Özge Kizir

Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün mali konularla ilgili söylemlerinde bir rahatlık gördüğünü ifade eden Mustafa Arabacıoğlu, “Bu konularla ilgili kaynak akışı bir şekilde sağlanmıştır ki gerek maaşlar gerekse iç piyasaya olan ödemelerle ilgili bir rahatlık gözlemledik. Dolayısıyla ekonomik protokol ile ilgili sorunların aşılmış olabileceği inancını taşımaktayım” dedi.

Demokrat Parti (DP) Milletvekili Mustafa Arabacıoğlu, Haberal Kıbrıslı gazetesine değerlendirmelerde bulundu. 

UBP-DP koalisyonunun, iyi niyetle kurulan bir hükümet olduğunu kaydeden Arabacıoğlu, “İlerleyen zamanlarda ne olacağını göreceğiz” dedi. Türkiye Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in KKTC’ye geldiğini anımsatan Arabacıoğlu, “Adaya gelişi ve mali protokol konusunda ilişki olabilir. Mali protokol konusunda muhakkak diyalog kurulmuştur. Yani belli konularla ilgili düşünceleri ve protokolün belli maddeleriyle ilgili bir düşünce paylaşımı muhakkak telefonla olmuştur. En etkili iletişim şekli yüz yüze olandır. Türkeş’in buraya gelmesinin altında yatan neden yüz yüze görüşmedir ” şeklinde konuştu.

“Ekonomik protokol ile ilgili sorunların aşılmış olabileceği inancını taşımaktayım”

Hükümetin, iç piyasa ve borçlarla ilgili mükellefiyetleri olduğunu belirten Arabacıoğlu şunları söyledi: “Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün o konudaki söyleminde bir rahatlık gördüm. Bu konularla ilgili kaynak akışı bir şekilde sağlanmıştır ki gerek maaşlar gerekse iç piyasaya olan ödemelerle ilgili bir rahatlık gözlemledik. Dolayısıyla ekonomik protokol ile ilgili sorunların aşılmış olabileceği inancını taşımaktayım.  O algı karşı taraftan hissedildi ki, bu konuda gerek olan desteği de veriyor.”  

“Özelleştirmenin kamu denetimi ile ilgili farklı bir boyutu vardır”

Ekonomik protokolde radikal değişiklik olarak bazı özelleştirmelerin olduğuna dikkat çeken Arabacıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Özelleştirmenin kamu denetimi ile ilgili farklı bir boyutu vardır. Yani kamu denetiminde işletme gibi konu bahsediliyor. Elektrik kurumu ile ilgili 3 ayağı yani üretim, iletim ve tahsilatla ilgili bir değerlendirme vardır. DPÖ’nün kapatılması ile ilgili bir tepki oluşumu oldu fakat bunda da talebin bizden gittiği ile ilgili bir haber medyada çıktı. 

“Barolar Birliği’nden ve Yüksek Mahkeme Başkanı yargıcından görüş alındı”

Bununla berber yargı sistemi ile ilgili bir değişiklik talebi vardı. Bu konuyla ilgili bildiğim kadarıyla Barolar Birliği’nden ve Yüksek Mahkeme Başkanı yargıcından görüş alındı. Bunda muhakkak Türkiye ile istişare edilmiştir.  Bu konuda hassasiyetler dile getirilmiştir. Fakat dediğim gibi, geçmişteki hükümet döneminde de hep itiraz etmiştik. Kamuoyunun haberi yok tarzında söylemiştik. Kamuoyunun haberi olmaması doğaldır da, hükümetin içinde olan kişilerin veyahut parti genel başkanlarının ve tüm sivil toplum örgütlerinin belli konularda yapılan değişikliklerle ilgili haberdar olması gerektiği inancındayım.”

“Elektriğin yüzde 65’i AKSA tarafından üretiliyor”

Özelleştirmeler konusunda değerlendirmede bulunan Arabacıoğlu, “Elektriğin yüzde 65’i AKSA tarafından üretilmektedir. Bugün GSM’lere baktığımız zaman onlar da özelleşmiştir. Geriye telekomünikasyon kalıyor. Bugün bunun özelleştirmesi ile ilgili modelin ne olduğunu konusu tartışılıyor;  Havalimanında yapılan özelleştirme esasında yap işlet devret modelinin bir formudur… Suyla ilgili yapılan da işletme yap işlet devret modelinin bir formudur. Sen mülkü satmıyorsun, belli bir süre yatırım içerikli işletmesini devrediyorsun, kurallarını sen koyuyorsun ama kesinlikle üretimin özelleştirilmemesi gerektiğini belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.

“İsminin ne olacağı ayrı bir olay…”

TC Yardım Heyeti’nin işlevselliğinin mutlak kez gözden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Arabacıoğlu, “Genel Başkanımız bakanlıktan ayrıldığı zaman yapılan basın toplantısında öne çıkarılan konu esasında bu oldu. Orada söylenen bir konuydu. Siyasi kurumların önüne geçtiği bundan ciddi rahatsızlık duyulduğunu ve bu yapının sağlıklı bir yapı olmadığını bunu da proje bazında ve devlet eliyle bu işlerin yürütülmesi gerektiği ile ilgili rahatsızlıklar dile getirilmişti. İsminin ne olacağı ayrı bir olay, fakat işlevselliğinin mutlak gözden geçirilmesi gerekir. Bunun daha sağlıklı olabilmesi için devlet eliyle projelerin gitmesinin daha doğru olacağı inancındayım” dedi.

“Tek bölgeli seçim sistemi bölgeciliği ortadan kaldırmayı hedefleyen bir düzenlemedir”

Bazı kesimlerce eleştirilen tek bölgeli seçim sistemine değinen Arabacıoğlu, “Tek bölgeli seçim sistemi bölgeciliği ortadan kaldırmayı hedefleyen bir düzenlemedir. Bu yasayla ilgili bir takım sıkıntılar yine yaşanabilir. Yasanın halka anlatılması gerekir. Anlatılmazsa, seçmenin hata yapma şansı çok yüksektir. Dolayısıyla bu konuda bizlere, medyaya ve Yüksek Seçim Kurulu’na çok büyük bir görev düşer” ifadesini kullandı.

“UBP ve CTP döneminde yaşanan nisap sorunu kadar sık nisap sorunu yaşanmayacağı inancını taşımaktayım”

UBP ve CTP koalisyon hükümetinin kendi içerisinde birliktelik ve birbirine inancı olmayan bir hükümet modeli olduğunu belirten Arabacıoğlu şunları söyledi: “39 sayısıyla kurulan hükümet yani Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) hükümeti sürekli nisan sorunu yaşayan bir hükümetti. Belli ki kendi içerisinde birliktelik ve birbirine inancı olmayan bir hükümet modeliydi. Bu inanç bütünlüğünü bağımsızlarla birlikte sağlarsak zaman zaman belki nisap sorunu yaşanabilir. Fakat ben iddia ediyorum ki, UBP ve CTP döneminde yaşanan nisap sorunu kadar sık nisap sorunu yaşanmayacağı inancını taşımaktayım.”  

“Gerek UBP gerek DP, gerekse diğer partilerden sürece engel oluşturacak tavırlar görmedim”

Müzakere süreci konusunda değerlendirmede bulunan Arabacıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Müzakere sürecini sürdüren Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve ekibidir. Akıncı’da zaman zaman parti ilçe başkanlarına ve ekibine bilgilendirme toplantısı adı altında gelişmeler ve süreçle ilgili bilgi aktarımı yapmaktadır. Gerektiği zamanda meclise sunmaktadır. Gerek UBP, gerek DP gerekse diğer partilerden, toplantılara ve sürece engel oluşturacak tavırları hiç görmedim. Endişelerini zaman zaman belirtebilirler. Endişe belirtmek demek sürece engel olmak demek değildir. 

“Müzakere sürecinin gidişatı konusunda önyargılı değiliz”

Süreç devam ediyor ve biz de devam etmesinden yanayız. Temennimizde dediğim gibi her iki toplumun onay verebileceği bir uzlaşının günün sonunda ortaya çıkmasıdır. Çıkar veya çıkmaz bunu hep birlikte göreceğiz. Müzakere sürecinin gidişatı konusunda önyargılı değiliz. Daha tam olarak bir metin ortaya çıkmadı. Hassas konular daha ortadadır. Dolayısıyla bunlar ortadayken olumlu veya olumsuz yorum yapmamız her iki taraf açısından yanlış durumlara sebep olabilir. Dolayısıyla süreç devam ederken, biz sürecin olumlu bir havada devam etmesinden yanayız. Dediğim gibi günün sonunda her iki toplumu kabul edebileceği bir uzlaşı metninin ortaya çıkmasıdır.”