Özge Kizir

Maliye eski Bakanlarından Mehmet Bayram, Türkiye ile KKTC arasındaki mali protokolün bir an önce imzalanması gerektiğini belirterek, mesele sadece 13. maaş değildir, yani bu mali protokol imzalanmazsa KKTC hükümetleri mutlak süratle büyük bir sıkıntı içine girer” dedi.

Ekonomi ve Maliye eski Bakanı Hakkı Atun da, 13. maaş ve su tartışmalarını hayretle izlediğini kaydederek,“Türkiye ile zıtlaşmak veya kafa tutmak bir kahramanlık değildir. Hiçbir zaman kendi cari bütçemizi karşılayacak durumunda değiliz. Ya buna birde altyapı projelerimizi ekleseydik. Hiçbir çivi bile çakamazdık. Yollardan tutun telefon havalimanına kadar Türkiye’nin yardımlarıyla ayakta durmuyor muyuz? Neyi kanıtlamaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

Ekonomi ve Maliye eski Bakanı Ahmet Uzun ise 13. maaşların verilmesi gerektiğini belirterek, “Bu nasıl olur veya nasıl bulunur konusu hükümetlerin işidir. Hükümetlerin görevleri bu sorunları da çözmektir” dedi.

Ülkede yaşanan 13. maaş ve su yönetimi sorununu Haberal Kıbrıslı gazetesine değerlendiren eski maliye bakanları, Türkiye ile uzlaşı sağlanması gerektiğini vurguladı. Ekonomi ve Maliye eski Bakanı Mehmet Bayram, “Ödenmemesi diye bir şey yoktur. Mümkün değildir. Çünkü yasa emrediyor. Tabi ki ödemede güçlük çıkarsa, o güçlük giderilinceye kadar bir süre geçer. Fakat bu mükellefiyetin yerine getirilmesi icap eden bir durumdur. Yasaldır. Bu süreyi erteleyebilir, mali kaynak bulununcaya kadar olur. Bazen maddi imkan gününde veya zamanında sağlanamaz ama mutlak süratle yerine getirilir” şeklinde konuştu.

Bayram: “Hükümet, Türkiye ile olan mali protokolü imzalaması lazımdır”

Bayram sözlerini şöyle sürdürdü: “13 maaşın neden ödenemediği açık açık ortadadır. Türkiye protokol imzalanmadı. Hükümetin, Türkiye ile olan mali protokolü imzalaması lazımdır. İmzalandıktan sonra kaynak daha da artırılmış olur. Dolayısıyla mali protokol imzalanmadan bazı ödemeler, eğer imzalanmazsa daha da ileriye dönük bazı ödemeler yerine getirilemez. Yalnız 13. Maaş değildir, yani bu mali protokol imzalanmazsa KKTC hükümetleri mutlak süratle büyük bir sıkıntı içine girer. Bu durumda tabiki bütün topluma yansır. Dolayısıyla biran mali protokolün imzalanması gerekiyor.”

“Her iki tarafta benim söylediğim doğrudur iddiasında devam ederse o zaman çözüm bulunmaz”

Su yönetimi konusunda değerlendirmede bulunan Bayram, “Su yönetimi konusunda devletin sorumlu kişileri ‘ben bilirim, ben yaparım’ diyemezler. Bunun tartışılarak karşılıklı olarak görüşleri ortaya koyarak iki tarafın görüşlerine uygun olarak uygulanır. Bu ne kuş, ne devedir sonuç olarak bir su yönetimidir. Bunun istifadesi konusunda tabi ki farklı görüşler olabilir. Farklı görüşler oluyor demek bu iş çözülmesin, devamlı inatlaşmayla bu iş sona götürülsün demek değildir. Mutlak süratle bu konu en iyi şekilde görüşülecek ve en doğru yol bulunacaktır. Çünkü her iki taraf da ‘benim söylediğim doğrudur’ iddiasında devam ederse o zaman çözüm bulunmaz. Bu meseleyi Kıbrıs meselesini çözer gibi bir hale getirmeyi anlamak mümkün değildir” dedi.

Uzun: “13. maaşı sadece çalışanlar almıyor, devletten maaş çeken 70 bin kişi alıyor”

Ekonomi ve Maliye eski Bakanı Ahmet Uzun, 13. maaşların verilmesi gerektiğini belirtti. “Bu nasıl olur veya nasıl bulunur konusu hükümetlerin işidir. Hükümetlerin görevleri bu sorunları da çözmektir. Yanlış bir kanaat vardır, bunun özellikle altını çizmek istiyorum. Çünkü birçok basın mensubu veya konulara vakıf olduğunu belirterek televizyon programlarına çıkan bazı kişilerin yanlış söylediklerini görüyorum. O da ‘13. maaş alınmazsa, dünyanın sonu mu’ şeklindedir. Bu çok yanlıştır. 13. maaşı sadece çalışanlar almıyor, devletten maaş çeken 70 bin kişi alıyor. Bu da demektir ki, her haneye neredeyse ortalama olarak bir çek düşmektedir. 

Bu parayı harcadıkları için ekonomiye canlılık geliyor. Dolayısıyla 13. maaşı bir gruba ya da bir zümreye verilen bir ayrıcalık olarak düşünmek kadar yanlış bir şey olamaz” diyen Uzun, 13. maaşların tüm ekonomiyi tetikleyen ve bütün nüfusu olumlu yönde etkileyen bir uygulama olduğunu savundu.

“Her şeyden önce hükümetlerin görevi bu hizmetleri yerine getirmektir”

Türkiye ile işbirliği protokolü imzalanıp imzalanmamasının, hükümetin sorunu olduğunu ifade eden Uzun şöyle konuştu: “Fakat hükümet bunu aşma durumundadır. Vatandaşın o tarafla pek ilgilendiği yoktur. Bununla beraber su yönetiminde de böyledir. Çeşmeyi açıyoruz su yok. Geçen yağmur yağdığında dışarı çıkamıyorduk çünkü sudan boğulacaktık. Böyle bir tezat da vardır. Biz vatandaş olarak çeşmemizden su akmasını istiyoruz. Bu su nasıl gelir durumu ikinci etapta tartışılması gereken bir durumdur. Bana sen önce suyumu getir eğer yanlış bir yöntem uyguladıysa eleştireceğim. Doğru bir uygulama kullanmışsan da öveceğim. Aman hata yapmayım diye susuz bırakamazsın. Her şeyden önce hükümetlerin görevi bu hizmetleri yerine getirmektir.”

“Gelecek olan veya gelmiş olan suyun tamamen özelleştirilmesine ben de karşıyım”

Türkiye ile sorunların yaşanmaması gerektiğini ifade eden Uzun, “Türkiye ile bu sorunların yaşanmaması gerekiyordu. Yolunu ve yönetimini bularak Türkiye ile bir uzlaşı yapılabilir diye düşünüyorum. Gelecek olan veya gelmiş olan suyun tamamen özelleştirilmesine bende karşıyım. Üstelik bu suyun KKTC dışındaki bir firmaya verilerek tekel yaratılmasına şiddetle karşıyım. Fakat Türkiye ile 5,5 sene çalışan birisi olarak uzlaşı noktalarının bulunabileceğine inanıyorum. Türkiye ile oturulup konuşulduğunda o kapıları açabileceğimizi düşünüyorum. Türkiye’nin bugünkü hükümetleri özelleştirme yanlısıdır. Onların genel politikası özelleştirmeden yanadır. Bizim yaklaşımımız özellikle Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) kanadının yaklaşımı ise özelleştirmeden uzak durma şeklindedir. Fakat tüm bunlara rağmen ara formüllerin bulunabileceğine inanıyorum. Yeter ki gayret gösterilsin” şeklinde konuştu.

Atun: “Türkiye bütçe açığımızı karşılıyor”

Ekonomi ve Maliye eski Bakanı Hakkı Atun, yaşanan 13. maaş sorununda hayret içerisinde kaldığını vurguladı. Atun, “Türkiye ile zıtlaşmak veya kafa tutmak bir kahramanlık gibi zannedilir. Öyle değildir ve olamaz. Çünkü Türkiye önce buraya özgürlük getirmiştir ondan sonra da bu devletin kurulmasını sağlamıştır. Bu devletin gelişmesi için ne mümkünse yapmıştır. Bütçe açığımızı her yıl karşılamaktadır. Şimdi koca bir su geldi asrın projesi diye orada bile Türkiye’ye kafa tutuluyor. Hangi deneyimimiz ve hangi başarılı yönetim yeteneğimiz ile bunları yapabiliriz. Lütfen gerçekçi olalım” şeklinde konuştu.

“Hiçbir zaman kendi cari bütçemizi karşılayacak durumunda değiliz”

Atun konuyla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Hiçbir zaman kendi cari bütçemizi karşılayacak durumunda değiliz. Ya buna birde altyapı projelerimizi ekleseydik. Hiçbir çivi bile çakamazdık. Yollardan tutun telefon havalimanına kadar Türkiye’nin yardımlarıyla ayakta durmuyor muyuz? Neyi kanıtlamaya çalışıyoruz. Kendi halimizi, ölçümüzü ve gücümüzü takdir edemiyoruz demektir. Eski bir idareci olarak anlamakta güçlük çekiyorum. Rum’un Yunanistan’la ters düştüklerini duyduk mu? Onlar bütün bu güçlerine sağladıkları dünya desteklerine rağmen Yunanistansız hiçbir şey yapmıyorlar. Dolayısıyla Türkiye ile anlaşarak ve bu işi dışa vurmadan güzel bir biçimde götürmemiz gerekiyor. Aksi halde halkımız sıkıntı yaşar.”