Gül Çakır

Turizm Bakanı Eski Müsteşarlarından Aşıkoğlu, “Organize suç örgütü tanımı, bizim şu anda pratikteki siyasi partilerin tanımını verecektir“ ifadelerini kullanarak, iddialı açıklamalarda bulundu 

Turizm Bakanı Eski Müsteşarlarından Şahap Aşıkoğlu geçtiğimiz yıl 135 milyon TL olan Tarım Teşvikinin tahmini olarak 165 milyon TL’ye çıktığını belirterek, turizmde de aynı olayın yaşandığına dikkati çekti. Hayatı boyunca devletten alarak yaşamış bir insana aniden kendi kendini idame etmek zorundasın demek gibi bir olay olduğunu aktaran Aşıkoğlu, kimsenin buna alışkın olmadığını belirtti. 

Partiler ve siyasiler konusunda da iddiaları açıklamalarda bulunan Aşıkoğlu, “Şu andaki siyasi partiler siyasi parti değil, organize suç örgütü olarak çalışır. Bunu eski müsteşar olarak ve bilerek söylerim. Ağzımdan çıkanı kulağım duyuyor” dedi. 

Ada TV’de yayınlanan ve Nihan Yücel’in hazırlayıp sunduğu Haftanın Analizi programına konuk olan Eski Müsteşar Şahap Aşıkoğlu, ilginç açıklamalarda bulundu. 

“AĞZIMDAN ÇIKANI KULAĞIM DUYUYOR!” 

Geçtiğimiz yıl 135 milyon TL olan Tarım Teşvikinin tahminen 165 milyon TL’ye çıktığını savunan Aşıkoğlu, bunun da yetmediğini, bu olayın da turizmde yaşanan olayla aynı olay olduğunu kaydetti. Hayatı boyunca devletten alarak yaşamış bir insana aniden kendi kendini idame etmek zorundasın demek gibi bir olay olduğunu aktaran Şahap Aşıkoğlu, kimsenin buna alışkın olmadığını belirterek, partiler ve siyasiler konusunda iddialı açıklamalarda bulundu. 

Aşıkoğlu şunları söyledi: 

“SİYASETÇİ ÜRETMEDEN GEÇİNİR” 

“Bu statükoya alışkın olmayan tarımcı traktörü alıp meclisin önüne dayayacak, istediğini alıp gidecek. Sorun üreticide değil, sorun politikacının bunu üreticiye ve halka anlatamamasındadır. Çünkü politikacı da şu andaki statükoya sıkı sıkıya bağlıdır. Siyasetçi üretmeden geçinir. Şu andaki siyasi partiler siyasi parti değil, organize suç örgütü olarak çalışır. Bunu çok net söylerim. Bunu eski müsteşar olarak ve bilerek söylerim. Ağzımdan çıkanı kulağım duyuyor. Organize suç örgütü diye çalışır. Arama motoruna “organize suç örgütü” yazıp bir sözlüğe girin, tanımı okuyun bakalım ne çıkacak. Okuduğunuz organize suç örgütü tanımı, size bizim şu anda pratikteki siyasi partilerin tanımını verecektir. Hem kendi yandaşlarına çıkar sağlayan ve başka türlü sektörleri de içine alan bir sinerji yaratan bir topluluktur organize suç örgütü. Şu andaki partilerin yaptığı da odur.” 

“MÜSTEŞAR DOĞMADIM” 

Hakkında çıkan spekülatif haberler konusunda da açıklama yapan Aşıkoğlu, hizmet alımı konusunda bir teklifin bile söz konusu olmadığını, kendisinin müsteşar doğmadığını ve kariyerine geri dönmeye karar verdiğini söyledi. 

Şahap Aşıkoğlu şöyle dedi; 

“Ben böyle bir görev alımını ne etik ne de gerçekçi bulmam dolayısıyla böyle bir teklife asla sıcak bakmadım. Bu teklif zaten sadece bu dönem değil bundan önceki Serdar Bey döneminde de Turizm Örgütü Başkanlığı’na bir geçiş olarak gelmişti ve ben onu da kabul etmemiştim. Nedeni de çok basitti. Turizm Bakanlığı tüm yetkisi müsteşar olarak sizde olmasına rağmen çoğu şeye müdahale edemiyorsunuz. Turizm Örgütü’nü kurmamızın amacı bir örgüt olsun ve orda bir takım pozisyonlar olsun değildi. Örgütü kurmamızın sebebi tıkanan sistemin açılmasıydı. Örgüt Başkanı’nın herhangi bir mali yaptırım gücü veya idari yaptırım gücü yoksa Turizm Örgütü tamamen göstermelik bir kurum olacaktı. O dönem de onun için kabul etmedim.” 

“MÜSTEŞARLIK BENİM İÇİN ASKERİ BİR GÖREVDİ” 

Kendisinin herkes gibi teknik bir adam olduğunu, Turizm konusunda bazı alanlarda kendine güvendiğini, kumarhaneler konusunda, sürdürülebilir ekonomi konusunda kendisine güvendiğini söyleyen Aşıkoğlu, bu konularda kendisini feda da edebileceğini sözlerine ekledi. Kendisi için müsteşarlığın bir askeri görev olduğunu belirten Aşıkoğlu, ikisinin tek farkının 2 yıl sürmeyip 7-8 yıl sürmesi olduğunu dile getirerek sözlerine şöyle devam etti; 

“Ülkesini seven herhangi biri bunu yapabilir. Ben de ülkemi seviyorum eğer fikir sorulursa, elimden geleni şimdi yaparım.” 

“BİR KAYBIM OLACAK AMA EN AZINDAN CANIM DEĞİL…” 

Kıbrıs’a geldiğine pişman olup olmadığı sorusunu kendi kendine defalarca sorduğunu söyleyen Eski Müsteşar Şahap Aşıkoğlu, sadece müsteşarlık sonrasında değil, müsteşarlık boyunca da bu soruyu kendisine bir dönem çok sık sorduğunu dile getirerek şunları kaydetti; 

“Profesyonel hayata geçişiniz çok zor oluyor. Devlet beni işten durdurduğu günden itibaren ben bir maaş almadım herhangi bir sosyal sigorta da almadım. Halbuki özelde 7 sene çalışmış olsaydım en azından ikramiyem olacaktı. Dolayısıyla dışarda çalışıp sonradan devlete gelmenin ciddi dezavantajları vardır. Bir hikaye okudum. Bir kaybım olacak ama canım değil en azından.” 

“TURİZM’DE SİSTEM KAOS SİSTEMİDİR” 

Şahap Aşıkoğlu, müsteşarlığın bir görev olduğuna karar verdiğini, bir fedakarlık yapmak zorunda olduğunu düşündüğünü ve bu görevi hakkıyla 5 yıl daha yapmaya çalıştığını ifade etti. Ve konuşmasına devam etti; 

“Bir sistem var. Kaos sistemi. Bu sistem kriz yönetimi sistemidir. Biz her gün bir kriz yönetiyoruz. Devlette bürokrasi, uzun vadeli planlar, orta vadeli planlar, Turizm Bakanı’nın ilk orta vadeli planları 2008-2009 yıllarında dizayn edilmiş bu teşvik protokolüdür. Onun dışında devletin hiçbir noktasında uzun vadeli ya da orta vadeli bir strateji yapılmadı. Biz her gün bir kriz yönetiyoruz.” 

“KIBRISLI TÜRKLER KENDİLERİNDEN TAVİZ VERMEZLER” 

Aşıkoğlu, 2009 yılında bütün acentelerle bir sisteme başladıklarını ve o dönem Turizm sektöründe en yüksek sinerjinin yakalandığını belirtti. Bütün sektörün o dönem beraber hareket etmeye, Bakan’ın ve Türkiye Elçiliği’nin koordinasyonluğunda bütün kurumları hep birlikte bir projeye başlandığını dile getiren Aşıkoğlu, “Dört yıl sonra başarılı olamayanlar, kurumsal kapasiteleri zayıf olanlar, dökülenlerden elemeler oldu. Bu kez de Turizm sisteminde olmalarına rağmen o elenenlerden bu sistemi baltalamaya başladı. Çünkü aslında kimsenin niyeti sistemin öngörülür olması değildir” şeklinde konuştu. 

Kıbrıslı Türkler arasında sistemin öngörülür olabilmesi konusunda uzun vadeli stratejiler belirlenmesi, her şeyin düzgün olması, bir Avrupa mantığıyla her şeyin sistematik olması konusunu canı gönülden isteyenlerin yüzde 10’u geçmeyeceğini savunan Aşıkoğlu, aslında yüzde 90’ının bir şeylerin düzelmesini istediğini, ama bunun nedeninin kendilerinin daha çok faydalanmaları için bu istekleri olduğunu dile getirdi. Şahap Aşıkoğlu, “Kıbrıslı Türkler kendilerinden bir taviz vermezler” dedi.