeni ufuklar açan bir durum. Kısacası bu kadar sıkıntılar içinde, kan ve göz yaşıyla boğulduğumuz bir bölgede Kıbrıs’ta biz çözüm, Kıbrıs’ta iki tarafın da haklarını koruyacak, siyasi eşitliğe dayalı, iki kesimli, iki toplumlu, Birleşik Federal bir yapı, eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde yaşayabileceğimiz bir yapı mümkündür. Yeter ki bu yönde makul, mantıklı ve gerçekçi bir çizgide ilerleyebilelim.”

DIŞİŞLERİ BAKANI ERTUĞRULOĞLU SORULDU

Akıncı, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Ekipte Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun olmamasının sorulması üzerine Akıncı şunları kaydetti:

“Öyle bir sıkıntı olmadı biz bu çalışmamızı yaparken. Ben daha önceki ziyaretlerime de kendi müzakere ekibimle gittim. Bugün, bunun değişmesi için herhangi bir neden söz konusu değil. O nedenle böylesi bir önemli noktada Kıbrıs sorunun ağırlıklı olarak, müzakerelerin masaya yatırılacağı bir noktada müzakere heyetimle gitmekten daha doğal bir şey olamaz.”

TÜRKİYE VE GARANTİLER

Akıncı, bir basın mensubunun “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Binali Yıldırım’ın “garantiler müzakere konusu bile değildir' sözü ve TC Cumhurbaşkanı'nın farklı bir pozisyonu olacağı yönünde bir öngörüsü olup olmadığını” sorması üzerine şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiye’nin garantisinin Kıbrıs Türk halkı için ne kadar önemli olduğunun ben defalarca altını çizdim. ‘Garantiler kalkmazsa bu iş olmaz’ söyleminin ne kadar yanlış olduğunu söyledim. Ancak bir müzakere süreci yürütülüyor. Burada başından beri bir şeyin altını çizdim; güvenlik konusu Kıbrıs Türk halkı açısından son derece hayatidir. Önce kendimize sonra TC'ye güveneceğiz dedim, çünkü başka bir yer yok güven duyabileceğimiz... Türkiye’nin güvencesinin ne kadar önemli olduğunun her fırsatta altını çizdiğim gibi bunun yeri ve zamanı gelince görüşüleceği konusunda mutabakat vardır. Yani 6 başlıktan biri budur. Bu mutabakat çerçevesi 11 Şubat 2014'te Sayın Davutoğlu'nun da katkısıyla çizildi. Bu başlıklar kademeli olarak görüşüleceği de karar bağlandı 2 sene önce. 
Sayın Çavuşoğlu, Kıbrıs’ı ziyaret ettiğinde bir açıklaması vardı; yeri ve zamanı gelince onlar da konuşulur. Şimdi ‘hiçbir şey konuşulamaz, tartışılamaz’ demek bir tavırdır ama müzakere süreçleri içinde oturur karşı tarafı dinler ve siz de tavrınızı koyarsınız ve Kıbrıs Türk halkının güvenliğini zedelemeyecek formüller üretilirse, üretilebilir, o yönde çalışmalar yapılabilirse, bunları dikkate alırsınız. Burada önemli olan konu Kıbrıs Türk halkının geleceğin güvence altına almak ve bir daha eski günleri yaşatmayacak yeni bir ortamı yaratmaktır. 1960'taki ve 2016'daki şartlar farklıdır. 2010’da eğer bu çözümü sağlayabilirsek iki kesimli federal bir yapı söz konusu olacak. 1960'ta olmayan Kıbrıs Türk polisi olacak ayrı. Kuzey Kıbrıs’ta bir Kıbrıs Türk kurucu devleti olacak. Bunların ayrıntılarına girmeye gerek yok. Daha konuşacağız. Türkiye’de de konuşacağız. Biz güvenlik konusundaki ihtiyacımızı söyleyeceğiz, Türkiye’de garantör ülke olarak kendi ihtiyaçlarını, düşüncelerini koyacak ve unutmayın bu sonuçta üç garantör ülke ve iki halkı liderliklerinin de katılacağı 5’li konferansta ele alınacak. Ancak bu konuda sanmıyorum ki Türkiye hiç müzakere etme noktasında olsun. Sadece bu söylem bu garantilerin Kıbrıs Türk halkı için ne kadar hayati olduğunun altını çizmek için söylenmektedir. Bunda da yanlış bir şey yoktur. Çünkü diğer taraftan yükselen sesler asla bu olamaz, olursa anlaşma olmaz söylemidir. O söyleme karşı doğal olarak böyle bir söylem gelmektedir. Önümüzdeki aylar akıl ve makuliyet çerçevesinde bir çıkış yolu bulup bulamayacağımızı bize  gösterecektir. Benim temennim bunu bulabilmemizdir.”

Akıncı, basın toplantısının ardından 21.30 uçağıyla Ankara’ya hareket etti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yarın çalışma toplantısında bir araya gelecek Akıncı’yı Ercan’dan Meclis Başkanı Sibel Siber, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hamza Ersan Saner, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) Komutan Yardımcısı Piyade Kurmay Albay Cemal Volkan yolcu etti.

Akıncı’ya 2 günlük Ankara ziyaretinde müzakere heyetinden Cumhurbaşkanlığı Müzakerecisi Özdil Nami, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, Diplomasi ve Avrupa Birliği Özel Danışmanı Erhan Erçin ile Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Cenk Gürçağ eşlik ediyor.

Mustafa Akıncı ve beraberindeki heyet yurda 18 Ağustos Perşembe akşamı 19.30’da dönecek.

ATUN VE KANBAY DA ANKARA’YA GİTTİ

Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay ile Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun da Cumhurbaşkanı Akıncı ile aynı uçakta Ankara’ya gitti.

Atun, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin davetlisi olarak Ankara’da bulunacak.