SENDİKALAR STATÜKOYU KORUYOR: Mustafa Arabacıoğlu’nun ilk hedefi öğretmen snedikaları. Eski bakana göre, statükoyu sendikalar koruyor, öğretmen kesimi sistemden nemalanıyor. Arabacıoğlu:  Eğitim sistemindeki çarpıklıktan sendikalar da nemalanıyor. Bugünkü statükoyu koruyanların başında da sendikalar gelir” diye konuştu

BEROVA BİLE ARAMADI: Arabacıoğlu sistemi eleştirdi, istifa etti. Yerine, partisinden bir isim atandı ama, atanan isim bir kez dahi, “Neden istifa ettin?” diye sormadı. Arabacıoğlu: 21 yıldır siyasetteyim, Berova bir yıldır siyasette. Benden bilgi alabilirdi, aramadı bile

HASTA RAPORLARINA DİKKAT: Arabacıoğlu: Okullarda öğretmenler ders saatlerinin hepsini tamamlıyor mu, kol faaliyetlerinin hakkını veriyor mu, bunların sorgulanması lazım. Hasta raporu konusu tartışılmalı. Öyle raporlar vardı ki, bu raporları veren hekimlerin de sorgulanması gerekir

İSTİFAMA SEVİNDİLER: Mustafa Arabacıoğlu, istifa ettiği dönemde, DP parti grubu içinde bakanlık beklentisi içinde olanlar olduğuna da dikkat çekerek, “İstifa nedenim tartışılıp, örgütlü bir adım atılacağına, belki de sevinenler de oldu. İstifamın ardından bir çok partilim bu göreve talip oldu” dedi

Baykan GÜRSES ÖZDAĞ

Milli Eğitim eski bakanı Mustafa Arabacıoğlu, eğitimdeki statükoya ve sisteme tepki koyarak gerçekleştirdiği istifasının gereklerinin bugün hala konuşulup tartışılmadığını söyledi. Hem iktidardaki partisinin, hem de istifasının ardından bakan olan partili arkadaşının bir kez dahi kendisini istifası konusunda arayıp sormadığını, gerekçesini sorgulamadığını belirten Arabacıoğlu, “21 yıllık siyaset adamıyım, bir yıldır siyasette olan yeni bakan arkadaş, arama gereği dahi duymadı” dedi.
Arabacıoğlu, partisi yanında, öğretmen sendikaları KTÖS ve KTOEÖS’ün de bu alandaki statükoya sahip çıktığını, bu alandaki boşluklardan yararlanmayı sürdürdüğünü söyledi.

Arabacıoğlu’na göre eğitimde yaşanan statükodan en çok sendikalar nemalanıyor… Milli Eğitim eski bakanı Mustafa Arabacıoğlu, kendisine olan desteğin de sadece sözde kaldığını, iş icraata geçtiğinde ortadan kalktığını belirtti.

Soru: Eğitim sistemin bozukluğuna ve bu sistemi değiştirme ortamının bulunmaması gerekçesi ile bakanlık görevinizden istifa etiniz. Üzerinden aylar geçti. Bugün neden istifa gerekçeleriniz anlaşıldı mı?

Arabacıoğlu: Bana göre anlaşılmadı. Bir tek sendikalar grev ile ilgili kendilerini frenledi. Benim görevde olduğum sürede sendikalar sürekli bir eylem hareketi vardı. Öğrenciler, veliler ve sendikalarda sürekli bir eylemi ve bakanlığı hedef alan hareketleri vardı. Benim bu hareketim bu eylemi bir noktada duraklattı.

Soru: Sendikalar bir özeleştiri mi yaptılar sizce?

Arabacıoğlu: Grevin dışında söylemde bulundular fakat grev noktasında, istifamla kolay karar alamadılar. Eskiden müdür muavinliği eksikliği var denilirdi ve grev yapılırdı. Başka eksiklikler gerekçe gösterilerek greve gidilirdi. Grev kararı alma şartları o kadar kolaydı ki benim istifam sonrasında bir tek sendikaların grevle ilgili aldıkları kararlarda daha sağduyulu hareket ettiklerini görüyorum.

Soru: Siz Görevdeyken yapılan grevlerin sizi siyaseten yıpratmak gerekçesi ile yapıldığını düşünüyor musunuz? Şimdi bunun yapılmamasını buna mı bağlıyorsunuz?

Arabacıoğlu: Benim siyasetten bir beklentim yok. Aldığım her kararın arkasındayım. Eğitim bakanı olduğum dönemde iki konu var ki bunlar yargıya sevk edildi. Hepsinin arkasındayım. Ben eğitimde düzeltemeyeceğim için istifa etmedim, başka kişi veya kişilerin de benden daha fazla eğitime vakıf olduklarını da söyleyemem. Gerçekten eğitimdeki sıkıntının ne olduğunu çok iyi analiz edenlerden birisiydim. Belli bölgelerde gerçek olmasa da öğretmen açığı vardı. Öğretmen açığının bir şekilde giderilmesi gerekirdi en azından bu yıl itibariyle… Çoğu okul müdürüyle ilgili benim yasal işlem başlatmam gerekiyordu. Yasaya göre bu benim için bir zorunluluktu. Yasaya göre her 35 öğrenciye bir öğretmen, 35 öğrenciden sonra ikinci bir öğretmen ihtiyacı olduğu vardı. Bu genelgeyi okulların tümüne göndermemize rağmen çoğu okulda bu uygulanmadı. Bu konuyla ilgili benim yasal işlem başlatma zorunluluğum vardı. Bunu başlattığım anda bütün okullarda zincirleme eylemlerin olacağını hissettim.

Soru: Sisteme ilişkin eleştirilerinizi ortaya koyarken, şimdi bunlardan sadece sendikaların grevle ilgili tavrının değişime uğradığını söylediniz. Başka bir konuda hiç mi iyileşme görmüyor musunuz?

Arabacıoğlu: Grev tehdidinin ortadan kalkması dışında olmadı. Öğrenciler dahil grev hareketine girmişti. Böyle bir şey olabilir mi. Başka hiçbir konuda olmadı. Bir tek sendikal harekette bir yavaşlama oldu. Sistemde bir değişiklik yok. Sistem hiç ellenmedi. Sistemin ellenmesi için bir çalışma gerekir. Eğitim partilerin politikası olmamalı. Bakanın politikası olmamalı. Devlet politikası olmalıdır. Eğitim Şuralarından sonra onun katılımcılarını belirlemek gerekir. Eğitim Şuralarındaki eksiklikleri tespit etmiştim. Okul aile birliği kısmı eksiktir. Okul aile birlikleri ne bekler öğrenmek için onların da temsiliyetini artırmamız gerekirdi. Dar kapsamda değil, daha geniş kapsamda bunu yapmamız gerekiyor.

Meclis’te bir komite oluşturup nelerin değişmesi gerektiğine bakmamız lazım. Neden 20 Temmuz Fen Lisesi açılması ihtiyacı duyuldu, gerekçe neydi. Bülent Ecevit Anadolu Lisesi’nin neden açılma ihtiyacı duyuldu. Neden dolayı tek bir lise açıldı ve Karpaz’dan gelen öğrenciyi yurtta bulundurmak zorunda bırakalım. Bu bir ihtiyaçsaydı başka bir merkeze daha açmadık.

Niye 20 Temmuz Fen Lisesi’ni Mağusa’da da açmadık? Düz liseden ne farkı var? ÖSYM’ye girecek öğrenciler de kendi içlerine ayrılır. Bunlar da gruplaştığında 3 ya da 5 kişilik okullar olur. Belli ilçelerdeki liselerin kapatılması gerekir. Bunda popülizm yapmayacağız. Bir okulun öğrenci sayısı azalır, diğer taraf boş, iki okul aynı bölgede… Ama bunu kapatamazsınız, direnç gösterirler size… Okul Aile birliği direnç gösterir, milletvekilleri direnç gösterir kapatılmasın diye.

Soru: Sistemi değiştirmek için ortaya koyacağınız çabaya sendikaların grev ve eylemle karşılık vermesi sizi korkuttu mu? Neden çekindiniz?

Arabacıoğlu: Korktuğum için değil, kesinlikle bunun için değil. Bunu başlattığım an eğitimde ciddi boyutta sıkıntılar yaşanacaktı.

Ben bu konuda bir mesaj vermek istedim. Bugün öğretmen eksikliği değil, öğretmen fazlalığı var. Bu konuda adım atsaydım bu ortaya çıkacaktı. Gelibolu ve Şehit Ertuğrul ilkokullarında aynı okul çatısı altında almış olsaydık, Arabahmet’i alıp Şehit Tuncer’e katmış olsaydık, Karpaz’da bulunan belli okullarda sınıfları birleştirmiş olsaydık, ilkokullarla ilgili öğretmen açığı neredeyse olmayacaktı. Ama bu sıkıntılar halen şu devam ediyor.

Genelge gönderilmesine rağmen müdürler öğretmenlerini okulda tutmak için adım atmadı. Orta eğitimdeki sıkıntı daha farklıydı. Orada sistemin tamamen ellenmesi gerekir. Kolej sisteminden ÖSYM sistemine varıncaya kadar sistemin ellenmesi gerekmektedir. Bana göre eğitim en baştan ele alınıp yeni baştan müfredatıyla elden geçirilmelidir.

Soru: Sistemi değiştirmek çok taraflı bir işti. Bu noktada bu bütünün içinden size taraflardan hiç mi destek gelmedi?

Arabacıoğlu: Serdar Bey istifa ettiğim dönemde bir söylemde bulundu. Bütçe çalışmalarının olduğu dönemde söylemlerde bulundum. Bu konuda Meclis’te bir komite oluşması için çağrı yapmamıza rağmen eğitimdeki tarafları çağırarak neler yapılabileceğini ele alarak hareketlenmemizi istedim. Bu konuda bir hareket görmedim.

Soru: Kimden bekliyordunuz bu hareketi başlatmasını?

Arabacıoğlu: Hükümetten de arkadaşlarımızdan da ilgili bakandan da partim kanadından da böyle bir girişim olmadı. DAÜ ile ilgili bir konu oldu, bununla ilgili AD-HOC komite kuruldu, çalışma yapıyor. Aynı çalışma eğitim konusunda da yapılabilirdi ama yapılmadı.

Soru: Partiniz hükümet ortağıydı… Bunu harekete geçirme gücü elinizdeydi. Buradan partinizin de size destek vermediği sonucuna mı varıyoruz?

Arabacıoğlu: Bana düşeni yaptım. 13 aylık bakanlık dönemimde bana düşen görevi fazlasıyla yaptım. Beni en iyi anlayan tarafların sendikalar olması gerekirdi. Düşündüklerimi ve ne yapmak istediğimi en iyi bilenlerden biri sendikalardı. Ben sendikaların bana en çok bu konularda destek olmasını beklerken, karşıt bir görüş içine girdiler.

Siyaseten arkadaşlarıma baktığım zaman herkes bir beklenti içindeydi. Bizim grubumuzdaki arkadaşlarımız da bakanlık açısından beklenti içindeydi. Bakanlıktan gittiğiniz zaman kendi grubunuz içinden de kimisi tarafından mutluluk nedeni olur, ben de aday olabilirim düşüncesiyle… Yani siyaset çok karmaşık bir olaydır. Yalnız bakanlık bir görevdir, makam yeri değildir, hizmet yeridir. Arkadaşlarımız sanıyorum bunu iyi idrak ettiler.

Soru: Eğitim Bakanı istifa gerekçelerinizi gözden geçiriyor mu? Sizi doğru temelde anlayıp ona uygun adım atıyor mu?

Arabacıoğlu: Ne yaptığı konusunda bana pek fazla bilgi vermez.

Soru: Talebiniz oldu mu?

Arabacıoğlu: Benim böyle bir talebimin olmasına gerek yok. Ben yaş olarak da her şey olarak da ondan daha öndeyim bir ağabey olarak. 21 yıldır siyasetteyim, o 1 yıldır siyasettedir. Geçmişte bakanlık yaptım. 13 ay bu bakanlıkta görev yaptım. Bu süre içinde yaşadıklarımı, benden nasıl yararlanabilecekleri konusunda bilgi alabilirlerdi.

İhtiyaç duyulmadı herhalde. Ben de ihtiyaç duyulmadığı için nedir sorununuz diye sormam. Sormam da abes kaçar. Sendikalarla da fazla diyalog içinde değilim. Beni bazı arkadaşlar yemek yiyelim diye aradı, istemedim, farklı yorumlanabilirdi. İstifa ettiğim için de pişman değilim.

Soru: Bu sistemi değiştirecek bir niyet var mı sizce?

Arabacıoğlu: Niyet varsa olur. Böyle bir niyet algılamadım. Söylemde oldu ama gerçek anlamda böyle bir niyet olduğunu görmedim.

Soru: Bakanlıktan istifa ederken, eğitimdeki sorunları milletvekili olarak gündeme getirmeye devam edeceğinizi söylemiştiniz. Bunu yapıyor musunuz?

Arabacıoğlu: Karşınızda algılayan varsa mesaj vereceksiniz. 21 yıldır siyasetteyim, benim için bu önemlidir. Verdiğim mesajı karşı tarafın alması, algılaması benim için önemlidir. Kamuoyunda da bu vardır, bir ara konuşuldu ve bitti.

Soru: Söylediklerinizi hükümet de mi algılamıyor sizce?

Arabacıoğlu: Konuştuğumuz zaman hepsi haklısın diyor. Ama durum icraata geçtiği an bir şey yok.

Soru: Değişime toplum desteği var mıydı? Ya da devam etseydiniz bu desteği bulmaz mıydınız?

Arabacıoğlu: Olmazdı. Koltuk için bırakmaz derler. Sendikalarla ilgili konuşmayı yaptım “yapamazsa bıraksın gitsin” dendi. Koltuk yapışkandır sanıyorlar. Orası hizmet yeridir. Yapamadığım için değil. Eğitim sistemini en iyi analiz eden kişi olduğumu da söyleyebilirim. Bu süreçte yaptığım iyi şey belli okullarda hizmet alımı oldu, temizlik konusunda… Bunu hastanede de yapmıştım. Çünkü hademe alırsın, senin arkandan gelen birisi o hademeyi idari kadroya alır ve orası boşalır. İdari kadroya aldığınız bir kişiyi de hademe olarak görevlendiremezsiniz. 10 ya da 12 okulda hizmet satın alıyoruz. Tek bir hademe bırakıyoruz. Temizlik ekibi geliyor, temizliyor ve gidiyor. Orada 2 personel bırakıyoruz, onları da tuvaletler için bırakıyoruz. Burada sorun şuydu, okul var 4 hademesi var, 3’ünün raporu var. 3 rapor da ağır iş yapamaz gerekçesiydi. Bir de öğretmenlerle ilgili ciddi boyutta rapor konusu vardı. Ortaöğretimde ve mesleki teknikte 2000 civarında öğretmen var, 161 günlük eğitim periyodunda 10 günün üzerinde rapor alan öğretmen sayısı 400 civarındaydı. Kimisinin gerçekten sorunu vardı ama 161 günün 10 gününü rapor kullanan öğretmen sayısı 100’ün üzerindeydi.

Öğretmenlerin ders saatleri konusunda ne yapabiliriz diye baktık. Orta eğitimdeki öğretmenlerin ders saatleri önemliydi. Kol saatleri ile ilgili saatlerin uygulanıp uygulanmama meselesi vardı. Bu tabii günün sonunda belli kesimleri rahatsız edecekti. O yüzden diyorum bizim yanımızda destek olmazsaydı hem arkadaşlarımdan hem de hükümetten hem de sendikalardan bu iş başarılmazdı.

Soru: Partinizden ciddi bir destek görmediniz mi? Hükümet bu konuda size destek olmadı mı?

Arabacıoğlu: Söylemde… Niyet olsaydı zaten hayata geçerdi. İlgili bakan arkadaş Türkiye’ye gitti bütün okulları Anadolu Lisesi yapacağını söyledi. Bunun kararını nerden aldı. Bu tür söylemler önemli söylemlerdir. Ne gerekçe ile bu yapılmak isteniyor. Bu hangi zeminde tartışıldı. Bülent Ecevit Anadolu Lisesi açılırken ne gerekçe ile açıldı. Birileri gelir bir şey açar, neye göre açar. Birileri gelir sistemi parçalar, parçaladıkça da alt yapı sistemi eksiklikler gösterir, öğretmen eksiği ortaya çıkar.
Ama öğrenci sayısı artmaz, hatta azalır bile… Öğrencilerimizin çoğu özele gidiyor. Öğrenci nüfusu belli, 3000 civarındadır bu  rakam. 1000 civarında öğrenci özele gider yani 2000 civarında öğrenci kalır. 2000 öğrenciye her yıl öğretmen ihtiyacının olması sorgulanmalıdır.

Özellikle vurgulamaya çalıştığım şey bu sistemin kişiye göre değişmemesidir. Sendikaların bu konuda çağrı yapması gerekirdi. Ama bu çarpıklıktan dolayı sendikalar da bundan nemalanır.
Bugünkü statükoyu koruyanların başında da sendikalar gelir. Ortaokulda ortalama ders saati nedir hesabını yapsınlar, bir öğretmenin haftalık ders saati toplamı ne kadardır…

Bazı okullarda öğretmen 30 kişilik sınıfa girer ders verir, bazı sınıflarda 10-12 kişiye ders verilir. Ben sendika üyesi olsam bundan şikayetçi olurdum. Yasa gereği müdür de yapması gerekeni yapmıyor, öğretmenini tutsun diye sınıfları küçültüyor.

Genelgeye göre soruşturma açmam gereken çok müdür olurdu. Okullarda öğretmenler ders saatlerinin hepsini tamamlıyor mu, kol faaliyetlerinin hakkını verebildi mi, bunların sorgulanması lazım.

Rapor konusu da tartışılmalı. Öyle raporlar vardı ki, bu raporları veren hekimlerin de sorgulanması gerekir. Bu konuyla ilgili Tabipler Birliği’ne ve Sağlık Bakanlığı’na yazı yazmıştım. Mesela “uzun yol gidemez” diye rapor var.

“İki saatten fazla derse giremez, şekeri düşer” diye rapor verildi, gece uyurken ne yapar diye sordum. Sistem derken sadece eğitim değil, bu konuların da tartışılması lazım. 2011 yılından sonra işe giren öğretmenlerle ilgili de ciddi sıkıntılar ve motivasyon bozukluğu vardır, haklı oldukları yönler bulunuyor. Aynı dönem mezun olan öğretmen kendinden önce girenle aynı maaşı almıyor, bu da motivasyon bozukluğu yaratıyor.

Bir de A ve B kategorisi öğretmen yaratıldı, böyle şey olur mu. Ders sayıları, baremleri, maaşları farklı…

Böyle bir uygulama nerden icap etti. Eğitimde çok şeyin ellenmesi gerekiyordu. Ben mesajımı verdim, istifa gerekçelerimi açıkladım.