Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, “Bizi 13 seneden beri hiçbir şey yıkamadı, hiçbir iftira üzerimizde kalmadı, hiçbir kara lekeyi taşımadık. Çünkü biz yolsuzlukla mücadeleyi inancımız biliyoruz. Partimizin görüşü olarak, bizi var eden bir sebep olarak biliyoruz” dedi.

Meclis Soruşturma Komisyonu'nun dört eski bakanla ilgili kararını değerlendiren Arınç, konuyla ilgili Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da partisinin bugünkü grup toplantısında önemli bazı açıklamalarda bulunacağını bildirdi.

“ÖN YARGIYLA HAREKET EDENLER KAYBETMİŞLERDİR

Komisyon üyeleri ve görevlilerinin seçimiyle ilgili Meclis İç Tüzüğü'nde yer alan hususları hatırlatan Arınç, “Madem ki mesele hukukidir, hukuki olan bu konunun da kendi içerisinde kalması gerekebilir” diye konuştu. Arınç, şunları söyledi:

“Ön yargıyla hareket edenler kaybetmişlerdir. Bu konu özellikle maşeri vicdan dediğimiz, kamuoyunun duyarlılığı karşısında, insanların bu olaya bakış açısı karşısında bence iflas etmiş bir görüntüdür. Çünkü halkımız sadece bugün değil, 4 ay içinde değil, bir yıldan bu yana bu konuları muhalefet partilerinden her gün dinlemiştir. Başka malzemeleri de yoktur.

Özellikle bazı kanallar, gazeteler her gün bir yerlerden 'yolsuzluk' kelimesini bulup onu hükümetimize yamamaya çalışmışlardır. Bunların halkımız üzerinde bir sinek ısırığı kadar etkisi olmamıştır.

Düşünün, 17 Aralık, 25 Aralık arkasından 30 Mart seçimlerine gittik. 30 Mart seçtiklerinde en büyük kozları 'bu hükümetin yolsuzluk yaptığı' iddiasıydı. Her yerde perişan oldular. 30 büyük şehrin 18'ini AK Parti aldı, Türkiye nüfusunun yüzde 58'i şu anda AK Partili belediyeler tarafında.

Toplam belediyelerin yüzde 62'sini AK Parti kazandı. Arkadan çok daha büyük bir sınavla karşı karşıya kaldık. Hakkında da pek çok 'yolsuzluk' iddiaları bulunan Sayın Cumhurbaşkanımız ki onu tenzih ediyorum, onun seçimine yönelik propagandanın da tek malzemesi de buydu. Neler söylemediler, ne hakaretler yaptılar, ne kadar iftiralar attılar ama 21 milyon insan, seçmenimiz yüzde 52 oyla Sayın Cumhurbaşkanımızı, halk tarafından ilk defa seçilen cumhurbaşkanı noktasına getirdi.”

“HİÇ KİMSE GÖRMEZLİKTEN GELMESİN”

Daha sonra partilerinde görev değişikliği yapıldığını, yeni hükümetin kurulduğunu ve güvenoyu aldığını belirten Arınç, “Şimdi önümüzde büyük bir seçim var ona gidiyoruz. Mümkündür ki sermayeleri bitmiş olmasına rağmen yine ağızlarında ne varsa onu söyleyeceklerdir. Bu halkımızın AK Parti hükümetlerinden olan memnuniyetlerini hiçbir zaman gölgelemeyecektir” dedi. Arınç, şöyle konuştu:

“Bizi var eden sebeplerden bir tanesi, yolsuzlukla mücadelemizdir. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar konusunda çok başarılı olduk ki en son yüzde 50 oyla tekrar iktidar olduk. Yolsuzluklara batmış olan partilerin ve geçmiş hükümetlerin akıbetlerini hepimiz çok iyi biliyoruz. Ben o hükümetleri çok iyi biliyorum.

Unutmayın, rahmetli Erbakan hocamızın Doğru Yol Partisi ile kurduğu hükümeti, 28 Şubat darbesiyle devirenler görevi Mesut Yılmaz ve ona mecburen destek olan başka partilere vermişlerdi. Ama bu göz gördü ki 25 Kasım 1998'de Türkbank ihalesindeki yolsuzluk sebebiyle hükümet düşürüldü. Arkasından başka olaylar da oldu. Ama bizi 13 seneden beri hiçbir şey yıkamadı, hiçbir iftira üzerimizde kalmadı, hiçbir kara lekeyi taşımadık. Çünkü biz yolsuzlukla mücadeleyi inancımız biliyoruz. Partimizin görüşü olarak, bizi var eden bir sebep olarak biliyoruz. Bu süreçte bile biz şeffaflaşma adına, saydamlık adına, yanlışlardan hesap sorma adına siyasi olarak pek çok kararlar aldık ve alacağız.

Bunları Sayın Başbakanımız açıklar. Ama bu dört bakanla ilgili olarak kurulan komisyonun yaptığı incelemelerde verilen kararı hiçbir zaman gölgelemeyecektir. Adli süreç hiç kimse görmezlikten gelmesin. Mahkemelerden kaçılmış değil, burası da bir mahkemedir.”

“TÜRKİYE'DEKİ İÇ EKONOMİK DENGELERİN GEÇMİŞTE NASIL SARSILDIĞINI BİLİYORUZ”

Kendisinin 20 senedir parlamentoda yer aldığını vurgulayan Arınç, “Bu tür olaylarda Türkiye'deki iç ekonomik dengelerin nasıl sarsıldığını geçmişte biliyoruz. Bir küçük anayasa kitapçığının şöyle fırlatılmasıyla Türkiye 2000-2001 yılında büyük kayıplara uğramış ve hayatının en büyük ekonomik krizleriyle karşı karşıya gelmişti” diye konuştu.

Soruşturma Komisyonu'nun bugün kararını açıkladığını belirten Arınç, “Eskiden birisi kaşını kaldırsa borsa düşerdi. Şöyle bir ters baksa borsa düşerdi. Şöyle bir sesini yükseltse hükümetler yıkılır ve düşerdi. Bakınız bu kararla ilgili olarak borsada yükseliş var. 86 bin puanla kapandı. Bu Türkiye'nin iç ekonomisinde ve dış itibarında hukuka duyulan bir güvenin işaretidir ve hiçbir zaman yalanlara itibar edilmeyeceğinin de bir göstergesidir” değerlendirmesini yaptı.

“TÜRKİYE DAHA GÜÇLÜ BİR YIL GEÇİRECEK”

Arınç, enflasyondaki düşüş, ihracattaki artış ve yeni yatırımlarla Türkiye'nin daha güçlü bir yıl geçireceğini herkesin gördüğünü belirterek, “Komisyonun verdiği bu kararın nihai sonucunu hep beraber Genel Kurul oylamasıyla görmüş olacağız” ifadesini kullandı.

Konuyla ilgili komisyon başkanının açıklama yaptığını anımsatan Arınç, “Önümüzdeki hafta içerisinde de Genel Kurul da bir oylama yapılacaktır. Adaletin, gerçeğin ortaya çıkması hepimizin dileğidir. Ama bunu istismar konusu yapan muhalefet partilerini de huzurlarınızda kınıyorum” görüşünü paylaştı.

ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI KILIÇ'IN AÇIKLAMALARI

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın “görevi bıraktıktan sonra konuşacağım” ve “son süreçte Anayasa Mahkemesi üyelerine baskı yapıldığına” dair açıklamalarının sorulduğu Arınç, önce Kılıç'ın ne dediğine bakmak gerektiğini söyledi. Arınç, “Benim bildiğim bu haberler, özel toplantılarda yapılmış, dışarıya bugüne kadar ifşa edilmemiş ancak bir gazeteciyle özel konuşmasından haber olarak aktarılmış şeylerdir. Zannediyorum birincisiyle ilgili kendisi bir açıklama yaptı. Bağlamından koparıldığını, aslında şöyle demek istediğini ifade etti” diye konuştu.

Bu tartışmalara girmek istemediğini söyleyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ı yıllardan beri tanıyoruz. Yaptığı mücadeleyi de ben şahsen çok iyi biliyorum. Siyasi parti kapatma davalarında, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve özgürlüklerin genişlemesi, güçlenmesi konusunda olumlu kararlarını, olumlu kanaatlerini, düşüncelerini her zaman ifade eden cesur bir insan olarak tanıyorum. Evet Anayasa Mahkemesi kararları tartışılır ancak kesin kararlardır. Şimdi bir de bireysel başvurular üzerine başvurular başladı, onlar da kesin kararlardır. Biz şunu yapıyoruz, bazı kararlarını beğenmiyoruz, çok aşırı eleştiriyoruz. Bazı kararlar da hoşumuza gidiyor, ya sesimizi çıkarmıyoruz ya da bravo diyoruz. Bu kararların hepsini tartışabiliriz ama bu tartışma konularını Sayın Başkanın şahsına endekslememek lazım. Sayın Başkanın şahsında da oranın çok değerli 17 üyesini hiçbir zaman töhmet altında bırakmamak lazım. Anayasa Mahkemesi en yüksek yargı organıdır. Geçmişteki yapısı konusunda çok eleştirilerimiz oldu ama bugünkü yapısı konusunda doğrusu eleştirilerimizin asgari düzeye indiğini düşünüyorum.

Bir ikincisi de bu eleştiriler bir insanı yok etme noktasına getirilmemeli. Sayın Kılıç da bunlardan birisidir. Düşüncelerini paylaşmayabilirsiniz, yanlış, eksik bulabilirsiniz ama bu onu yok etmek anlamına hiçbir zaman gelmemeli. Maalesef bazı gazete ve televizyonlarda öyle konuşmalar, öyle başlıklar duyuyorum ki kendimi onun yerine koysam fevkalade üzüleceğimi düşünüyorum. Bunlar yapılmamalı. Elbette insanların farklı düşünceleri olabilir, zaman içinde farklı tavırlar almış olabilirler ama bunlar geçmişini inkar etmek anlamına da gelmez. Dolayısıyla Sayın Başkana gösterilen tepkilerin ölçülü ve orantılı olmasını arzu ederim. Bugün polisin kullandığı güç konusunda orantısız güç kullanıldı diye eleştiriyorlar ya herkes elindeki gücü orantılı kullanması lazım. Eleştiri bunlardan bir tanesidir. Sayın Başkanın şahsını rencide edecek, onu küçültecek ifadeler hiçbirimize, hiçbir gazeteciye de hiçbir siyasetçiye de yakışmaz.”