Çiğdem Aydın

Kuzey Kıbrıs’ta can ve mal kaybına yol açan kazaların büyük bir çoğunluğunun aşırı süratten meydana geldiği bildirildi. Diyalog’a konuşan Trafik Müdürü Ahmet Beşerler, 2015’te meydana gelen kazaların yüzde 84’ünü 18 ile 35 yaş arası gençlerin yaptığına dikkat çekerek, ehliyet uygulamalarının değiştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.

KKTC genelinde yolların kötü olduğunu ve genç sürücülerin süratlı araç kullandığını belirten Beşerler ciddi uyarılarda bulundu. İstatistiklere göre, geçtiğimiz yıl içinde 46 bin 515 kişiye yasal işlem yapılırken, ilk sırada 9 bin 184 ile sürat suçları yer aldı. Bunu 7 bin 677 ile sürüş sırasında cep telefonu kullanımı izliyor.

“Sürat tutkunu bir toplumuz” 

Kuzey Kıbrıs’taki ölümlü trafik kazalarının, son 5 yılda ciddi oranda azaldığını fakat, sürücülerin eğitilmesi ve ehliyetlendirilmesi hususunda yetersiz kalındığını belirten Trafik Müdürü Ahmet Beşerler, “Ülkemizde insanı en çok trafik kazalarında kaybediyoruz” dedi. Bu sorunla mücadele ederken, topyekün mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden Beşerler, “Ülkemizde trafik kazaları devam ediyor. Sıfırlanacaktır diye bir iddiamız yok çünkü gerçekçi olmaz. Bu sorun Dünyanın sorunudur ve her ülkenin kendisine göre tedbirleri vardır. Polis Genel Müdürlüğü olarak, trafik kazaları ile ilgili soruşturmalar yürütüyoruz, istatistikler tutuyoruz ve 2015 yılında kazaların oluş nedenleri arasında ilk sırada süratli araç kullanmak olduğunu tespit ettik. Ne yazık ki sürat tutkunu bir toplumuz” dedi 

Araç kullanmıyor, uçuyoruz… 

Özellikle, 18 ile 35 yaş arasındaki genç sürücü profillerinde sürat tutkusu daha fazla. Kaza nedenleri arasında ikinci sırada ise dikkatsiz sürüş yer alıyor. Dikkatsizliğin en büyük nedeni ise cep telefonu kullanmak. Alkol kullanmak da en büyük kaza nedenlerinden biri. Trafik Müdürü Ahmet Beşerler,  “2015 yılında yapılan denetimlerde, 235 kişi alkollü kaza yaparken polis,  bin 52 kişiyi kaza yapmazdan önce tespit edip, rapor etti” diyor. Beşerler, “2016 yılının ilk 4 ayında ise 73 kişi alkollü trafik kazası yaparken, denetimlerde 633 kişi alkollü olarak tespit edildi” dedi. Beşerler, mevcut polis sayısı ile ülkede trafik konusunda tüm denetlemeleri yapmaya çalıştıklarını fakat eğitimin de çok önemli olduğunu belirtti. 

Avrupa ülkelerinde her 500 kişiye bir trafik polisi düşerken, Kuzey Kıbrıs’ta bin kişiye bir polisin düştüğünü belirten Beşerler, aşırı sürat ve dikkatsizliğin yanı sıra, araç kullanırken cep telefonu ile konuşma suçlarının arttığına dikkat çekti.
Polis Genel Müdürlüğü, Trafik Müdürü Ahmet Beşerler, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:

Rekora koşuyoruz… 

Soru: En çok kaza nedenleri nedir polis kayıtlarına göre? 

Yanıt: Dikkatsiz sürüş, kavşaklarda durmamak, süratli araç kullanmak ve kırmızı ışık ihlalleri, cep telefonlarıyla konuşmak... Özellikle cep telefonları en kötü ve en tehlikeli sorundur. Görünmeyen Azrail’dir cep telefonu trafikte. Emniyet kemeri konusunda halkımız bilinçlenmeye başladı ve geçmiş yıllara oranla yavaş yavaş yukarılara çıkıyor. Geçmişte yüzde 40’lardaydı şimdi yüzde 60 halkımız emniyet kemeri kullanmaya başladı. Ancak cep telefonu kullanımında inanılmaz artış var. Yılda yüzde 10 artış göstermektedir. 2013 yılında 7 bin, 2014 yılında 7 bin 988, 2015 yılında 46 bin 515 kişiye yasal işlem yapıldı. 9 bin 184 kişi sürat, 7 bin 677 kişi cep telefonu kullanmaktan, 7 bin 1 kişi emniyet kemeri, 1.052 kişi alkollü araç kullanmaktan ve beşinci sırada da 406 kişi ehliyetsiz araç kullanmaktan rapor edildi.  

Cep telefonuyla konuşan sürücülerin algılarında yüzde 25 oranında azalma oluyor; telefonu kapatsa da yaklaşık 15 dakika boyunca sürücü algıda sorun yaşıyor. Ama bu konuda şunu da vurgulamakta fayda vardır: Cep telefonu ile sadece konuşmak değil, araçta cep telefonu kullanmak yasaktır. Örneğin kulaklıkla konuştum vs. Hepsi suçtur.

Ehliyet Verme sistemi değişmeli 

Soru: Ülkemizde ehliyetlendirme süreci ve eğitimi doğru mu yapılıyor? 

Yanıt: Ülkemizde ehliyetlendirmede şoför okulları, belli bir yasa çerçevesinde sürücü adaylarını eğitiyorlar. 10 derslik bir süreçten geçiyorlar, 10 derslik bir eğitimden sonra da sözlü bir sınava tutuluyorlar ve sonra da ehliyet sahibi oluyorlar. Tabi ki bu eğitim ölümlü veya ölümsüz kazaları azaltmak için yeterli bir eğitim mi, hayır değildir. Çünkü 2015 yılında genç sürücüler kazaların yüzde 84’ünü yaptı (18 ile 35 yaş aralığı). İlk iki yıllık ehliyet sahibi olan sürücüler, kazaların yüzde 29.5’ni yaptı ve bu en yüksek orandır. Şu anda, 5 ile 10 yıllık sürücüler (ehliyet aldıktan sonra) kazaların yüzde 14’ünü yapmış, 20 yılın üzerindeki sürücüler ise trafik kazalarının yüzde 4.6’sını yaptı. Bu da bize gösteriyor ki, ülkemizde ehliyet sistemi değişmesi gerekiyor. Ehliyet mevzuatımız yetersiz ve bir an önce değişmesi gerekiyor. Bu hususta çalışmalar yapılmıştır ve bir tüzükle düzenlenmiştir. İnşallah yakın bir zamanda ilgili kurumlardan mevzuat dairesi ve savcılıktan da görüş alındıktan sonra yürürlüğe girmesini umut ediyorum. Örneğin, Almanya’da bir kişinin sürücü olup yollara çıkabilmesi için, iki aşamalı bir trafik eğitimden geçer. Teorik olarak 90 dakika ve 14 gün derse gidersiniz, pratik olarak 45 dakika eğitim alırsınız. Her ders saati de 1 buçuk saat ile 45 dakikadır. Bu trafik eğitiminden geçerseniz yollara çıkarsınız. Bu derslerden sonra yazılı ve pratik olarak sınava girersiniz, geçerseniz sürücü olursunuz. Bizim ülkemizde ise 14 saat bir sınava girersiniz, sözlü bir sınav ve bir uygulama sınavdan sonra geçerseniz sokakta sürücüsünüz.  

Soru: Ülkemizde araç sayısının artmasına paralel olarak, trafikteki polis sayısı nedir? 

Yanıt: Polis örgütünün üstlendiği görev ve misyon çok önemlidir. Ülkemizin iç güvenliği ve trafik düzeni ile ilgili büyük bir görev yürütülmektedir. Yasalar bu görevi polis örgütüne vermiştir. Ülkemizde en çok insan kaybını yaşadığımız yer yollardır. Bunun yanısıra, en çok milli servet de trafikte yok olup gidiyor. Bu sorunları ve bu sıkıntıları en alt seviyelere indirmemiz gerekiyor. Bunun için de çok ciddi projeler yapmamız gerekiyor. Ülkemizde bizim yaptığımız araştırmalarda son 10 yılda araç sayısı yüzde 60 artış göstermiştir. Şu anda ülkemizdeki trafikte yaklaşık 200 bin araç bulunmaktadır. Hal  böyleyken, trafikteki radarların da faydasını gördük; az da olsa ölümlü trafik kazalarında 2016 yılından itibaren bir düşüş oldu fakat, buna rağmen ortalama 10 yılda yıllık 40 kişi kaybettik. Bazı yıllarda bu rakam 24 kişiye kadar düştü, örneğin 2012 yılında 24 kişi kaybettik, 2013 yılında yeniden 49 kişiye çıktı, 2014 yılında 29 ve 2015 yılında ise 28 kişiyi yollarda kaybettik. Hem polis denetimleri hem de buna ek olarak radarlar bulundukları noktalarda çözüm olarak caydırıcıdır. Yalnız radarın etki alanından çıkar çıkmaz, sürat yapan sürücülerimiz var. Bu konuda bireysel olarak davranmamak gerekiyor. Trafik toplumsal bir olgudur ve toplumsal düşünülmesi gerekiyor. 
Trafikteki personel durumumuza bakacak olursak, Berlin’den size bir örnek vermek istiyorum. Berlin şehrinde yaklaşık her 500 kişiye 1 trafik polisi düşmektedir. Lefkoşa’da her 1.000 kişiye 1 trafik polisi düşüyor. KKTC genelinde şu anda tüm çavuşlarıyla birlikte, 220 trafik polisi mevcuttur. İdari kadro ile 260 kişidir. Ancak, trafik polisi kadrosuna baktığımız zaman 460 kişi olması gerekiyor ve bu kadro yıllar önce yasal düzenleme ile belirlenen rakamdır . 

Trafik şubelerinin güçlendirilmeye ihtiyacı vardır 

2009 yılından beridir polis örgütüne personel istihdamı yapılmamıştır. Sadece geçtiğimiz aylarda 50 kişilik bir istihdam yapılarak, polis okulunda eğitimlerine başlanmıştır ama yeterli değildir en az 100 kişilik bir alım olmalıydı. Polis okulumuz 100 kişiye eğitim verebilecek kapasiteye sahiptir. 2009 yılından bugüne kadar yaklaşık 400’ün üzerinde emekli olan arkadaşımız var fakat, personel alınmadığından ciddi bir sıkıntı yaşanıyor. Bu açığı kapatmak için, en azından her yıl personel alınması gerekiyor.14 Polis karakolumuzdaki polisler de zaman zaman destek oluyor ama neticede onların işi trafik değil asayiştir. Polis örgütünün ciddi şekilde güçlendirilmesi gerekiyor. Trafikte teknik elektronik takip sistemleri olması gerekiyor. 

Mobese sistemi mutlaka olmalı

Soru: Trafikte en çok hangi kuralı ihlal ediyoruz? 

Yanıt: Trafikte en çok kırmızı ışık ihlalleri ve sürat ile karşı karşıya kalıyoruz. Anayollarda ve şehir içinde ciddi şekilde sürat ihlalleri görüyoruz. Mobesse sistemi mutlaka olmalıdır. Bunun maddi kaynağı süratle bulunmalıdır fakat, trafik polislerinin yollardaki varlığı da çok önemli ve caydırıcı insan gücü çok önemlidir Trafik polisi sadece denetim yapmaz aynı zamanda düzen de sağlar  

Yollarımız sürati kaldırmıyor…

Soru: Peki biz neden ölüyoruz? 

Yanıt: Biz ölüyoruz çünkü yollarımızın kaldıramayacağı kadar sürat yapıyoruz. Bizim yollarımız, alt yapımız, yapılan sürat için yeterli değildir. Bizim ülkemizde sürat en öne çıkan ölüm nedenidir trafikte. İddia ediyorum, sürat limitlerine uyulursa bu tür ölümlü kazlar en aza indirgenir. Sürat artıkça sürücünün sürüş güvenliği azalmaktadır. 35 kilometre süratle giden bir araçta sürücünün görüş açısı 104 derecedir. Ancak siz bu 35 kilometreyi 65 kilometreye çıkardığınız anda görüş açınız 70 dereceye düşüyor, eğer siz 130 kilometre hıza ulaşırsanız o zaman görüş mesafeniz daha da daralır ve 40 derece açıyla görürsünüz. Bir tünelde araç kullanmak gibi olur. Yol kenarlarında olan herhangi canlıyı görmeniz imkansızdır ve en küçük olumsuzlukta da kaza yaparsınız. Bizim ülkemizde 130 kilometre araç kullanan çok sayıda sürücü bulunmaktadır.” 

Arabaların camındaki yazılar yasal değil…

Soru: Bazı araçların arka camlarında veya kaportalarında ilginç yazılar var. Bu yasal mıdır? Değilse bu araçlar neden trafikten men edilmiyorlar?

Yanıt: Bu kesinlikle yasal değildir. Bu tür yazıları araçlara yazmamamız gerekmektedir. Üstelik araç muayenede de yasaktır ve hemen sökülmesi gerekir. Trafikte gördüğümüz tüm araçlara ceza uyguluyoruz. Özellikle egzozlar kural dışı olmamalı, kamunun genelini rahatsız edecek şekilde egzoz yapımı kullanıyorlar bu tür araçlara ise el koyuyoruz. Bu konuda hiç affımız yok. Bu tür modifiyeli egzozu olan gençleri uyarıyorum: Araçlarınıza el  konulmasını istemiyorsanız bu egzozları sökün ve yasal hale getirin.