Eniz Orakcıoğlu

Meclis Eski Başkanlarından  Hakkı Atun, Yeni Bakış’a gündemdeki konuları değerlendirdi.

“Kamu hizmeti dibe vuruyor”

Hakkı Atun,” Bugün ülke siyasetine baktığımızda bakanlık görevi yapanlar , karısını, kızını, eşini, dostunu işe alıyor, çeşitli kurumların yönetim kurullarına sokuyor, delege yapıyor, eskiden bu durumlar söz konusu değildi, benim neredeyse bütün ömrüm bakanlıklarda geçmesine rağmen böyle bir yaklaşımım asla olmadı. Ama artık kanunlar maalesef ki ikinci sıraya atılmış, seçimlerde bakan için koşturan şahıslar müdür, müsteşar oluyor. Daha önce bu görevlerde olan teknik bilgiye ve beceriye sahip insanlar ise bir kenara itiliyor. Bu nedenle de gittikçe kamu hizmeti dibe vuruyor” dedi.

“Siyaset yozlaşmıştır”

KKTC’deki siyaset, sağlıklı ve demokrasi anlayışının bugün tamamen yozlaştığına vurgu yapan Atun, “Artık kişilerin ve partilerin keyfine göre bir idare ortaya çıkmıştır. Fransa’yı müsteşarlar yönetir diye bir laf vardır. Yani Politikacılar değişir ama devletin ne sistemi, ne kanunu nede kanunu uygulayanlar değişmez. Zaten bakan da kanunu uygulamak için seçilir o makama getirilir. Ama bizde bugün keyfilik söz konusu . Devlet partizanlık ve popülizm yüzünden bir mahkeme kararını bile uygulamaktan aciz hale gelmiştir. En basit örneği, Bugün devlet Dip Karpaz’daki kendine ait, milli park içindeki bungalov bile yıktıramıyor” şeklinde konuştu.

“Eskiden muhalefet ne yaptığını biliyordu”

Hakkı Atun; sözlerini şöyle sürdürdü; “4 yıl meclis başkanlığı yaptım. Naci Talat’lar ve Özker Özgür’ler le çalıştım. Emin olun o dönemde bugüne kıyasla Denktaş’a karşı  çok daha güçlü bir muhalefet vardı ve muhalefet ne yaptığını da biliyordu. Naci’ler, Özgür’ler devlet adamlığına yakışır hareketler içindeydiler. O dönemde yine asgari müştereklerde buluşabiliyorduk. Yine aynı dönem 4 kez meclisten oy birliği ile kararlar geçirmiştik. Bugün ise böyle bir durum maalesef ki göremiyoruz. Hata ve hatta asgari müşterekte ben o güne kadar tabu olan CTP ile hükümet kurmuş ve bir orta yol bularak 3 yıl  bu devleti yönetmeye çalışmıştım.”

“Sendikalar işini gücünü bıraktı siyaset yapar duruma geldi”

Açıklamalarında eğitim sendikalarını da eleştiren Atun, “Sendikalar işini gücünü bırakıp siyaset yapar duruma gelmiştir. Buna bağlı olarak ta bu durumun cezasını öğrenci ve aileler çekmektedir. Sendikalardan sivri laflar çıkıyor ve kimsede bu duruma dur diyemiyor. Sendikaların görevi ve önceliği sendikal haklarla ilgilenmek, çocukların eğitimi ile ilgilenmek ” diye konuştu.

“Meclis daha çok devreye girmeli”

Kıbrıs Sorununun  konusunda da değerlendirmelerde bulunan Hakkı  Atun, “Enosis konusu ortaya çıkınca istisnasız  tüm kesimler bir bütün oldu.  Peki diğer konular da bunun gibi açık ve berraktır. Hala  bize işgal bölgesi ve sahte devlet denilmektedir. Kaldı ki bizlere artık işgal altındaki devlet demleri doğru değildir, çünkü bir ortak devlet kurma hedefi ile bugün müzakereler sürdürülmektedir. Bize işgal bölgesi diyenlere bu şekilde cevap vermemiz gerekmez mi? Dolayısıyla asgari müştereklerde daha güçlü ses çıkarmamız, meclisin daha çok devreye girmesi gerekmez mi? Ama biz tüm bu yaşananlara rağmen hala ısrarla görüşmelere devam etmek niyetindeyiz. Ben bundan sonraki görüşmelerin bizden taviz koparmak için devam edeceği düşüncesindeyim. Son kalan Türk Askeri ve Garantiler noktasıdır ki Güney Kıbrıs bunları da ortadan kaldırma hedefindedir. Burnumuzun dibinde savaşlar yaşanırken ,  Türkiye ayağını buradan çeker mi? Tabi ki de çekmez” dedi.

“Bize 4 özgürlük vermeye gelince ödleri koptu”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs Sorununun çözümü için çok samimi bir çaba sarf ettiğini  belirten Atun, “Ama aynı iyi niyeti karşı taraftan görememekteyim. Dün TC Başbakan Yardımcısı Türkeş’in “kapıyı onlar çarpıp çıktı” beyanatı da ortadadır. Yani ben Rumların zamana oynadığını, Türkiye’nin sıkışık  siyasi durumundan yararlanmaya çalıştığını düşünmekteyim ve istediklerini almadan da çözüme yanaşacaklarını sanmıyorum. Kıbrıslı Türklere  4 özgürlük verme gündeme gelince ödleri koptu. Top rum tarafındadır” şeklinde konuştu.

“Milli Eğitim Bakanının yetki vermeleri daha kötü”

“Enosis Plebisiti ile ilgili yetkinin Milli Eğitim Bakanlığına verilmesinin daha kötü olduğunu belirten  Atun, “Milli Eğitim Bakanının yetkisine verilmesi daha da kötü bir olaydır. Bu istediği saat tören yapın diyebilmesi anlamına gelmektedir. Kısacası Rum tarafının bize saygılı, uzun vadeli bir çözüm düşündüğüne ve samimi olduğuna inanmıyorum” şeklinde konuştu.

“Kafamızı Kıbrıs sorunundan çevirelim”

Kıbrıs sorununa takılıp kalmamak gerektiğine işaret eden Hakkı Atun, “Her yere gidebiliyoruz, her istediğimizi yapabiliyoruz. Dolayısıyla artık kafamızı Kıbrıs sorunundan çevirelim. Rumlar hakikaten samimiyse ve anlaşmak istiyorlarsa dediklerimize gelsinler anlaşalım. Ama bizim artık dikkat edeceğimiz ve konsantre olacağımız kendi içimizde kendi kendimizi daha iyi yönetmektir. 250-300 bin nüfuslu bir toplumu yönetmek hiç de zor değildir. İngiliz döneminde 5 kaymakamla yönetilen bir devleti biz yönetmemek için uğraşıyoruz. Dolayısıyla biz her yönüyle kendimizi yönetebilmeliyiz ki, elimiz güçlensin ve dünyaya bakın biz bir devletiz diyebilelim” diye konuştu.

“Siyaset kişilerin keyfine kalmıştır”

KKTC’nin ekonomik zorluklar içinde yaşayan bir devlet olduğuna vurgu yapan Atun, “Buna rağmen 100’lerce en üst düzeye ulaşmış memurlarını oturtup, salı verip, nerde olduğunu dahi aramayan ve boşuna maaş ödeyen bir devlet var. Ve bir devletin bundan büyük ayıbı olamaz. Kaldı ki biz bu ayıbı işliyoruz. Yıllar önce başbakan olarak bu insanları ve bu müdürleri çağırıp onlara, en büyük ayıbımızın kendilerini boş boş oturtmak olduğunu söyledim. En azından o günlerde bu kişilerden nasıl yararlanırız diye bir proje uyguladım ve meclisteki milletvekillerine danışmanlık görevi yapmaları için bir dağıtım yaptım. Samimiyetle bir çözüm bulmaya çalıştım, ama şimdi bu yoldan giden kimse yok. Örneğin benim damadım en yetişmiş memurlardan biri olarak, teftiş inceleme kurulunda müdürlük yapmış, ihale komisyonunun başkanlığını yapmıştır. CTP döneminde dürüstlüğünden ve çalışkanlığından yararlanılarak görevlendirildi, ama doğruyu yazdığı içinde Ersin Tatar tarafından görevinden alınmıştır. Şimdi ise kurduğum partinin başında olan Serdar Denktaş göreve gelmesine rağmen konuyla ilgilenip ne oldu diye bile sormamıştır. Kısaca Siyaset kişilerin keyfine kalmıştır” dedi.

“Üçlü kararnameler kaldırılmalı”

Üçlü kararnamelerin biran önce kaldırılmasını gerektiğini de dikkat çeken Atun, “Planlama ve İnşaat Dairesinin, Şehircilik Dairesinin, Maliye Müsteşarının ve Müdürünün değişmesinin hiçbir faydası yoktur. Dıştan gelen bir müdür maliyenin nasıl çalıştığını da bilmesi imkânsızdır. Ama bu konuda bilgili olan, tecrübeli olan yıllarca o görevi yapmış kişinin o görevden alınması abestir. Kaldı ki gelen bakana da yol gösterici olan bu kişiler olacaktır. ama partinin işine gelmiyor”