Devlet Planlama Örgütü’nün en son 1992’de açıkladığı ve asgari ücreti belirlemede doğrudan etkisi olan geçim endeksinin ne zaman açıklanacağı kafalarda soru işareti oluştururken, ekonomik zorluklarla boğuşan vatandaşın maaşını belirlemede yetkili olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ise ne zaman toplanacağı da hala belli değil

Konuyla ilgili Yeni Bakış’a açıklamalarda bulunan Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Birliği Başkanı Hürrem Tulga, her konuda olduğu gibi Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun da baskı altında olduğunu savundu. Tulga, asgari ücrette cüzi miktarlarda belirlenen rakamın artık içinde bulunulan duruma ve borç batağında çıkmaza sürüklenen vatandaşa yarar sağlayamayacağını ifade etti

DEV-İŞ Başkan vekili Hasan Felek ise, asgari ücretin bilimsellikten uzak çağ dışı yöntemlerle belirlendiğine dikkat çekti. Felek, Asgari Ücret Tespit komisyonunda özel sektör çalışanlarını da temsil edecek bir yapıyı arzu ettiklerini söyledi

Özlem ÇİMENDAL

Devlet Planlama Örgütü’nün en son 1992’de açıkladığı ve asgari ücreti belirlemede doğrudan ilişikli olan geçim endeksinin ne zaman açıklanacağı konusu kafalarda soru işaretiyken, ekonomik zorluklarla boğuşan vatandaşın maaşını belirlemede yetkili olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ise henüz ne zaman toplanacağı da belli değil.

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Birliği Başkanı Hürrem Tulga, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, her konuda olduğu gibi Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun da ciddiyetten uzak olduğuna değinerek, asgari ücrette cüzi miktarlarda belirlenen rakamın artık içinde bulunulan duruma ve borç batağında çıkmaza sürüklenen vatandaşa yarar sağlayamayacağını ifade etti.

DEV-İŞ Başkan Vekili Hasan Felek ise, asgari ücretin bilimsellikten uzak çağ dışı yöntemlerle belirlendiğine dikkat çekerek, tespit komisyonunda özel sektör çalışanlarını da temsil edecek bir yapıyı arzu ettiklerini söyledi. Esnaf ve Zanaatkarlar Odası ve DEV-İŞ, ülkede artık asgari ücretin önemini yitirmekle birlikte vatandaşın minimum yaşam standardına bile cevap vermeyecek seviyede olduğunu savunarak, “ülkedeki gelir dağılımı konusundaki adaletsizliğe” dikkat çekerek asgari ücret değil, sefalet ücreti tespitinde bulundu.

Tulga: DPÖ’nün tespit noktasında yanlışlıklar var

Ülkede her alanda olduğu gibi Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanması konusunda ciddiyet olmadığını savunan Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Başkanı Hürrem Tulga, “Devlet Planlama Örgütü’nün sepetinde belirleme noktasında da yanlışlıklar var” dedi.

Mutfak masraflarının asgari ücrette dikkate alınması gereken bir konu olduğuna dikkat çeken Tulga, “Ama Devlet Planlama Örgütü bizde böyle çalışmıyor. Genel olarak hayat pahalılığını ölçüyor. Mobilya, giysiyi içine katarak bir sonuç elde etmeye çalışarak genel bir veri elde ederek ilan ediyor” diye konuştu.

“Bir yandan da mutfak masraflarının tespitini yapıp onun üzerinden bir değerlendirme ve çalışma yapılması gerekiyor” diyen Tulga, “ Pratik hayata olumlu yansıması için ve alt gelir gruplarını koruma adına çok önemli. Bu noktada veri yok. Görünen ve yaşananlar üzerinden değerlendirme ne kadar sağlıklı olabilir?” açıklamasında bulundu.

“Asgari Ücret Tespit Komisyonu baskı altında”

Asgari ücret tespit komisyonunun bir baskı altında olduğunu söyleyen Tulga, “Komisyonun toplanamamasının esas nedenlerinden biri budur. Ülkede doğru düzgün bir ekonomik yapı kurulamadı. Yaşanan süreç özellikle 2007’den bu yana ekonomik olarak kötü seyretti. Bu 2008-2009 dünya finans kriziyle de hızlandı. Ekonomi 2007’den bu yana hızla daralıyor. Küçük orta boy işletmeler aşağıya doğru iflasa doğru seyir halinde. Artık orta taban diye bir şey kalmadı bir en yukarıdakiler bir de en aşağıdakiler kaldı” dedi.

“Borçlanma lüksümüz bile kalmadı”

“Bugüne kadar öyle böyle borçlanarak idare ettik ama artık o da kalmadı borçlanma lüksümüz de yok” diyen Tulga, vatandaşın artık yolun sonuna geldiğini, borçlanma yapamayacak, vergi ödeyemeyecek duruma geldiğini söyledi. Yaşananın artık iflas olduğuna işaret eden Tulga, “Vatandaş artık ödeme yapamaz durumda, borçla baş başa kalmış durumda ve mahkemelik. Gelinen en dip durumdayız. Şu anki asgari ücretle ekonomiye çıkıp harcama lüksü yoktur halkın artık” ifadelerini kullandı.

“Ortada gerçek geçim endeksi üzerinden oluşturulmuş bir ücret yok”

Ülkede yüzde 60-70 oranında asgari ücretli çalışan olduğunu söyleyen Tulga, “Sonuç olarak gerçek bir geçim endeksi üzerinden oluşturulmuş bir ücret yok ortada. Bu da her gün geriliyor. Dolayısıyla ülkenin çözmesi gereken çok büyük sorunlar var. Sadece Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nu toplayarak çözebileceğiniz bir durum söz konusu değil. Şu anki asgari ücret ödense ne olur. Sağlık, eğitim, ulaşım ve vergileri saydığınız zaman alınan asgari ücretin hiçbir önemi kalmıyor. Verilen bu maaşla asgari geçimi sağlamak mümkün değil. Bunu belirlediğinizde de oluşmuyor maalesef artık” dedi.

“Herkes şikayet ediyor ama yine herkes mevcut konumunu koruma derdinde”

KKTC’de ekonomik yapının sil baştan tekrar kurulması gerektiğini savunan Tulga şunları söyledi:

 “Yapısal bozukluklar giderilmeli. İthalata bağımlılığı azaltarak üretimiz artırmalıyız. Sağlık, eğitimi yoluna koyarak paraya bağımlılıktan çıkarmak lazım. Köklü bir değişim gerekiyor. Herkes şikayet edip mevcut yapının sürmeyeceğini söylüyor ama kimse değiştirmek için çaba harcamıyor. Herkes değiştirmek yerine mevcut bulunduğu konumu koruma derdinde. Küçük hesaplarla yapılan işlerle bu duruma geldik. Kişisel değil artık toplumsal çıkarlar peşinde koşmamız gerekiyor.”

13. maaşların bol bol tartışıldığını ama hiç kimsenin de çıkıp, “Tamam ortalama maaşlar kamuyu da kattığınız zaman 3-4 bin arası bir maaştır, bu maaştan dar gelirli grupların ortalamalarını yukarı çekecek ama yukarıdakilerin de fedakarlık yapacağı bir ücret üzerinde dağıtım yapalım” demediğini aktaranTulga, “Kimse bulunduğu yerden ve aldığı ücretten fedakarlık yapma taraftarı olmadı. Herkes kendi mevcut durumunu korumaya çalıştı. Kısa vadedeki kazanım uzun vadede herkese zarar getirecek” dedi.

“Gelir dağılımında adaletsizlik var”

Ülkedeki gelir dağılımı konusunda da bir adaletsizliğin söz konusu olduğunu savunan Tulga, “Kamuyu bir yana bırakalım özel sektördeki, esnaf ve zanaatkarlar arasında da büyük uçurum ve çelişkiler var. Turizme muazzam teşvikler verildi bugüne kadar ama toplum turizmden faydalanmıyor. Toplumda artık birtakım gruplar tekelleşiyor, kendi çevresini etrafına topluyor gerisinin halini de kimse sormuyor. Mutlu azınlık dışındakiler her geçen gün daha da kötüye gidiyor” ifadelerini kullandı.

Felek: Asgari ücret, sefalet ücreti olmaktan öteye gitmiyor

6 ayda bir hayat pahalılığının belirlendiğini ve bunun yansıtıldığını ancak geçim endeksiyle hayat pahalılığının da birbirine paralel ilerleyen ilişkisi olduğunu ifade eden DEV-İŞ Başkan Vekili Hasan Felek ise, KKTC’deki asgari ücretin, sefalet ücreti olmaktan öteye gidemediğini üzülerek takip ettiklerini ifade etti. “Bu memlekette söylediğimiz şey asgari ücret sefalet ücreti olmaktan kurtulamayacak. Neden? Çünkü hükümetle işverenin iki dudağı arasında kalan rakam çıkmadan asgari ücret de belirlenemiyor” diyen Felek, çalışanın maaşının iki dudak arasında olduğuna işaret etti.

“Maaşlar ilkel yöntemlerle, antidemokratik olarak belirleniyor”

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun maaş belirleme yönteminin çok ilkel ve günümüz koşullarına uymayan antidemokratik olduğunu söyleyen Felek, “Komisyonda asgari ücretliyi temsil edecek bir sendika ya da asgari ücretlileri temsil edecek biri yok. Her yıl aynı tiyatro oynanmaktadır. At pazarlığı şeklinde bir pazarlık yapılmaktadır. Hükümet ve işveren teklifini sunar ve asgari ücret belirlenir. Hayat pahalılığı oranında bir asgari ücret belirlenir” dedi.

 Dev-İş’in talebinin ise asgari ücretin belirlenme yönteminin mevcut şeklinden çıkarılarak daha bilimsel teknik ve konu başlıklarıyla yapılması yönünde olduğunu söyleyen Felek, “Asgari Ücret Yasası’nda da yer alan ve izlenmesi gereken yöntemle belirlenen asgari ücret, 4 kişilik bir ailenin giyim, gıda barınma sağlık ve kültür, eğitim ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

“Yeni başlayanla, 20 yıllık çalışan aynı maaşı alıyor”

Asgari ücretin işe yeni başlayanlara verilmesi gereken minimum ücret olduğuna da değinen Felek, bugün özel sektörde 5 yıl 10 yıl hatta 20 yıl belli kriterlere sahip, donanımlı insanların bile asgari ücret aldığını söyleyerek, “Bu kabul edilebilir bir durum değildir bizim açımızdan. Asgari ücret minimum işe yeni başlama ücretiyken, kademe olarak yıl olarak donanım olarak daha önde olan kişilerin ise maaşı daha yüksek olmalıdır noktasından hareketle bu gelir dağılımın daha adil olmasını savunmaktayız” dedi.

“Türkiye de bile açlık sınırı 1.900 TL”

Özel sektörde sendikalaşmanın olmaması ve sendikalaşmanın önündeki engellerin bir türlü aşılamamasından dolayı asgari ücretin sefalet ücreti olmaya devam ettiğini söyleyen Felek, Türkiye’nin yaşam koşullarının Kıbrıs’tan daha ucuz olmasına rağmen hatta taze sebze ve kuru gıdalar arasındaki fiyat farkının uçurum denecek derecede olmasına rağmen, yoksulluk sınırının şu anda 4 binin üzerinde, açlık sınırının ise 1.800 TL-1.900 TL dolaylarında olduğunu söyledi ve “Bizde ise asgari ücret 1.675 TL” dedi.      

“İnsanlar sürünerek, sefilleri oynuyor”

Bir evde 2 kişinin çalıştığının düşünüldüğünde bile çocuk okutmanın, kira ödemenin, borç taksiti ödemenin alınan asgari ücretle mümkün olmadığını söyleyen Felek, “Bu insanlar resmen sürünerek sefilleri oynuyorlar. Aynı zamanda ev kiraları, okul harçları birçok gider ülkemizde dövize endekslidir. Dövizin durumu da ortada. Euro-Sterlin her gün yükselmektedir” açıklamasında bulundu.   

Özel sektörün hakları savunulmuyor

Yeni hükümetten Asgari Ücret Yasası’nın değiştirilmesini ve bundan sonra belirlenecek asgari ücretin bilimsel kriterlere göre yapılmasını talep ettiklerini ve asgari ücret belirleme komisyonunda da daha demokratik bir yapının oluşmasını temenni ettiklerini söyleyen Felek, “Komisyonda özel sektörde çalışanları temsil edebilecek bir temsilci olması, özel sektör çalışanlarının sorunlarını ve sesini duyurma noktasında adil bir yapı oluşturacaktır” dedi.


Kaynak: Yeni Bakış