Özge Kizir

Lefkoşa’da 19 Şubat tarihinde ardı ardına King Oto Plaza, Özmerhan Ltd ve Opel Plaza’nın kundaklanması olayıyla ilgili tutuklu bulunan zanlıların Avukatı Mustafa Asena, esas yaşanan sorunun, zanlılara yapılan işkence olduğunu belirterek “Bunu görmezden gelirsek, 2 sene sonra hepimiz işkence altındayız” dedi.

Haberal Kıbrıslı’ya konuşan Mustafa Asena, söz konusu davada mahkeme tarafından zanlılara işkence yapıldığının saptanmış olduğunu ifade etti, haberler yapılırken esas konunun karartılmaması gerektiğini kaydetti. 

Yargıcın titizliği

Kıdemli Yargıç Musa Avcıoğlu huzurunda görüşülen ek tutukluluk duruşmasında, tanık Doktor Devrim Özgür Kublay zanlı Eren Baysal’la ilgili yapmış olduğu tetkikleri mahkemede anlatmasını değerlendiren Asena şunları anlattı: 

“Doktor konusunda Savcılık bunların beynini okur da gelir. İlk gelen doktor muayene etti. Biz de oradaydık. Sahte rapor verdi. Mahkeme yargıcı, o rapor ile zanlının üzerindeki izlere baktığı zaman, tatmin olmadı. Adli Tabib’in muayene edeceğini belirtti. Adli Tabip muayene ettiği zaman bu adamın bütün vücudundaki izler ortaya çıktı. Fakat Adli Tabip yine geldiğinde yine polisin baskısıyla, ‘Kendi kendine yapabilir’ dedi. Ben de tırnaklarını göstererek ‘Bak bakalım bu tırnaklar sağlıklı mı’ dediğimde ‘Yok sağlıklı değil. Tırnaklar yenilmiş haldedir. Bu tırnaklarla bu izler olmaz’ dedi. Kol yaralarını gösterdiğimde ‘Bunu neden raporuna yazmadın’ diye sordum. Bana ‘Görmedim’ dedi. Göğsü hariç her tarafında morluk vardır. ‘Bunları hep kendi yapabilir mi’ dedik. Onun üzerine mahkeme bulgu yaptı. Özellikle yargıç bu konuda titizlikte durdu. Bu aşamada yargıcın görevi soruşturması kendi işi değildi. Fakat bu yargıç hassasiyet gösterdi. Adli Tıp Uzmanı çağırttırdı. Bu gerçeğin ortaya çıkmasını sağladı.”

Başsavcı devreye girmese… 

Anayasal haklarımız engellendi. Çünkü saat 17:00’den sonra bizi görüştürmediler. Nitekim vakitten sonra adam kayboldu ve bütün gece aradık bulamadık. Saat 22:00’de Başsavcının yardımıyla bulduk. Başsavcı devreye girmese işkenceyi bulamayacağız. 

Yaraların üzerine buz basarlar

Çünkü yaraların üzerine buz basarlar. 8 gün içerisinde de mahkemeye götürdüğünde vücudunda iz kalmaz…” 

“Gözü kapalı olduğu için işkenceciyi bilmez”

Asena, sözlerine şöyle devam etti: 

“Başsavcı devreye girdi. Çünkü biz adamı bulamıyorduk. Başsavcı devreye girince 1,5 saat bizi beklettiler. Mecbur olunca götürdüler ve gerçek ortaya çıktı. Şiddet uygulayan personel konusunda biz ‘Kimdir’ diyemeyiz. Çünkü adamı, gözlerini kapatarak aldı gitti. Alan polisi söyleyebiliriz, ama gözü kapalı olduğu için nereye gittiğini bilmez. Nerede, kimin ne yaptığını bilmemektedir. Onun için işkencecinin kim olduğunu söyleyemiyor. 

“Çıplak halde, metal cisimle şiddet yapıldı. Mahkeme ‘ortaya çıkarın’ diyor”

Mahkeme de, ‘Bu adam kimdir ortaya çıkarın’ diyor. Zanlının çıplak halde şiddet gördüğünün sabit olduğunu adli tıp kabul etti. Tırnak değil, metal cisimle uygulandığı belli oldu.”

“Anayasal haklarımızı kullanmamız da engelledi”

Anayasal hakları kullanmakta sorun yaşadıklarına dikkat çeken Asena, “Anayasal haklarımızı kullanmamızın engellediği bir gerçektir. Ancak işkence yapıldığı da bir gerçektir. Önceki gün mahkeme bu hususları değerlendirdi. Müvekkillerimizden bir tanesinin işkenceye tabi tutulduğunu, üzerindeki yaraları kendisinin yapma ihtimalinin olmadığını ve dolayısıyla bu hususta polis teşkilatının soruşturma açıp suçluları bulması hususunda emir verdi.

“Polise tebliğine emir verdi. Son kez süre verdi”

Hatta verdiği emrin bir suretini de Polis Teşkilatına tebliğine emir verdi. ‘Bu yaşanan durumu ben takip edeceğim’ demektir. Bunun yanında da ‘son kez olması kaydıyla 8 gün daha tahkikatı bitirin’ dedi. Bunun da mesajı öz olarak, ‘8 gün veriyorum, ama işkence yöntemiyle değil, işinizi düzgün yapmanız için size bir şans daha veriyorum’ demektir. 

“Esas olan işkencenin mahkeme tarafından saptanmasıdır”

‘8 gün daha verdi’ konusundaki spekülatif haberler üzerine bunları söylemek istedim.  Hâlbuki esas yaşanan durum, işkencedir. Mahkeme tarafından işkencenin saptanmış olmasıdır. Mahkemenin verdiği kararı biz elde etmeye çalışıyoruz. Hâkim kendi el yazısıyla yazdı. Daktilo edilip bize resmen verilmesi zaman alan bir süreçtir. Bugün almaya çalışıyoruz. Hâkimin kararı içerisinde vücudundaki izlerin, vücut çıplaklığı olmadan yapılamayacağı bulgusu vardır. Müvekkillerimizi çırılçıplak soyması ve sırtındaki izlerin kendi kendine yapma ihtimali çok düşük. Özellikle sırtındaki sıyrıkları yapma ihtimalinin olmadığı görülüyor. Çünkü adam tırnaklarını yiyor, hastalıklıdır. Kendisinde tırnak yoktur.” 

“İnsan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü mücadelesi”

Avukat olarak ülke demokrasisini sağlama mücadelesi içerisinde olduklarını vurgulayan Asena sözlerini şöyle tamamladı:

“Avukat olarak bizim mücadelemiz, ülkede demokrasiyi sağlamaktır. Yani müvekkillerim bu aşamada suçlu da olabilir, suçsuz da olabilir. Soruşturmanın selameti için tutuklu da kalabilir. Biz bunun peşinde değiliz. Bizim esas peşinde olduğumuz durum insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğüdür. Mücadele budur. 

"Suskun kalırsak 2 sene sonra hepimiz işkence altındayız"

Polisin müvekkili ile görüştürmemesi nereden çıkar? Bu bir anayasal haktır. Fakat gündemdeki yeni yasalarda bundan sonra her ülkede olduğu gibi ilk basın mensupları toplanacak arkadan da bizler olacağız. Gidişatımız budur. Bizim mücadelemizin özü aslında demokrasinin korunmasıdır. 
Bunlara suskun kalırsak veya göstermelik haberlerle karartarak geçersek, o zaman bu memlekette 2 sene sonra hepimiz işkence altındayız.”