Yurdagül Atun

İçişleri Bakanlığının geçtiğimiz günlerde açıkladığı  “Yurttaşlık Yasa Tasarısı”na birçok kesimden tepki geldi. Yeni yasayı “ırkçılık” olarak tanımlayan Araştırmacı Yazar Prof. Dr Ata Atun, bu kadar zorlaştırılmış vatandaşlık kriterlerinin Avrupa Birliği’nde dahi olmadığını vurguladı. KKTC’ye yerleşerek burada bir düzen kuran kişilere eziyet edildiğini ifade eden Atun, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Prof. Dr Ata Atun, ilerici olduklarını iddia eden yönetim kadrosundan böyle kararlar çıkmasının tam bir ikiyüzlülük olduğunu kaydederek şunları söyledi: “Hastalıklı beyinler ikamet izni çıkarılamasın ya da çalışma izni verilmesin diye öylesine kurallar getirmişler ki, gerçekten de inanması çok zor. Nazi Almanya’sının esir kamplarında bile bu denli zor, mantıksız ve eziyet veren işlemlerin yaşanmış olduğunu sanmıyorum.

“Yaşatmadığımız zorluk kalmadı”

Kendi ülkesinde yıllarca çalışıp, emekli olduktan sonra KKTC’ye yerleşerek hayatlarının sonbaharını huzur içinde yaşamak isteyenlere çıkarmadığımız engel, yaşatmadığımız zorluk kalmadı. Birçoğu,  ülkemizde çalışıp para kazanmıyorlar, tam tersine yaşamları için gerekli olan parayı kendi ülkelerinden getirip burada harcıyorlar ve ekonomimize de büyük katkıda bulunuyorlar. Ama biz onlara ne bir vatandaşlık veriyoruz, ne de işlerini kolaylaştıracak bir kimlik.”

“Türkiyelilerin çalıştıkları sektörlerde çalışmıyorlar”

Türkiye’den gelen işçiler yüzünden Kıbrıs Türkünün işsiz kaldığı şeklindeki düşüncelerin tamamen yalan ve yanlış olduğunu belirten Atun, “Türkiye’den gelen kardeşlerimiz genelde turizm, inşaat ve hizmet sektöründe çalışıyorlar. Kıbrıslı Türkler ise yan gelip yatmak ve çalışmadan para kazanmak için devlet memuru olmak istiyor. Bunun için Kıbrıs’ta yaşadıkları dönemde turizm veya inşaat veya hizmet sektöründe çalışmak istemiyorlar ama yurtdışına gittiklerinde başkalarının pis işlerini yapmaktan gocunmuyorlar. Bu durumda, çalışmak için Türkiye’den gelen kardeşlerimizin ne suçu var? Onlar gelmese sen çalışacak mısın inşaatta?” şeklinde konuştu.

“AB’de dahi bu kadar zorluk yok…”

 Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin vatandaşlık kriterlerinden örnekler veren Atun, birçoğunda 5 yıl kesintisiz oturan ve sicili temiz olan her kişinin vatandaşlığa başvurabileceğini anımsattı. Meclise yeni sunulan  “Yurttaşlık Yasa Tasarısı”nın mevcut sıkıntıları çözmek bir yana, yeni zorluklar eklendiğine işaret eden Atun, “Yazıklar olsun böylesine ırkçı, ayırımcı ve kafatasçı düşünceler taşıyan yöneticilere” şeklinde konuştu.

“Bunun altında farklı şeyler yatıyor”

Yurttaşlığın zorlaştırılmasındaki asıl amacın, KKTC’nin nüfusunun azaltılması olduğuna vurgu yapan Atun, bunun altında farklı amaçlar aranabileceğine dikkat çekti. “Kimse Rum kesiminin vatandaşlıklarını sorgulamıyor. Zaten amaç onların nüfusunun baskın olması, bizim azınlık statüsüne düşürülmemiz. Oysa KKTC’de vatandaşlık verilmemiş olsaydı, bizim nüfusumuz Rum nüfusunun 10’da 2’sine tekabül edecek. İstenen bu mudur? Rum kesimi vatandaşlık vermeye devam ediyor. Orada 820 bin nüfus, 550 bin seçmen var. Buna ilaveten 220 bin de, AB vatandaşları ile üçüncü ülkelerden kişiler var. AB vatandaşlarının vatandaş olmaya gereksinimleri yok, çünkü tüm haklara sahipler. Neden o sorgulanmıyor? Nüfusu bir milyonu aşan Güney Kıbrıs’a karşın, bizim ülkemize çalışmaya gelenlerin ve ülkemizi vatan bilen kişilerin neredeyse 50 bini geri gönmüş durumdadır. İkamet ve çalışma izni için çıkarılan zorluklardan ve işverenler yüzünden cezaya girmelerinden ötürü ülkelerine geri dönmek zorunda kaldılar. Böylesi insanlık dışı yasaları ancak hastalıklı beyinler üretebilir… Ben hazırlanan yeni vatandaşlık yasasının, Kıbrıs'taki Türk varlığını yok etmeye yönelik olduğunu düşünüyorum.”

“Rumlar asimile ederse ses yok”

Son günlerde ‘Türkiye’nin KKTC’ye göç vererek Kıbrıs Türkünü asimile ettiği şeklinde bir safsatanın’ ortaya atıldığını ifade eden Atun, sözlerini şöyle tamamladı: “Şimdi Türkiye’den gelenlerin nüfusu bizden çok, bizi asimile edecekler diye bir düşünceyi yaymaya çalışıyorlar. Onlara şunu sormalı, Türkiye’nin seni asimile etmesinden korkuyorsun da, Rumların yanında azınlık olup, asimile edileceğini düşünmüyor musun? Bizim, Rumların karşısında dimdik durabilmek için nüfusa ihtiyacımız var. 21. Yüzyılda küreselleşme ve ulaşım araçlarının dünya üzerindeki dolaşımı kolaylaştıracak seviye ve yaygınlığa ulaşmasından dolayı, refah düzeyi düşük olan yerlerden refah düzeyi yüksek olan yerlere akım çok daha kolaylaşmıştır. Bugün Londra’da, her üç buçuk kişiden sadece bir tanesi İngiliz’dir. Bizim bu şekilde, vatandaşlığı kısıtlayıcı yasalar, ikamet ve çalışma koşullarını zorlaştırıcı ve imkansızlaştırıcı kurallar getirmek yerine, komplekslerden kurtularak AB standartlarını uygulamamız çok daha doğru olacaktır. Ekonomimizi geliştirmemiz, refah düzeyimiz artırmamız, iç güvenliği sağlamamız ve sınırlarımızı daha rahat koşullarda koruyabilmemiz için nüfusumuzu en kısa sürede Rumların nüfusunun seviyesine çıkarmamız gerekmektedir.”