“Rum tarafı buraya geldiğinde onlar için belki değişen bir şey olmayacaktır ama ben kendi insanımı göç ettirmem.  Gelecek olan insanlar için de alternatif bir şey yapabiliriz” 

“En kötü durum göçlerdir. Kişiyi yıllarca oturduğu evinden bahçesinden her şeyinden eder. Çözüm dediğimiz durumla, savaş sonrasında yaşanan göç süreci yaşatılacak bu topluma…”

“Şimdi cicim aylarıdır. İlerde 5-6 ay sonra nereye gideceğini göreceğiz. Çünkü Rum tarafının niyeti değişmedi”

ÖZGE KİZİR

DP-UG milletvekili Mustafa Arabacıoğlu, esen çözüm rüzgarlarının adadaki sorunu çözemeyeceğini kaydetti. Şu anda iki lider arasında cicim ayları yaşandığını ifade eden Arabacıoğlu, “Anastasiadis 2004’te Annan Planı’na evet derken, ‘Bizim amacımız Annan Planı’na evet demekle Helenizm’i Kuzey’de yeniden kökleştirmek ve yeşertmektir’ açıklamasını yapmıştı. Bu düşüncede olan biriyle nasıl anlaşma olacak” dedi. Çözümün anlamının göç demek olduğunu dile getiren Arabacıoğlu, “çözüm dediğimiz olay nüfusun yarıdan fazlasının göç etmesi demektir. Yani Annan Planı çerçevesinde bir çözümde, ilk etapta 49 yerleşim birimi boşaltılacaktır. 49 yerleşim biriminde olan insanlar bir şekilde evlerinden ve işlerinden olacaktır. Savaşta yaşanan göç olayını Kıbrıs Türkü savaşsız yaşayacak” şeklinde konuştu.

Kıbrıs konusunun çok uzun yıllar boyunca devam ettiğini belirten Milli Eğitim eski Bakanı Mustafa Arabacıoğlu, “1950’li yıllarda farklıydı, 60’lı yıllarda daha farklıydı. 74’ten sonraki süreç daha farklı oldu ve değişti. Şimdi ise cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra farklı bir algı oluştu” dedi. Bunun çözüm yanlısı bir algı olduğunu ifade eden Arabacıoğlu, “Esasında bu algı 1974 ve 2004 yılında da oluşmuştu. Referandum sürecinde de aynı durumdaydık. Mehmet Ali Talat 2005’de o algı ile cumhurbaşkanı adayı oldu. O zaman da bu iş bitti diye herkes sevindi” ifadesini kullandı. Arabacıoğlu, 200’4teki hissiyatlarla hareket edildiğini belirterek, gerek Kıbrıs Türkü içerisinde, gerekse uluslar arası arenada çözüm beklentisi oluştuğunu ifade etti.

“Anastasiadis kendisine doğru bir hamle yarattı”

Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in bu algıyı kendi lehine döndürmesi için bir hamle yapmak zorunda olduğuna dikkat çeken Arabacıoğlu şunları söyledi: “Anastasiadis masadan kaçan ve görüşmeleri sekteye uğratan taraftı. O da iyi niyetini belirtmek için ve kendinde oluşturduğu bu olumsuz algıyı kaldırmak için ‘Kuzey’e geçiyorum, Akıncı ile birlikte kahve içeceğiz’ dedi. Böylece Güneyden Kuzeye geçildi ve herkes sevindi, ‘ne kadar iyi, iki tarafta bu işi çözmek için çaba sarf ediyorlar’ dediler. Yani Akıncı’ya yönelik olan bu algıyla, Anastasiadis kendisine doğru bir hamle yarattı” dedi.

“Değişen bir şey olmadı”

Bu tür yaklaşımlarla sorunun çözmeyeceğini vurgulayan Arabacıoğlu, “Bu şimdi cicim aylarıdır. İlerde 5-6 ay sonra nereye gideceğini göreceğiz. Çünkü Rum tarafının niyeti değişmedi. Anastasiadis 2004’te Annan Planı’na evet diyen taraf iken bir laf söylemişti onu hiç unutmuyorum; ‘Bizim amacımız Annan Planı’na evet demekle Helenizm’i Kuzey’de yeniden kökleştirmek ve yeşertmektir’ demişti… 

Anastasiadis’in hedefi budur, yani değişen bir şey olmadı. Bu mantalitede olan bir lider… Karşı taraf da iki kesimli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı federal bir çözüm ve Türkiye’nin etkilemediği garantisinden bahsediyordu” dedi.

“Garantörlüğü sulandırmak için yaptı”

Anastasiadis’in dışarıya yansıttığı görüntüsünün ardında başka bir kişi olduğuna dikkat çeken Arabacıoğlu, “Anastasiadis, ‘biz Türklerle kardeş gibi geçiniyoruz garantöre ne ihtiyaç olacak; garantöre ihtiyaç yoktur’ diye gösteriyor. Yunanistan zaten ben garantör olmak istemiyorum dedi. İngiliz üsleri aldı, ardından şimdi Türkiye’yi bu yönde de sıkıştırmak istiyor” ifadesini kullandı. Bunun, garantörlüğü sulandırmak için Anastasiadis’in yapmış olduğu bir hamle olduğunu ifade eden Arabacıoğlu, kendisine olan güvensizlik algısını güven yaratıcı olarak yapılan hamleydi ve bu durumda da başarılı olduğunu belirtti. Arabacıoğlu, “Bana göre kahve içmenin galibi Anastasiadis’dir” dedi.

“Çözüm dediğimiz olay nüfusun yarıdan fazlasının göç etmesi demektir”

Kıbrıs sorununun çözüleceğine inanmadığını ifade eden Arabacıoğlu, “İlk olarak çözüm dediğimiz olay nüfusun yarıdan fazlasının göç etmesi demektir. Yani Annan Planı çerçevesinde bir çözüm demek ilk etapta 49 yerleşim biriminin boşaltılacak olmasıdır. Toprak düzenlemesinden dolayı 49 yerleşim birimi verilecektir. 49 yerleşim biriminde olan insanlar da bir şekilde evlerinden ve işlerinden olacaktır” dedi. Annan Planı’nda yerleşim birimine çıkan insanların ne iş yapacağı, nereye yerleşeceği ve nasıl geçeceği konusunda bir bilgi olmadığını ifade eden Arabacıoğlu, insanların evlerinden çıkması durumunda yerleşeceği ortamın bugünkü terk ettiği ortamdan daha kötü olduğunda insanların tepki göstereceğini belirtti.

“Savaşta yaşanan göçü, Kıbrıs Türkü silahsız yaşayacaktır”

Göçlerin sadece savaşta olduğunu, savaşın ise sadece cephede olmadığını ifade eden Arabacıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanları esas rahatsız eden şey cephe gerisinde yaşananlardır. 1974’te 2 bin kişi şehit oldu, 100 bin Türk, 150 bin Rum evinden yerinden köyünden oldu, 250 bin insan da savaşlar yüzünden yer değiştirdi. En kötü durum göçlerdir. Kişiyi yıllarca oturduğu evinden, bahçesinden, her şeyinden eder. Çözüm dediğimiz olay da, savaş sonrasında yaşanan sürecin bu toplumda yaşanmasıdır. Yani savaş sonrası yaşanan olayı çözümle, silahsızca Kıbrıs Türkü yaşayacaktır.” 

“Kendi insanımı göç ettirmem”

Arabacıoğlu sözlerini şöyle tamamladı: “10 tane bakanlık var. 4 tanesi Türk olsun dediğimizde 6 tanesi ise Rum olduğunda vatandaş bana ne bana dokunmaz, evime de dokunmaz işime gitmeme de engel olmaz diyecektir. Bunlarla bu toplum bugüne kadar avutuldu. Bu çözüm denilen olgu Kıbrıs Türkü nüfusunun en az yüzde 60’ı yerinden oynatacak. Rum tarafı buraya geldiğinde belki değişen bir şey olmayacaktır ama ben kendi insanımı göç ettirmem.”