Çiğdem Aydın

Diyalog’un, dün ve önceki gün manşetine taşıdığı, Türkiye’den gelecek suyun dağıtımı, kullanımı ve fiyatlandırmasıyla ilgili belirsizlik konusu ülke gündeminin ilk sırasına yerleşti.  

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hamit Bakırcı, CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk’in gazetemize, suyun planlaması konusunda henüz bir hazırlığın yapılmadığına ilişkin açıklamasını yanıtlayarak “biz Türkiye ile temaslar yaptıktan sonra Sayın Başbakana, hükümete 3 alternatifli bir öneri sunduk. Fakat Ocak ayında sunduğumuz önerilerle ilgili herhangi bir yanıt alamadık” dedi.

Önerilerden birinin hayata geçebilşmesi için hazırlık ve planlama yapılması gerektiğini vurgulayan Bakırcı, bu konuyu hemen her Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme getirdiğini, Başbakan’ın ise “Müsteşarlar ve müdürler çalışıyor” dediğini anlattı.

Bakırcı şöyle dedi:

Kutlay Erk beyin Diyalog’a verdiği demeç ‘sanki biz hiçbir şey yapmadık’ imajı benim bakanlığım için geçerli değil, kabul edilebilir de değil. Yanlış bir imajdır. Son 8 aydır Veysel Eroğlu, geldiğinde özellikle biz burada dedik ki suyun yönetimi konusunda daha önceki hükümet döneminde “yap-işlet-devret” modeli üzerinde Türkiye ile istişarare edilmiş ve bu suyun dağıtımı, yönetimi bu şekilde olacak diye bir taslak hazırlandı. Fakat biz dedik ki bunu şimdi hükümet olarak görüşmemiz lazım. Bakanlık olarak da bazı girişimler yapmamız lazım. Bu konuda daha sonra karar verelim çünkü bu sadece bizim  uhdemizde olabilecek bir durum değil suyun yönetimi-dağıtımı konusunda bu hükümet kararı olmalıdır ve bu yönde çalışmalar başladı. 

Üç önerimiz oldu Bakanlık olarak hükümete. Bunlardan biri yap-işlet –devret modelidir, ikincisi yarı özel yarı devlet şeklindedir; ki bu ana hatların yönetimi devlette olur ama depolardan dağılımı özel şirketler tarafından olabilir. Üçüncüsü, bütün dağıtım ve yönetimi devlet eliyle yapılır ve şu anki belediyelere nasıl su temin ediliyorsa ve kendi hatlarıyla bunu dağıtıyorlar o şekilde olur dedik ve üç tane kabaca alternatifimiz var. Tüm bu söylediklerim ise Ocak ayında oldu.” 

Toplantıya da katılmadılar

Hükümete öneri sunulmasının ardından tüm üniversitelerdeki bilim adamlarını da davet ederek bir çalışma yapıldığını anlatan Bakan Bakırcı, sözkonusu çalışmaya Başbakanlık ve Tarım Bakanlığı yetkililerinin de davet edildiğini, ancak hiç kimsenin katılmadığını söyledi.

Bakan bakırcı şöyle devam etti: 

“Tarım , su, hidro jeoloji, enerji, bu suyun dağıtımı büyük bir olaydır ve bir değerlendirme yaptık.Bu çalışmalardan çıkan sonuçlar hakkında da hem Başbakanlığı hem de Tarım Bakanlığını bilgilendirdik. Dedik ki “biz bunları yapıyoruz sizde de ilgili kişiler gelsin ve sonuç bildirgesini onlara verdik ama Başbakanlıktan ve Tarım Bakanlığından kimse gelmedi.” 

Biz Bakanlık olarak nihai kararımızı Mart, Nisan ayında verdik. Elimizdeki mevcut olanaklar, teknik yapımız, elemanlarımız, mühendislerimizin sayısı ne kadar yeterlidir? Teknik alet olarak ne kadar yeterlidir, teknoloji olarak biz ne kadar yeterliyiz, hepsini sorguladık. Çünkü borularda herhangi bir patlak olduğu zaman bizlerin hemen müdahale  edebilmemiz gerekir. Türkiye’den adam gelmesini mi bekleyeceğiz müdahale edebilmek için? Veya bir kaçak olduğu zaman, tüm bu çalışmalar yapıldı ve bizim Bakanlığımız tarafından yapıldı. Biz bunu Başbakanlığa bildirdik.Ardından 29 Nisan 2014 tarihinde Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’ndan davet aldık “hükmet olarak buyurun davetlemiz  olun, biz bu suyun yönetimi ile ilgili de artık son noktaya varalım ve ona göre uygulayalım” dedi. Bu asrın projesi 80 km’lik borunun bir kısmı deniz altından döşenecek bir kısmı da asılacak ve Amerika’dan, İngiltere’den, Arap ülkelerinden Irak, İran olsun insanlar geliyor, herkes bu projelyle ilgileniyor.

Su ile ilgili bakanlık olarak biz fizibilite çalışmalarımızı yaptık. Tarım Bakanlığı’nın müsteşarlarını ve müdürlerini davet ettiğimizde şöyle bir kelime kullandılar: 

“Biz zaten olayı biliyoruz, oraları biliyoruz ne yapacağımızı biliyoruz onun için çalışmalara gelmemize çok gerek yok.”

Tabi onların tarımsal olarak ne yapıp  ne yapmadıkları beni ilgilendirmez beni ilgilendiren bu suyun evlere sorunsuz ulaşması, dağıtılmasıdır. Tarımda nasıl kullanacakları elbette ki tarım politikası Tarım Bakanlığının uhdesindedir bizim uhdemizde değil. Fakat Türkiye’den Devlet Su İşleri mühendisleriyle birlikte ziraat mühendisleri de geldi ve onlara biz refakat ettik. Bu suyun nerelere gideceği, nasıl koordine edileceği, nerelere ne ekilecek, ne üretilecek tüm bunları sordular. Öğretim üyeleriyle bizim çalışmalarımızda da bu soruların yanıtları var çünkü tarımda ucuz ürün elde edip bunu satabilmeniz lazım. Örneğin siz domatesi ürettiniz ama Türkiye’deki domatesin fiyatı 1 lira  sizin ürettiğiniz fiyat 1.25 olursa bunu nasıl satacaksınız ?

Yani bunların alternatiflerini, ne yetiştirebiliriz, ekonomik değerleri ne olur, ülkeye nasıl bir katkısı olur, çiftçiyi yada tarımcı nasıl canlı tutabiliriz hep bunlar aslında su projesiyle birlikte bütünlüklü yapılması gereken şeyler.

Top Başbakan’da

CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk’in açıklamalarından üzüntü duyduğunu belirten Çevre ve Doğal Kaynaklar bakanı Hamit Bakırcı şunları kaydetti:

“Şu an suyun yönetimi konusunda top Başbakan ve Başbakan Yardımcısı’ndadır. Yani hükümetin karar alması noktasındayız. Biz Türkiye ziyaretimizin ardından Başbakana  “Sn.Veysel Eroğlu ile konuştuk bize su geliyor ama yönetimi nasıl olacak bir karar alınması gerekiyor” dedik ve davet aldığımızı söyledik ama hala o karar alınmadı. Biz bu işi kendimiz de yapsak adada yeterli sayıda mühendisimiz yok. Biz bunu özele de versek bunu kontrol etmek lazım. Biz bu suyun kontrol mekanizmasını kurmazsak nasıl yöneteceğiz? Kurabilmemiz için de en az 11 tane mühendise ihtiyacımız var, makine, çevre, hidrojen jeoloji mühendisleri olması gerekiyor. Çünkü orada biliyorsunuz arıtma tesisimiz de var dolayısıyla bizim orada çıkabilecek arızayı kontrol edecek bir mekanizma kurmamız lazım. Şu anda bu mekanizma bu ülkede yok.

Su iki,üç ay içinde gelecek. 2015 yılının şubat, mart ayında da Lefkoşa’ya su verilecek. Arıtma da o süreye kadar bitecek. Türkiye Devlet Su İşleri mühendisleri bizlere yardımcı olacak ve iki yıl boyunca da destekleri devam edecek. İki yıl içinde de bizlerin eksikliklerimizi tamamlaması lazım.

70 iş günü sonunda bu su gelecek fakat henüz suyun yönetimi konusunda  Başbakanımız hükümet olarak bir karar almadı. Sistemi nasıl kuracağız? Bizim Bakanlık olarak üzerimize düşen hatta fazlasını fizibilite çalımalarımızı bilimsel olarak yaptık ve bu çalışmaları da Başbakanlığa verdik, Kutlay Erk önce Başbakanla konuşsun ona göre açıklama yapsın.

Biz Bakanlık olarak hazırız ama hükmet hazır değil. Konuyu Bakanlar kurulunda ben her fırsatta açtım su yönetimi yasasını hazırladık savcılığa gönderdik ama hala yanıt alamadık.Suyu getirip dağıtmak değil sadece! Yasanız da olmalı. Aksi halde yönetim olmaz. Bir yıldır hükümetten suyun yönetimi ile ilgili karar almasını bekliyoruz.Başbakana konuyu ne zaman açsam bana “müsteşarları , müdürleri ile toplanıp konuşuyorlar” diyor.Biz anlatıyoruz ,tekrar anlatıyoruz defalarca üç alternatifimizi de anlattık hükümet olarak karar vermeleri gerek ama bir yıldır yok.
  
Maliyet hesaplaması yapıldı

Suyun maliyeti konusunda kabaca bir hesaplamanın yapıldığını anlatan Bakan Bakırcı şunları kaydetti:,

“Biz suyun şu anki maliyetini kabaca hesapladık şu anki elektrik maliyeti yaklaşık 1.60 kuruşa gelecek. yani bu enerji maliyetidir. Çünkü Türkiye bizden herhangi bir ücret talep etmiyor.Bu sadece enerji için harcayacağımız miktar.Ama bunu yanında bizlerin şebeke için bir çok noktada enerji  kaçakları  var onların giderilmesi lazım. Belediyelerin alt yapıları yapılanması lazım, ana hatları Türkiye Devlet Su İşleri bize yapıyor fakat belediyeler kendi borçlarını ödeyemezken bu hatları nasıl yenileyecek, Azerbaycan tüm alt yapısını yeniledi, yeni bir tesis kurdu yönetimini değişti ve yönetimi İski’nin başında yıllarca çalışmış olan bir kişiyle birlikte yapıyor. Devlet ve özel şirket birlikte yapıyor yönetimini, KKTC’de böyle bir şirket yok. İhaleye çıkılır Türkiye’den veya dünyadan şirketler girer ve yönetim bu şekilde olabilir. Su geldi diyelim su için atık su arıtma tesisleri, şebekeler, yağmur toplama kanallarının oluşturulması gerekiyor.

Su geldi evlere ulaştıralım mantığıyla hareket edemeyiz, sular içilebilir kalitede gelecek su hiç kesilmeyecek bundan  dolayı kullanım artacak ve atık su oluşacak atık suyu kanaizasyon sistemleriniz tamam değilse ne yapacaksınız? Farklı yerlerde kullanamazsak , yağan yağmurlar denize akarsa depolayamazsak yer altı kaynaklarını besleyemezsek suyu nasıl yöneteceğiz? 

Evlere su ulaştırıldı bitti mantığıyla mı yönetecekler? Tüm bu eksiklikleri çözebilecek  ekonomik kapasite KKTC’de şu anda yok bu yüzden benim önerim yap-işlet –devret  modeli olur. Özel şirket dağıtacaksa bu suyu sözleşme yapılarak sözleşmeye de kanalizasyon, şebeke problemlerini de karşılayacak şekilde olacaktır şartname bu şekilde hazırlanır bunlar öneri sadece. Biz Bakanlık olarak Asrın projesi için bütün fizibilete çalışmalarımızı yaptık 5 aydır hazırdır. Başbakanı ikna etmeye çalışıyoruz ki bir an önce karar versin suyun yönetimi konusunda bu su hükümetin , ülkenin meselesidir.”